okt art

Çok ironik reklamlardir.

40 dakika süren oyundan sonra ''easy'' lafıdır.

Aşk cinselliği beleşe getirmek için uydurulmuş bir yalandır. Sevgi mühim bak ama.

Atatürk'ü solculara mı bırakacağğğık?

İşçi hakkını gasp eden, sermaye sınıfının öncüsü olan grup. 10 kasımda bazı kesimleri kandırmayı iyi başarıyolar valla bravo onlara. İnsanların duygularını sömüreceklerine gidip işçilere haklarını versinler önce.

Takım tutmuyorum. Takım tutmak bir süre sonra holiganlığa sürüklüyo insanı. Çoğu takım tutan kişinin içinde vardır. mesela ben burda bir takımı karalasam, o takımı tutanlar gelip savunmaya geçecek belki de sadece küfür edecek. Saçmalık. Ama illa bir takım belirtmem gerekirse, beşiktaş son hareketleriyle kalbimi kazanan takımların başını çeker.

kendim.

kendimi öldürmek.

(bkz:predestination)

İçenlerinden çok bunun edebiyatını yapmaya kalkanlar genelde böyle oluyor. Örneğin;


Cemal Süreya da olsa insan, bazen siktiri hakedebiliyor.

Bir de ismail abi fan club üyeleri. Yeter lan artık!

eleştirenlerin, bu fiyatin 5-6 katı kadar paraya denk gelen telefonlar kullanması ve eleştiriyi bu telefonlar aracılığıyla iletmesi...

sanarsın ki 300 tl olan ayakkabı çok pahalı da bunun lafını yapıyorlar. yahu benim bile ayakkabılarımın fiyatı o kadar. kızdım adama keşke 1000 tl olan ayakkabıdan giyseydi. açlıktan nefesleri kokuyor, kendilerini sömüren adamlara biat ediyorlar bir de gelmiş 300 tl olan ayakkabıya takılıyorlar. gerçekten akepeli kafası müthiş bir şey.

Kimseyi ilgilendirmeyen eylem ayrıca gerçekten sanane? Ayakkabı 300 liraymış, Bağış'ın tek ayakkabı kutusunda 500 bin $ vardı, Çağlayan'ın saati 700 bin Türk Lirası, Bilalin az kaldı dediği 120 milyon Türk Lirası'ydı. En azından bu adam çalıp çırpmıyor.

Türkiye'de yapılmazsa bilgisiz, yapılırsa yanlış bilgi sahibi olunacak eylem

belki 50, belki de 100 yıl sonra burda yazdığımız her yazı birileri tarafından okunacak, belki günümüz hakkında yazdığımız birşeyler o zaman tarih olarak kabul edilecek belki de güldürecektir. hatta bu yazım bile belki okunup birielerinin okurken sırıtmasına neden olacaktır.
tanım: farklı duygular yaşatacak olaydır.

Sözelciler daha rahattır. Ben sayısalcıyım ve bir sözelci arkadaşım var. İkimiz de aynı okuldayız ve edebiyat dersine aynı öğretmen giriyor. En az onlara yaptığı kadar bize de baskı yapıyor, abartmıyorum. Onlara ders notu vermezken bize ders notu veriyor falan:d. Şöyle bir şey de var sayısalcılara daha çok baskı yapılıyor evet ama bu bizim bir nevi işimize de geliyor. Çünkü coğrafya hariç diğer tüm dersleri bize dayattıkları için her bölümden sınava girebiliyoruz. Lakin diğer tarafta böyle bir şey yok. Ne kadar doğru tartışılır fakat bunun temel sorunu yine eğitim sistemi.

sanırım 3 yıl önce aldığım sosyal hayatta kimse ile yüzyüze iken din ve siyaset tartışmama kararı. İkisinin de bir sonu yok çünkü, dipsiz bir uçurum misali...
İkincisi sadece bir tane ideoloji benimseyip onun ardından çılgınlar gibi koşmama kararım. Herhangi bir şeyin "fanatiği" olmayı bir türlü kendime uygun bulamadım ve Dünya bana her zaman sadece tek bir bakış açısı ile anlaşılamayacak kadar karmaşık geldi.
Ardından da inançsız olma kararım geliyor. Bunun hakkında yazacak bir şeye gerek duymuyorum.

Dini sorgulamaktan korkmayıp kesin olarak araştırma kararı almamdı.

evladımı komşuya bırakmışım gibi bir his uyandıran durum.

hak etmediğim muameleyi görmek ve hak ettiğim değeri görememek.

Üniversitede böyle saçmalıklar yoktur diye düşünüyordum ama baya yanılmışım anlaşılan:p aynı şey liselerde falan da var ve evlilik programından farkı yok. Çok seviyosanız gidin yazın işte ne uğraşıyonuz boş şeylerle

şartları okudum kabul ediyorum.

"Asla bir salakla tartışmayın. Çünkü dışarıdan bakanlar hanginizin salak olduğunu anlayamayabilir."
ve tartışma bitmiştir swh.

Uzun zamandır görmüyorum özledim artık fantastik rüyalarımı

korktuklarımın başıma gelmesinden çok korkuyorum.

Kendini vazgeçilmez sanan birinden vazgeçmek.

bence sevişmeyi ve aynı evde yaşama olayını resmi kuruma bildirip insanlardan tepki almadan yapılması için bir aşama

Sözlük içerisinde görmekten mutluluk duyduğum başlıklar bunlar. Olursa büyük bir hevesle katılacağım etkinliktir kendisi

bugün karşıyaka'da bir çevirmen ile muhabbet edebildik şans eseri denk gelip. bilirsiniz suç ve ceza okuyan varsa bu eser 700 sayfa civarı olmalıydı yanılmıyorsam. ben yıllar önce bunu bilmeden ''antik'' yayın evinden satın almıştım okumuştum ve bayılmıştım cok akıcı ve 'özet' gibiydi. bu kelimeye dikkat özet gibi. sonra ne zaman ilk denk geldiysem gördüm ki ulan kitap benimkinin iki katı benim okudugum 400 sayfaydı nasıl olur bu. işte bugun bunu denk geldiğim rus çevirmene sordum ve bana bir makale verdi bu konu ile ilgili sırf cevirmenlerden ötürü oluşmuş milyonlarca farklı klasik kitap hakkında. makalenin adı anna karenina'nızı nasıl alırdınız ? linkini de bırakacagım en sonuna harika bir yazıdır. şimdi kısa kısa bu kitaptan ayrı ayrı cevirmenlerin yazıları ile bir kitabı ne kadar başkalaştırıp hata yaptıklarını bırakacagım buraya.

Ergin Altay
“Saatin kaç olduğunu, Bryanski'ye gidecek zamanı olup olmadığını düşünüyordu“(273)
Ayşe Hacıhasanoğlu
“… saatin kaç olduğunu, Bryanskiy'e gidecek zamanı kalıp kalmadığını düşünmemişti.”(252)
Hasan Âli Ediz
“…saatin kaç olduğunu ve Briyanski'ye gitmeye vakti olup olmadığını düşünmedi bile.”(cilt I, 283)


– Adam düşünüyor mu düşünmüyor mu? Baktım, düşünmemiş. İlk örnekteki düşünüyordu neden?

Ergin Altay
“Onlarla oynamak için anımsayacaksın sen çocuklarını, bense zavallıların mahvolduklarını düşüneceğim hep. Mahvolduklarını biliyorum.” (55)
Ayşe Hacıhasanoğlu
“Sen çocukları, onlarla oynayacağın zaman hatırlıyorsun, bense onları hep düşünüyor ve şimdi mahvolduklarını biliyorum.”(52)
Hasan Âli Ediz
“Sen çocukları onlarla oyun oynamak istediğinde hatırlıyorsun, benimse hep aklımdalar ve şu anda perişan bir durumda olduklarını biliyorum.”(cilt I, 52)


Kip farkı ifadeyi nasıl da değiştiriyor. Ergin Altay yine fark yaratmış:)


Ergin Altay
“… Bir kez de ben çağırmalıyım onları yemeğe, seksen beş kapiklik bir sos yapmalıyım.” (204)
Ayşe Hacıhasanoğlu
“Bizim de onları çağırmamız gerekiyordu. Ben de seksen beş kapiklik bir sos yaptım, herkes çok beğendi.”(178)
Hasan Âli Ediz
“Benim de onları yemeğe çağırmam lazım geldi. Ben de onlara seksen beş kapiklik bir sos ikram ettim, hepsi pek beğendiler.” (cilt I, 209)


Romanda bu durum, geçmiş bir olayın anlatılışı şeklinde. İlk örnekteki kadın, çağırmalıyım diyor hala.


Ergin Altay
“Karenina'nın yüksek sosyeteden olması…” (252)
Ayşe Hacıhasanoğlu
“Karenin'in yüksek mevkide bulunması…” (229)
Hasan Âli Ediz
“Karenin'in yüksek mevkiinden…” (cilt I, 260)


Ergin Altay'ın Karenin ismine eklediği o bir harf, Anna'yı iş yaşamına sokuyor ve hatta yüksek bir mevkiye getiriyor. Sanki paralel boyutta başka bir roman yazılıyor.

(hataların kaynakları :http://www.okunasikitaplar.com/anna-kareninanizi-nasil-alirdiniz/)

(Anna karenina'nızı nasıl alırdınız)

bir edebiyat öğretmenim öyle bir söz söylemişti ki altına imzamı atarım,

"insan güzele aşık olmaz, aşık olduğunu güzel görür..."

şimdilik hatırımda kalanlar,

(bkz: camus - yabancı)

(bkz: nietzsche - insanca pek insanca)

(bkz: dostoyevski - yeraltından notlar)

"Sorgusuz sualsiz biat etmeyen ilerici bir gençlik seni ne yapsın?" Dedirten ironik durumdur.

Eski enerji bakanın'ın söylediği;eğitim seviyesi arttıkça oylarımız düşüyor demesi ile kendini ifşa etmişti.
16 nisan referandumunda "Evet" kullananların, ilkokul/eğitim seviyesinde bulduğunu biliyoruz. şimdi ise erdoğan Uluslar arası Münazara Turnuvası ödül töreninde yaptığı konuşmada "Bize sorgusuz sualsiz itaat eden bir gençlik değil, neyi niçin savunduğunu bilen bir gençlik lazım." demesi biraz ironik, kendi ölüm fermanını yazıyor gibi geliyor bana
http://t24.com.tr/haber/erdogan-bize-sorgusuz-sualsiz-biat-eden-cahil-bir-genclik-lazim-degil,403180

düzenin devamını değil düzenin değişmesi gerektiğine inanan kimselerdir. emma goldman'ın dediği gibi Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı.

Bütün insanların saban kalktığın daki bakış şeklidir.

böyle bir insan olabilmesi için iki ihtimal var. ya gerçekten kişiliğinin bir parçası olarak soğuk ve donuk bir insandır ya da senelerin birikimi ile gelen bıkkınlık hissi ile birlikte, duygularında körelme olmuş bir insandır. ikincisi hem üzücü hem de profesyonel desteğe ihtiyacı olan bir insanın ruh halidir.

Entrylere bakılacak olursa herşey.
(bkz:sosyalizm)
solculardan hazetmem diyenler bile gelip burada tatilimi devlet karşılasın demiş, komik olmuş. Ama tabiki bence de herşeyin tek ücretinin topluma katkı sağlamak olması gerekir.

ego
karşılıksız sevgi
moda sahilinde sakso çeken dayılar

beceremediğim etkinlik. okuduğum kitap, çalıştığım ders yalan oluyor. başarabilenleri kıskanıyorum. ne mutlu size.

genelde bir ergenlik heyecanı olarak ırkçılığı benimseyenlerin yaptığı şey. lisede çok var bunlardan. ben karşı argüman sununca, en basitinden egemen sınıfın ırkçılık ve dincilik gibi kavramları proletaryanın mücadelesini bölüp zayıflatmak için yarattığından falan bahsedince direkt küfüre başvururlardı.

Günümüzde sıkça rastladığımız bir türdür. Bu türe dahil olmak için illa kendini türkçü ilan eden biri olmaya gerek yok, cümleye ''ırkçılık yapmak gibi olmasın ama...'' diye başlayan, kendini çağdaş ilan etmiş aslında gerici olan her insan bu türe -farkında olmasa da- dahildir ve bu çok acınası bir durumdur.

Eğer bir ırktan üstün olduğunu iddia edebilecek cesareti gösterebiliyorsan bunu kanıtlayacak donanıma da sahip olman gerekir diye düşünüyorum.
Sen ki daha üstün olduğunu iddia ettiğin ırkının temelini oluşturan en önemli şeylerden biri olan dili doğru kullanamıyor iken üstünlük taslayıp insan ezmek ne haddine?

Günün anlam ve önemi sebebiyle

"Efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz."

Lisedeysen ve son sınıfsan bunu sanmıyosun bile

Merhaba sevgili yazarlar. Bir süredir sözlükteki kasvetli havanın ve aktifliğin azaldığının hepimiz farkındayız bunun nedeni son 2 aydır alımları 2, 3 kere kısa süreli açtık, hiç reklam yapmadık ve sözlükle pek ilgilenemedik. Fakat sözlüğün yenilenmesine çok kısa bir zaman kaldı. Mevcut sözlük temamıza yeni özellikler eklenecek, radyo yayınımız ve reklam çalışmalarımız başlayacaktır. Uzun zamandır planladığımız bir çok şeyi çok yakında bitirmiş olacağız reklam ve tanıtımlar için bir süredir havuz oluşturuyorduk şimdi sözlüğü duyurmanın zamanı geldi. 10, 15 günlük bir süreçten sonra aramıza hem yeni yazarlar katılmaya başlayacak hem de çeşitli nedenlerden dolayı artık giriş yapmayan eski yazarların gelmesi için çalışma yapacağız. Merak ettiğiniz her şey ve sözlükle alakalı sorunlar için bana [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Son olarak sözlüğe gerçekten emek veren ve yazalar tarafından sevilen isimlerin de olduğu bir liste ile yönetim yenilenmesine gidilecektir. esen kalın.

bilmiyorum sizlerede oluyormu. müzik dinlediğin seviye her ne olursa olsun kulak ona alıştıktan sonra ses az gelmeye başlıyor. yükselttikçe alışıyorsun ve son seviyeye ulaştığıktan sonra en düşük seviyeye almak gerekiyor.

(bkz:insanları dış görünüşüne göre yargılamak)

Bir zamanlar futbolcu haim revivo'nun da dediği gibi: "türk gazetelerinde doğru olan tek şey günün tarihidir."