confessions

azadi

Admin  · 30 Nisan 2017 Pazar

  1. toplam giri 800
  2. takipçi 31
  3. puan 19586

diktatör mustafa kemal atatürk

frantz fanon
diktatör metaxas, diktatör 3. boris, diktatör rıza pehlevi ve benzeri diktatörlerin sınır komşusudur. bu bütünlüğü kaçırmamak lazım. kemal'e savaş açarken tutarlı olmalıyız. kemal, denetimli bir demokrasiden yanaydı (islamcısız, kürtsüz, sosyalistsiz bir demokras) diye düşünüyorum çünkü 2 tane muhalif parti kurdu "chp'ye muhalefet edin ama tabi tcnin kurucu zihniyetinin dışına taşmayın" kafasıyla.

hakkında dehumanize'nin yazdıkları diger temel şeyler de ikna edici değil

a) hitler kavgam'da övmüş diyelim o zaman bu bir şeydir deniyor: hitler övdü diyelim, hitler nietzshe'yi ve daha kimleri kimleri övmüştür. bu bir şey değil.
b) "zürriyetsiz" yani soyu belirsiz iddiası: bunu bir imam kurcalamıştı baya bir araştırma yaptı en sonunda etnik türk olduğunu bulmuştu. tv kanallarına da cıktı belgelerle falan ama bize ne ırkçı mıyım ben soyunda değil yaptıklarına göre bi yere koyarım
c) çok insan öldürdü: çok kanlı bir etnik çatışma ve arkasından bir rejim değişikliğı söz konusu. ve şu da var örneğin: pontos rumlarıyla olan etnik çatışmanın benim önüme cinayet olarak konulması veya koçgiri aşiretiyle olan çatışmanın kanlılığından tek tarafı hep katil ilan etme bana nesnel gelmiyor.
c) türkiye'yi sömürge yaptı iddiası: osmanlıdan kslan türkiye sömürge olmak üzereydi zaten, kurtuluş savaşı bunun önüne geçti. ha dersin ki kemalist tc sömürge değil yarısömürgedir orası tartışılır ama ben şu anki bilgimle kemalist iktidarın nispeten bağımsız bir çizgide olduğunu düşünüyorum. çünkü hem sscb hem faşist devletler hem de ingiliz ve fransız emperyalistleriyle ortaklık kuruyor. belki ticaret açısından nazi almanyasına kayıyor ihracat-ithalat %40ları buluyor nazilerle hmm ama bu nazilere bağımlılık göstergesi midir..?

ben şu anki bilgimle atatürk'ün hem emekci sinıfların hem burjuvazinin bitik olduğu bir anda aradan sıyrılıp iktidara el koyan cingöz bir asker olduğunu düşünüyorum, bu ikna edici geliyor. türk burjuvazisini kendi elleriyle bürokratik askeri güce dayanarak güçlendiriyor. yani atatürk bonapartist idi. (bkz:bonapartizm)

edit: atatürk'ü övüyor gibi olduk, sahip çikıyor gibi olduk ama hayır kesinlikle sahip çıkmıyorum, sınıfsal düşmandır kendisi.

edit 2: bugünden bakınca hollanda'daki aşırı-sağ "özgürlük partisi", macaristan'daki orban'ın "illiberal democracy"si, israil devleti ve yahudi milliyetciliği anlayışına yakındır atatürk ama katı bir laikliği var ve avrupa tipinde bir ulusu üretmeye çalışıyor.

iyi parti

frantz fanon
cocukları kandırır gibi "ak" benzeri "iyi" olumlaması, ampul yerine güneşi ve larcivert arka planıyla akp'nin larciverti olma emelinde bir partidir.

en az %7 en fazla %35 alır. tüm faşistleri dahi tam anlamıyla birleştiremediği için, kurucu kadrolar vasat olduğu için t*ayyiple bozuşan büyük sermayedarlar ve bürokratlar varsa onların desteğini almaları lazım, yine yurtdışından da tayyibi artık pek istemeyen abd ve ab kurumlarından destek almaları lazım. yoksa en fazla %10 falan alır. türk ve yabancı sermayenin tutumu belirleyici olacak, çok lobi kasarlarsa alır %35i. yoksa düzgün reklam yapamazlar en fazla mhp küskünkerini, şakirt abi küskünlerini, sağ kemalistleri toplar. şakirt abi küskünleri-onların aileleri-ve çetenin (yani fettulahci cikar networkunun) ve coğu ülkücülerin desteği ceptedir ama. ama ne fark eder dedik ya akp'nin larcivertidir.
1

ohal

the spook
Evet arkadaşlar, sayın ülkemiz, sayın iktidarımız ohali (tam sayamadım) 20. ayına falan uzattı herhalde. KPSS 2016'da ki ''Ohal en fazla ne kadar uzatılabilir?'' sorusuna, 6 ay cevabını verenler kapmıştı + puanını. Yine dünyanın ilk kez, şaşkınlık içinde izlediği bir tabloyu gerçekleştiriyoruz. Nice 20'lere...

atatürkçülerin kürtlerle barışamaması

frantz fanon
ne mutlu türküm diyene zihniyeti atatürkçülüğün temeli olduğundan dolayı, doğal bir durumdur. atatürkçüler, kürtlerin farklı bir millet olduğunu, kürtlerin kendi vatanlarında kendi hakları olduğunu kabul edemez o zaman kemalistlikten cıkar. en fazla gelebileceği nokta şimdiki chpdir. neticesinde türk milliyetciliģidir. e kürtler (ve diğer halklar da) başka bir milletin milliyetçiliğini benimseyemezler, irakta turkmenlere, herkese ne mutlu arabım diyene dedirtmek gibi birsey bu. milliyetciliklerin entrnasyonalizmi olmaz, hele ki komşu veya ic ice olan milliyetlerin.

Kürt

atticus finch
amasya genelgesini türkçe, kürtçe, lazca, çerkesce okutan mustafa kemalden "olm k*rtler ırk diğil mq xd xd" diyen cahil, eğitimsiz, şoven gençliğe...


edit - bakın ben kemalist değilim, atatürkün milliyetçilik anlayışını falan da savunmam. kemalizmin tanımlamasını belki 10 tane marksist devrimciden okumuşumdur şu ana kadar. katıldıklarım oldu, katılmadıklarım oldu, sonuç olarak 15-16 yaşımdan beri bu konudaki her şey benim için gayet net. sizin yaptığınız bu iğrençlik o ortaokulda kafamıza kafamıza sokulan "birleştirici milliyetçilik" anlayışına da terstir. zamanla bu anlayışı aşabilenler oldu, bu anlayışa saplanıp kalanlar oldu; yalnız siz nasıl becerdiyseniz, hangi bok çukurunda büyüyüp de psikolojinizi böyle bozduysanız bu anlayışın daha da gerisine düşmüşsünüz. allah kurtarsın ne diyeyim.

üniversite sınavına hazırlık için taktikler

ickial
valla realist konuşucam istiyorsan dikkate alırsan gözünü açmış olurum ha yok ben gaz istiyorum diyosan ne anlam çıkaracagına baglı.

ben yukarıdakiler gibi yapıp dersime de vakit ayırdım sosyal yaşantıma da. tabii ygs hazırlık sürecinden bahsediyorum. sonra gün geldi çattı. üstelik ben 11. sınıf bittiğinden beri çalışmaya başlamıştım ufaktan ufaktan. her neyse sınav günü geldi ve sonuç ne? sayısalcıyım ulan ben! türkçe 36 küsür doğru matematik yerlerde geziyor felsefeyi çözememişim zaten fen falan can çekişiyor. demek ki neymiş çok rahatlık insana batar. eve geldim, bir güzel duşun altında ağladım ağladım hırslandım. kimseyi takmadım, ona 3 saat yetiyormuş da ona 10 saatmiş de yok işte asıl mühim olan 1 saatmiş falan bunlar kafa işi. kafan alıyosa algılıyosa ve kafanı başka şeylerle meşgul edip doldurmuyosan sen zaten 1,5 saat oturup bi kitap açsan alır o kafa herşeyi. lys ye hazırlık sürecimde kendime dedim ki, ulan bilge, ne bu sinema merakı ne bu arkadaşlarla eğlenme falan? çalış bi kaç ayın var sonra nerede gezip tozarsan seni bağlar, gün gelir de gezerken suratının asık olmamasını istiyorsan iyi çalış buna dedim, bi öncekinde nasıl yüzün kızarmıştı diye hatırlattım. bi kaç ay az dışarı çıkıp az takılınca ölünmedigini farkettim ve lysde sayısalda yine bekledigim gibi bir sonuç olmasa da tm sıralamam iyiydi.

uzun lafın kısası, o günde 100 soru çözüyor ben de öyle çözeyim, ayşe 300 çözmüş ben 500 çözeyim deme. kendine bi sınır koy önce o sınıra gel sonra o sınırı kendin aş. bırak başkasını o kendini ilgilendirir. az sık o götünü terlesin gerekirse emek bunların hepsi. bana güven, hayatın bir optiğe bağlıyken ay ben gezerim diyip o zamanı yaratma lüksünü kullanma. herşeyin sırası gelicek elbet.

işin akademik kısmına gelecek olursam da her hafta 1 deneme çözerek başla, 3. haftanın sonunda 2 denemeye çıkar. tek oturuşta 2 deneme demiyorum. birini salı birini cumartesi çöz mesela. orada çıkan yanlışlarını işaretle. doğrularını öğren diyeceğimi düşündün dimi? direkt bi sorunun doğru yanıtını aramak seni o konuda iyi yapmaz. o konuyla alakalı önce bir güzel konu anlatımlı kitabından bak kafana yerleştir video da dinleyebilirsin bi arkadaşın da konuyu anlatabilir. ama unutma soruyu değil. sonra o konuya yönelik 15 soru çözsen yeter. daha sonra denemedeki yanlışa bir daha bak. çözebildiğini göreceksin.
kitap okumayı çok seven birisi değilsen, seni sıkmaz hem de uyumana yardımcı olur, yatmadan önce 5 sayfa kitap oku. edebi olmayan kitaplardan bahsetmiyorum. her gün 5 sayfa yeter. eğer seviyorum dersen ne kadar okuyacağın sana kalmış. ama kafanı kitapla yorma daha yapacağın şeyler var derim. buraya aklıma geldikçe editlerim.

ermenistan

atticus finch
gerek siyasetiyle, gerek ekonomisiyle azerbeycan ve gürcistan'dan pek farkı olmayan ülke

edit - ayrıca bir gün giderseniz sevan gölü çevresini gezmenizi tavsiye ederim, güzel bir doğa yürüyüşü yapmış olursunuz. göl aynı bizim van gölü gibi ama daha küçük ve çevresi daha yeşillikli.

sözlüklere genel bakış

aydinoglu
Tüm sözlüklere genel bir bakış durumu.

Yıllardır sözlük yazarlığı yapıyorum. Her fikri yazdım, çoğu insanlara ters olan fikirler. Belki böyle yazmaktan zevk alıyorum. Ama gel görki yazar olmaktan bi haber sığırlar, o başlık ile karşıt düşünce belirtmek yerine direkt sataşma yaparak hakaret ediyor. Bu tüm sözlüklerde böyle.

Ben çoğu yazarın asosyal bir canlı olduğunu düşünüyorum. Öyleler de. Reelde 2 kelimeyi konuşamayan tiplerin klavye delikanlısı olması da çok garip ve komik geliyor.

Sözlüklerde şuna dikkat edilmeli. Bir yazara hakaret eden her kim olursa olsun, çaylak falan değil, direkt silinmelidir. Sonuçta sözlük burası. Her görüş elbette yazılacak. Karşı fikrin varsa gelir ve efendi gibi anlatır gidersin. Köpek gibi salya akıtmakta nedir ?

Ben Türkiyede ki tüm sözlüklerde bunu görüyorum. Sadece inci sözlükte milletin küfürü pek taktığı yok. Hoş orda ortam öyle zaten. Ananıza söven adam, özelde kanka Naber diye mesaj atar. Orası öyle. Bu yüzden inci Sözlüğü burda muaf tutuyorum. Baya baya da eğlenceli bir yer orası.

inci dışında diğer tüm sözlüklerde boktan s*kimsonik bir duyar kasma durumu mevcut. İşte bu duyar yazarı Sözlükten Soğutuyor. Aslında iş modlarda bitiyor. Ben aydinoglu diye sözlük kursam, her ne sebeple olursa olsun bir yazara küfür edenin hesabını siler ve ban atarım. Asla bir daha o kişi benim sözlüğümde yazamaz. Online Yazar sayısı kaygım da olmaz. Çünkü kişilik hakları kutsaldır ve kutsal olana dokunma. Evet.

Zeki insanların özellikleri

dreammirror
ÇABUK UYUM GÖSTEREBİLME:durmadan değişen doğa şartlarına karşı çözümler üretebilmesi ve yaşamını devam ettirebilmesidir.
FARKLILIKLARI ALGILAMA:Aynı anda birçok uyaran ile karşı karşıya kalsa bile insan beyni bütün bu karmaşayı ayıklar ve renk, ses, doku, tat ve koku olarak sınıflandırabilir.
GÜÇLÜ HAFIZA:Zeki insanlar, bilgiye değer verir, hafızalarını bu konuda eğitirler ve ileride ihtiyacı olabilecek bilgileri daha derli toplu saklamak konusunda uzmanlaşmışlardır.
İLETİŞİM BECERİSİ:Konuştuğu zaman diğer herkesin susup dinlediği insan, zeki insandır. Kelimeleri özenle seçer. Cümleleri birbiri ardına çok sağlam bir şekilde düğümler. Böylelikle aradan biri çekip alınamaz. Konu ile ilgili çok farklı detayları söyler ki merak uyandırsın. Hatasız bir gramer kullanmaya dikkat eder. Karşısındakinin sürekli bir hata arayacağını bilir.
ANLAMA YETENEĞİ:Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini iyi okuyabilmek gereklidir. Zeki insanlar için hayat bu ilişkinin sarmalları olarak ilerler. Adım atarken bir sonrakini nereye atacaklarını çok iyi bilirler. Net bir tabirle, yaş tahtaya basmazlar.
1

insan olmasaydı

aydinoglu
Bir varsayım.

insan olmasa dünya çok güzel olurdu. Herkesin tek derdi para olmuş. İnsanlık limit altında. Bu dünyada tek bir kural var. Paran varsa adamsın. Yoksa ahlak mahlak hep hikaye.

Kız istemeye git. Ahlaksız ol ama paralı ol. Kızı verirler. Ahlaklı ol ama parasız ol. Vermezler.

O yüzden insan dediğin varlığın ahlak kasmasına aldırmayın. Ve unutmayın ki kimse sınanmadığı bir günahın masumu değildir. Evet.

sevgilisini dövdüren kızlar

aydinoglu
Değişik kafa yapısına sahip kızlardır.
Bugün bir parkta oturuyorum. Karşı masaya 2 ergen geldi. Kız zannedersem 13 yada 14 yaşında. Erkekse 19 falan. Bir sübyancılık durumu var. Çünkü öpüşüyorlar, erkek kızın her yerini elliyor.

Tam 1 metre önümde oluyor bunlar. Ben kafamı başka bir yere çevirdim. Ancak kız her nedense bana,
- ne bakıyorsun be gerizekalı. Dedi.
+ pardon , anlamadım. Dedim.
O ara yanında ki erkek müsvettesi şöyle dedi.
- kalk git lan burdan, pezevenk !
İşte o ara beynime kan sıçradı. Aynen şöyle dedim.
+ bir daha söyle aynı kelimeyi.
- pezevenk.
Artık işler yayından çıkmıştı. ilk olarak esaslı bir yumruk vurdum suratına. Ağzı kanadı. Sonra var gücümle tekme tokat giriştim. Kız bağırıyor yapma diye. Etraftakiler hiç yanımıza gelmedi. Çünkü onlarda erkeğin haksız yere küfür ettiğini biliyorlar.

Sağlama 10 dk erkeği dayaktan mahvettim. Abi Özür dilerim dese de affetmedim.

- ağzını yüzünü siktiğimin sübyancısı, haline bakmadan millete diklenme dedim. Kıza da ,
- hadi şimdi sevgilini de al siktirin gidin burdan dedim.

Çevredekiler helal olsun, ne iyi yaptın dediler. Çocuğa öyle bir dayak attım ki giderken topallıyordu. Bir daha siki bile zor kalkar.

Etrafta böyle yelloz kız çok. Lanet olsun bunlara. Evet.
10

sözlük yazarı vs roman yazarı

aydinoglu
Maalesef roman yazarının alacağı bir versus.
Ulan şu sözlüklerde öyle salak öyle aptal öyle gerizekalı yazar bozuntuları var ki, adam gelir nick altında küfür eder gider. Halbuki o ite sen kemik atmamışsın. Sanane lan am kafalı deyyus adamın ne yazdığından. Varsa formata aykırı birşey modlar zaten gerekli cezayı veriyor.

Roman yazarı ise sadece hisseder ve yaşar. Duyarlı olmak gibi bir derdi yoktur. Bu anlamda Afedersiniz ama siker atar bir sözlük yazarını bu versusta. Evet.
2

kitaplık

zeybek
kitap, dergi gibi okumalık eşyaların konulduğu yahut dizildiği, farklı tasarımlara sahip olan, tek ya da çoklu raftan oluşan eşyalardır. yapım malzemeleri değişkenlik gösterir.

tak

atticus finch
türkçe açılımı - kürdistan özgürlük şahinleri. kökeni 2000'lerin başında pkk'dan çeşitli çatışmalarla (sadece ideolojik çatışmalarla değil, baya kavga dövüş ile) ayrılan, avrupa'da yetiştirilmiş bir bombacı ekibine dayanır. 2005'teki kuşadası saldırıları sürecinden itibaren çoğunluğu sivilleri hedef alan eylemler yapmaktadırlar.

tak, basitçe özetlemek gerekirse, eylemlerinin çoğu halkların arasına nefret tohumları ekmek için önceden planlanan, mit kontrolündeki psikopat katiller sürüsüdür. yaptıkları toplamda 12 - 13 civarı eylemin en az 7-8 tanesi sivillere yöneliktir; ve eylemlerinin tamamı da pkk'nın tek taraflı ateşkes ilanı (1999 - 2004) veya çözüm süreci (2010 - 2014) gibi sorunda çözüme çok az da olsa yaklaşıldığı dönemlerde yapılmıştır. tak'ın bir bomba patlatıp en az 10 sivili öldürmesinin kimin işine yaradığını göremeyen, dolayısıyla tak'ın kimlere hizmet ettiğini anlayamayanlara biz kısaca "sınıf körü" diyoruz.

bu "sınıf körü" tiplemelerinin ortaya koydukları argümanlar da savundukları örgütler kadar canidir. örneğin, diyorlar ki; "laf attığınız örgütler, sizin rüyanızda göremeyeceğiniz eylemler yapıyorlar!" halbuki çok sayıda sivilin öldüğü bir eylem bir devrimci için rüya değil, olsa olsa kabustur.

celal şengör vs sevan nişanyan

laiksavar
Kazananı sevan nişanyan olan versustur.

4 başlıkta ele alalım:
1. Siyaset: Sevan alır. Celal Şengör otoriter ve askerci bir yönetim biçimini savunuyor. Sevan Nişanyan liberal değerlere çok daha yakın.
2. Felsefe: Karşılaştırmak bile yersiz olur. Sevan Nişanyan direkt konuyla ilgili eğitim almış.
3. Bilim: Alanları farklı olduğu için karşılaştırmak yersiz olabilir ama Celal Şengör diyorum yine.
4. Hitabet: İkisi de çok iyi. Eşitler benim gözümde. Belki bir tık Celal Şengör daha iyidir.

Kazanan Sevan Nişanyan.

sevan nişanyan

azadi
Türkiye'deki tek kaçak inşaatı yapan Ermeni: Sevan Nişanyan

Ermeni kökenli, 1956 doğumlu Sevan Nişanyan hiç tartışmasız bir şekilde Türkiye'de entellektüel hayatın en renkli simalarından birisidir. Yazdığı “Yanlış Cumhuriyet” isimli kitabıyla Türkiye'de “Atatürk tabusunu” sorgulamış, seküler-milliyetçi Türklerin nefretini kazanmıştır. Müslümanların dini inançlarına yönelik eleştirileriyle, dindar kesimlerin öfkesiyle karşılaşmıştır. Feministleri, solcuları zaman zaman öfkelendirmiş; Ermeni soykırımı konusunda en açık sözlü fikirleri dile getirmiştir.

Sevan Nişanyan şu an itibariyle İzmir'in Torbalı ilçesinde 2 yıllık hapis cezasının ilk ayını geçiriyor*. Nişanyan, görünüşte, ifade ettiği aykırı düşünceler veya kimliği nedeniyle değilde, imar yasasına aykırı olarak inşa ettiği bir ev nedeniyle hapse girmiş bulunuyor. Gerçekten öyle mi? Kaçak inşaat cenneti olan Türkiye'de neden sadece Sevan Nişanyan hapse girdi? İmar yasalarına aykırı inşaat yaptığı iddiasıyla verilen hapis cezası, onun aykırı görüşlerini cezalandırmanın bir kılıfı mı?

Herşey Sevan Nişanyan'ın 1995 yılında İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı Şirince beldesine yerleşmesiyle başlıyor. Burası Nişanyan oraya yerleşip, beldedeki, yolları, viraneye dönen evleri onarıp, küçük ve şirin pansiyonlar açıncaya kadar Türkiye'de bile kimsenin adını duymadığı küçük bir yerleşim yeriydi.

Bugün ise, Sevan Nişanyan'ın eski eşi Müjde Tönbekici'nin verdiği rakamlara göre, Şirince yılda 600-800 bin yerli ve yabancı turist alan önemli bir turizm merkezine dönüşmüş durumda. Nişanyan Şirince'ye yerleştikten sonra, beldeye olan katkıları nedeniyle kısa sürede belde sakinlerinin gönlünü kazanıyor. Ama beldede giriştiği bütün inşaat ve onarım işleri ciddi bürokratik engellerle karşılaşıyor. Ve 2001 yılında imar kanununa aykırı bulunan inşaatları nedeniyle 10 ay hapis cezasına çarptırılıyor ve hapse giriyor.

Sevan Nişanyan'ın yaptığı inşaatları ceza kovuşturmasına tabi tutan yetkililerin görünüşte haklı bir sebepleri bulunuyor. Şirince kentsel sit alanı ilan edilmiş bir yerleşim yeri. Ancak sit alanı ilan edilen yerler için çıkarılması gereken “geçiş dönemi yapılaşma koşullarını” düzenleyen mevzuat ise hiç bir şekilde çıkarılmıyor.

Ve bunun sonucu olarak Nişanyan kendisine ait araziye 40 metrekarelik küçük bir klube yaptığı için iki yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Nianyan'a bu yörede yaptığı izinsiz bakım-onarım ve inşaatlar için açılmış onlarca dava bulunuyor. Nişanyan bu ceza davalarının da “hapis cezasıyla” sonuçlanması durumunda yaşamının geri kalanını cezaevinde geçirme tehdidi altında bulunuyor.

Eski eşi Nişanyan'ın cezaevine girmesine yol açan süreci şöyle anlatıyor:

“Şirince sit alanı, kentsel sit alanı ilan ediliyor. Bütün çevre dokusuyla, geniş ölçekli, doğal bir sit alanı olarak yeni bir statüye kavuştu. Bu nedenle, istediğiniz gibi inşaat yapamıyorsunuz. Bu tamam. Lakin kanunda imar planı çıkana kadar, hükümetin hemen bir yıl içinde çıkarması gereken, geçiş dönemi yapılaşma koşulları diye bir paragraf var. O çerçevede inşaat yapabilmeniz lazım. Bakın, otuz yıl geçti diyoruz, ne bu geçiş dönemi yapılaşma konuları Şirince'de tam olarak netleşti, ne de imar planı çıktı. Bu süreç içinde çok zorlandık, inşaatlarımızı yapamadık. Elli kere Anıtlar Kurulu'nu ziyaret ettik, izinleri alamadık. Sevan durmak bilmeyen bir adam olduğu için onlarca kez kapılarını aşındırdı; sonra da 'Yeter gari' dedi ve başladı inşaata.”

Bu hapis cezalarının aslında onun kimliğini ve düşüncelerini hedef aldığını düşünen Sevan Nişanyan, cezaevine girmeden önce buruk, kırgın ve öfkeliydi. Türkiye'nin duayen gazetecilerinden Hasan Cemal'e duygularını şöyle ifade ediyordu:

“Hayatım boyunca kitaplarımla, bu köydeki çalışmalarımla hep bu toplum için iyi bir şeyler yapmaya çalıştım, faydalı bir şeyler yapmaya çalıştım. Ama karşılığında ne mi gördüm? Karşılığında devletten her zaman kuşku, düşmanlık ve zorbalık gördüm. Etnik ve siyasi önyargı gördüm. Ne yazık ki hep saygısızlık ve alçaklık gördüm. Beş hükümet, sekiz kaymakam, bilmem kaç bakan ve vali değişti. Arada düzgün konuşan bir iki kişiye denk gelip umutlandık. Ama sonuçta değişen hiçbir şey yok.”

Nişanyan aldığı cezanın ardında yatan gerçek motivasyonun ne olduğuna ilişkin düşüncelerini daha önceki bir mülakatta daha da çık bir şekilde ifade ediyordu:

“Bu süreçte benim Ermeni olmamın oynadığı rol apaçık. Türkiye'de sıra dışı herhangi bir şey yapan herkes cezalandırılır. İstersen soyadın 'Öztürk' olsun, fark etmez. Sıra dışı veya kişilikli bir iş yaparsan cezalandırılırsın. Bir de üstüne Ermeni'ysen bu katmerlenir.”

Sevan Nişanyan'ın bu cezayı “kaçak inşaat” için değil de, Türkiye'de pek çok tabuyu zorlayan düşünceleri ve açıklamaları nedeniyle aldığı başka insanlar tarafından da sıklıkla dile getirilen bir görüş. Nişanyan'ın serbest bırakılması için ulusal ve uluslararası düzeyde yürütülen bir imza kampanyasında şu görüşler dile getiriliyor:

“Kaçak inşaat cenneti olan Türkiye'de kimseye ceza verilmezken yazar Sevan Nişanyan, Şirince Köyü'nde kendi mülkü üzerinde kaçak inşaat yaptığı gerekçesiyle cezalandırılarak 2 Ocak tarihinden itibaren İzmir-Torbalı cezaevinde tutulmaktadır. Ayrıca Şirince'de yarattığı eserlerden dolayı mimarlık nobeli ile taçlandırılması gerekirken, hakkında açılan 17 davadan dolayı yaklaşık 50 yıllık bir ceza tehdidi ile de karşı karşıyadır. Aslında herkesin bildiği gibi Sevan Nişanyan'ın davalarının kaçak inşaat ile bir ilgisi yoktur. Bu cezalar resmi ideolojiye karşıt tarih ve dil çalışmalarından dolayı verilmektedir.”

Başka bir imza kampanyasında ise Nişanyan'ın hapis cezası almasının asıl gerekçesinin onun İslamiyet hakkında ileri sürdüğü görüşlerden kaynaklandığı iddia ediliyor:

“Kendi arsasına yaptığı bir köy evi için 2+2 yıl hapis cezası alan Sevan Nişanyan'a yapılan adaletsizliği kınıyoruz! Kaçak yapılar ve çarpık kentleşme cehennemi olan ülkemizde Şirince'yi bir turizm ve kültür cenneti haline getiren Nişanyan'a verilen ceza haksız ve utanç vericidir.Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede, İslam'la ilgili alaycı ya da küçümseyici ifadelerin nefret suçu kapsamına giremeyeceğini savunduğundan dolayı hakkında açılmış 13,5 aylık bir dava daha bulunan Sevan Nişanyan'a verilen bu ağır ve haksız mahkûmiyetin, imar mevzuatı sebebiyle verilmiş olduğuna inanmıyoruz.Sevan Nişanyan'ın mahkûmiyeti vicdanları zedeleyen ve fikir özgürlüğü umutlarını gölgeleyen yüzkızartıcı bir karardır.”

Kısacası, Nişanyan'ın hapse girmesinin “kaçak inşaatla” falan bir alakasının bulunmadığını düşünen hatırı sayılır bir grup bulunuyor Türkiye'de.

Gerçekten de, hükümete karşı başlatılan ama ağır baskılar nedeniyle bir türlü ilerlemeyen yolsuzluk soruşturması İstanbul'da değeri milyon dolarları bulan inşaatların ruhsatlarının yasalara aykırı bir şekilde verildiğini gözler önüne sererken, küçücük bir beldede kendi arsasına küçük bir klube yapan bir Ermeninin kendisini hapiste bulması traji komik bir görüntü ortaya koyuyor. Türkiye'yi anlamak için epeyce üzerine düşünülmesi gereken bir görüntü bu...

NOT:
* Yazı Ocak 30, 2014 tarihinde yayınlanmıştır. Daha sonra cezasi
Şirince'de inşa ettiği taş binalar mühürlendikten sonra mührü sökerek inşaata devam eden Nişanyan iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha önce onanan hapis cezaları da buna eklenince infaz süresi 11 yıl 1 aya çıktı. Mahkumiyetine Sultanhisar Açık Cezaevi'nde devam etmektedir).

sevan nişanyan

laiksavar
Akıl ve Din seminerlerini izlemedim. Teoloji sempozyumundaki
konuşmasını izledim ama değerlendirebilecek dinler tarihi ve arapça bilgim olmadığı için
değerlendiremem. Ayak üstü öğrencilerle konuştuğu bir video vardı ama oradaki argümanlar
yüzeyseldi. Yine de ayak üstü konuşma olduğundan adamla ilgili değerlendirme yapmam doğru
olmaz oradan dolayı. Liberal eğilimleri var, bu açıdan severim. Sosyalizm düşmanlığını
severim. Kemalizmi değerlendirirken -tıpkı Atilla Yayla gibi- argümanları haklı olduğu zaman
bile gereğinden fazla negatif bir tavır takındığını ve bu yüzden objektifliğini bir miktar
yitirdiğini düşünüyorum. Kendi alanında iyi olduğu aşikar. Düşüncelerini dile getirmekteki
cesareti de bence takdir edilesi. Bence insan olarak iyi. Siyasi düşünceleri fena değil. Dini
düşünceleri büyük ihtimalle benim sofistike bulmayacağım şekilde. Çok zeki bir adam.
Televizyona entelektüel diye çıkan insanların neredeyse tamamından daha iyi. severim kendisini.

10 ekim katliamı

atticus finch
2015 senesinde devlet + ışid terör örgütü eliyle yapılmış, geride 109 ölü ve 500'den fazla yaralı bırakmış kontrgerilla katliamdır. detaylarını buradan okuyabilirsiniz. https://onedio.com/haber/turkiye-nin-en-kanli-teror-saldirisi-10-ekim-ankara-katliami-nin-uzerinden-tam-bir-yil-gecti-733773

ben de gidecektim o gün oraya. babamla bazı eski arkadaşları grupça toplanıp gitmeye karar vermişlerdi, ben de onların peşine takılırım, azıcık slogan atarız diye düşünmüştüm. patlamayı, ortalığa uçuşan insan parçalarını ve sonrasında yaşananları babamdan dinlerken bile midem kalktı. bir de canlı şahit olsaydım herhalde psikolojimi toplayamazdım. şu yorum çok etkilemişti beni: "el ele dans edip halaylar çektiğimiz arkadaşlarımızın ellerini yerlerden topladık biz bugün. "

aslında bu olay üzerine yazılıp çizilecek, üzerinden siyasi mesajlar çıkarılacak çok fazla şey var. sözlükte de bol bol bulunan, şimdi isim vermeyeceğim ama "teröristin cesedine bile her şeyi yapmak caizdir" diyebilecek kadar insanlıktan çıkmış türk şoveni yaratıkların kafasına kazınmasını istediğim bir sürü görüntü var. böyle konulara girmeye başlarsam ağzımı bozmadan çıkamayacağım için hiç girmeyeceğim. sadece şunu söyleyeyim; katliam sonrasında sosyal medyada ölülere hakaret eden, "kim yaptıysa eline sağlık" gibi yorumlar yapan insanlık düşmanlarını hepiniz gördünüz. şimdi o yorumları düşünerek hangi taraf iyidir, ezilenlerin ve insanlığın yanındadır; hangi taraf "vatan" kisvesi altında yapılan savaştan, kinden ve türlü şerefsizliklerden beslenir, bunun yorumunu artık kendiniz yaparsınız.



8