okt art

Tam olarak şu;

Hakkında yapılan en güzel yorum sanırım şuydu;
"Atalarımız 19 Mayıs 1919'da Samsun'a izin alarak çıkmadılar. Biz de kutlarken izin almayacağız"

Buranın bir rekabet ortamı değil de fikir alışverişi yapılan bir ortam olduğunu kavramıştır.

Hayatı boyunca düşünme
ihtiyacı duymamış bir kesime
ısrarla sorulan soru.

Başardığımı sandığım bir şeydir. Ailem Kürt, Ermeni ve muhafazakâr bir aile. Küçüklükten beri hep soru sorup, içinde bulunduğum toplum da dahil olmak üzere çoğu kişiden farklı düşünürdüm. Bu durumda beni; "farklı görünme çabaları olan, hain, asi, dinsiz" vb. kelimelerle ötekileştirdiler. Antalya'ya taşındık. Kültür şoku, eğitim açısından geri kalmanın vermiş olduğu negatif etki, arkadaş ortamının olmayışı vb. birçok zorluk çektim. Bunları atlattıktan sonra din konusuna merak sardım ve kuran'ı okudum ve deist oldum, çok kısa bir süre sonra da ateist. Din konusundan sonra siyaset ve felsefeye merak sardım. Tabii çevreden ve aileden gelen ötekileştirme hâlâ devam ediyor. Atatürkçüydüm. Daha sonrasında komünist oldum. Uzun bir süre de öyle kaldım. Şimdi ise anarşistim. Ailem ve çevrem siyasi ve dini görüşümü biliyor. Nedense hepsi yargılıyor ama "neden?" sorusunu sormuyor. Bu toplumda gerçekten"öteki" olmak zor. Ama eğer bu toplumda gerçekten "öteki" olabildiysen doğru yoldasın ve bir şeyler başarmışsın demektir. Nerden mi biliyorum? Ülkeyi bu hale getiren, tarihteki en büyük savaşların sebebi bizim görüşlerimiz veya inançsızlığımız değil, onların görüşleri ve inançları.

+Ne okuyorsun?
-Fizik tedavi.
+Allah seni ğönderi guzuuum. Benim de belim ağırıveriyodu. Sebebi ney yavrııım?
+Dayı çok zorlamıştır teyzecim.
(Teyze hak etti ama)

Tek rakibi Devlet Bahçeli olan kişi. (Dönüş hızı bakımından)

Dış görünüş;
-Beyaz gömlek
-Siyah ceket
-Kundura
-Türüne özgü bıyık
-Osmanlı tuğralı yüzük
-Tespih
Davranış ve tercih;
-Koyu çay
-Bozkurt işareti
-"Ülkücü Hareket Engellenemez!" sloganı
-Tekbir
-Ölürüm Türkiyem

Hemşeri çıkmaya çalışmak.
+Nerelisin?
-İstanbul.
+Aslen nerelisin?
+İstanbul!
-Yav tamam da, aslen nerelisin?

Sansürlenmesi gereken bir küfürdür; ş*riat.

Ç*marsız hava sahası, Laik Sözlük.

Arap kültürünü İslam olarak benimsemeden kaynaklıdır.

İn aşağı ve bir de adaletine oradan bak.

Koltuğudur o,
uçağı olsa duramayız.

"Erduvan'da vardır"
~Çomar

Türk halkıdır. Onlar için sadece yol medeniyettir, özgürlük, adalet, eşitlik değil. Yapılan yolu da devlet hayrına, kendi cebinden yapar, vergilerle değil.

(bkz:islamofobi) Çünkü kendisinden önce korkusunu yayıyor.

Elime 9 tane geçen, Atatürk'ün yüzünün olmadığı parayı ne kullanırım ne kullandırtırım deyip hepsini klozete attığım para türü.

Çay içip, internette takılan, arada bir de bildiri dağıtan, 1 Mayıs'tan 1 Mayıs'a meydanlara inen bir parti.

Daha kötüsü de vardır. Mesela ironinin ne demek olduğunu bile bilmemek.

"Kurallar çerçevesinde özgürce..."?! Kuralların olduğu yerde özgürlük yoktur.

Kansere yakalanmanıza sebep olabilecek bir sohbet türüdür.

Anne sevgisi görmeyen biri olarak söylüyorum ki; keşke anne sevgisi görseydim ve birçoğunuz gibi ben de övgülerle dolu entry atabilseydim.

Felsefedir. Eğer bi ülke sorabiliyor, sorgulayabiliyorsa gerçekten o toplum her alanda gelişmiş demektir.

Doğrusu "Nutuk'u okumayan kemalist" olan başlıktır.

Eleştiriyormuş gibi yapıp
iktidarı hedeflerine götüren
araç.

İçindeki görevliye; fuhuş, uyuşturucu
ve siyaseti propaganda yapmanın serbest olduğu, ama ayakkabıyla girmenin şiddetle
kınandığı yer.

Sabahattin Ali'nin romanlarında sıkça rastladıktan sonra anlamını öğrendiğim kelime.

Görünce; "Ahh istiklâl mahkemeleri ahh!.." dediğim olaydır.

Çocuk.
(bkz:evliliğin meyvesi)

Kanun Hükmünde Kanunsuzluk.

Çomarların, onlar gibi düşünmeyen herkese karşı sergilediği tavır.

Kesin o sobaya temas edip bir yerini yakmıştır.

Sözlükte birkaç kitap ismi aradım ama maalesef bu kitaplar için başlık açılmamış. Yazarlarımızın az çok kitap okuduğunu da biliyorum. İnanıyorum ki kitap etkinliğiyle yazarlar okuduğu kitaplar hakkında bir şeyler yazacak ve böylece sözlüğümüz muasır sözlükler seviyesine ulaşacak.

(bkz:Tübitak) öncülüğünde atılmaktadır.

Çoğunlukla eski şarkılardır. Yeni şarkılar tuvalet kağıdı gibi. Kısa bir süre dinleniyor, çok geçmeden hafızalardan siliniyor.

Akıllara (bkz:libertarias) filmini getirir.
En sevdiğim sahne;

Ölmesidir. Uzun yıllar yaşayan biri ile daha doğmadan anne karında ölen bir embriyonun tek ortak noktası budur.

(bkz:Doğu Perinçek)'in yaşadığı durumdur.

Daha çok küçükken yaşadığım bir olaydır. Elimde tam 1 lira vardı. Benden 2 yaş büyük bir arkadaşımın elinde ise 3 tane 25 kuruş vardı. Ben de küçüklüğün verdiği saflık mı uyanıklık mı bilmiyorum ama sayıca daha fazla olduğu için paraları değiştirmek istedim, arkadaşım da kabul etti. Artık elimde toplam 75 kuruş vardı, ama olsun sayıca daha fazla param vardı...

"Bayan değil, kadın!" denilerek cinayetletin, tecavüzün, şiddetin önüne geçebileceğini samaktan ibarettir.

Erkeklere oranla daha erken olgunlaşmaları.

En sevdiğin şarkı gibidir. Sürekli dinlemek istersin, sevinçliyken de üzgünken de tek dinlemek istediğin odur. Sen susarsın onu dinlersin, kimseyle paylaşmak istemezsin, diğerlerinden farklıdır. Ama bazen bütün şarkılar gibi o da bir gün biter.

Kesinlikle sorumluluk. Oyunlar oynarken size "yemek hazır, hadi gel!" diye sesleniyorlardı. Peki şimdi?