toplu mülakat

sikko
avantajları da vardır. o kadar kalabalıkta bazı şeyler gözlerinden kaçıyor.

Kısmi zamanlı çalışmak için kütüphaneye başvuru yapmıştım. Ön eleme olarak yazılı bir sınav yapacaklardı. güzel bir çarşamba sabahı uyandım ve okula doğru yola çıktım. sınav falan umrumda değil, sorsalar sorsalar ne soracaklar rahatlığıyla akşam oynanacak olan şampiyonlar ligi maçlarını düşünüyorum. kütüphaneye doğru yürürken bankamatikten nesine hesabıma 20 tl yapıştırdım. basit bir sınavdan sonra ertesi gün sınav sonuçlarını öğrenmeye gittim. kazanmıştım, mutluydum... birden öğrenci numaramın kısalığı dikkatimi çekti. lan diyorum, yeni gelenlerin numarası amma uzunmuş benimki ne güzel kısacık diye küçük bir sevinç yaşadım. sonra tam liste başından ayrılıyordum ki bir hışımla geri döndüm. iyice dikkat kesildiğimde öğrenci numaram yerine nesine hesap numaramı yazmış olduğumu gördüm. ikisi de 12 ile başlıyor ikisi de 1'le bitiyordu. birden bastım kahkahayı kütüphanenin önünde. millet bana bakıyordu bense umursamadan kahkaha atıyordum. sonra yavaş yavaş bir ciddiyet sardı beni. olacak işi oldurmayacak duruma gelmiştim. daha öğrenci numarasını yazamayan adama iş miş vermezler diye üzülmeye başladım. neyse olan olmuş dedim ve ertesi günkü mülakatı beklemeye başladım. çarşamba gecesi oynadığım maçlardan hayır görememiştim. perşembe gecesi oynanacak uefa maçlarına odaklanmaya başladım. dünden ayırdığım 3 lirayı da akşam sürpriz bir kupon yaparak çar çur ettim. mülakat günü yine güzel bir sabahtı. uyandım, biraz ciddiyet namına kareli gömleğimi giydim ve okul yoluna düştüm. kütüphaneye vardığımda yandaki fakültenin kantinine kadar uzanan bir kuyrukla karşılaştım. kantinden çayımı aldım, sigaramı yaktım ve kuyruktaki kızları kesmeye başladım. yaklaşık 90 dakika sonunda kuyruğun başı ben olmuştum. mülakatı beşerli gruplar halinde yaptıklarını öğrendim. arkamdaki dörtlüye baktığımda ölüm grubuna düştüğümü anladım. hem tipsizim hem de okul numarasını yazamayacak kadar salak! hiç şansım yoktu. olsundu, yine de gururlu bir anadolu takımı gibi bütün hünerlerimi sergileyecektim. o an geldi, sıradaki beşli içeri davet edildi. isim, soyisim sordular, sikko dedim. "hangi bölüm ve kaçıncı sınıf?" dediler "4. sınıfım ve makina mühendisliği" cevabını aldılar. başlarını önündeki kağıtlardan kaldırmayan jüri üyelerinden biri başını kaldırıp bana baktı. sonunda biri numarada bir sikkoluk olduğunu farketti diye düşündüm. ortalamamı sordu, "1.81, handikapsız!" cevabını verince diğer adaya geçtiler. o yüksek yapıyordu, lisans hayatında da kütüphanecilik yapmışlığı varmış. bir diğeri 8 kardeşlermiş. diğerlerini maalesef hatırlamıyorum. sonrasında biz sizi ararız dediler ve dehlediler.

vize zamanı geldiğinde, kütüphaneye akış çalışmaya gittim. yüksek lisans öğrencisi fıstık gibi kızlarla raflara kitap diziyordu. benimse gözyaşlarım akış kitabına akıyordu...

mülakatla ilgili pek bir şey yaşamadığım için "toplu mülakata gidiş 101" nolu hikayeyi anlattım sizlere. iş konusunda moral bozmayın sevgili yazarlar, ben şuna inanıyorum ki "her şey çok güzel olacak!"

toplu mülakat
bu başlıktaki tüm girileri gör