confessions

jesus

Viski  · 26 Nisan 2017 Çarşamba

  1. toplam giri 209
  2. takipçi 17
  3. puan 3402

son khk

atticus finch
“terör olaylarını bastıran sivillere yargı muafiyeti” ifadesi kullanılan khk.
yani diyor ki cinayet, haneye tecavüz, darp ve her türlü suç olayında eğer suçun hedefi solcu, muhalif, kürt, alevi vb. ise suçlu mahkemeye çıkarılmayacak, suçluya yönelik herhangi bir işlem uygulanmayacak.

bu olay (bkz:höh) başlığında anlattığım şeyin aşağı yukarı aynısı, ve yine şaşırtıcı değil. faşizan rejimler iktidarlarına yönelik bütün sınıfsal ve ilerici isyanları bastırmak için paramiliter sokak güçleri yaratırlar.

bu khk çıktı ya, artık 1 mayıslarda, katliam anmalarında, öğrenci protestolarında, hatta en basit dergi satışında bile höh veya ülkücü çeteleri, gezi direnişindeki palalı sabri gibi manyakları üzerimize salabilirler. yapılan şey zaten olağandır, ciddidir ve bir iç savaş hazırlığıdır.

bozuk plak gibi tekrar etmekten sıkıldığım halde önümüzdeki dönem için yine aynı şeyleri söylüyorum. örgütlülükten ve aktif eylemcilikten bu kadar korkmayın. burjuva düzen partisi, koltuk değneği chp'den medet ummayın. ve iktidarın ne zaman başı sıkışsa ulusalcı, yamtar kesimi kandırmak için öne sürdüğü kürt kozuna kanmayın.

erdal eren

prometheus
O Genç Bir Yiğitti O
O Genç Komünistti O
Küçücük Gözleri, İncecik Elleri
Kocaman Yüreğiyle...

Erdalım
Darağaçlarında Denizleri Yaşatan
Körpecik Fidanım Benim
Andın Andımız
Sevdan Sevdamız

Dağların Uğultusu
Suların Şırıltısı
Halkının Halkının Onuruydu O
İşçinin Köylünün Yüreğiydi O

Deniz'im Yusuf'um İnan'ım
Tohum Saçtınız Çorak Topraklara
Ulaşmak İstediğiniz Hedefe Varmak İçin
Şindi O Toprak Elif Elif İşlendi
Ve Çelik Su Vere Vere Sertleşti

Yıkacağız Darağacı
Seni Kurduranları
Kavgamız Kavgamız Kavgamızla
İşçimiz Köylümüz Halkımızla

Bir yıl daha geçti
(bkz:mücadelemizde yaşıyor)

frantz fanon

odin
Bir ara bana "blablabla" diye aşağılayıcı bir cevap vermişti. Gayet söyledikleri şeyleri de çürütmüştüm. Ondan sonra anladım ki çok tartışılacak birisi değil. Söylediklerinde haklı olabilir. Ancak sadece görüşlerine uygun yazıları okuması, diğer görüşlere ait yazıları okumaması sığ düşünce kanıtıdır. Fevzi çakmak evet Almanya ile görüşmüştür. Çünkü Almanya Mihver devletlerden birisi idi, SSCB Müttefik devletlerden birisi idi. İkisi arasında ki dengeyi sağlamak için iki tarafla da görüşme içinde olmak zorundaydı. Almanya ile görüştü ama SSCB ile görüşmedi mi? Ciddi misiniz? Araştırmanızı önerebilirim eğer bilmiyorsanız.
Almanya ile görüşmesinin sebebi SSCB'ye saldırma politikası değildi. O da biliyordu ki o savaşa girerse Türkiye olmayacaktı. Gösterdiğiniz kaynaklara iyi bakın bence. Her yazanı okumayın. Komünizm'i savunacağız diye de kalkıp SSCB'yi melek ilan etmeyin. Herşey SSCB'nin başına geldi zaten Dünya üzerinde. Bir orası var sanki aq...
Ama franzı severim. En azından düşüncesini savunacak bilgiye sahip. Bazıları onu da beceremiyor...
2

frantz fanon

frantz fanon
Frantz fanon (martinik, 1925 – washington, 1961) psikyatr, fln saflarında yer almış bir cezayir bağımsızlığı militanı ve yazardır. Militan bir düşünür olan fanon, sömürgeciliğin sömürge halkı üzerindeki psikolojik sonuçlarını analiz etmeye çalışmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız ordusuna katılmış olan fanon, savaş sonrasında fransa'da tıp öğrenimi görürken felsefe ve psikoloji dersleri de alır. 1953 yılında blida joinville'deki bir psikiyatri kliniğinin başhekimi olur ve ''sosyoterapi'', ''kurumsal psikoterapi'', alanlarındaki modern yöntemleri cezayirli müslüman hastalara uygular. Ardından hastalarıyla birlikte cezayir kültürünün geleneksel mit ve ritüellerini araştırmaya girişir. Cezayir psikyatri ortamındaki ''anti-psikyatrik'' ve ''sömürgesizleştirici'' çabaları nedeniyle düşman kazanır. Kurtuluş savaşı başladığı andan itibaren cezayir direnişine katılır, direnişin politik yöneticileriyle doğrudan ilişkiye girer. 1956 yılında başhekimlik görevinden istifa eder ve 1957'de cezayir'den sınırdışı edilir. Tunus'ta yeniden fln'ye katılır ve merkezi yayın organlarında çalışır. En bilinen kitaplarında sömürgesizleştirme sürecinin sosyolojik, felsefi ve psikyatrik açılardan analiz etmekte olan fanon üçüncü dünya'nın çok sayıda entelektüelinin düşünce ustası olmuştur. En ünlü eseri olan yeryüzünün lanetlileri sömürgecilik karşıtı mücadelenin ve üçüncü dünya'nın özgürlüğünün manifestosu olarak bilinmektedir. Afrika'daki ulusal kurtuluş hareketlerinin ve abd'deki kara panterler örgütünün esin kaynağı olmuştur. Fanon günümüzde de çok sayıda yazar ve düşünürün ilgisinin odağındadır. Özellikle postkolonyalist düşüncede fanon yeniden okunmaktadır. Edward said eserlerinde fanon'un yazılarına sıklıkla başvurmuştur. Stuart hall, homi bhabba ve judith butler gibi yazarların da referansları arasındadır fanon. 6 aralık 1961'de washington dc'de lösemiden ölür.

görüşüne ters bir şey yazılınca mahkemeye koşmak

atticus finch
12 eylüldeki ihbarcı, yalaka vatandaş tiplemesinin kopyaları işte bunlar. bakın biz sosyalistiz, yani yalaka korkaklar tarafından siyasi polisle, yargıyla bilmemneyle korkutulma aşamasını çoktan geçtik. 90 senedir ne kadar islamcı, milliyetçi, darbeci, neo-liberal iktidar varsa üzerimizde bunu denedi ve hala da deniyor zaten. bize işlemiyor. anlayın ve geçin artık bunları.

manisa davası

atticus finch
"manisalı gençler davası" olarak da bilinir.

26 aralık 1995'te yaşları 14-17 arasında değişen 16 liseli genç, geceyarısı evleri basılarak, aileleri tehdit edilip tartaklanarak gözaltına alındılar ve manisa emniyet müdürlüğüne götürüldüler. gözaltı sebebi olarak duvara yazdıkları "parasız, eşit, bilimsel eğitim istiyoruz" "yaşasın halkların kardeşliği" gibi sloganlar gösterilmişti. bu 16 çocuğa gözaltında sorguda jop ve elektrik kullanılarak uygulanan, cinsel şiddeti de içeren çeşitli yöntemlerle işkence edildi.

kısa süren yargılama işlemi sonucunda 16 gence 76 yıl hapis cezası verilmişti. sonrasında temyize gidildi ve yargıtay 11 lise ve ortaokul öğrencisi için işkence sebebiyle cezayı bozdu. bunda işkencenin çok aleni ve açıktan yapılmış olmasının ve işkenceye tanık olan bir chp milletvekili olmasının büyük payı vardır. (bkz:sabri ergül) diğer 5 liseli genç ise 2 yıl 2 ay hapis yatmaktan kurtulamadı.

çocukların aileleri temyizden sonra 10 işkenceci polis hakkında dava açtı. manisa belediye başkanı bülent kar'ın da işkencecileri savunmak üzere katıldığı dava 11 mart 1998'de yeterli delil olmadığı söylenerek beraatle sonuçlandı. sonra yargıtay ab raporu üzerine bu kararı bozdu ve dava avrupa insan hakları mahkemesi gözetmenliğinde yeniden açıldı. mesele gerek tr basınında gerekse uluslararası basında yankı bulmuştu. duruşmalara ihd, mazlumder, barolar ve solcu örgütlerden gelen binlerce vatandaş katılmaya başlamıştı. hatta almanya'da türklerin bu konu üzerinden örgütlenmesi üzerine liseliler bir protesto yürüyüşü bile yaptı. çok uzun süren ve çocukların ailelerini şehir şehir gezdiren yargılama süreci sonucunda işkenceye karışan 10 polis 2004 senesinde 5 ila 10 yıl arasında ceza aldı. işkenceye uğrayan liseli çocuklar ise senelerce psikolojik tedavi gördü.

sabri ergül'ün ifadesinden:

"çığlığın geldiği koridora girdim. orada karşılaştığım manzara gözümünden önünden gitmiyor… yerde çırılçıplak, ıslak battaniyeler içinde iki kız iki erkek gözleri bağlı yatıyor…"

olayda işkence gören gençlerden biri olan emrah sait erda şöyle anlatıyor:

"polisler beni gözaltına aldığında çok önemsemedim. bir iki güne çıkacağımı düşünüyordum. çünkü saçma sapan bir nedenle orada olduğumu biliyordum. ancak polisler bana silah, top, roketatar gibi şeyler sormaya başladığında olayın o kadar basit olmadığını anladım."

edit - eklemeyi unuttum. bu olayların yaşandığı dönemde içişleri bakanı bazılarınızın şimdi öve öve bitiremediği meral akşenerdi. bu ülkede sizin bilmediğiniz böyle daha neler yaşandı neler. sözcü'den başınızı kaldırın da azıcık gerçek türkiye cumhuriyeti tarihini araştırın.
2

layka

atticus finch
rusça: Лайка, kelime anlamıyla "havlayan". sputnik 2 projesi kapsamında dünya yörüngesine çıkan; aynı zamanda orada ölen ilk canlı olma özelliklerini taşıyan sovyet uzay köpeği. öldüğünde 3 yaşındaydı.

şöyle ki; sputnik 2 geri dönmek üzere tasarlanmadığı için layka'nın zaten ölmesi planlanmıştı. eğer sputnik 2 görevi başarılı olsaydı, layka'nın sadece 7 gün yaşaması için yeterli maması ve suyu vardı, sonrasında acı çekmeden, çabuk ölmesi için zehirli mama kullanılacaktı. fakat layka, roketin içindeki soğutma sistemi bozulduğu için aşırı ısınmadan dolayı öldü.

bu görevde çalışan kişilerden biri olan ve hayvanları bilimsel araştırmalarda kullanmayı destekleyen oleg gazenko olayla ilgili "hayvanlarla çalışmak hepimiz için bir ıstırap kaynağıdır. onlara konuşamayan bebekler gibi davranıyoruz. zaman geçtikçe bunun için olan üzüntüm artıyor. bunu yapmamalıydık... bu görevden köpeğin ölümüne değecek kadar çok şey öğrenmedik" demiştir.



toplu mülakat

sikko
avantajları da vardır. o kadar kalabalıkta bazı şeyler gözlerinden kaçıyor.

Kısmi zamanlı çalışmak için kütüphaneye başvuru yapmıştım. Ön eleme olarak yazılı bir sınav yapacaklardı. güzel bir çarşamba sabahı uyandım ve okula doğru yola çıktım. sınav falan umrumda değil, sorsalar sorsalar ne soracaklar rahatlığıyla akşam oynanacak olan şampiyonlar ligi maçlarını düşünüyorum. kütüphaneye doğru yürürken bankamatikten nesine hesabıma 20 tl yapıştırdım. basit bir sınavdan sonra ertesi gün sınav sonuçlarını öğrenmeye gittim. kazanmıştım, mutluydum... birden öğrenci numaramın kısalığı dikkatimi çekti. lan diyorum, yeni gelenlerin numarası amma uzunmuş benimki ne güzel kısacık diye küçük bir sevinç yaşadım. sonra tam liste başından ayrılıyordum ki bir hışımla geri döndüm. iyice dikkat kesildiğimde öğrenci numaram yerine nesine hesap numaramı yazmış olduğumu gördüm. ikisi de 12 ile başlıyor ikisi de 1'le bitiyordu. birden bastım kahkahayı kütüphanenin önünde. millet bana bakıyordu bense umursamadan kahkaha atıyordum. sonra yavaş yavaş bir ciddiyet sardı beni. olacak işi oldurmayacak duruma gelmiştim. daha öğrenci numarasını yazamayan adama iş miş vermezler diye üzülmeye başladım. neyse olan olmuş dedim ve ertesi günkü mülakatı beklemeye başladım. çarşamba gecesi oynadığım maçlardan hayır görememiştim. perşembe gecesi oynanacak uefa maçlarına odaklanmaya başladım. dünden ayırdığım 3 lirayı da akşam sürpriz bir kupon yaparak çar çur ettim. mülakat günü yine güzel bir sabahtı. uyandım, biraz ciddiyet namına kareli gömleğimi giydim ve okul yoluna düştüm. kütüphaneye vardığımda yandaki fakültenin kantinine kadar uzanan bir kuyrukla karşılaştım. kantinden çayımı aldım, sigaramı yaktım ve kuyruktaki kızları kesmeye başladım. yaklaşık 90 dakika sonunda kuyruğun başı ben olmuştum. mülakatı beşerli gruplar halinde yaptıklarını öğrendim. arkamdaki dörtlüye baktığımda ölüm grubuna düştüğümü anladım. hem tipsizim hem de okul numarasını yazamayacak kadar salak! hiç şansım yoktu. olsundu, yine de gururlu bir anadolu takımı gibi bütün hünerlerimi sergileyecektim. o an geldi, sıradaki beşli içeri davet edildi. isim, soyisim sordular, sikko dedim. "hangi bölüm ve kaçıncı sınıf?" dediler "4. sınıfım ve makina mühendisliği" cevabını aldılar. başlarını önündeki kağıtlardan kaldırmayan jüri üyelerinden biri başını kaldırıp bana baktı. sonunda biri numarada bir sikkoluk olduğunu farketti diye düşündüm. ortalamamı sordu, "1.81, handikapsız!" cevabını verince diğer adaya geçtiler. o yüksek yapıyordu, lisans hayatında da kütüphanecilik yapmışlığı varmış. bir diğeri 8 kardeşlermiş. diğerlerini maalesef hatırlamıyorum. sonrasında biz sizi ararız dediler ve dehlediler.

vize zamanı geldiğinde, kütüphaneye akış çalışmaya gittim. yüksek lisans öğrencisi fıstık gibi kızlarla raflara kitap diziyordu. benimse gözyaşlarım akış kitabına akıyordu...

mülakatla ilgili pek bir şey yaşamadığım için "toplu mülakata gidiş 101" nolu hikayeyi anlattım sizlere. iş konusunda moral bozmayın sevgili yazarlar, ben şuna inanıyorum ki "her şey çok güzel olacak!"

sözlük kuralları

doris eirene
up.
^^4. tanım başlıklarında polemik yaratmak, saldırgan bir üslup kullanmak; tıpkı ırkçı, homofobik, cinsiyetçi başlıklarda olduğu gibi yasaktır. bunlara karşı ilk uyarıda yalnızca başlık silinecektir, hatanın tekrarında yazar çomar rütbesi ne düşürülecektir.^^

ırkçı, homofobik, cinsiyetçi olup, fikirlere saygı yok diyenler için.

laik sözlük duyuru

iron
Merhaba sevgili yazarlar. Bir süredir sözlükteki kasvetli havanın ve aktifliğin azaldığının hepimiz farkındayız bunun nedeni son 2 aydır alımları 2, 3 kere kısa süreli açtık, hiç reklam yapmadık ve sözlükle pek ilgilenemedik. Fakat sözlüğün yenilenmesine çok kısa bir zaman kaldı. Mevcut sözlük temamıza yeni özellikler eklenecek, radyo yayınımız ve reklam çalışmalarımız başlayacaktır. Uzun zamandır planladığımız bir çok şeyi çok yakında bitirmiş olacağız reklam ve tanıtımlar için bir süredir havuz oluşturuyorduk şimdi sözlüğü duyurmanın zamanı geldi. 10, 15 günlük bir süreçten sonra aramıza hem yeni yazarlar katılmaya başlayacak hem de çeşitli nedenlerden dolayı artık giriş yapmayan eski yazarların gelmesi için çalışma yapacağız. Merak ettiğiniz her şey ve sözlükle alakalı sorunlar için bana [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Son olarak sözlüğe gerçekten emek veren ve yazalar tarafından sevilen isimlerin de olduğu bir liste ile yönetim yenilenmesine gidilecektir. esen kalın.
3

meral akşener'in yeni partisi

deist imam
Ali türkşen de katıldığına göre oy verebilirimhhsshhdhddhhdh.

Faşistin neyine oy vericem la. Akpnin iktidardan düşeceğini bilsem bile oy vermem bu faşistlere. Seçim zamanı geldiğinde akşenerci tayfanın yaşayacağı büyük yıkımı sabırsızlıkla bekliyorum.
5

sermayenin türkifikasyonu

atticus finch
ittihat ve terakki döneminde başlayan ve uzunca bir süre (yaklaşık 30 sene) devam eden süreç. özellikle ege, marmara'da ve karadeniz'de izleri hissedilir.

basitçe açıklamak gerekirse, sermayenin türkifikasyonu (sermayenin türkleştirilmesi) ittihat ve terakkinin en çok enver paşa fraksiyonundan yayılan milliyetçi-ulusçu düşüncelerin zehrinin etkisiyle anadoluya "türk egemen ulusu" kavramı aşılandıktan sonra azınlık ulusların (özellikle rum ve ermenilerin) ellerindeki sermayeye (binalar, topraklar, iş yerleri) zorla el konulması, veya bir el koyma olayı gerçekleşmeden satın alınmasıdır.

iyi de bu adamlar neden bu sermayeyi türkleştirmek istediler? diye sormak isteyebilirsiniz. 1908 ihtilaliyle başlayan ve 1911 bab-ı ali baskını sonrasında 1923 cumhuriyet devrimi ile devam eden türk genel devriminin niteliği, bir milli burjuva devrimidir. bazıları bu devrime, devrimi gerçekleştiren örgütün (ittihatçıların) çatı bir örgüt olması, yani sadece milliyetçilerin değil genel olarak halk kitlelerinin destek verdiği bir örgüt olması nedeniyle jakoben bir nitelik yüklemeye çalışır lakin 1911'den sonra yaşanan tasfiyelerle devrim jakoben özelliğini kaybetmiş tam bir milli burjuva devrimine evrilmiştir. milli burjuva devrimlerinin amacı devrimin yapıldığı ülkedeki komprador burjuvaziyi ve azınlık ulusların ellerindeki sermayeyi milliyetçiliği kullanarak gasp ederek o ülkenin kendi sermayesini yaratmak, yani o ülkeye dış etkilerden kısmen bağımsız ve gerektiğinde isyancı unsurları (işçiler, köylüler, azınlıklar vb.) kolaylıkla ezebilecek bir burjuva sınıfı kazandırmaktır. türkiye'de yaşanan da aynen budur.

basit bir örnek vereyim, geçenlerde bir hdp'li vekilin annesinin cenazesine "burası ermeni toprağı değil" diye saldırı olmuştu hatırlarsınız. sonradan, açılan davanın işlemleri sırasında tam da bizim konumuza örnek niteliğinde bir şey ortaya çıkmış. mezarlığın şu anki sahibinin dedesi (veya dedesinin babası) o mezarlığı zamanında ermeni bir adamdan satın almış. sermayenin el değiştirmesi budur. bu kadar ironik olaylar da yalnızca bizim ülkemizdeki gibi cahil cühela insanların bilinçli bir şekilde halklara aşılanan milliyetçilik zehrine kanıp asıl düşmanın kapitalizm olduğunu unuttuğu (veya hiç bilmediği) yerlerde gerçekleşir.

joseph stalin

tarihsel maddeci
şöyle ufak bir not... ingilizce bilmeyen için özet geçersek, sovyetler birliğinde 30 yılda 126 milyon ölüp, 121 milyon insan mı doğdu, bu nasıl mümkün olabilir diyor.

30 yıl içinde, sscb nüfusu 53 milyon artmıştır.

eren bülbül

atticus finch
"aslında onlar üzüldüklerini iddia ettikleri çocuklara da gerçekte üzülüyor değiller. O çocuklar, onlar için, öldürülmüş kürt, alevi, devrimci çocuklarına bininci kez p*ç, o.*** ç.*** demek için sadece bir fırsattır.

başlar hemen tek kalemden çıkmış gibi birbirinin tekrarı olan sözler: 'yüzü maskeli, eli molotoflu p*çler kadar gündem olmayacak!'. hâlbuki katledilmiş yüzlerce çocuğun ne yüzünde maske; ne de elinde molotof vardı. olan çocuklar da – 'taş atan çocuklar'- bu eylemleri dolayısıyla öldürülmeyi, yıllarca hapsedilmeyi hak etmiş değillerdi..."

konuyu hortlatmak gibi olmasın ama şu yazıyı bir okuyun.
http://www.fikirkarargahi.com/cocuklar-oldurulmesin-ve-baska-birkac-sey/

good old days turkey

atticus finch
videoda "good old days" diye gösterdiği günlerin yarısı savaş, darbe, ulusal çatışmalar kalanı da feodalizm altında sömürülen osmanlı köylüsü ve krallarının amaçları uğruna savaşlarda birbirlerini kılıçla kesen masum insanlar amk. keşke avrupa ülkelerindeki gibi biraz daha zeki bir sağa denk gelseydik, vallahi bizdeki bu milliyetçilerden adam olmaz.
9

kapitalizm

frantz fanon
üç-beş zanaatçı parçasını savunduğu ütopik sistem.

bakın tüm zanaatçılar kötü demiyorum, benim de çömlekçi arkadaşlarım var ama onlar hepsi işinde gücünde adamlar, hiç biri lordlara atar yapmaya kalkmıyor.
ulan o lordlar, kale kapısını açtı, sana ticaret imkanı verdi sen hala üste çıkmaya devam ediyorsun, nasıl bir yüzsüzlüktür anlayamıyorum.
çalış kazan senin de kendi çiftliğin olsun, senin de serflerin, kölelerin olsun ama niye çomak sokuyorsun. zaten hep köle tohumu barbarlar savunuyor, kuyruk acısı işte.

Komünizm

frantz fanon
tanım: (bkz:#88994)

''madem feodalizme karşısın o zaman turp da yeme, madem türk milliyetcisisin ne diye silindir şapka takıyorsun ukraynaya seks turizimi için gidiyorsun, madem dincisin niye toyota pickup'' diye bi dünya yok orayı geçin bi kere. ayrıca cep telefonu sovyet icadıdır))

bakın bu dünyanın %99'u mülksüz, yani her 10 kişiden birinin hiç bir şeyi yok. her on kişiden biri üretiyor ama kendi ürettiğini kullanamıyor, hatta kendi, ürettiğine yabancılaşmış, hayal bile edemiyor, hayal ederse de kendi gibilerinin üstüne basa basa yükseleceğini o %1 lik hadi taş çatlasın %10luk kesim içinde gireceğini zannediyor. milli piyango oynuyor, piyango kadar rezil bir şey var mıdır. k.burjuva bile yalan söylüyor, karşı dükkanı karalıyor daha fazla kazanc elde etmek için. komünizm, bu zırvayı silip atmanın adıdır. sscb ve çin dünyanın en kötü deneyimleri olsa ne olur olmasa ne olur, artı-değer diye bir saçmalık var yahu adam yattığı yerden kazanç sağlıyor, her işçiden emek-gücünün yarısını cebine atıyor çünkü.
komünizm imkansız diyenler tarihe baksın bir zamanlar feodalizm de hayaldi, kapitalizm de hayaldi. roma, hiç yıkılmayacak gibi duruyordu.

suriyelilerin türklere saldırması

frantz fanon
olayı bilmiyorum orda oturmuyorum ama türkiyeliyle suriyeli bir arada geçinemiyor gibi görünüyor çünkü hem kültürler farklı hem suriyeliler savaşın verdiği tahribatta -doğal olarak- daha kötü durumdalar hem para hem psikolojik olarak. yine de 4 milyon suriyeliye rağmen enteresan bi şekilde ciddi etnik çatışmalar çıkmıyor demek ki bir cıkar var.
bu durumda tarafların aynı mahallede yaşamasını bekleyemeyiz. ayrı mahalleler kurulmalı ki iş ona gidecek. ülkedeki kaynakların suriyeliler de dahil üreten herkese emeği kadar dağıtılabileceği bir sistem mümkün ama yöneticilerin işine gelmiyor.

her kötülüğün suriyelilere itelenmesi de avrupadaki aşırısağ kafadan başka bişey değil. sonuçta bu insanları merdivenaltı atölyelerde hayvan gibi sömürenler tc burjuvalarıdır, 18ine basmayan suriyeli kızlarla para karsılıği beraber olanlar da bizim vatandaslarımız, işçi köleliği, seks köleligi pekistirenler, t*ayyip suriyeyi karistirirken ses cıkarmayanlar özü itibariyle daha kötüdürler.
2

aşırı feministliğin insanları soğutması

doris eirene
Aşırı feminizmden ziyade, feminizm dünya genelinde istendiği için, toplumların feminizm adına yaptıkları çalışmalar da farklı oluyor. Amerika'daki feministler 'plaj vücudu yoktur herkes kendi bedeniyle bikinisiyle sahile gider' anlayışını yaymaya çalışırken Türkiyede biz kadınları öldürmesinler diye uğraşıyoruz. Afrika'da diğer çok az gelişen ülkelerde kadınların zevk almaya yarayan organları sünnet adı altında kesiliyor. Kız çocukları regl olduklarında dokunduklari şeylere dokunulmuyor, ped sıkıntıları olduğu için dünyanın çoğu yerinde kız çocukları o günlerde okula gidemiyor. Orda da bunu kaldırmaya çalışıyor kadınlar. İran'da baş örtüsü dayatmasına karşı kadınlar hayatları pahasına baş örtüerini çıkarıp tepki göstermeye çalışıyorlar
Dediğim gibi Türkiye'de de, binlerce kadın öldürülürken failleri serbest kalırken, biz kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören yargıyla uğraşıyoruz. Her gün haberlerde sokak ortasında kadın cinayeti ve tecavüz haberleri okuyoruz sokağa çıkarken 'acaba sağ salim eve dönebilecek miyiz' diye düşünüyoruz. Erkekler istedikleri saatte dışarıya çıkarken biz tecavüz-kaçırılma korkusuyla tedirgin oluyoruz. Bu yüzden tahammül sınırlarımız aşıldığı için en ufak bir savunmada 'feminazi ehehe' söylemlerine gelemiyoruz.
2

babet çorap giyen erkek

the mentalist
ayakkabıdan ayakkabıya giyilen çorap değişir. kimi ayakkabılar var içine uzun çorap giyemezsin kimi ayakkabılar var içine kısa çorap giyemezsin.

şahsen ben asla giymem babet çorabı. bir erkek olarak babette giymem çünkü yakışmıyor. ama babet giyen erkek değildir veya babet çorabı giyen erkek değildir de diyemem. diyenler de neden der anlamam.

sünnet

bengay
Penis başı denen yerin hassasiyetini koruyan, o bölgenin kuru kalmamasını sağlayan deri parçasını kesmek, penis derisini gergin hale getirip dikmek ile gerçekleştirilir. Sünnet sonrasında kadınlarda klitoris organının erkekteki karşılığı olan penis başındaki sinir hücreleri hassasiyetini yitirmektedir. Uygulamanın "tıbben zorunluluk hali" olanların dışında doğan bütün erkeklere yapılıyor olması savunulamaz.
Dini olarak bilemem, beni ilgilendiren kısmı hayatımı (kadin/erkek) hayatlarımızı nasıl etkilediği.
Bireyin beden bütünlüğüne saldırı, çocuk haklarının ihlalidir. Ufak yaşta bir erkek çocuğunun penisi üzerine yapılan bir organizasyon davetler düğün mevlüt vs topluma yetiştirilen "erkek" kişinin kendini penisiyle varedebilmesini sağlayan uygulamaya dönüşmüştür.
Tıbbi meseleye gelince; ülkemizde sektör haline gelen "sağlık/hastalık" sünnet uygulamasının büyük paralar kazandıran bir uygulama olduğunu bilir, ürolog/çocuk cerrahı/fenni sünnetçi eğer sünnet ile ilgili güzelleme yapıyorsa kişinin yobazlık durumu ve paragöz durumunuda incelemek gerekir.

islam dini

prometheus
Katılmıyorum. En azından bu üsluba katılmıyorum. Mesele salt islam mi?Arap yarım adasında insanların başı kesilirken Avrupada engizisyon cezaları ile insanlar katledilmedi mi? Galileo işkence görmedi mi fikirleri için? Ya da dünyanın başka başka yerlerinde irili ufaklı dinler insanların gelişiminin önünde engel olmadı mı?
Bu yüzdendir ki kaş yapayım derken göz çıkarmayalım.

Kaba propaganda ile kimi değiştirebiliriz? Allah yok tamam eyvallah Ama nedir bunun kanıtları? İnsanlığın dünden bugüne nasıl insan olduğunu, fiziksel ve sosyolojik değişimleri nelerdir, dinler kaç yıldır vardır insanlık tarihi kaç yuzbin yılliktir vb gibi telefondan sıkıldım yazmaya üşeniyor insan

21 mayıs 2017 laik sözlük gazete manşetleri

jamiryo
21.05.2017
__________________________________________________________
güncel/siyaset
---------------------------------------------------------------------------
cumhuriyet:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80748.jpg

sözcü:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80752.jpg


hürriyet:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80749.jpg


posta:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80751.jpg


evrensel:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80726.jpg


ortadoğu:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80731.jpg

__________________________________________________________
spor
---------------------------------------------------------------------------

fanatik:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80758.jpg


fotomaç:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80745.jpg


amk:
http://i.gazeteoku.com/files/newspaper/2017/05/21/80755.jpg


kadınların kendilerine bayan denmesinden nefret etmelerinin sebebi

doris eirene
Partilerin bayan kolları yok, kadın kolları var.
Pozitif ayrımcılık bayanlar için değil, kadınlar için sözkonusu ediliyor.
Türkiye'de bayanlara seçme ve seçilme hakkı değil, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
8 Mart Dünya Bayanlar Günü değil, Dünya Kadınlar Günü'dür.
25 Kasım Uluslararası Bayana Karşı Şiddete Hayır Günü değil, Kadına Karşı Şiddete Hayır Günü'dür.
Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi değil, Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'dir.
Ve en vahimi Türkiye'de bayan cinayetleri artıyor değil, Türkiye'de kadın cinayetleri artıyor.
Görüldüğü gibi kadının esas kimliği sözkonusu olduğunda bayan değil kadın sözcüğü kullanılıyor.
Bunun dışında bay ve bayan kullanımı söz konusu olduğunda kullanılmasında sakınca yok. Hitap ederken de bir sakınca yok. "Baylar ve bayanlar" olarak kullanıldığında bir sakınca yok. Ancak cinsiyet belirtilmesi gereken yerlerde 'kadın" denmesi gerekir. "Erkekler ve bayanlar" kullanımını çoğu zaman duymuşuzdur. Ya da "erkek tuvaleti-bayan tuvaleti". Burada cinsiyet belirttiğimiz için bayan yerine kadın dememiz gerek. Neden erkek tuvaleti deniyor da kadın tuvaleti denmiyor?
Bir sebebi de 'kadın' ve 'kız' kavramlarının özellikle bizim ataerkil toplumumuzda farklı anlamlar taşıması. Kadın bekaretini kaybedenler, kız ise kaybetmeyenler için kullanılıyor. İnsanlarımız da bu algiyla düşündüğü için ikisini de söylemeyip cinsiyet belirtmek için 'bayan' ı tercih ediyorlar. (bkz: "Kadın mıdır kız mıdır belli değil") malum şahsın bir sözünden.

bahar alerjisi

i am groot
nisan başından beri muzdarip olduğum durum. öldürmez süründürür, hayatı rezil eder adeta evden dışarı adım atmak istemezsiniz. Çünkü ne o aldığınız ilaç sizi kurtarmaya yetecektir ne de yanınızda taşıdığınız mendiller...siz artık o burnun kölesisinizdir.Ne zaman hapşuracağını,bu durumun daha ne kadar süreceğini asla bilemezsiniz.. önemli bir davetiniz,toplantınız,buluşmanız varsa erteleyin,çünkü bu bahar da sağ kurtulacağınızın bir garantisi yok...