confessions

imambreaker

Bira  · 25 Mayıs 2017 Perşembe

  1. toplam giri 122
  2. takipçi 8
  3. puan 1512

rte

azadi
--recep t*ayyip erdoğan türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan tüm tr vatandaşlarından da, o vatandaşların oy verdiği partilerin liderlerinden de daha zeki ve daha bilinçlidir. siz muhalifler istediğiniz kadar aksini iddia edip, kendi aranızda ak parti'lileri ve sahip oldukları bilinç düzeyini tiye alsanız da, günün sonunda her anlamda ibre onların lehinde gösteriyor.
---sizin kaybedişinizin asıl sebeb-i sorumlusu tarzınızdan başka bir şey değil. kişisel ihtiraslarınız, kin ve nefretleriniz gözünüzü kör ediyor. bu sebepten birilerini hiç hak etmedikleri yerlerde tutuyor, asıl düşmanın, size asıl zarar veren unsurların farkındalığını yitiriyorsunuz. şöyle ki; yaşadığınız ülkenin sevk ve idaresini elinde bulunduran insanların bireysel yetilerinin yetersizliğinden dem vururken, asıl yetersizliğin toplumun kendisinde olduğu gerçeğini görülemeyecek kadar uzağa itmiş oluyorsunuz. refah düzeyi dünya standartlarının çok üzerinde ülkelerin devlet başkanlarına bakıldığında içerik olarak sizin ülkenizin devlet başkanıyla kıyaslanmayacak kadar ileri bir düzeyde olmasının yegane sebebi; o ülkelerin halihazırda her bir bireyinin içerik olarak sizden kat be kat ileride olamalarıdır. dolayısıyla ülke yönetimlerini emanet ettikleri kişilerde toplumlarındaki bilinç düzeyi en üst seviyede olan bireyler oluveriyor.
---demem o ki türkiye halkları, kürt'üyle, türk'üyle genel olarak gerizekalı olmamış olsa, kendilerini yöneten insanlar da rte düzeyinde bilinçler olmazdı. artık şundan adınız gibi emin olmalısınız; devlet başkanınız yaşadığınız toplumdaki tüm yurttaşların zeka ve içerik ortalamasını baz aldığınızda ülke ortalamanıza göre elit sayılabilecek bir düzeydedir.
---yukarıda söylediklerimden geriye kalacak olan tek çıkarım şudur; düşman t*ayyip değil, tehlike akp değil! asıl boyunduruğunuz sahip olduğunuz aptal insan potansiyelinizin çoğunluğu oluşturmasıdır. bu sebepledir ki savaşmanız gereken yegane düşman bilinçsiz bireyler, dolayısıyla cehalettir. yakın arkadaşınız, kardeşiniz, kuzeniniz... elinizin uzanabileceği her bir bireye bir şeyler öğretmeye, kendiniz içinde (sizi ortalama bir bilinç olarak varsayar isek) daha fazla okumaya önem vermek zorundasınız. toplum olarak bilinçli yurttaş standardınızın yükselmesiyle, ülke yönetimine gelecek olan bireylerin standardı birbirleriyle doğrudan ilintilidir. ne de olsa t*ayyip'ler, kılıçdaroğlu'ları, devletbahçeli'ler 3. üncü dünya ülkelerinden ithal edilmiyor. toplumunuzun sahip olduğu bilinçli birey standardıyla doğru orantılı olarak, sizler arasından çıkıyor.
---birilerine küfreden, birilerini aşağılayan paylaşımlarla hükümeti devireceğinizi düşünüyorsanız buyrun devam edin. velev ki bu paylaşımlarınız hükümeti devirdi; yerine gelecek olan hükümetin de aynı standarda sahip olacağını size garanti ederim. bu yüzden kendiniz ve etrafınızdaki insanlar için öğretici olmaya, bilinç düzeylerinize olumlu yönde katkıda bulunmaya yönelik paylaşımlar yapmaya özen gösterin. sohbetlerinizde, her gün, her insanla, her türlü etkileşimde kaliteyi ve öğreticiliği esas alın. o zaman göreceksiniz; bir daha asla bugün yönetimde olan karakterleri komşunuz olarak bile göremeyeceksiniz.
---çok zeki olmaya gerek yok, çok büyük bir öngörüye sahip olmaya da... gayet basit bir denklem bu aslında! 100 salağı değiştirmeye bir akıllının aklının yetmeyeceğini hepinizin bilmesi gerek. nihayetinde yüz salağın 90 ını belli bir standarda getirdiğiniz zaman geriye kalan 10 salağın kendiliğinden yok olacağı su götürmez bir gerçek

platon'un ütopik devlet anlayışı

filozovski
"platon, "devlet" adlı eserinde ideal devletin nasıl olacağını belirtmiştir. Bu devlette insanlar üç sınıfa bölünmüştür; çalışanlar (çiftçiler, zanaatkârlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler(bilginler özellikle filozoflar). işçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varligini savunur. yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir.

bu toplumda her sınıfın bir erdemi vardır. İşçi sınıfının erdemi kanaatkar olmak, bekçi sınıfının erdemi cesaret, yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir.

platon'un açtığı bu ütopik devlet anlayışı yolu, gelecekte hem doğu hem de batı felsefelerinde temsilciler bulmuştur. doğu felsefesinde böyle ütopik bir devlet anlayışını farabi'de görmekteyiz."

platon devlet yönetiminde erdemliliği savunur. erdemliliğe ulaşmanın yolunu ise bilgelikte görür. genel olarak platon herkes uzmanı olduğu işi yapmalıdır der. eğer böyle olmazsa, toplumda kargaşa çıkacağını ileri sürerek adaletin ve huzurun sağlanamayacağını söyler.

kissa sins

tillke
Kendisi gizli Müslümandır. Asıl adı Kıssadan Hisse'dir. Konya meram imam hatip mezunudur. Babası Hilmi Mahmut Özboyacı 15 temmuz sonrasında feto üyesi olmakla suçlandığı için hala hapistedir

kapıdaki dünya krizi

radis
Benden demesi yakındır, patladı patlayacak.
Avrupa'da yunanistan krizi ile başlayan portekiz ve ispanyanın kötü gidişi ile devam eden ve en son italyanın kötü para porföyü tehlike çanlarına bir işarettir.
Amerika birleşik devletlerindeki trump etkisi amerikan ekonomisini oldukça olumsuz etkiledi ve etkiliyor. Amerikanın iç politikada etkinsizliği, dış politikada açık arayan saldırgan tutumu dolara olan güveni sarsıyor.
ingiltere, avrupanın kötü gidişatını baştan görerek rasyonel seçim yaptı ve "brexit" dedi. Avrupa ve Abd merkez bankaları sorumsuz davranarak sürekli para basıyor. enflasyon olumsuz anlamda yukarda. dünya genelinde işsizlik ciddi seviyelere ulaştı.

ülkemizde ise ekonomi sadece inşaat ve altyapıdan ibaret. bu balon patlayacak. Kredi kartı borçları hat safhada. Daha önceden bahsettiğim gibi 8 milyon insan anti-depresan kullanıyor. işsizlik yanılmıyorsam çift hanelerde. enflasyon %12.87.
üreten bir türkiye maalesef yok.

asya piyasalarının en güçlü ülkelerinden olan japonyada ise aynı tehlike çanları çalıyor. Japon "yen"i değer kaybediyor ve tercih edilmiyor.

Guardınızı alın kağıt paraların bir önemi kalmayacak.Merkez bankalarının varlığı tekrardan tartışılacak. Dünyadaki dengeler değişebilir.
kaos'un ardından düzen mi, yoksa düzenin ardından kaos mu ?
kapital kendini bu seferde yeniler mi?

bekleyip göreceğiz...


dawkins skalası

felsefist
Richard dawkins'in insanları bir Tanrı'ya inanma durumlarına göre grupladığı skala. Yedi basamaktan oluşur


1.tam dindar. Tanrı'nın varlığını sorgulamadan İnanırım
2.fiiliyatta dindar %100 emin olamam ama tanrıya inanırım
3. Zayıf dindar.pek emin değilim ama inanma yönüm ağır basıyor
4. Saf agnostik. tanrının olması ya da olmaması eşit derecede mümkündür
5. Zayıf ateist.var olup olmadığını bilmiyorum ama şüpheci yönüm ağır basıyor
6. Fiiliyatta ateist. %100 emin değilim ama tanrı onayı bana pek olası gelmiyor
7. Tam ateist .bir tanrı olmadığından %100 eminim


Bu skalaya göre ben 6. Basamakta görüyorum kendimi.
5

milliyetçi hareket partisi

dokuzkoydenkovulanadam
cumhuriyetçi köylü millet partisi olarak kurulan daha sonra alparaslan türkeş 1969 kongresinde oy çokluğunu olarak başkan olmasıyla adınıda milliyetçi harekat partisi olarak değiştirir ne kadar adını milliyetçi olarak koysada 1969 kongresinden sonra nihal atsız ile yollarını ayırmış milliyetçilikten sapmış ve türk-islam sentezi uğruna ümmetçilik akımını başlatarak günümüze kadar olan akımı başlatmıştır.

bu akımı soner yalçın şöyle kaleme almış:
BÜYÜK DÖNÜŞÜM

Kongre iki gün boyunca hayli hareketli geçti. Kongre Başkanı Orhan Kaleli bile divandan istifa etmek zorunda kaldı. Türkçülerin simgesi "Tanrıdağı"nın yanına, İslamiyet'in simgesi "Hiradağı" eklenip yeni bir slogan üretilmişti: "Tanrıdağı kadar Türk, Hiradağı kadar Müslüman."

Zamanla, "Tanrı Türk'ü Korusun" pankartının yerini de "Kanımız Aksa da Zafer İslam'ın" alacaktı! Benzeri İslami simgeler, Türkçü gruptan "Türkler Araplaştırılmak isteniyor" şeklinde tepki aldı.

Nihal Atsız ekibi, kongrede direkt Türkeş'i hedef aldı. Aslında Nihal Atsız ile Türkeş'in dava arkadaşlığı çok eski yıllara dayanıyordu.

Türkeş daha Kuleli Askeri Lisesi'nde öğrenci iken Nihal Atsız ile tanışmıştı. Onu öğretmeni bilmişti!

1944 Türkçüler Davası'nda birlikte yargılanıp hüküm giymişlerdi. Şimdi ise karşı gruptaydılar. Nihal Atsız ekibi, kongrede hep benzer sözleri söylediler Türkeş'e:

"Sen git güvendiğin Araplara biat et!"

"Oy toplamak için Arap develere bin!"

Sonuçta, Nihal Atsız grubu, kongreyi kaybetti. Türkçüler ellerindeki parti kimliklerini kürsüye doğru fırlatarak salondan ayrıldılar.

Nihal Atsız, gazetecilere şu açıklamayı yaptı:

"MHP'de Allah, Tanrı'yı kovdu!"
...http://www.hurriyet.com.tr/mhp-nin-40-yildir-bitmeyen-derdi-8299240


zaten ben kişisel olarak türkeş'in proje olduğuna inanıyorum yaptıığı milliyetçilik de değil tamamen mezhepçiliktir. türkiye'ye geldiğinde alparaslan adını almış ilk adı hüseyin.

dipnot: türkeş'in 1944'de yargınlanmasının nedeni atsızın yanında dolşaması herhangi bir türlü faal hareketinden dolayı değildir yani yaptığı hiç bir şey yoktur.

kutsal kitapları anlamak

Makinelitüfek
ilahi bir güç tarafından gönderildiği iddia edilen kitap/kitapları anlamış olma durumudur.
doğrusu işin esprisini anlayınca gerçekten komik kitaplar. örneğin kuran'da allah bazen kendisine inanmayanlara karşı öyle öfkeli cümleler kullanıyor, öyle tehditler savuruyor ki sanalda tartıştığım ''adres ver ulan gavat'' diyen adamlardan aşağı bir yanı kalmıyor.
ama aşağı kalmayacak tabii, sonuçta o allah.

insanın en büyük enerjisi ve sorunu seks

awesta
Seksin insanların hayatından ne denli önem kazandığını fark ettiniz mi? Niçin seks yapmak, herkesin hayatında müthiş bir şey haline geldi? Batı da bu konu alalen konuşulurken neden ortadoğu'da saklanır,bundan utanılır. Seksen bahsederken insanlar saklanır, utanır, başını kuma gömenler olur. Neden mi olur. Açıklayacağım
Zihinsel olarak enerjiniz tükenmiş, çünkü başkalarının söylediklerini tekrarlayıp duruyorsunuz,duruyoruz. İnsan olarak teorilere spekülasyonlara haps olunmuş ve dolayısıyla akıl yürütme, mantıklı ve sağlıklı zihinlerle gözlem yapma yetisine sahip olunmamistir. Davranışlarınızı, alışkanlıklarınızı öylesine mekanik bir halde tekrar ediyoruz ki düşünsel özgürlük diye birşey yok hayatınızda. Özgürlük enerji, canlılık, yoğunluk demektir. Düşüncenin tüm yapısını görüp onun ötesine geçerseniz size muazzam bir enerji verir. Oysa siz bunu tamamen inkar ediyorsunuz. Çünkü otoriteyi kabulleniyorsunuz. Sadece bir profesörun otoritesini değil, ruhsal önderlerinizin otoritesini de. Onlar lider olduklarında ruhaniliklerini yitirrler. Demek ki düşünsel açıdan özgür sayılmazsınız. Duygusal anlamda da hislerinin peşinden giden içli insanlarsınız,kendinizi bir tanrıya veya bir kişiye tamamıyla adiyorsunuz. Bu size enerji ve güç vermez çünkü bunun temelinde korku yatar. Enerji, kendinizden tamamıyla siyrildiğinizda, büsbütün kaybettiğinizde kendinizi ortaya çıkar. Bu da sadece seks yaparken gerçekleşiyor. Bir an için herşey bitiyor ve siz bunun hazzını yaşıyorsunuz. Sonra düşünce bu eylemi hayal edip imge oluşturuyor. Ondan daha fazla istemeye başlıyor çünkü, başka birşeyiniz yok, beyin kapasiteniz yok, tek başına ayakta kalabilecek, apaçık görebilmenizi sağlayacak zihinsel tutkuya sahip değilsiniz. Korkuyorsunuz. Başka neye sahipsiniz ki sadece seks. Öte yandan tüm dinler seks yapma diyor. Böylece büyük çatışma başlasın. Zavallı nevrotik biri çıkıp tanrıyı bulmak için seks yapmamalısin diyor. Sizde seks yapma arzusuyla dolu olmanıza rağmen seksen uzak durmaya çalışıyor ve bunu yapmıyorsunuz böylece kendizle çatışmaya başlıyorsunuz. Ne kadar çatışıyor olsanız seks o kadar önem kazanıyor. Sevgi duymuyor sadece haz alıyorsunuz. Bu nedenle özgürlük hakkında ciltler dolu kitaplar yazsanız da özgür olamayacaksınız.

15 temmuz kutlamaları

jakoben
15 temmuzda yapılması muhtemel, halkın tamamına mal edilmeye çalışılacak ancak ülkenin yarısınca umursamayacağı kesin olan kutlamadır.15 temmuzda ölenler ülkeyi değil iktidarı kurtarmıştır.bu iktidar düşünce unutulmaya mahkumlardır.

atatürk sözleri

pyotr alexeyevich kropotkin
onlarca sözün arasından karar vermek her ne kadar zor olsa da beni etkileyenlerden bazılarını yazayım;

"Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister."
( Emin Arat, Kemalizm, Ayyıldız Matbaası, s. 124)

“Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” (Afet İnan, Tarih boyunca Türk Kadının Hak ve Görevleri, Millı̂ Eğitim Basımevi, s. 159.)


"Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.".(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 195)

"Gerçeği konuşmaktan korkmayınız"( Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 110)


ve içlerinde en sevdiğim ;

"Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar." ( Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 76)

tanrıyı tartışmaktan korkan insanlar

prometheus
Herhangi bir dine mensup bir birey olabilir. Doğduğu andan itibaren dünyanın neresinde olursa olsun ailesinin kendisi için seçtiği dine bağlanmış kişilerdir. Hayatı boyunca tanri olgusunu tartışmanın en büyük günah olduğunu ve sonunun sonsuz cehennem ateşi olduğunu zanneder.

Bu sistem içerisinde her gün bedeni, emeği, gençliği, geleceği sömürülen kişiler fani hayatın kendileri için bir sınav olduğunu düşünmek ve kendi tanrısına göre "iyi" biri olursa cennet ile odullendirilecek olmanın kendilerini rahatlattigini söylüyorlar işte bu yüzden din halkların afyondur demiş sakallı bir abimiz. İnsanlığın kendi geleceğini kazanması, kendinin bir insan olduğunun farkına varması için Tanrı olgusunu bir şekliyle tartışalım ve değişime öncü olalım...
(bkz:Tanrı vs annenin çeyizlik porselen takımı)
(bkz:Tanrı vs yer fıstığı)
(bkz:Tanrı vs lucifer)

Ekleme: kimsenin dini inancına saygı duymak zorunda değilim. Hak eden kişinin kendisine saygı duyarım.
4

küpe takan erkek

beraris
Eski bir arkadaşa küpe taksan yakışır demiştim, top muyum ben ne küpesi demişti. insanların bu abuk subuk etiketleri yüzünden minicik bir küpe bile top musun, karı mısın? türünde güya aşağılayıcı olduğunu düşündükleri bu soruları küpe takan insanlara yöneltmeye varıyor. dünyanın en saçma şeylerinden biri olsa gerek bir insana top veya karı diyerek onu aşağıladığını düşünmek.
(bkz:cinsiyetçilik)
(bkz:homofobi)

bakara-191 onları nerede yakalarsanız öldürün

trainer red
öncelikle başlık sahibi arkadaşım her din barışı emretmez,musevilik de demişsin ki belki de buna en karşı olan dindir.
eski ahit'ten vereceğim ayetlere bakalım ;

`Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin. Barış önerinizi benimser, kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, size hizmet edecekler. Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın. Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB `bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz. (Tesniye 20:10-14)

Tanrınız RAB `bin size buyurduğu gibi, onları -Hitit , Amor , Kenan , Periz, Hiv ve Yevus halklarını- tümüyle yok edeceksiniz. Öyle ki, ilahlarına taparken yaptıkları iğrençliklere uymayı size öğretemesinler, siz de Tanrınız RAB `be karşı günah işlemeyesiniz. Bir kentle savaşırken, kenti ele geçirmek için kuşatma uzun sürerse, ağaçlarına balta vurup yok etmeyeceksiniz. Ağaçların ürünlerini yiyebilirsiniz, ama onları kesmeyeceksiniz. Çünkü kırdaki ağaçlar insan değil ki kuşatma altına alasınız. (Tesniye 20:17-19)

Sen benim savaş çomağım, savaş silahımsın. Ulusları parçalayacak, krallıkları yok edeceğim seninle. Seninle atlarla binicilerini, savaş arabalarıyla sürücülerini kırıp ezeceğim. Erkeklerle kadınları, gençlerle yaşlıları, delikanlılarla genç kızları, çobanla sürüsünü, çiftçiyle öküzlerini, valilerle yardımcılarını darmadağın edeceğim. (Yeremya 51:20-23)

Şimdi git, Amalekliler`e saldır. Onlara ait her şeyi tamamen yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Erkek, kadın, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür . (I. Samuel 15:3)

Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak; sınırınız çölden ve Lübnan `dan, ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. Önünüze kimse duramayacak; Allah `ınız Rab , size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu, ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır. (Tesniye 11:24-25)

bu ayetlerin öncesinin ve sonunun hiçbir önemi yoktur,isteyen varsa da kendisi bakabilir ayetleri ve numaralarını verdim zaten.

edit:bazı yanlış kelimeler düzeltildi

edit 2:bu gidişle sözlüğe entry girmeyeceğim galiba.bre gerizekalı madem eksiliyorsun o zaman bana karşıt fikrini de belirt.işi gücü milleti eksilemek olan,karşıt fikre en ufak tahammülü olmayan bu topluluk giderek can sıkmaya başladı gerçekten.
2

ya allah varsa

azadi
-#müslümal ların sıkışıp sarıldığı 'ya allah varsa? Ben kazanırım sen kaybedersin bla bla..' sözleri hakkında biraz düşünelim. Bunu onlara söyleten nedir, velev ki dogru; Tanrı bu fikri göremiyor, ya da görüyor da hoşuna mı gidiyor?' Üzerine biraz kafa yoralım...
Ya Varsa !
İslamın Tüccar Zihniyeti

Din tartışmalarının sonucunda, mümin tarafın köşeye her sıkıştığında kullandığı bir argüman vardır: "Allah yoksa ona iman etmiş olmanın kimseye zararı olmaz, ama ya varsa o zaman inanmayanlar çok kötü şekilde yanacaklardır. O halde aklımıza yatmıyorsa bile inanalım, ne olur ne olmaz"... Bu argümanın mucidi, aynı zamanda islam tarihinin en büyük katili olan Ali'dir (savaşta ele geçirilen esirlerin idamını kimseye bırakmaz, hepsini bizzat ünlü Zülfikar'ıyla hallederdi).
Bu mantık, katıksız bir tüccar zihniyetidir ve köprüden geçene kadar ayıya dayı demek mantığıyla özdeştir. Böyle bir mantık, -eğer varsa- gerçek bir tanrıya yapılacak en büyük hakarettir. Onu yağcılıktan ve iki yüzlülükten etkilenen aciz bir varlık yerine koymaktır.

İman, değişmez ve asla sorgulanamaz doğruları olan dogmalar üzerine kurulur ve -böylelikle- "ya varsa kaybın olmaz" safsatasının aksinin düşünülmesine engel olunur. Bununla da olmayana ergi yöntemi mümin için olanaksız kılınmaya çalışılır. İnsanı en zayıf yerinden yakalayarak, sağlıklı düşünce dizgesini dumura uğratmayı hedefleyen bu tür dogmalar, gerçekten çok zekice tasarlanmış ve yıkılması en zor olan dogmalardandır. Bunun zihinlere genç yaşta yerleştirilmesiyle, bilimin ve ilerlemenin temel koşulu olan kuşku bilinçlerden kazınır ve bunun ardından söylenenlere tereddütsüz boyun eğdirme amaçlanır. Böyle bir korku, insan zihninin en önemli yeteneği olan mantığa ve akıl yürütmeye pranga vurulmasına hizmet eder. Çevremizdeki eğitim düzeyi ne olursa olsun -belki tutarlı olma kaygısı güden bir kaçı dışında- bütün müminlerin bilinç altında yer etmiş bu korkunun her köşeye sıkışıldığında açığa çıkması boşuna değildir...

İşte islamın temel zihniyeti budur: gönülsüz de olsa, korkuya, şantaja ve rüşvete dayanarak insanları teslim almak... Bu temel zihniyet açısından doğrunun, haklının, iyi ve ahlaklı olanın hiçbir değeri yoktur. İnsanları onursuzluğun, ahlaksızlığın ve iki yüzlülüğün en aşağılık biçimi olan otoriteye kölece bağlılığa ve sorgusuzca itaate yönlendirir. Kuran, insan onurunun, şerefinin hiçbir değeri olmadığını öne süren, insanların aciz ve zavallı olduklarını yineleyen, verilen nimetleri döne döne insanların başına kakan ayetlerle doludur. Müminleri Allah'ın sonsuz rahmetine karşın, masum çocukların öldürülmesine, sakat bırakılmasına ve daha nice adaletsizliklere göz yummasını mazur göstermeye iten, işte bu zihniyettir.

Oysa onurlu, doğru, iyi ve ahlaklı olan, hiçbir başarı şansı olmasa bile, sonucunda ceza görmek kaçınılmaz olsa bile ve tanrıdan bile gelse, zulüme, adaletsizliğe, haksızlığa karşı başkaldırmaktır. Günümüzde islam ülkeleri dünyanın en adaletsiz yönetimleriyle yönetilmelerine rağmen, çoğunda en ufak bir direniş ve başkaldırının olmamasının temelinde, islamın yığınların bilinçaltına kazıdığı tereddütsüz itaat içgüdüsü yatmaktadır.

Burada bir ikinci nokta daha vardır: Allah'ın gerçekten varolduğuna ve Kur'an'da ve öbür kitaplarda yazılan özelliklere sahip olduğunu varsayalım. Peki inananlar o zalim, inanmayanları sırf kendine kulluk etmedi diye, hiçbir insanın hayal dahi edemeyeceği kadar korkunç bir şekilde cezalandırırken, kendilerinin güvencede olduğundan nasıl emin olabilirler? Kendisine hiçbir kötülük edemeyecek kadar aciz yaratıkları inanmıyorlar diye sonsuza kadar sonsuz acılarla cezalandırabilecek kadar acımasız bir varlığın, müminlere verdiği sözü tutacağına kim güvence verebilir?

Öyle ya kerameti kendinden menkul ve her ne yaparsa tanım gereği "iyi" olan o zat, belki de orada onları da tarifsiz acılarla başbaşa bırakacak ve sadistçe bir zevkle herkesin acıdan kıvranmasını seyredecektir. Bunda da sadece kendisinin bildiği bir hikmet olmadığını kim nereden bilebilir?

O değil mi "ben istersem herkesi hidayete erdirebilirdim, ancak cehennemi insan ve cinlerle dolduracağıma dair söz çıktı ağzımdan" diyerek, günahkarlar için cehennem değil, cehennem için insanlar yarattığını itiraf eden?

Eğer gerçekten varsa, hayal dahi edemeyeceğimiz kadar acımasız olan varlığa yaranmaya çalışırken, yukarıdaki ticari argümanı öne sürmek, kabahatten daha büyük bir özürü öne sürmek değil midir?
#Muhammed #Allah #din #islam #meczup #yalan #pisişler #hadis #ramazan #oruç #siyaset #peygamber #fUckAll #pedofili #müslüman
2

yazarların evcil hayvanları

tombikmimar
hayatımdaki en büyük başarım diyebilirim. 2 yıl önce bacağı sakat bir papağan buldum. çocuğun biri parkta yakalamış, hayvanı aç susuz bırakıp satmaya çalışmış. yardımsever bir adam da dayanamayıp almış ama bakamamış. sonuç olarak bana geldi.
geldiğinde aynı odada olduğumuzda bile korkup kendini kafese çarpıyordu. tamamen yabaniydi. herkes doğaya sal evcilleşmez dedi ama ben inandım. çünkü doğaya salarsam yaşayamazdı. 2 sene sabrettim ve emeğimin karşılığını aldım. şimdi kendi yanıma gelip kafasını eğiyor sevmem için. konuşmayı da öğrendi, o da bana tombik diyor.
kısacası; sevgi her kapıyı açıyor.

gri ruj

ela42
bugün gördüm bir kızcağızda, tövbe estağfirullah yüzüne bi şey olmuş gibiydi sanki böyle..

yüzünüz çok güzel değilse ve esmerseniz sürmeyin allasen! her moda olan şeyi bi denemeyin kendinizde, yada evde deneyin bi bakın aynada len! gotik gotik dolaşmak da bi tuhaf yani!

edeb yahu

tombikmimar
lisedeki bir öğretmenimin sürekli kullandığı cümle-idi. koridorda kızlarla erkekler konuşuyor diye kızar edeb yahu derdi. sonra ne mi oldu? birkaç yıl sonra kendi öğrencilerinden biriyle evlendi.

Recep tayyip erdoğan

biz de sizi seviyoruz
Yeri geldiğinde kendisini bu ülkenin cumhurbaşkanı ve başkomutanı olarak tanıtan fakat herhangi bir olumsuzlukta bütün sorumluluğu muhalif kesime yıkan,

gezi'de "sokağa çıkan çapulcudur, teröristtir" deyip iş kendi menfaatlerine gelince sivil ve silahsız halkı tankların, f-16'larık önüne sürebilecek kadar acımasız,

"berkin elvan'ın ölüm emrini ben verdim" deyip annesini mitinglerde yuhalatan ama mısırlı esma için de mitinglerde gözyaşı döken,

fetullahçıların kadrolaşmasına iktidarı süresince göz yuman fakat iş malı bölüşmeye gelince birbirleriyle kanlı bıçaklı olan,

darbe girişiminden sonra birleştirici bir üslup kullanacağına darbeden bir gün sonra "o kışlayı isteseler de istemeseler de oraya yapacağız" deyip muhalif kitleyi sokağa dökmeye çalışan,

bugün söylediğini yarın kendisi yalanlayan bir kişi.