harflervekibrit

Bu başlık başlı başına faşist. Faşistleri silmek istesem bir paradoks ortaya çıkıyor.

Mutfak ile ilgili bir şey olmamalıdır, "sen annesin(kadınsın), senin yerin mutfak." demek gibi geliyor.
Aslını isterseniz hediyeler böyle özel günlerde değil de herhangi bir gün, sırf ona yakışır diye, onu aklına getirdi diye zart diye alınıp, çıkarılıp verilince güzeldir ve anlamlıdır. Özel günde alınan hediyeler ise kapitalizme rerereerörörörjahdhnaldkdksşsşdjfjdıflfn...

Normal şartlarda rte'nin kaybedeceği bir seçime gidiyoruz ama bilmiyorum farkında mısınız, rejim onun kaybetmemesi üzerine kurulu. Geçtiğimiz seçimlerde görevliler mühürlü torbaları sayım yerine kadar getirip başında bekliyordu. Hop son anda mühürsüz oyları da geçerli saydılar. Şimdi yeni khk ile sandıklar sayım yerine polis tarafından getirilecek, görevlinin işi daha okulda bitecek. Peki bu oyları polisten kim koruyacak? Şu anda doğru adayın çıkarılması kadar sandıkların korunması da tartışılıyor olmalıydı ama bu konuda muhalefetten de bir açıklama, önlem yok.
Açıkçası, üstünde rte seçilmiş oy pusulalarının bir depoda beklediğini düşünüyorum, tek umudum çoktan parasını alıp tutulmuş o.ç. lerin bir şekilde görevini yapmaması olacak.

Bu da bir başka uzaylı filmidir. Aamir khan'ın baş rolde oynadığı, izlediğim hint filmlerinin içinden en sevdiğimdir. Din konusunda kafa karışıklığı yaşayıp kendini evinde hissetmeyenlerin empati kuracağı filmdir. Dinlerin "yanlış numara" olduğunu çok güzel anlatır.
Hint sinemasının güzel(bu tartışılır rabi) tarafı, içinde uygunsuz sahne bulunmayan; genellikle şarkılı, danslı, çoluk çocuk izlenebilecek filmler yapılmasıdır. ben sınıfta izletmiştim.

2001 yapımı sıra dışı bir bilim kurgudur. Daha doğrusu ben öyle farz ediyorum, bilim kurgu olup olmadığına karar verememenizi istiyor film baştan sona zaten. Kevin Spacey'in oynaması da kalitesi için yeterlidir gözümde. K-pax adlı 1000 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegenden geldiğini iddia eden bir adamın deliler hastanesindeki misafirliğini anlatır. açık uçlu olması, en iyi tarafı bence. Deli filmi sevenlere tavsiye bu da.

Jack nicholson'un oyunculukta adeta destan yazarak baş rolünü oynadığı güzel bir deli filmidir. Ken kesey adlı yazarın 1962'de yazdığı romanından uyarlanmış. Ülkemizde, tiyatroya uyarlanan oyunlarında barış falay ve oktay kaynarca da bu karakteri canlandırmıştır.
Cezaevinden kurtulmak için deli taklidi yapan bir adamın deliliğini konu alır. Deli filmlerini sevenler izlesin.

iki insanın toplumun bakış açısıyla meşru şekilde sevişebilmesi için biz dıdısının dıdısı akrabalar olarak karşılıklı geçip çifte telli oynuyoruz, masrafına filan hiç girmiyorum bak ve kimse bunu saçma bulmuyor. Neden kimse "düğün" mefhumunun ne kadar saçma bir şey olduğunu fark etmiyor?
Herkes birbirinin düğününü geçmek derdinde ve kızlarımız, yazıktır ki özellikle kızlarımız gereksiz bir sidik yarışındalar. Evlenme teklifi, istemesi, nişanı, düğünü(iki düğün genelde), dış çekimi, klibi(bu da yeni çıktı), ertesi seneye de bilgilerimizi tazelemek için tekrar tekrar yapılan aynı paylaşımlar... Düğün hayatının merkezinde ki zaten o yaşına kadar bunun için yaşamış. siz salak mısınız, dediğimizde evde kaldım diye kıskandığımı düşünen kadın güruhu. Birileri bu çılgınlığa dur demeli.
Şuraya da umut sarıkaya'nın ilgili çizgisini bırakayım efendim:

tamam evde kaldım, herkes de evlenecek diye bir şey yok bence yav! 😉

"Siz yaşam boyunca arkadaş olarak kalacaksınız. İşleriniz gereği birbirinizden uzakta, başka yerlerde olabilirsiniz. Ama sevgi sayesinde her zaman birbirinize yakın olacaksınız. Dost sevgisi hiçbir zaman ölmez, oğlum. Yaşamın her döneminde dost sevgisi sana, uzak denizlerde gemicilere yol gösteren, onlara umut olan deniz feneri gibidir, unutma; dünyada ölmeyecek, bitmeyecek tek şey sevgidir."
/çocuk kalbi, edmondo de amicis

İsmine münhasır kara bir aynadır.

İnanç konusunda kendine bir tanım bul(a)mamış bir insanım. Başkaları benim inandığım şeyi panteizm olarak tanımlıyor ama etiketlenip bir rafa oturtulmak da saçma geliyor açıkçası. Twitter'da @aklingozu adlı sayfayı takip etmenizi öneririm.

Pek çok şarkısını ezbere bildiğim şarkıcıdır. Konserine şimdiye kadar gidemeyişim içimde uktedir.
Sanatçıların ürünleriyle kimler ne duygusal bağlar kuruyor, insan şarkıyı yapan sanatçının belki de düşünmediği neler düşünüyor o şarkıda, sanatın göreliliği bana hep bir tuhaf, büyüleyici gelmiştir.

Soy ağacına bakma muhabbeti, tertemiz unutuldun...

Birinin umurunda olmak istemsizce kendimizle alakalı bir sorumluluğu da beraberinde getirir. Hiç kimsenin en sevdiği değilim, bu bir felaket değil, inanın. Kafa daha bir rahat oluyor. Tabii ki bu, şu da olabilir: (bkz:züğürt tesellisi)
olsun, her türlü sorun yok.

ne düşünmüş, ne yazmış, diye okuduğum bir yazar. Boş konuşmaz. Küfürleri üslubu gereğidir, önce bir soğuk gelse de okudukça alışıyorsun.

Yarım kalan aşkların, söylenmemiş sözlerin unutulamamasının bilimsel açıklamasıdır.