"Allah'ın varlığı ve nitelikleriyle ilgili konuları ele alan bir bilim dalı. (ilahiyat)" diye tanımlanıyor meb yayınları 5. sınıf türkçe kitabında.
Tarağın üstünde saçlarımın döküldüğünü gördüğüm zamanlar, acaba kanser miyim, diye düşünüyordum, filmlerde filan öyle gördüğümden. Bunun tedavinin yan etkisi olduğunu çok sonra öğrenip çocukken boşa üzüldüm, diye üzülmüştüm.
1500 sene önceki siyasi kavgalar nedeniyle müslümanlığın ayrı bir kolu olarak ayrılmış mezhep. O da kendi içinde mezheplere ayrılır. Aslına bakılırsa bunlar çağımız insanının konuşup tartışacağı konular değildir.
Alevilik -caferilik gibi uçları dışarıda tutmak kaydıyla- islam' ın biraz daha esnek olduğu bir mezheptir. Kendilerine has ibadetleri vardır, pek çoğu müziklidir. Türküleri harikadır. Tasavvuf felsefesini benimsemiş filozof kişiler genellikle alevilerden çıkmıştır.
Alevilik -caferilik gibi uçları dışarıda tutmak kaydıyla- islam' ın biraz daha esnek olduğu bir mezheptir. Kendilerine has ibadetleri vardır, pek çoğu müziklidir. Türküleri harikadır. Tasavvuf felsefesini benimsemiş filozof kişiler genellikle alevilerden çıkmıştır.
Bugün seni fenerli yaratmayan allah için ne yaptın?
İroni ile mizah yapmanın kurucusu, bu sanatın başyapıtı olan saatleri ayarlama enstitüsü'nün de yazarıdır. Okuru genellikle huzurcular ve enstitücüler olarak ikiye ayrılır. Huzur'da çok daha derin bir doğu-batı fikri olsa da kendimi enstitücülere katıyorum. Tanpınar, önce kendiyle dibine kadar dalga geçip başkasıyla dalga geçme hakkını kaleminin hakkıyla kazanmış bir yazar, o kitapla.
Beş şehir'de de şöyle demiş: "bütün hilkat, geniş ve eşsiz kudretinde canı sıkılan bir tanrının kendi kendini eğlendirmek için icat ettiği bir oyundur. hayat nimetlerinin değişikliği içinde bize, yaratıcı işaretten kalan en büyük miras bu can sıkıntısıdır."
Şiirinin edebiyatı apayrı güzeldir. Bunu da yapabiliyorum, dahası, bunu da mükemmel yapıyorum, demiştir adeta. En sevdiğim şiirini şöyle bırakayım:
Beş şehir'de de şöyle demiş: "bütün hilkat, geniş ve eşsiz kudretinde canı sıkılan bir tanrının kendi kendini eğlendirmek için icat ettiği bir oyundur. hayat nimetlerinin değişikliği içinde bize, yaratıcı işaretten kalan en büyük miras bu can sıkıntısıdır."
Şiirinin edebiyatı apayrı güzeldir. Bunu da yapabiliyorum, dahası, bunu da mükemmel yapıyorum, demiştir adeta. En sevdiğim şiirini şöyle bırakayım:
Güçler ayrılığı bile yeterli olur, ülkeyi şöyle bir silkelemeye.
Mutlu Tamamlar Fotoğrafhanesi /ziya osman saba.
Mutlu İnsanlar Tamamhanesi daha manidar oldu sanki.
Mutlu İnsanlar Tamamhanesi daha manidar oldu sanki.
Çok beğendiğim tivitır etiketi. Kitap isimleriyle de yapmışlar, orantısız zekâ yav. Burada da açayım benzer başlık bakalım neler çıkacak:
(bkz:kitap isimlerini tamam ile değiştir)
(bkz:kitap isimlerini tamam ile değiştir)
Hem ıslık çalıp umursamıyormuş gibi ama usul usul, kın olmuş susarak acı çekmek bu şarkı:
1965 yapımı metin erksan filmidir. Aşkı irdeler, aşkın muhatabını bağlamaması gereken kişisel bir duygu olduğunu savunur. Ne güzel aşk be, ne güzel, dedirtir.
Eski, ağaçlı istanbul'u özlemle yad ettirir. Bu film ile müşfik kenter'e ufak çapta aşık oldum galiba...
Şuraya da bu filmden bir diyalog yazmıştım: (bkz:empresyonizm)
Eski, ağaçlı istanbul'u özlemle yad ettirir. Bu film ile müşfik kenter'e ufak çapta aşık oldum galiba...
Şuraya da bu filmden bir diyalog yazmıştım: (bkz:empresyonizm)
Şebnem kısaparmak'ın okuduğu "ülkücüymüş" adlı şiir. Moralim bozuk oldukça açıp dinlerim, neşem yerine gelir.
Bir zamanlar derya köroğlu trt'de her şey dahil elektirik hariç adlı bir program yapıp hüsnü arkan da o programda bu şarkıyı söyleyebiliyordu. Şimdi, "ben Allah bilmezdim, dergâhım oldun" dizesi için adamın şarkısını yasakladılar. 6 mayıs için yapılmış en güzel şarkıdır:
ah deniz...
ah yusuf...
ah hüseyin...
ah deniz...
ah yusuf...
ah hüseyin...
"Deprem" adlı şarkısının klibini izlerken umut sarıkaya'nın rock kliplerindeki satranç taşları ile ilgili karikatürü aklıma gelip keyiflenen bir insanım.
Türkiyenin en çok izlenen, en çok gişesi olan filmidir. İnsanımız bunu seviyor, boşuna dememişler, nerde çokluk orada b*kluk diye. Toplumumuzun mizah seviyesini de gün ışığına çıkaran filmdir. (bkz:popüler olan şeylerin kalitesiz olması)
Katılmadığım önerme. "Sanat" çok genel bir kavram. Toplumun yapısına ve durumuna göre değişir. Toplumcu gerçekçi dönemde, bu şekil bir sanata ihtiyaç varmış. Ama kollektivizmin bir kenara atıldığı, bireyselliğin öne çıktığı günümüzde sanat toplum için değildir.
Kendi halimde şiir yazan bir insanım, yazdığım hiçbir şiiri toplum okusun diye, bundan bir şey öğrensinler, ders çıkarsınlar diye yazmam. Kelimelerle oynamak hoşuma gittiği için yazarım. Keza edebiyatla ilgili sanatlar veya bireysel düş gücüne dayanan resim, heykel gibi sanatlar bana kalırsa sanat içindir.
Sahne sanatlarında da bence yine bireysel olanı yani mesajı öznel olanı makbul. Ama toplum için olmaya en müsait sanat sinema ve tiyatrodur.
Ha, gönül ister ki toplum sanattan anlayacak kadar gelişmiş olsun da sanat için yapılan sanat, aynı zamanda da toplum için olsun. Günümüzde herkesin anlayıp "çoğunluğun" seveceği işler malesef direk niteliksiz iş demek oluyor. (bkz:recep ivedik)
Kendi halimde şiir yazan bir insanım, yazdığım hiçbir şiiri toplum okusun diye, bundan bir şey öğrensinler, ders çıkarsınlar diye yazmam. Kelimelerle oynamak hoşuma gittiği için yazarım. Keza edebiyatla ilgili sanatlar veya bireysel düş gücüne dayanan resim, heykel gibi sanatlar bana kalırsa sanat içindir.
Sahne sanatlarında da bence yine bireysel olanı yani mesajı öznel olanı makbul. Ama toplum için olmaya en müsait sanat sinema ve tiyatrodur.
Ha, gönül ister ki toplum sanattan anlayacak kadar gelişmiş olsun da sanat için yapılan sanat, aynı zamanda da toplum için olsun. Günümüzde herkesin anlayıp "çoğunluğun" seveceği işler malesef direk niteliksiz iş demek oluyor. (bkz:recep ivedik)