confessions

dr vitus werdegast

Bira  · 13 Haziran 2017 Salı

  1. toplam giri 35
  2. takipçi 4
  3. puan 513

eşcinselliğin anormal olmadığını düşünmek

dr vitus werdegast
şimdi, eşcinseller ile istismarcıları bir tutup "e onlar da yönelimlerini yaşıyorlar" deyip aynı kefeye koymak ve ikisine de aynı tepkiyi beklemek, tipik bir gerizekalılık.

bak ne diyoruz, bir şeyin "anomali" olması için, bireye ya da başkalarına zarar vermesi gerekiyor diyoruz değil mi.

dur bir dakka baştan başlayalım.

bak bu elma.

bu armut

bu alfabe (bir şeyler yazacağım şimdiden gözlerin alışsın)


şimdi, basit kavramları öğrendiysek, konuya girelim.

anlayabilmen için yılmaz özdil gibi yazacağım. adamın niye öyle yazdığını da şimdi anladım lan. kitlesini bunun gibi adamlar oluşturuyorsa başka türlü anlaşılması mümkün değil. yavaş yavaş, hazmedilecek biçimde vermek lâzım.

şimdi, hz.tdk'ya giriyoruz ve hastalığın tanımını alıyoruz:

1. isim Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı

2. Ruh sağlığının bozulması durumu


okuduk değil mi? güzel.

şimdi, yukarıdaki absürt örneğe dönelim. arkadaş şöyle buyuruyor: madem eşcinsellere yönelimlerinden ötürü saygı duyuyorsunuz, o zaman istismarcılara da duyun. çünkü ikisi de kendi yönelimlerinin gereğini yapıyor.

demin ne dedik? bir şeyin "anomali" olarak tanımlanması için başkalarına zarar vermesi gerekiyor dedik, değil mi?
istismarcı ne yapıyor? zarar veriyor. bir başkasının ırzına geçiyor. yani zarar veriyor. yani bu ne? anomali. hastalık. suç. neden? çünkü birine zarar veriyor.

istismar nedir? bir eylem hâli. eşcinsellik nedir? bir yönelim. arkadaşın mantık düzeyine göre, tecavüz vakaları yüzünden heteroseksüelizmi hastalık olarak görmemiz gerekir. o mantık yürütme buraya çıkıyor çünkü.

pedofili de bir bozukluktur keza. nitekim henüz gelişimini tamamlamamış bir bireye cinsel ilgi duymak bozukluktur ve bunu faaliyete geçirmek istismardır. ancak iki eşcinselin birbiriyle kendi rızalarıyla ilişkiye girmesi, fiziksel ya da psikolojik bir durum teşkil etmez.

bir de down sendromuyla aynı kefeye koymuş.

bak şimdi, down sendromu nedir? fiziksel ve psikolojik gerileme olan bir hastalıktır. eşcinsellikte böyle bir şey var mı? yok. sadece farklı bir yönelim var. bak buraları özellikle tekrar ediyorum. deftere alt alta 20 kere falan yaz. kafa almıyor çünkü.

"ideolojik, marksist" falan kelimelerini araya sıkıştırıp "klasik bakış açısından farklı düşündüğünü" alt metinden vermeye çalışmış. bu da yeni çıktı. kahvedeki çomarın bakış açısını birkaç terimle süsleyen kendini marjinal sanıyor. nasıl bir şey lan bu?

neyse, eşcinselliğin bozukluk olduğunun "bilimsel bir gerçeklik" olduğunda ısrarcı, ama bunu bilimsel metotla açıkla diyorsun "öööö marksistler, ideolojik papağanlık, evrim ağacı, down sendromu" diyor. açıklayamıyor. niye. bilimsel metot yok çünkü. tipik çomarlığın üstüne ateizm postu giydirilmiş saçma sapan bir dünya görüşü var.

neyse, basit bir makale taraması yaparak, eşcinselliğin hastalık oluşuna dair bilimsel bir arka planın olmadığını görebilirsiniz. tabi terimsel gevezeliği bilimsel bir metot olarak kabul edeceksek başka.

merak eden varsa amerikan psikiyatri derneği'nin konuyla ilgili açıklamalarına bakabilir.

kafayı başkasının cinselliğiyle bozmak

dr vitus werdegast
enteresan bir şey. böyle bir model de var.

adam oturuyor evinde, başkalarının girdiği cinsel ilişkiyi, yaptığı seksi düşünüyor. başkasının götüyle ilgili meseleleri düşünüyor ve kendi kendine köpürüyor.

hadi akit gazetesinin okuyucu kitlesini, akplileri, muhafazakarları falan anlıyoruz. onların şuuraltı zaten bundan ibaret. onlara göre sevişmek kriminalize edilmesi gereken bir eylem neredeyse. ama kendini "laik, seküler" olarak tanımlayıp bunu yapan da var.

hayır bir insan neden içinde olmadığı bir cinsel münasebete kafa yorar? neden başkasının cinsel organlarıyla yaptığını düşünüp delirir? neden birilerinin öyle ya da böyle sevişmesini kafaya takar?

böyle şeyler iyi değil arkadaşlar. insanı paranoyak yapar. manyaklık lan bu.
1

gerizekalılığın terör suçu sayılması

dr vitus werdegast
ülkenin hatta dünyanın geleceği için gerekli bir faaliyettir.

esasında fikir bana ait değil. bir twitter hesabında görmüştüm. fakat hangisinde gördüm hatırlamıyorum. neyse.

bana kalırsa gerizekalılık, radikal islamdan, ırkçılıktan falan daha tehlikeli bir meftum. çünkü bunları körüklüyor. kişiyi radikalize ederek tehlikeli bir birey olmasını sağlıyor.

akp kitlesi bunun tipik bir örneği mesela. "göbeğini kaşıyan adam" muhabbeti yapmıyorum. adamlar her şeyi "dış güçler, dış mihraklar, üst akıl, güç odakları" gibi mistik konulara bağlamışlar ve askerlerin zehirlenmesinin bile casusluk faaliyeti olduğunu düşünüyorlar. homer simpson tarzı bir gerizekalılık söz konusu. tehlikeli mi, tehlikeli. çünkü böyle güdülene güdülene 15 temmuz'da köprüde sadece haber yapmak için bulunan bir gazeteciyi neredeyse öldürüyorlardı.

bu düzenleme yapılırsa, dünya şimdikinden kat kat daha güvenli bir yer olabilir. mesela birisi "gezi'nin arkasında 3.havalimanını çekemeyen dış mihraklar var" mı diyor? derhal terörle mücadele ekipleri tarafından tevkif edilmeli, sorgulanmalı, hatta elektro şok terapisi uygulanmalı. bütün gerizekalıca söylemler terör suçu ve propagandası olarak kabul edilmeli. bu prosedür 5 yıl uygulansın, mars'ta koloni kurmazsak kefen giyip akp mitingine giderim.

dondurma yiyen gençlere laf atan yobaz

dr vitus werdegast
çocuk orada "abi özür dilerim" deseydi, dondurmayı çöpe atsaydı dayak yerdi. ciddiyim. çocuk sert çıktığı için sakallı bir şey yapamadı.

bunların karakteristik özelliğidir. karşılarında sindirebilecekleri biri olduğunu düşündükleri zaman saldırganlaşırlar.

bir video izlemiştim mesela, bunlardan birkaç tanesi otobüste "tebliğ" yapıyor. insanlar gayet uygun bir dille rahatsız olduklarını anlatırken adam "allah'ın dünyasında yaşama o zaman" demeye kadar getiriyor. oradan biri çıkıp "kes sesini" dese keser. böyledir bunlar.

bu video çok şey anlatıyor. benim anladığım ilk şey krav maga çalışmaya tekrar başlamak oldu mesela.

suriyelilerin kız tavlama videosu çekmeleri

dr vitus werdegast
çirkin ve rahatsız edici bir eylem.

ancak eylemi çirkin yapan, yapanların suriyeli olması değil. eylemin kendisi.

şimdi buradan ne anlamayız? tacizciler arasında bir hiyerarşi mi var? yerli olunca daha mı makbul oluyor?

böyle vakalar üzerinden göçmen düşmanlığı yapmak, utanmazca bir şey. yok değilse, avrupa sağının türk düşmanlığına laf edemeyiz. bizim vatandaşlarımız orada kız tavlama videosu çekmekten daha beter şeyler yapıyor çünkü.

atatürk'ün ankara'yı başkent yapması

dr vitus werdegast
daha önce sivas ve kayseri düşünüldüyse de, ankara konum bakımından daha avantajlı olduğu için tercih edilmiştir.

bunun en büyük sebeplerinden biri de demiryolu ve telgraf hatları için önemli bir merkez olması. konum bakımından işgal kuvvetlerinin ulaşması zor bir nokta -gerçi polatlı'ya kadar gelmişler- ve milli mücadelenin lojistik açıdan yönetilebilmesi için uygun bir yerdi.

her ne kadar şehrin serüveni melih gökçek'le bitmiş olsa da, yeni kurulan devletin sembolü olarak da görülebilir. nitekim sıradan bir anadolu kasabasından düzenli, görkemli bir büyükşehir yaratıldı.

sözlükte ırkçı yazarların azalması ile kaliteli bir yazar kitlesine geçiş süreci

dr vitus werdegast
sevindirici bir gelişme.

birkaç gün önce vardı mesela. eleman tipik kahvehane muhabbetini "kanıtlar var olm kanıtlar çok bilimsel" diye satmaya çalıştı, cevap veremeyince küfretti ve kendince afilli bir veda yazısı yazarak bizleri terk etti. ve tabi ki ırkçıydı.

bu tipler olmadan daha iyi. bunlar ak çomarlarla aynı arka plandan gelen, marjinalize olmuş tipler. bulundukları her yerde kaliteyi düşürüyorlar.

ırkım

dr vitus werdegast
müthiş önemli bir etken.

mesela ben mensup bulunduğum milletten dolayı makatımdan ateş püskürtüp uçabiliyorum. ispanyollar uçabilir mi? hayır. allahın el cordobezleri nereden bilecek taşıdıkları kan müsait değil. ama ben uçuyorum. bir de +10 skill puanı kazanıyorum. bu yüzden mensup bulunduğum ırkı üstün görüp gurur duyuyorum. evet beynim var benim.
2

ırkçılık

dr vitus werdegast
ahmaklıktır. aynı zamanda gericiliğin farklı bir formudur.

babunlarla aramızda çok büyük genetik farklılık yokken, büyük ölçüde kültürel köklere dayanan uluslar arasında üstünlük-aşağılık ilişkisi kurmak veya sadece türk/ingiliz/fransız/iskandinav olunduğu için doğuştan gelen bir üstünlüğe sahip olduğunu düşünmek en hafif tabiriyle ahmak olmayı gerektiriyor.

homo floresiensis, neandertal gibi türler hâlâ yaşasaydı, ırkçılık yapmanın hiç değilse biraz daha mantıksal bir temeli olabilirdi. çünkü o zaman elimizde "ırk" diyebileceğimiz bir şey olurdu. mesela homo floresiensis'ten daha zeki olduğumuzu söyleyebilirdik. ancak tamamen coğrafi ve kültürel hatlarla belirlenen topluluklar arasında üstünlük ilişkisi kurmak, hele bunu doğuştan gelen bir ayrıcalığa ya da dezavantaja dayandırmak düpedüz cehalettir.

birkaç yıldır moda oldu bu. nispeten daha seküler bir yaşam tarzına sahip olduğu için ak gençlik'e dahil olmayan, kendini marjinal hissetmek isteyen ama aidiyetlerinden kopamamış ergenlerin ve ahmakların modası oldu. runik yazı ve gamalı haç bulmak için kullandığı internette biraz makale okusa, genetikle ilgili bir e-kitap indirse, türk olmanın ona doğuştan bir şey kazandırmadığını anlayacak. hatta ermenilere genetik olarak altay türklerinden daha yakın olduğunu, ona bu kimliği kazandıranın biyoloji değil kültürel birikim olduğunu anlayacak. burada da vardır muhtemelen bunlardan.

ırkçılık, türkiye'de yeni ve marjinal bir şey olarak görülse de, esasında gericiliğin tipik özelliklerinden biridir. buradaki çomar batıda neo-nazi, ku klux klan, bible belt falan oluyor işte. bizim kıt kafalı ergenler de onlara özenerek yeni bir bok bulduklarını sanıyorlar.

charles bukowski

dr vitus werdegast
hak ettiğinden fazla rağbet görmüş bir yazar. tırt yani. overrated.

20'li yaşların başında iyi gidiyordu. o günlerde okuduğumda yeni, marjinal bir şey gibi gelmişti. ama yeraltı edebiyatının diğer isimlerini okuyunca -b.traven, louis ferdinand celine, john fante- o kadar da matah bir tip olmadığını anladım.

hikayelerinde kaydadeğer bir kurgu yok. ha "sokakları anlatıyor" falan derseniz, daha iyi anlatan var. babalar gibi jack london var mesela. dünyayı bir serserinin, alkoliğin gözünden görmek için okunması gereken ilk yazardır. bunun için bukowski'nin "kadının biriyle seviştim, kıçında sivilce vardı, barda vodka içtim, kustum, hank'in yerinde mevzu çıkardım" etrafında dönen vasat kurgularına ihtiyaç yok.

laik sözlük'ün özgürlükçü çomarlardan oluşuyor olması

dr vitus werdegast
olm yemin ediyorum midem bulanıyor lan. senelerdir ona buna saldırıp "kindilerinden başka herkese faşist ülüyürler" diyenler hakikaten ülser falan yapıyor bende.

yapmayın bak. elinizin altında internet var. bilgiye ulaşmanın en kolay olduğu çağdayız. hiç değilse hakkında konuştuğunuz kavramları öğrenme gereği duyun biraz. hani ilk başta gülüp eğleniyorduk da şu mide bulandırıyor artık.

akhenaton

dr vitus werdegast
standart bir tip.

bunlar böyle. ne rte'nin "benim insanım" dediği kitlenin değer yargılarıyla bağlarını koparabiliyorlar ne de o kitleye dâhil olmak istiyorlar. muhafazakar kitlenin söylemlerini biraz estetize ederek, terimlerle karıştırarak marjinal, cool bir kimliğe sahip olduklarını zannediyorlar. bunların ekseriyeti atsızcı falan oluyor zaten.

sıradan bir akp'li olmamalarının tek sebebi, nispeten seküler bir aileden gelmiş olmaları veya yaşam tarzlarının öyle olması. onları kefen giyip akp mitingine gitmekten alıkoyan tek şey bu.

ki yukarıda örnek gösterilen giride seviyesini göstermiş. azalarak bitmeleri dileğiyle.

eşcinselliğin anormal olmadığını düşünmek

dr vitus werdegast
Başlıkta tam bir kavram karmaşası var. Arkadaş albinizm ve anemi ile eşcinselliği nasıl olduğu belli olmayan bir bağlantıyla aynı kefeye koyup “bozukluk” olduğunu söylemiş.
Şimdi, “eşcinseller sapıkh, türk toplumu buna müsaade etmez, ibneler!” denilince etkili olmuyor artık. Kişinin ne kadar geri kafalı ve ahmak olduğu belli oluyor. Ancak temelde buna benzer bir motivasyonla, terimsel gevezelik etmek cool geliyor. Bu da moda oldu. Neyse, geçelim

Bir olgunun hastalık ya da bozukluk olmasının temel koşulu, kişiye fiziksel veya psikolojik bir zarar vermesi, ya da bulaşıcı olarak kişinin etrafındakileri etkilemesidir.
Albinizm mesela, renk pigmentlerinde görülen bir bozukluktur. Bazı durumlarda zihinsel ve fiziksel gerilikle birlikte görülebilir, bu hastalığa sahip kişiler güneş ışıklarından gereğinden fazla etkilenir, fiziksel görünümleri psikolojik açıdan kötü etki yaratabilir. Dolayısıyla albinizm bir “bozukluk”tur.

Ancak homoseksüellik böyle değil. Kişiye fiziksel bir zarar vermiyor. Psikolojik bir gerilikle eşzamanlı olarak gelişmiyor. Kişinin yaşamını devam ettirmesini hiçbir şekilde engellemiyor. Heteroseksüel ilişkilerden daha fazla riskli de değil. Adam sadece karşı cinsten değil de kendi cinsinden zevk alıyor. Tek fark o. Bunu anlamayacak ne var amk!
Eşcinsellik, bilimsel açıdan bir anomali değildir. Homoseksüelizmin bir hastalık ya da anomali olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt mevcut değil. Bak “doğal” olmasına girmiyorum, çünkü “e ensest de doğal” deyip bu argümanı çıkarınca kendinizi aşırı zeki zannediyorsunuz. Bir anomali olduğuna dair hiçbir kanıt, hiçbir bilimsel arka plan yok diyorum.

Bir de “saygı duymuyorum” demiş. Saygı duymayıp ne yapacaksın? Lgbt yürüyüşüne sopayla mı dalacaksın? Facebook'ta gördüğün eşcinsellere mesajla küfür mü yağdıracaksın? Nedir yani olay? Sen elalemin götüne kafayı takıp evinde “albinizm, anemi” falan diye kavram karmaşası yaptıktan sonra saygı duysan ne olur duymasan ne olur?

Neyse, sonuç olarak, bir şeyi “anomali” olarak tanımlayabilmek için öncelikle anomalinin, hastalığın tanımını kafada oturtmak gerekir. Bir şeyin bizim toplumsal yargılarımıza uymuyor olması, onu anomali yapmaz. Ha şimdi birkaç tane harun yahya kıvamlı amerikalı muhafazakar “bilimci” eşcinselliğin hastalık olduğuna dair açıklama yapmış olabilir. Nijerya'da da ateist olduğunu söyleyen birini psikiyatri kliğine yatırmışlardı.
Ben de mustafa ceceli dinleyenlerin toplumdan izole edilmesi gerektiğini düşünüyorum mesela, ancak “albinizm gibi mustafa ceceli dinlemek de bir genetik bozukluktur” demiyorum. Neden? Çünkü bilimin bir metodu var ve benim götümün keyfine göre işlemiyor.

suriyelilere üreme yasağı gelmeli

dr vitus werdegast
bu da müthiş bir aymazlık.

ama önce avrupa'daki türklerin durumuna bir bakalım, bir kıyaslayalım, bu söylemin ne kadar absürt ve çirkin olduğu ortaya çıkar.

avrupa'daki türklerin büyük bir kısmı hakikaten asalak gibi yaşıyor. sosyal yardımla geçiniyorlar, türkiye'de sahip olamadıkları bütün imkânlara sahipler, hatta göçmen entegrasyonu için aldıkları ödeneklerle buralarda apartman, villa dikiyorlar. buna rağmen, avrupa toplumuna karşı düşmanlık duyuyorlar. kriminal işlere bulaşıyorlar. yemedikleri bok yok.

ancak, buna rağmen bir avrupalı çıkıp "türklere üreme yasağı" gelmesini savunsa, abartı ve çirkin bir söylem olur. hatta büyük tepki görür. geert wilders gibi karikatür bir sağcı bile bunu söylemeye cesaret edemez.

tabi biz geri kalmış bir toplum olduğumuz için, burada durum farklı. bu tür söylemler gayet haklı görülüyor. hatta kendini "ilerici, laik" olarak ifade eden insanlar da bunları söyleyebiliyor. şaka gibi!

suriye halkının "mülteci" olmasında bizim ülkemizin de payı var. oradaki savaşı türkiye'nin de dahil olduğu bir blok büyüttü. öso gibi, ahraruş şam gibi manyakları rejime karşı destekledik, silah ve lojistik desteği sağladık, sonuç bu.

türkiye'de tecavüze uğruyorlar, günde 5 tl'ye çalıştırılıyorlar, hatta köle ticaretinin yürütüldüğü yerler var. kimse onlara bir şey demiyor. ama tipik bir güçsüzü ezme alışkanlığımız olduğu için suriyelilere üreme yasağını falan konuşuyoruz. bu aymazlık. utanmazlık. yok değilse, bir gün avrupalı bir ırkçı kalkıp "türklere üreme yasağı gelmeli" derse sesinizi çıkaramazsınız.

yahudi soykırımı bir günde olmadı. önce yahudilerin ne kadar aşağılık olduklarından, bütün kötü gidişatın sorumlusu olduklarından bahsedildi. bunu "yahudiden alışveriş etmeyin" propagandaları, yıldırma hareketleri, pogromlar ve en sonunda katliam izledi. bu dilin yol açacağı şey bu. biraz dikkat.
2