confessions

yoo

Yazar  · 4 Haziran 2017 Pazar

  1. toplam giri 55
  2. takipçi 13
  3. puan 888

carl tanzler

eddylmao
Aşık olduğu kadını mumyalayan adam.

1933 yılında çalıştığı hastaneye gelen tüberküloz hastası genç bir kadına ancak zihnen hasta birinin kabil olacağı biçimde tutuluyor. “Daha önce rüyalarımda benimle konuşan genç kadın işte buydu, saçları da aynı böyleydi” diye düşünüyor, içindeki cüceler dans etmeye başlıyor ve Helen'in iki sene kadar süren tedavisi boyunca kadına saplantılı bir aşk beslemeye devam ediyor. Üstelik tedavi süresinde genç kadının başkasıyla evlenmesine, arada bir çocuk bile kaybetmesine rağmen, Tanzler vazgeçmiyor, “Bu kızın herhalde bende gönlü yok,” demiyor.

Kızcağızın yaşamı boyunca Tanzler'in ilgisine karşılık vermediği biliniyor, ama zaten Tanzler'le Helen'in akıl donduran aşkı da ancak genç kadın veremden öldükten sonra tam manasıyla başlıyor. Bir gece Tanzler Helen'in naaşını, üstelik kadın öldükten iki sene de sonra, mezarından kaçırıp evine oyuncak bir vagonla naklediyor.

büyük ortadoğu projesi

tarihsel maddeci
bazılarının "büyük oyun" diye adlandırıp üstüne dalga geçtikleri ve artık olguya dönüşen projedir.

o kadar bomba babalarının hayrına mı patlıyor? bunca katliam, bunca çatışma boşuna mı yaratılıyor? failini bilmediğimiz onca katliam boşuna mı gerçekleşiyor? hayır, hepsi de ülkeleri yeniden dizayn etmek için yapılıyor. yarın farslı türkmen, ondan sonraki gün kürt-ermeni katliamı göreceğiz, yani görmeniz mi lazım bunların olması için?

bop ne midir? buyrun buradan okuyun:

https://www.wikisosyalizm.org/Nurullah_Ankut_-_Yugoslavya,_Irak,_Libya,_Suriye%E2%80%A6_S%C4%B1ra_sende_T%C3%BCrkiye

Kemal kılıçdaroğlu

tarihsel maddeci
taksim-gezi isyanında 8 kardeşimizi kaybettik, yürümedi.

kaçak saray yapıldı, istanbul'umuzun en güzel yerlerine tecavüz edildi, her taraf kule doldu, yürümedi.

tak-ışid koalisyonu bine varan vatandaşımızı bombalarla katletti, yürümedi.

ysk açık açık 2,5 milyon oy çaldı, yürümedi.

şimdi ne olduğu belirsiz, cemaat bağlantıları bulunduğu iddia edilen (ki olmasa ne yazar, boyalı basında abd için çalışıyor) bir gazeteci için yürüyüşe geçiyor.

bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü derler. adalet için yürüyormuş, kime adalet? enis berberoğlu bizim kardeşlerimizden daha mı değerliydi?

çaresi kalmamış mağdur gezi şehitleri aileleri ve ergenekon-balyoz mağdurları da tepkimizi anlamıyor. y-chp, akp'nin müttefikidir. yürüyorsa, onlar içindir. bunu bilin.

nurullah ankut

tarihsel maddeci
24 temmuz 2017 tarihli yazısından:



"Bunların tamamı vatan, millet, halk, Laik Cumhuriyet, Birinci Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal düşmanıdır…

Bu düşmanlık, onların ruhlarına yerleşmiş, genlerine kodlanmıştır.

Asla düzelmezler ve iflah olmazlar.

Bunları ancak toprak ıslah edebilir!

Biri, üçü, beşi değil ha; tamamı aynıdır.

Tabiî bir diğer belirleyici özellikleri de hâyâsızca kamu malı hırsızlığı yapmalarıdır. Asla gözleri doymaz, iştahları kesilmez. Bu konuda da onları ancak toprak ıslah edebilir…

Kadir Mısıroğlu denen kaşar, Mustafa Kemal ve laiklik düşmanı kişinin şu söylediklerine, daha doğrusu hezeyanlarına bakar mısınız?

“Keşke Yunan galip gelseydi. Ne Hilafet yıkılırdı, ne Şeriat kaldırılırdı, ne Medrese lağvedilirdi, ne hocalar asılırdı, hiçbiri olmazdı.

“(…)

“Anayasaya laiklik konmasın” diyen adamı nasıl boykot ettiler, nasıl hakaretlerde bulundular görüyorsunuz. Bizim gavur, elin gavurundan daha şiddetlidir.”

http://kurtuluspartisi.org/1-25

hayata dair iç burkan detaylar

harflervekibrit
bisikletten düştüğünde o ön tekerin halen dönmekte olduğunu görmek, hüzünlü bir detay.

bir de ağaca ya da direğe filan takılmış bir uçurtma görmek.

alıp inim çönüm eve taşıdığın karpuzun/kavunun kelek çıkması da iç burkan bir detay.

büyüdük diye bebe bisküvisi alamamak, yiyememek alırken yadırganmak.

Okumayı çok sevdiğin bir yazarla tanışınca ondan hoşlanmamak.

Bir insanın sözle ya da fiziksel şiddet gördüğünü görüp görmezlikten gelme durumunda kalmak

en çok da haksızlığa karşı insanın elinden hiçbir şey gelmemesi
(vay be dertler derya olmuş...😢)

18 temmuz 2017 istanbul yağmuru

dinsiz bedevi
Allah başka memleketlere yağmur vermiyor mu? Norveç'te 7 ay şiddetli yağmur yağar ama bir kere bile herhangi bir yolu,metro istasyonunu,alışveriş merkezini su basmaz. Neden mi? Altyapı ve drenaj çalışmaları sistemlidir, kitabına uygundur. Yolsuzluk yoktur,boşvermişlik yoktur,en önemlisi ''kadercilik'' yoktur. Yol yaptık dedikleri zaman gerçekten yol yaptıklarını anlamamıştık. Adamlar harbiden bütün milletin rızkını yol yapmışlar. Şimdi ''Yağmur ve sel Allah'tan geldi,hiçbir kuvvet Allah'ın yarattığı doğa olaylarının önüne geçemez'' deyip bu trajikomik olayı sorgulanamayacak bir kıvama getirip inancımızın gölgesinde yoğuralım..
Hatta işi biraz daha eğlenceli hale getirip,bir-iki ergenlik zamanlarından kalma espri yapıp bunun gerçekten normal bir olay olduğunu insanlara aşılayalım. Mesela ''Boyu 1.60 cm'den kısa olanlar sokağa çıkmasın ehuehuehu'' diyelim basın toplantılarında..
Sonra ; #AvrupaBiziKıskanıyor ..
Haklısınız. Swh

guitar hero

i am groot
Müzik aşıklarından ziyade enstürmanlara karşı sempatisi olanların tercih ettiği, zevkli mi zevkli oyun swh hele hele benimki gibi bir grubunuz varsa (hardda çalabilen) 2 saatliğine de olsun (bkz: rock god) gibi hissettiriyor...

aydın boysan

kargalı karga paşa
Tam bir eski istanbul beyefendisi olan, rakı içmenin bir sanat oluşunu türkiye'de defaatle vurgulayan, rakı içmenin adabına dair bir çok eser kaleme alan, şişe dibi gözlüklü yaklaşık olarak 93 yaşında olduğunu hatırladığım tonton amcamız. Hoş sohbeti ile rakı içme adabını katıldığı platformlarda ballandırarak anlatan, dinlerken insanı tekele yollayan bir amcadır. Anlatırken kendinden geçer ve geçirir biz dinleyenlerini. Kendisi mimar ve yazardır. 2000'li yıllarda mimarlığı bırakmış ve 60 küsür yaşından sonra ingilizce öğrenmiş bir çok kitap yazmıştır.

Paşabahçe kendisine has bir rakı bardağı imal etmiştir bu şeker amcamızın.

gözleri kanlı

franz
Duman grubunun 2013 çıkış tarihli darmaduman albümünden bir parça.

"Kalemi tut,
Boşuna yat,
sebebi yok.
Her satır kafeste durmalı,
dört duvar içinde kalmalı.

Varsın her yere sarsın her yanı,
Feryat etmeli dünya duymalı,
Alsın seni baştan başa sarsın kuşatsın.
.
.
sesini duyana sözleri canlı."

laik ebeveyne sahip olmak

diaryofjane
Apolitik ama islamcı olmadığından emin olduğum babam ve laik olmakta seviye atlamış canım annem sayesinde tattığım mükemmel durum. Siyasi görüşümü seçmekte özgür bırakıldığım için gurur kaynağı olmuştur. En güzel tarafı, laik ebeveynlerime siyasal islamdan anarşizme kadar her konuda konuşup farklı fikirlerden savunmalar yapabiliyorum ve cephe almak yerine benimle beraber düşünüp beyin fırtınası yapıyorlar. Normal olan bu diye düşünüyordum fakat aile baskısıyla fikirlerini yönlendiren ve bazı görüşlerini açıklarken çekinen arkadaşlarım olduktan sonra kıymetini anladım.

türkçeleştirme kampanyası

besiktas
naçizane fikrim, girilerde plaza ingilizcesi yerine doğru düzgün türkçe kelimeler kullanmamak ya da cümlenin aralarına herhangi bir yabancı dilden Türkçeye geçmemiş kelime serpiştirmek ingilizce bilmeyen insanların anlamasını zorlaştırıyor. gelin destek verin, bir oturup düşünün.

kokoreç

eddylmao
Bir anda kendini aratan bir lezzettir. Hiç olmadık bir anda bir arkadaşın olsada yesek demesiyle başlayıp anında sonuca bağlanan tek tartışma türüne sahip. Denemeyip düşünenlere önerilir.

neden kuzgun bir yazı masasına benzer

franz
lewis caroll'un alice in wonderland kitabının ünlü çay partisi sırasında şapkacı tarafından sorulan bir bilmece.

aslolarak; "why is a raven like a writing desk?".

günümüze kadar birçok kişinin cevaplamaya çalıştığı bir sorudur. saçmalamak üzerine varan cevaplar ile doldurulmuştur;

-ikisinde de n harfi varken -ingilizce: raven, writing desk-, ortak olarak ikisinde de x harfi yoktur.
-her ikisi de ayaklar üzerinde durur.
-ikisinin de ortak noktası mürekkeptir (kuzgunun kanatları mürekkebe batırılır, mürekkep masa üzerinde bulunur).
-her ikisinin de burnu yanlış yöne çevrilmez.
-...

lewis caroll'un bu soruyu yazma amacı hala bilinmemekte. hatta kendisinin bu soruyu şapkacının farklı kişiliğine uyacak bir soru olduğu amacıyla mı, yoksa gerçekten bir bilmece olarak sorduğu mu bile muammadır.

bir küçük cevap denemesi de benden;

özün ne olduğu bilinmediği için, kuzgunun ve yazı masasının da özünü neyin oluşturduğu bilinemez. haliyle aynı özden oluşmuş olabilecekleri mümkündür. ancak bunun cevabını tam olarak bulamayacağımız için emin olduğumuz tek şey gözlemlenebilen dünyada bulunan varlıklar olduğudur. bu yüzden her ikisi öz olarak ve varlık olarak vardırlar.

sadece bu.

Ali İsmail korkmaz

deist imam
4 sene önce bugün daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya varken son nefesini veren kardeşimiz. Sana atılan tekmeleri unutmadık ali, bunun hesabını er ya da geç verecekler. İsmin bile hala onları korkutmaya yetiyosa, yaşıyorsun demektir. Rahat uyu be ali

solculara yönelik eleştiriler

doris eirene
Ülkede o kadar çok nefret var ki. Herkes ama herkes birbirinden nefret ediyor. İnsanlar "acaba bugün kimden nefret etsem?" dermiş gibi güne uyanıyorlar. İnsan sevgileri yüzünden mevcut düzene karşı çıkmaya çalışanlara da nefret duyarlar tabii. Bu yüzden çok da şeyapmamak lazım..

ermenilere yönelik eleştiriler

yarraminho bashievski
etmiyorum çünkü beyinsiz değilim, ben de insanım o da insan onun suçu(!) sınır tellerinin öte tarafında doğması değildir/olmamalıdır, eğer illa bir şeyden nefret edilecekse bu devletlerin bitmek bilmeyen çıkar amaçlı politikalarına olmalıdır. yeryüzündeki tüm insanlar eşittir yoktur birbirimizden üstünlüğümüz.
2

marduk

the
Mardok olarak da okunabilir. Bereket tanrısıdır. antik Mezopotamya'daki geç dönem tanrılarından biridir. Hammurabi zamanındadır ve aynı zaman da Babil'in koruyucu tanrısıdır.
Daha ileriki tarihlerde isminin mazda olarak değiştiği söyleniyor.
1

bir içeçek ne kadar zor telaffuz ediliyorsa o kadar elittir algısı

ramen
Bu sözcüklerin zor telaffuz edilmelerinin sebebi yabancı dillerde olmalarıdır. Starbucks a gitmek filan yani evet var öyle salaklar hava atmaya gidenler ama adamların amacı o değil, adamların amacı kahve satmak. Bu kişiler de mekanları ünlü ettiriyor işte.
Hele ki yabancı ülkelerdeki starbuckslar filan da öyle değil, ama şöyle de bir şey var her saniye starbucksa gidip hava atmaya çalışanlar kadar itici olan başka kişiler de var: starbucksa gereksiz laf atanlar.
Ya abi içen içsin işte kahve yani kime ne? Yok efendim türk kahvesi içiyorum da diyip bu gerçeğin bir şey değiştirdiğini zannedenler var mesela. Şimdi ben öyle adı zor telaffuz edilen bişey içmek istesem starbuckstan almam gider kendim yaparım ama yani? Sadece türk kahvesi içip öyle kahvelere laf atmak da bir saçmalık. Sorun starbucksta ya da kahvelerde değil, sorun insanların her şeyi fazla abartmasında
2

kız kardeşlik

frantz fanon
kadın hareketinin (feministlerin ve ataları olan süfrajetlerin) jargonunda da sıkça kullanılan bir sözdür. aleksandra kollontay ve geleneksel marksist kadınlarsa buna "benim burjuva bir kardeşim yok" diye karşı çıkar.

ufak farklar ile ayrılan fikirlerin çatışması

neptune
birbiriyle 180 derece zıt fikirlerin çatışması olağan görülür. zira bu çatışma "bütünüyle karşıtlık" içerir. bir fikir diğer fikrin tam zıttıdır. dinsel alanda teizm-ateizm, siyasette sol-sağ, fizikte sıcak-soğuk ve sembolük anlamıyla ışık-karanlık çatışmaları buna örnek gösterilebilir. uzakdoğu kökenli yin-yang felsefesinin temelinde de bu vardır. keza, kabaca hegel ve marx'ın "diyalektik yaklaşımının" özünde de bu vardır denilebilir (tez-antitez yoluyla gerçeğe ulaşılabileceği düşüncesi). söz konusu bu çatışmaların oldukça ürkütücü sonuçlar doğurması beklenebilir.

öte yandan başlığını açtığım durum da, özellikle günümüzde, en az zıt kavramlarının çatışması kadar sık rastlanılır hale gelmiş bir çatışma biçimidir. genel anlamda neredeyse birbirine çok yakın görülen ancak bazı olaylara yaklaşım biçimi ile birden bire ayrılan bu fikirler, bireylerin birbirlerinden olan farklılıkların bir sonucudur denilebilir. nitekim, her bir bireyin farklı bir düşünce biçiminin olması, reddi mümkün olmayacak bir biçimde bu çatışmanın kaçınılmazlığını ortaya koyar. bu çatışma biçiminde dikkati çeken husus, bazı durumlarda "çatışma şiddetinin" en az zıt fikirlerin çatışmasında olduğu kadar, yüksek bir seviyeye çıkmasıdır. özünde aynı gibi görünen, fakat detaylara inildiğinde farklılaşan bu fikirler, siyaset literatüründe "fraksiyon" kelimesi ile adlandırılır.

kabaca "suriyeli göçmen veya sığınmacıların dahil olduğu olaylar" başlığı altında toplayabileceğimiz olaylara yaklaşım farklılıkları incelenirse, söz konusu çatışma biçimine çok sık rastlanabilir. nitekim bu olaylara yapılan yorumlarda, gerek sol gerekse sağ ideolojilerin farklı fraksiyonlarını temsil eden bireylerin, "mikadonun çöpleri" gibi dağılmasına şahit olabiliriz. bu durum, zıt görüşlerin birbirine yakınmış gibi algılanmasına, keza benzer görünen görüşlerin de, birbirinden çok farklı olduğunu düşünmemize yol açar.

özetle fikirsel çatışmaların önüne geçmek hem imkansız hem gereksizdir. ama kavgaya dönüşmesini engellemek bizlerin elindedir.

not : tersi durum için "zıt veya uç fikirlerin birbirine yakınlaşması" başlığı açılabilir.

epub's

labialarevreni
kitap okumak isteyip parası olmayan kardeşlerim, arkadaşlarım, abilerim ve ablalarım. bir site buldum ki tadından yenmez.
birçok kitabı içerisinde bulunduruyor, bilgisayar veya telefonunuzdan keyifle indirerek okuyabileceğiniz harika kitaplar sunuyor bize bu cağğnım site.
sitede yazan bir yorum da çok hoşuma gitmiştir ayrıca.
"bunu beğenmeyen ya kitap satıcısıdır ya da insan değildir."

https://yadi.sk/d/oM1aGuh6364aMN

Hdp

tarihsel maddeci
şimdi bu partiye sempati duyan "hevaller(!)" ışid'in katliamcı politikalarına karşı ypg'yi kahraman olarak gösteriyorlar.

bir de şu gerçekleri hatırlayalım:

"Bunların tamamı silahlı eğitimden geçmiş, insanlıktan çıkarılmış, canavarlaştırılmış, Ortaçağcı güruh. “Özgür Suriye Ordusu” adı altında Arap ülkelerinin en laiki, en demokratı ve gelir adaletsizliğinin yani zengin ve fakir sınıflar arasındaki farkın en az olduğu ülke olan Suriye'de kullanmaya başladı ve laik Beşşar Esad yönetimini devirmek istedi. Amaç “BOP”un hayata geçirilmesiydi. Yani Suriye'nin de Alevi bölgesi, Sünni bölgesi ve Kürt bölgesi olarak 3 parçaya bölünmesiydi amaç. Nitekim bugün onu gerçekleştirmiş durumda ne yazık ki.

IŞİD, El Kaide'nin bir parçası, onun bünyesinde oluşmuş bir hareket ve 2006'da ortaya çıktı. 2006'ya kadar El Kaide içindeydi, arkadaşlar. 2 sene öncesine kadar Suriye'de elbirliğiyle yani aralarında hiçbir problem olmaksızın Beşşar Esad yönetimine karşı savaştılar “Özgür Suriye Ordusu” adı altında o oluşum içerisinde. Amerikancı Kürt hareketi de yani PKK ve onun bir kolu olan PYD, YPG de bu oluşum içinde yer aldı.

Nitekim 2012'de, hem Suriye'deki Ortaçağcılar, IŞİD de içlerinde olmak kaydıyla, yekvücut iken hem de Türkiye'deki tüm gericiler Hizbullah'tan, Fethullah'ına kadar bu hareketi desteklerken, PKK de açıkça bu hareketin yanındaydı.

Ona bir tek kanıt: 17 Mart 2002'de bir eylem gerçekleştiriyorlar Diyarbakır'da. “Suriye Halkına destek eylemi”, eylemlerinin adı da. Haksöz Haber adlı bir sitede çıkmış bu haber. İki paragraf okuyalım:

“Diyarbakır'da Baas vahşeti protesto edildi. Ofis Büyükşehir Konukevi önünde bir araya gelen Müslümanlar Eset (dikkat edelim Tayyip'in ağzıyla konuşuyorlar. – N. Ankut) diktatörlüğünün gerçekleştirdiği vahşeti açtıkları pankartlar, taşıdıkları dövizler, attıkları sloganlar, okudukları basın açıklaması ve yaptıkları duayla protesto ettiler.

“Dün Hama bugün Humus

“Özgür-Der, Mustazaf-Der, Ay-Der, Memur-Sen, Diyanet-Sen gibi kurumlardan oluşan “Diyarbakır, Suriye Halkıyla Dayanışma Platform”nun organize ettiği ve BDP'li vekil Aysel Tuğluk, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Kürt aydınlarından İbrahim Güçlü ve Sıtkı Zilan gibi isimlerin de destek olduğu eylemde Baas diktasına hayır, Suriye'de katliama son, dün Hama bugün Humus, Katliam sürüyor, Suriye halkı direniyor, Baas diktası yıkılacak, İslami direniş kazanacak, Katil Baas Ordusuna karşı yaşasın Suriye halkının özgür ordusu, pankartları açıldı.”

Haber 8 sayfalık uzun bir haber. Bu kadarı yeterli galiba anlaşılması için. Ayrıca bu eylemin videosu da var internette, yoldaşlar. “İlke haber ajansı.com.” adlı sitede videosunu da isteyen arkadaşlar izleyebilir. 8,5 dakika uzunluğunda bir video. Bir resim gösterelim burada. Resim, “Özgür-Der'in” sitesinde. İşte Ortaçağcılar bildirilerini okuyorlar burada. En sağ köşede de Aysel Tuğluk Hanımefendi duruyor. Ellerini göğsünde kavuşturmuş vaziyette. İşte aynı resim burada daha büyük şekilde, daha netçe görünüyor.

Yani demek istediğimiz yoldaşlar, bizim PKK, HDP hareketi de 2012'ye kadar yani IŞİD Rojova'ya saldırıncaya kadar ve Irak'ta Barzani bölgesine saldırıncaya kadar tam anlamıyla kaynaşık durumdaydı bunlarla, hiçbir sorun yoktu aralarında. Hatta bir anlaşma da yaptılar Beşşar Esad'ı devirdikten sonra 11 maddelik Suriye'yi nasıl paylaşacaklarına dair. “Özgür Gündem”de bu anlaşmanın maddeleri de yayımlandı."


2012'de meşru suriye iktidarına karşı ışid'in de bulunduğu ekiple ittifak kuran kim?

açık biçimde pyd-ypg'den başkası değil.

dolayısıyla kimse bize kahramanlık raconu kesmesin. bizim bunlara karnımız tok.

yazının kaynağı: http://kurtuluspartisi.org/yakin/

15 haziran 2017 adalet yürüyüşü

tarihsel maddeci
ne olduğu belirsiz bir gazeteci hapse atılınca sokaklara inmeyi akıl eden tesevci kılıçdaroğlu'nun yürüyüşüdür. yurtseverler ve gerçek devrimciler için hiçbir ifadesi yoktur. ancak bir kesim var ki, y-chp kuyrukçusu mu desek, foncusu mu desek, işte o "sol" hareketler... onların dışında solcuları da bağlamamaktadır bu yürüyüş.

bu yürüyüşe "yenikapı ruhunu neden bozdun akp 'üzgün surat'" yürüyüşü de diyebiliriz.



http://kurtuluspartisi.org/tum-ideolojik-siyasi-ahlaki-onursal-erdemlerini-kaybeden-sahte-sol-iki-amerikanci-burjuva-partisi-arasinda-gitgel-yapiyor-mekik-dokuyor/

7 numara

kendihalinebirakilmiskarga
Leyla ile Mecnun pazartesiyi bize nasıl sevdirdiyse, 7 numara da aynı etkiyi yaratmış bir diziydi.

2000-2003 yılları arasında pazartesi günleri trt'de yayınlanmıştır.

Tekrarları hiç sıkılmadan izlenebilen diziler kategorisine girmiştir.

Hem ağlatıp hem güldürebilen, aşkın, arkadaşlığın samimi bir şekilde anlatıldığı nadir dizilerdendir.

Haydar'ın matematiğe olan yeteneği ve sıfırın değerini sevgi ile özdeşleştirdiği sahne muhteşemdir.