sermayenin türkifikasyonu

atticus finch
ittihat ve terakki döneminde başlayan ve uzunca bir süre (yaklaşık 30 sene) devam eden süreç. özellikle ege, marmara'da ve karadeniz'de izleri hissedilir.

basitçe açıklamak gerekirse, sermayenin türkifikasyonu (sermayenin türkleştirilmesi) ittihat ve terakkinin en çok enver paşa fraksiyonundan yayılan milliyetçi-ulusçu düşüncelerin zehrinin etkisiyle anadoluya "türk egemen ulusu" kavramı aşılandıktan sonra azınlık ulusların (özellikle rum ve ermenilerin) ellerindeki sermayeye (binalar, topraklar, iş yerleri) zorla el konulması, veya bir el koyma olayı gerçekleşmeden satın alınmasıdır.

iyi de bu adamlar neden bu sermayeyi türkleştirmek istediler? diye sormak isteyebilirsiniz. 1908 ihtilaliyle başlayan ve 1911 bab-ı ali baskını sonrasında 1923 cumhuriyet devrimi ile devam eden türk genel devriminin niteliği, bir milli burjuva devrimidir. bazıları bu devrime, devrimi gerçekleştiren örgütün (ittihatçıların) çatı bir örgüt olması, yani sadece milliyetçilerin değil genel olarak halk kitlelerinin destek verdiği bir örgüt olması nedeniyle jakoben bir nitelik yüklemeye çalışır lakin 1911'den sonra yaşanan tasfiyelerle devrim jakoben özelliğini kaybetmiş tam bir milli burjuva devrimine evrilmiştir. milli burjuva devrimlerinin amacı devrimin yapıldığı ülkedeki komprador burjuvaziyi ve azınlık ulusların ellerindeki sermayeyi milliyetçiliği kullanarak gasp ederek o ülkenin kendi sermayesini yaratmak, yani o ülkeye dış etkilerden kısmen bağımsız ve gerektiğinde isyancı unsurları (işçiler, köylüler, azınlıklar vb.) kolaylıkla ezebilecek bir burjuva sınıfı kazandırmaktır. türkiye'de yaşanan da aynen budur.

basit bir örnek vereyim, geçenlerde bir hdp'li vekilin annesinin cenazesine "burası ermeni toprağı değil" diye saldırı olmuştu hatırlarsınız. sonradan, açılan davanın işlemleri sırasında tam da bizim konumuza örnek niteliğinde bir şey ortaya çıkmış. mezarlığın şu anki sahibinin dedesi (veya dedesinin babası) o mezarlığı zamanında ermeni bir adamdan satın almış. sermayenin el değiştirmesi budur. bu kadar ironik olaylar da yalnızca bizim ülkemizdeki gibi cahil cühela insanların bilinçli bir şekilde halklara aşılanan milliyetçilik zehrine kanıp asıl düşmanın kapitalizm olduğunu unuttuğu (veya hiç bilmediği) yerlerde gerçekleşir.