Yalnızlık, hiçbir saat diliminde geceki kadar yoğun hissedilmez. Gündüz beynini oyalayacağın bir şey vardır ama gece saf yalnızlıkla karşı karşıya kalırsın
kafayı yastığa koyunca gelen düşünceler
itiraf edeyim hiç bir şey düşünmemek için telefondan youtube açıp uyuya kalana kadar hep aptalca bulduğum o (genel olarak herkesin aptalca bulduğu) kanallara izliyorum
o kadar fazla ki, sırf bu nedenle, minimum uykuya dalış saatim kaçta yatmış olursam olayım 1 saati bulmaktadır. hani "konu konuyu açar" diye bir söz var ya, işte başımı yastığa koyduğum an da, bana olan da tam olarak bu. düşünce düşünceyi doğruyor çünkü. bu nedenle tek tek sayamıyorum.
Yastık kullanmıyorum
Edit: Gerçi en son ne zaman yatakta yattım onu da hatırlamıyorum
Edit: Gerçi en son ne zaman yatakta yattım onu da hatırlamıyorum
Genelde intikama bağlı geçmişimi temizleme düşünceleri. Hepsinin çalıstıkları, yaşadıkları yerleri her şeylerini biliyorum. Daha önce intikamımı aldım hepsinden. Ama yeterli değil. Tek tek planlar, senaryolar kuruyorum. Ama yaparsam bile yeterli olmayacak. Geçmiş değişmeyecek. Bunu hatırladığımda kan ter içinde ancak uykuya dalabiliyorum.
ana tema genellikle ekonomik sıkıntılar ve gelecek kaygısıdır. bu düşünceler baya bir iç daralması verir. bilhassa 10 yıl sonra nerede olacağınızı bilmiyorsanız, bunun yükünden kurtulmak zor. tam gözlerinizi kapayacakken üzerinize çöker.
bir de bitmekte olan bir ilişki varsa, sabah ezanına kadar uykuyu falan unutun. uyutmuyor.
bir de bitmekte olan bir ilişki varsa, sabah ezanına kadar uykuyu falan unutun. uyutmuyor.
dünya kurtarıyorum, sonrasında ölüyorum. Mutlu olmak yok bize
Hayal kurmak...
Senarist olsam muazzam şeyler çıkarabilirdim.düşündüklerim hep bir dizinin finali gibi her fikrim ayrı bi heyecan. O ise hevesimi siken bir aktris ben istiyorum ki güzel bir dizi olsun o ilk bölümden sezon finali yapıyor. Bir filmin sonu gibi yaşıyorum amk hayatını.
ulan keşke şunu da deseydim bee pişmanlığı ve kapanış.
hem hayal kurduğum, hem kendimle kaldığım hem de günü değerlendirdiğim için sevdiğim olay. bazı efsaneler vardır, 4 yapraklı yonca bulup yastık altına koymak, tuzlu ekmek yeyip su içmeden yatmak gibi. yapıldığı takdirde rüyaya müstakbel eş girer ve susayan karısına su verirmiş... bazı geceler bunlara uygun davranıp rüyamda evleneceğim beyi görürüm diye yatıyorum, ama uyuyamıyorum; gün aydınlanırken evlenemeyeceğim galiba diye biraz üzülüyorum. sonra rüyadan hayır yok diye hayale dalıyorum, ama hep biraz keyifli, biraz kederli, biraz da alaycı oluyorum; kendime darılmıyorum, insan kendine ne yapsa darılmıyor. zaten insanın kendiyle baş başa kalabilmesi, kendini anlaması, kendiyle konuşabilmesi, kendine katlanabilmesi ne mükemmel şey. bunun için şükretmek gerek.
Günün kritiği ardından söyleyemediklerine kızma ve yatış
"Yine sabahın ilk ışıklarıyla mı uyuyucaz aq"