eşcinselliğin anormal olmadığını düşünmek

neptune
konuya "normal ve anormal kavramlarını" tanımlayarak ve bu kavramların nasıl oluştuklarına bakarak başlamak gerektiğini düşünüyorum. normal sözcüğünün tdk tanımı : "aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum" olarak şeklinde geçmektedir. sıfat olarak ise "Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun" kelimeleri ile açıklanmaktadır. dil bilgisi açısından bakacak olursak, Normal kelimesi "norm" sözcüğünden türemiş bir sözcüktür. norm kelimesinin tam karşılığı ise "Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, düzgü" ve "Önceden belirlenmiş kalıp, düzgü" şeklindedir. anormal sözcüğü, ise bir sözcüğün tam karşıtlığını ifade etmek için kullanılan ve sözcüğün başına "a" harfinin getirilmesi kuralına dayanarak oluşturulmuş bir kavramdır. yani anormallik, normal olmanın tam karşıtıdır. sosyal-asosyal, teizm-ateizm gibi. gerek norm gerekse norm kelimesinden türemiş olan normal ve anormal kelimeleri, felsefe ve sosyoloji bilimlerinin literatüründen çıkmış olup, zamanla matematik gibi bazı bilim dallarında da kendine yer bulmuştur.

yukarıdaki tüm tanımlardan anlayabileceğimiz üzere "normal ve zıttı olan anormal" kelimeleri, hem nesnel hem de öznel olarak değerlendirmeye açık oldukları için, değişkenlik ve görecelik içermektedirler. sosyolojik açıdan bakacak olursak x toplumunda "normal" kabul edilen bir davranış biçiminin, y toplumunda "anormal" olarak değerlendirmesi, oldukça sık rastlanılan bir durumdur. zira toplum yapıları da, çok farklı bileşenlerden oluşur ve bu farklılıklar, farklı toplumların farklı "normlar" belirlemelerine neden olmuştur. çıplaklar kampına takım elbise ile girmeye kalkarsanız, çıplaklar kampının normlarına göre anormal olan siz olursunuz keza toplum genelinin kıyafetle dolaştığı bir ortamda, çıplak dolaşırsanız anormal olan yine siz olursunuz. öte yandan, sizin çıplaklar kampı oluşumunu anormal bulmanız, çıplaklar kampını değil, sizi bağlayan bir kavramdır. görüldüğü üzere ve demin de yazdığım gibi; "sosyolojik" açıdan kişinin normal veya anormal olarak nitelendirilmesi, tamamen bağlı bulunulan topluluğa göre değişkenlik gösterdiği gibi, öznellikte içerir.

bilimsel bakış açısı, bilimsel metodolojiyi gerektirir. yani bilim de kendi içinde bir tür kurallar bütünü oluşturur. ancak toplum normlarının aksine bilimsellikte oluşturulan kurallar daha ziyade, izlenmesi gereken yol üzerine inşa edilmişlerdir. öznel yargı veya öznel düşünceler, bilim nezdinde değerlendirmenin dışında tutulur. bilim gerçeklik üzerine, açıklama getirme amacını güder.

bilimin bir başka özelliği ise, hemen hemen tüm bilim dallarında, kavramları ve terimleri "sınıflandırma" yönteminin izlemesidir. bu da, kavramların tanımlamalarını, göreceli olarak daha düzenli hale getirir ve daha çabuk ve kolay anlaşılmasını sağlamaya yarar.

biyoloji biliminde "cinsiyet" faktörü içinde, "eşcinsellik" sınıflandırmaya dahil edilmemiştir. bu doğrudur. yani eşcinsellik "cinsiyet sınıflandırmasına" dahil edilen bir kavram değildir. temel olarak, türler erkek ve dişi olarak sınıflandırılmışlardır, hem erkek hem dişi özelliklerini taşıyan (erdişi) türlere de yer verilmiştir ancak bu bizim algıladığımız anlamdaki "eşcinselliğe" denk düşmez. daha ziyade fiziki özellikleri açısından bir sınıflandırma gayesi güdülmüştür. ancak bu noktadan hareketle, bilimsel bakış açısına göre eşcinsellik bir anormalliktir sonucuna ulaşmak bütünüyle yanlıştır. keza bilimin bu yönde bir iddiayı savunduğunu söylemek de yanlıştır. çünkü burada esas alınan türlerin cinsiyet faktörü üzerinden sınıflandırılmasından ibarettir. normal ve anormal kavramlarını oluşturmak değil.

bu başlıktaki tüm girileri gör