confessions

neptune

Viski  · 2 Haziran 2017 Cuma

  1. toplam giri 66
  2. takipçi 24
  3. puan 1169

mustafa kemal atatürk

neptune
Gücünü karakteri ve zekasından alan muazzam bir lider. Aynı zamanda gerçek bir devrimci. Muhtemelen tüm yaşantısı karşısına çıkan zorluklarla mücadele etmek ve onların üstesinden gelmek ile geçmiş. Bu yönüyle saygıyı fazlasıyla hak ediyor ve ne yazık ki söz konusu saygıyı göstermede, kendi ulusundan ziyade yabancı devletler çok daha özenli davranıyor. Her insan gibi eleştirilebilecek yanları olabilir ama şahsına yapılan saygısızlıklar kabul edilebilecek gibi değil.

batı sistemi birkaç yılda çökecek

neptune
batı sisteminin çöküşünden kasıt, batı coğrafyasını oluşturan avrupa devletlerinde ve a.b.d'de görülebilecek büyük ekonomik krizlermiş. Bunu dile getiren ise, ünlü bir yatırımcı olan birleşik amerikalı jim rogers'mış.

Açıkcası ekonomi konusunda derin bir bilgi sahibi değilim. Öte yandan temel olarak bildiğim tek bir şey var, yerel ekonomiler her ne kadar bağımsız gibi görünse de, günümüz şartlarında bir şebeke ağının parçaları gibiler. Yani söz konusu öngörü gerçekleşirse, bu küresel çaplı bir ekonomik buhran anlamına gelir. Ki bu nedenle Çin'e gidip yerleşmek bir yatırımcının geleceğini kurtarmaz gibime geliyor. Kaldı ki çökme öngörüsünde bulunulan batı coğrafyası gibi dünyanın en faal ve zengin ekonomilerinin döndüğü ülkeler. Yani batının ekonomik anlamdaki çöküşü tüm dünyanın ekonomik olarak çöküşü anlamına gelebilir. Domino etkisi.
2

dr vitus werdegast

neptune
başka bir interaktif sözlükten tanıdığım bu sevgili yazar arkadaşıma, laik sözlükten bahsederek ne kadar doğru bir tercih yaptığımı görmenin mutluluğunu yaşıyorum. tabii umuyorum ki, kendisi de burada bulunmaktan mutludur.

her şeyden önce çok donanımlı ve kendini yetiştirmiş bir arkadaşımız olduğunu söyleyebilirim ki, girmiş olduğu entrylerin tamamında, kişisel alt yapısına dair işaretlere rastlayabilirsiniz. dünya görüşlerimiz hakkında nüans derecesinde farklılıklar olsa da, gerek yazım tarzını, gerekse düşünce biçiminin laik sözlük ortamıyla uyum sağlayacağını düşünmekteyim ki, gözlemlerime çok güvenirim. şüphesiz ki, buraya ayırabileceği zaman, özel yaşantısına ve kendisinin de bu ortamdan alacağı keyfe bağlı olarak değişecektir. umudum, elbette onu burada daha sık görme ve yazılarını okuma şansına sahip olacağımız yönündedir. ancak ayıracağı süre her ne olursa olsun, niteliksel katkısının maksimum düzeyde olacağından hiç şüphem yok.

eşcinselliğin anormal olmadığını düşünmek

neptune
konuya "normal ve anormal kavramlarını" tanımlayarak ve bu kavramların nasıl oluştuklarına bakarak başlamak gerektiğini düşünüyorum. normal sözcüğünün tdk tanımı : "aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum" olarak şeklinde geçmektedir. sıfat olarak ise "Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun" kelimeleri ile açıklanmaktadır. dil bilgisi açısından bakacak olursak, Normal kelimesi "norm" sözcüğünden türemiş bir sözcüktür. norm kelimesinin tam karşılığı ise "Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, düzgü" ve "Önceden belirlenmiş kalıp, düzgü" şeklindedir. anormal sözcüğü, ise bir sözcüğün tam karşıtlığını ifade etmek için kullanılan ve sözcüğün başına "a" harfinin getirilmesi kuralına dayanarak oluşturulmuş bir kavramdır. yani anormallik, normal olmanın tam karşıtıdır. sosyal-asosyal, teizm-ateizm gibi. gerek norm gerekse norm kelimesinden türemiş olan normal ve anormal kelimeleri, felsefe ve sosyoloji bilimlerinin literatüründen çıkmış olup, zamanla matematik gibi bazı bilim dallarında da kendine yer bulmuştur.

yukarıdaki tüm tanımlardan anlayabileceğimiz üzere "normal ve zıttı olan anormal" kelimeleri, hem nesnel hem de öznel olarak değerlendirmeye açık oldukları için, değişkenlik ve görecelik içermektedirler. sosyolojik açıdan bakacak olursak x toplumunda "normal" kabul edilen bir davranış biçiminin, y toplumunda "anormal" olarak değerlendirmesi, oldukça sık rastlanılan bir durumdur. zira toplum yapıları da, çok farklı bileşenlerden oluşur ve bu farklılıklar, farklı toplumların farklı "normlar" belirlemelerine neden olmuştur. çıplaklar kampına takım elbise ile girmeye kalkarsanız, çıplaklar kampının normlarına göre anormal olan siz olursunuz keza toplum genelinin kıyafetle dolaştığı bir ortamda, çıplak dolaşırsanız anormal olan yine siz olursunuz. öte yandan, sizin çıplaklar kampı oluşumunu anormal bulmanız, çıplaklar kampını değil, sizi bağlayan bir kavramdır. görüldüğü üzere ve demin de yazdığım gibi; "sosyolojik" açıdan kişinin normal veya anormal olarak nitelendirilmesi, tamamen bağlı bulunulan topluluğa göre değişkenlik gösterdiği gibi, öznellikte içerir.

bilimsel bakış açısı, bilimsel metodolojiyi gerektirir. yani bilim de kendi içinde bir tür kurallar bütünü oluşturur. ancak toplum normlarının aksine bilimsellikte oluşturulan kurallar daha ziyade, izlenmesi gereken yol üzerine inşa edilmişlerdir. öznel yargı veya öznel düşünceler, bilim nezdinde değerlendirmenin dışında tutulur. bilim gerçeklik üzerine, açıklama getirme amacını güder.

bilimin bir başka özelliği ise, hemen hemen tüm bilim dallarında, kavramları ve terimleri "sınıflandırma" yönteminin izlemesidir. bu da, kavramların tanımlamalarını, göreceli olarak daha düzenli hale getirir ve daha çabuk ve kolay anlaşılmasını sağlamaya yarar.

biyoloji biliminde "cinsiyet" faktörü içinde, "eşcinsellik" sınıflandırmaya dahil edilmemiştir. bu doğrudur. yani eşcinsellik "cinsiyet sınıflandırmasına" dahil edilen bir kavram değildir. temel olarak, türler erkek ve dişi olarak sınıflandırılmışlardır, hem erkek hem dişi özelliklerini taşıyan (erdişi) türlere de yer verilmiştir ancak bu bizim algıladığımız anlamdaki "eşcinselliğe" denk düşmez. daha ziyade fiziki özellikleri açısından bir sınıflandırma gayesi güdülmüştür. ancak bu noktadan hareketle, bilimsel bakış açısına göre eşcinsellik bir anormalliktir sonucuna ulaşmak bütünüyle yanlıştır. keza bilimin bu yönde bir iddiayı savunduğunu söylemek de yanlıştır. çünkü burada esas alınan türlerin cinsiyet faktörü üzerinden sınıflandırılmasından ibarettir. normal ve anormal kavramlarını oluşturmak değil.

Mutsuzluk

neptune
zıttı olan mutluluğa göre daha uzun süren duygu. bunun temel nedeni zamanı algılama şeklimiz ve beynimizin buna gösterdiği reaksiyon ile alakalı. Yeryüzünde zaman tıpkı bir nehir gibi sadece tek yönlü ve ileriye dönük olarak akar. Aslında Albert Einstein'ın uzay-zaman yaklaşımı bu açıdan farklıdır ama söz konusu zaman dilimini yeryüzünde yaşadığımız için, bizim için zaman sadece ileriye doğru hareket eder.

Genelde mutlu olmak için gerekli koşulların oluşması daha zordur. Zira insan ihtiyaçları sonsuzdur ve mutluluğu getiren şey de, bu ihtiyaçların tatmin edilmesi ile sağlanır. Şüphesiz ki yaşadığımız çevre ve maddi imkanlarımız, söz konusu ihtiyaçlarımızı karşılamada önemli bir rol oynar. Ancak tek başına maddi değerlerin de, bütünüyle ihtiyaçlarımızı karşılamaya yeteceğini söylemek mümkün değildir.

Tatmin duygusu-zaman ilişkisi işte bu noktada devreye girer. Mutluluk ve mutsuzluk kavramlarının zamansal olarak farklı algılamamıza neden olan şey de tam olarak budur. "Tatmin anı" dediğimiz kavram, zamansal olarak kısa bir süreye denk geldiği için, mutlu olduğumuz süre, mutsuz olduğumuz süreye göre daha kısadır. Dolayısıyla gerçekten de, mutsuzluk daha uzun bir zaman dilimine yayılır.

İnsan beyninin çalışma prensibi "o an" dediğimiz zaman süresine göre işlediği için, mutlu olduğumuz zaman dilimi, gelecek zaman içinde de bizi mutlu etmeye yetmez. Nitekim mutlu olduğumuz zamanları hatırladığımız da bile, "o anın" tadını yakalayamadığımız için mutsuz olma eğilimi içine gireriz.

sigara içtiğini öğrenen ailenin tepkileri

neptune
yarın daha doğrusu bugün babalar günü. babamı kaybedeli 8 yıl oluyor. bu başlığı görünce benim aklıma gelen babamın sigara içtiğimi öğrendiği zaman ki tepkisi oldu. annem öncesinde biliyordu ve o öğrendiği için yanında rahat rahat içebiliyordum. hatta amiyane tabirle onun sigarasında otlandığım bile olmuştur. zaten öğrendiğinde sadece iyi bir şey olmadığını söylemekle yetinmişti annem. babama ise, annem ile birlikte sigara içtiğim bir zamanda kelimenin tam anlamıyla yakalanmıştım. bana söylediği lafı da sanırım hayatım boyunca unutamam, zira içime işleyecek kadar ağır bir sözdü. aynen şöyleydi ;

- " sigara içmene bir şey demiyorum ama annenin bildiği bir şeyi benim bilmiyor olmam beni çok rahatsız etti, bunu bil."
3

yazarların nickinden cinsiyetini tahmin etmek

neptune
bence üşengeç bir insanın tavrı olabilir. şayet bir yazar cinsiyetini belli etmek istiyorsa, er veya geç zaten entrylerinde bunu belli veya ifade eder. troll ya da fake bir hesap ise, yine bir yerde falso vermezi kaçınılmazdır. özetle nicklerden tahmin yapmak yerine, entrylerini okumak daha zahmetli ve fakat daha isabetli tahmin yapmanıza yol açacaktır.

not : adımı bile yazdım bu sözlükte ancak "üşengeçler" için, neptune roma mitolojisindeki deniz tanrısıdır. tanrıça demedim fark ettiyseniz :)
2 /