confessions

dr vitus werdegast

Bira  · 13 Haziran 2017 Salı

  1. toplam giri 35
  2. takipçi 4
  3. puan 513

eşcinselliğin anormal olmadığını düşünmek

neptune
konuya "normal ve anormal kavramlarını" tanımlayarak ve bu kavramların nasıl oluştuklarına bakarak başlamak gerektiğini düşünüyorum. normal sözcüğünün tdk tanımı : "aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum" olarak şeklinde geçmektedir. sıfat olarak ise "Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun" kelimeleri ile açıklanmaktadır. dil bilgisi açısından bakacak olursak, Normal kelimesi "norm" sözcüğünden türemiş bir sözcüktür. norm kelimesinin tam karşılığı ise "Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, düzgü" ve "Önceden belirlenmiş kalıp, düzgü" şeklindedir. anormal sözcüğü, ise bir sözcüğün tam karşıtlığını ifade etmek için kullanılan ve sözcüğün başına "a" harfinin getirilmesi kuralına dayanarak oluşturulmuş bir kavramdır. yani anormallik, normal olmanın tam karşıtıdır. sosyal-asosyal, teizm-ateizm gibi. gerek norm gerekse norm kelimesinden türemiş olan normal ve anormal kelimeleri, felsefe ve sosyoloji bilimlerinin literatüründen çıkmış olup, zamanla matematik gibi bazı bilim dallarında da kendine yer bulmuştur.

yukarıdaki tüm tanımlardan anlayabileceğimiz üzere "normal ve zıttı olan anormal" kelimeleri, hem nesnel hem de öznel olarak değerlendirmeye açık oldukları için, değişkenlik ve görecelik içermektedirler. sosyolojik açıdan bakacak olursak x toplumunda "normal" kabul edilen bir davranış biçiminin, y toplumunda "anormal" olarak değerlendirmesi, oldukça sık rastlanılan bir durumdur. zira toplum yapıları da, çok farklı bileşenlerden oluşur ve bu farklılıklar, farklı toplumların farklı "normlar" belirlemelerine neden olmuştur. çıplaklar kampına takım elbise ile girmeye kalkarsanız, çıplaklar kampının normlarına göre anormal olan siz olursunuz keza toplum genelinin kıyafetle dolaştığı bir ortamda, çıplak dolaşırsanız anormal olan yine siz olursunuz. öte yandan, sizin çıplaklar kampı oluşumunu anormal bulmanız, çıplaklar kampını değil, sizi bağlayan bir kavramdır. görüldüğü üzere ve demin de yazdığım gibi; "sosyolojik" açıdan kişinin normal veya anormal olarak nitelendirilmesi, tamamen bağlı bulunulan topluluğa göre değişkenlik gösterdiği gibi, öznellikte içerir.

bilimsel bakış açısı, bilimsel metodolojiyi gerektirir. yani bilim de kendi içinde bir tür kurallar bütünü oluşturur. ancak toplum normlarının aksine bilimsellikte oluşturulan kurallar daha ziyade, izlenmesi gereken yol üzerine inşa edilmişlerdir. öznel yargı veya öznel düşünceler, bilim nezdinde değerlendirmenin dışında tutulur. bilim gerçeklik üzerine, açıklama getirme amacını güder.

bilimin bir başka özelliği ise, hemen hemen tüm bilim dallarında, kavramları ve terimleri "sınıflandırma" yönteminin izlemesidir. bu da, kavramların tanımlamalarını, göreceli olarak daha düzenli hale getirir ve daha çabuk ve kolay anlaşılmasını sağlamaya yarar.

biyoloji biliminde "cinsiyet" faktörü içinde, "eşcinsellik" sınıflandırmaya dahil edilmemiştir. bu doğrudur. yani eşcinsellik "cinsiyet sınıflandırmasına" dahil edilen bir kavram değildir. temel olarak, türler erkek ve dişi olarak sınıflandırılmışlardır, hem erkek hem dişi özelliklerini taşıyan (erdişi) türlere de yer verilmiştir ancak bu bizim algıladığımız anlamdaki "eşcinselliğe" denk düşmez. daha ziyade fiziki özellikleri açısından bir sınıflandırma gayesi güdülmüştür. ancak bu noktadan hareketle, bilimsel bakış açısına göre eşcinsellik bir anormalliktir sonucuna ulaşmak bütünüyle yanlıştır. keza bilimin bu yönde bir iddiayı savunduğunu söylemek de yanlıştır. çünkü burada esas alınan türlerin cinsiyet faktörü üzerinden sınıflandırılmasından ibarettir. normal ve anormal kavramlarını oluşturmak değil.

türk dizilerinin dramatik yapısındaki mesajlarla fakirliğe bahşedilen onur ve övgü

jakoben
fakir namusludur,fakir dimdiktir,fakir öyle anasının gözüdür ki zengini bir siker pir siker yani.
atatürkün halkının amına koyan dramalardır.bu dizilerin senaristlerinin aldıkları eğitimleri görseniz iki seminer yapsa da film çeksem dersiniz ama gel gör ki gerek sektör gerek izleyici kitlesi adamların hayallerini siker ve teslimiyete zorlar sonra fakir mahallelerin bıçkın delikanlısıyla empati kurmaktan yediğimiz zeytini saymayı öğreniriz.

sözlükte ırkçı yazarların azalması ile kaliteli bir yazar kitlesine geçiş süreci

azadi
Son birkaç günkü gözlemimdir. Entry de kaliteyi baz alan tiplerin artışı söz konusu. Belki bazı racistler göçüp gitti diyedir diye düşünmüyor değilim. Ancak iyi bir kemik kadro yavaş yavaş su üstüne çıkıyor.
Not: Laik olursun, Kemalist olursun, çomar olursun ne olursan senin tercihin. Ancak tartışırken ve girilerinde kalite ve üslubu elden bırakmamalısın. Böylece birbirimizi dinleyebilir, dinledikce yeni şeyler öğrenip, kendimizi geliştirebiliriz. Hemen her yıl yeni şeyler öğreniyorum eskiden yanlış olduğunu bildiğim... ve bu her zaman içerik sahibi insanlar sayesinde olmuyor. Aptal olduğunu bildiğim biri bile benim bilmediğim ya da yanlış bildiğim şeyleri duzeltebiliyor. Her şeyi doğru yapıyor olamayız ya

suriyelilere üreme yasağı gelmeli

frantz fanon
anlaşılır ama kabul edilemez faşist bir laftır.
suriyelilerin kültürel olarak tc vatandaşlarına ters düştüğü doğrudur, milyonlarca suriyeli göçüne rağmen hala etnik bir çatışma çıkmadığı da bir mucize. yakında akp'nin oy deposu olarak da kullanılacaklar. ama problemi ve düşmanı sıradan halkta aramak yanlış. düzeni sorgulamak lazım. düşenin halinden düşen anlar onun için niye gidip savaşmıyorsunuz, vay gene iyisiniz yan gelip yatıyorsunuz laflarını da gerçekçi bulmuyorum çünkü deli gibi sömürülen, seks kölesi haline getirilen bir sürü suriyeli var.

şehit mübariz ibrahimov

frantz fanon
tersini bir ermeni askeri yapsaydı burada terörist olarak anılacak, o.ç ve başka hakaretlere maruz kalacak olan bir şoven*dir.

kendi petrolünü bile işlemekten aciz, 100 lira dolaylarında ''şehitlik'' maaşı veren, karısına bakanlık veren ilham aliyev diktası bunun gibi beyni yıkanmış zavallıları böyle kullanıyor işte. ha ermenistan diktası da bundan farksız değildir belki daha da fenadır kim bilir, yanlış anlaşılmasın.

*şovenizm: aşırı milliyetçilik. Napolyon'un askerlerinden Nicholas Chauvin, liderine ve ülkesine körü körüne bağlılık göstermiştir. Bu dönemden itibaren de aşırı nitelikte, başkalarına hayat hakkı tanımayan türden bir milliyetçilik anlayışı "şovenizm" olarak adlandırılmıştır. II. Dünya Savaşı öncesinde Nazi Almanyası'ndaki Alman milliyetçiliği şovenizmin belirgin örneklerindendir.

edit: imla

suriyelilere üreme yasağı gelmeli

awesta
Bunu hiç kimseye yaptırmaya hakkın yok. Bu topraklar onların olmadığı gibi senin de tapulu malın değil. Onların buralara gelmesini istemiyorsanız devletinizin savaş politikalarina karşı durmaliydiniz. Klavye şövalyeligi yapıp onu istemiyoruz bunu istiyoruz diyemezsiniz. Ayrıcalık veriliyor evet haklısınız ama bunu yapan sizin Devletiniz onların devleti değil.
5

eşcinselliğin anormal olmadığını düşünmek

zirvedekicahil
Cahilliği arş-ı âlâ'ya ulaşmış yazar başlığı. Cahil olmak kötü değil, bunun farkında olmamak kötü.

Eşcinsellik prenatal [doğum öncesi] ve doğum sonrasında oluşan kondisyonlar bütünüdür.

Çoğunluğun bildiğinin aksine hormon eksikliği ile alakası da yoktur. Cinsiyet hormonları [östrojen ve testosteron], ikincil cinsiyet belirteçlerinin [karakteristik] ortaya çıkmasını sağlar. Örneğin ergenlikte erkeklerde sakalın çıkması, testislerin büyümesi kadınlarda göğüslerin büyümesi gibi olaylara neden olan şey cinsiyet hormonlarıdır. Bu nedenle eşcinsellerin eşey hormonlarına sahip olmadıkları veyahut düşük seviyede sahip oldukları önermesi yanlıştır. Aksi takdirde her erkek eşcinselin; kadına benzeyen, büyük göğüslü, ince sesli, sakalsız ve tüysüz birisi olması gerekecekti. Ünlü eşcinselleri incelerseniz nasıl sıradan, hepimiz gibi insanlar olduğunu görürsünüz.

Eşcinsellik prenatal [doğum öncesi] oluşur demiştim. Bunun en büyük kaynağı, eşcinsel erkeklerin beyinlerinin erkek değil kadın beyni ile benzerlik göstermesi. [Lezbiyenlerde tam tersi] Beynin yapısını sonradan değiştirebilecek herhangi bir şey yok. Ben bir biliminsanı değilim, bu yüzden okuduğumdan fazlasını söyleyemem. Ancak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki,
bu bir hastalık değildir. Hastalık olsa zarar verirdi veyahut hayatını zorlaştırırdı. Bunları yapmıyor. Kaynağımı da aşağı bırakıyorum.

Öyleyse şöyle bir durum çıkıyor ortaya; birisi sizden farklı bir şekilde doğuyor. Çekik gözlü olarak, siyahi olarak, eşcinsel olarak. Siz de sırf onların da insan olduğunu kabul edemediğiniz için onları anormal ilan edeceksiniz. Üzgünüm, yıllar önce ırklar arası evliliğe karşı çıkan siyahi düşmanlarından farkınız yok. İronik olan ise, onların çocuklarının babalarının aptallıklarından utanması.

Tarihin doğru tarafında olun.

https://www.scientificamerican.com/article/study-says-brains-of-gay/

suriyelilere üreme yasağı gelmeli

azadi
Elbette herkes evini, köyünü savunmalı.
Ancak Suriye'de olan şey başka bir şey... İç savaş bu, başlarında ne olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Öyle uzaktan gitsinler savaşsınlar demek kolay. Ancak kiminle? Komşun gelir Boğazlar seni iç savaşta. Ki kimse savaşmak zorunda da değil. Neticede empati kurduğumda ben olsam savaşmaz kaçardım diyorum. Neden mi?
Bu benim savaşım değil. Elime bi tüfek alıp bitirebilecegim, ya da fark yaratacağım bir savaş değil. Zira Ortadoğu cadı kazanı misali; bir örgüt gidiyor biri geliyor, bir Saddam gidiyor bir esat ya da ne derseniz geliyor. Bu bitmez. Savaşarak bitmeyecek savaştır Ortadoğu da olan.
Ne zamanki halk bilinclenir, İslam tarihe karışır, o zaman kimseyi kolay kolay birbirine de dusuremezler. Ancak bugün olan başka bir şey.
Insanların bir hayatı var... Bunu kendi acmadiklari, asla kazanamayacakları bir savaşta harcamak yerine savaştan kaçıyorlarsa söylenecek çok şey olmamalı bence