confessions

pencere

βετεράνος♛  · 18 Şubat 2019 Pazartesi

  1. toplam giri 1284
  2. takipçi 16
  3. puan 32591

şaban vatan'ın akıl hastanesine sevk edilmesi

pencere
kafkaesk bir halden beter olan ülkemizden acı bir manzara. kafka romanlarında bir yaratıcılık vardır. ''bu kadarı da olmaz'' dedirtse de okuyucuya, hayal gücünün yaratıcılığına hayranlıkla okutur kendini. bugün yaşadığımız kafkaeskten beter ülkemizde böyle bir yaratıcılık da kalmamıştır. yakında cezaevlerinde yer kalmadığından, akp'ye oy vermemiş herkesi akıl hastanesine tıkmayı deneyebilirler. bu kadarı da olmaz mı? olamaz mı? olabilir.

mahfi eğilmez

pencere
''ekonomi politikası iki atlı bir arabaya benzer. arabanın doğru gitmesi için atların aynı yönde koşması gerekir. enflasyonla mücadele edilecekse vergiler indirilmez, büyüme desteklenecekse faiz artırılmaz. faizi artırıp vergiyi indirirseniz atlar farklı yöne koşuyor demektir.''

tespitinde ve hatta uyarısında çok haklı olan kişidir.

herkesin birbirine benzediği bir dünya

pencere
aşık veysel bir türküsünde ''koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa'' der. bu dizelerin tefsiri aslında şöyledir,

kuran-ı kerime göre, kıyamet gününe yakın vahşi hayvanlar ve avları yan yana gezecektir. büyük ozanımız da bize her kesin aynı fikirde olduğu bir dünyanın kıyamet gününden farksız olacağını anlatmaya çalışır.

artık herkesin neredeyse aynı şeyleri düşündüğü bir kıyamet cenderesine çoktan girdik. facebook ve instagram gibi sosyal medya hesaplarım yok ve hiç olmadı. ama dışarıdan biraz oraları incelemeye çalıştım. gördüğüm kadarıyla herkesin birbirine benzediği korkunç bir dünyayı da çoktan geçmişiz. herkesin aynı kişi olduğu bir maymunlar cehhenemini yaşıyoruz.

gayet pahalı kıyafetleriyle, oldukça tuzlu hesaplar geçirilen mekanlarda insanlar, güzel yüzleri eşliğinde beyinlerinin ve zamanlarının sığlığını ifşaa etmekteler.

sanırım bu çağın adına, kadını ve erkeğiyle neo kıroluk çağı diyebiliriz.

güven

pencere
büyük romancı vedat türkali'nin 2 ciltten oluşan en güzel romanının adıdır.

vedat ustamız yaşamı boyunca büyük mücadeleler tarihini en olması gereken biçimde anlatmıştır bize. bu romanı bir gün bir kitapçıda bulursanız mutlaka edinin. kalın iki cilt olması gözünüzü asla korkutmasın. su gibi okutacaktır kendisini.

genel cerrah

pencere
hastanede görev yapmaya başlamadan evvel, beyinden bağırsağa kadar her organı ameliyat etmeyi bilen doktorluk türü sandığım branş.
oysa ki sadece karın ve bel bölgesi organları ameliyat etmeyi bilen hekimlik türüymüş. olsun yine de ismi kulağıma en havalı gelen doktorlar bunlardır.

sağlık bakanlığı tarafından götünüzü de kesmekle yetkilendirilmişlerdir.
4

adli tıp uzmanı

pencere
meslek tanımları çok ayrıntılı olsa da sadece otopsi yapan doktorlar olarak dahi çok değerli bir hekimlik dalıdır.
bir kaç kez otopsi yapmalarına şahitlik etmek zorunda kaldım. insan anatomisi üzerinde bir sanatçı gibi çalışırlar.
yazık ki bu sanatlarına rağmen, ölü sahipleri tarafından ağza alınmayacak küfür ve beddualara maruz kaldıklarını gördüm. buna rağmen sinirleri çelik gibiydi.

bir gün hepimizin adalete ihtiyacı olabilir. bu sebepten, bütün sağlık çalışanlarına karşı biraz daha empatiyle yaklaşmanızı rica ederim.

Türk kızı

pencere
türkiye erkekleri olarak kıymetini bilmemiz gereken kadın ulusudur. bizim kahrımızı o iskandinav şeyler çeker mi sanıyorsunuz? nah çekerler. e tabii, hareket olarak da nah çeker giderler.

bizim erkeklerdeki rus kadın hayranlığını da hiç bir zaman anlamayacağım. boyum kadar bacakları, can yücel'in sesi gibi sesleri var. memeleri de kalın kafamdan daha kalın, gönlünce oynanmaz ki lan onlarla. nasıl bir sırt yapıları var öyle. meyve sebze hamalında gündelikçi çalışır ahh demezler. düşündüm de abime benziyorlar lan aynı.
türk kızı başlığından hareketle, gizli eşcinsel zihninizi dökmeyeyim şimdi ortaya.

türk kadını bir tanedir.

not: whatsapp var.

kanat terzisi

pencere
muhteşem bir akgün akova şiiridir;

her şeyi
anladılar
sevgilim
seviştiğimiz
yatakta
unutulmuş
bir çift
kanat
bulunca

terzilerine
gidiyor
kentteki
kadınlar
kendilerine
kanat
diktirmek
için
o günden
beri

aşk

pencere
aşk

sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.

sen gel bizi yeni vakitlere çıkar.

ilhan berk

gecenin şiiri

pencere
ay gömülür
ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
piyangocunun yanında tahta çitlere yakıştırırım
gözlüklüsün, üç yaş büyüksün, rize'de büyümüşsün
başka adını da bilirim, hepsi yalan, o gülmen de
eski, küçük bir limandır gülmen, takalar sığınır

ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
denizle kavgalıdır kayalar, otururum, elim tuzlanır
fırlatırım çakıl taşını, kaç kez sektirebilirim
gömülmesin suya, sen tut, durma sonra bana yürü
bulutların yerini doldurur yürümen, kuşlar kıskanır

ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
birden boşanan yağmurda mağaza diplerindeyken
otobüsten inerken, hiç aklımda yokken karşımdasın
giderayak bir şey derdin, onu söyle işte, sonra sus
ıssız istasyon kampanası susman, yapraklar döker

ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
çardağa çıkarım, ay gömülür çalı çırpılara
tutuşturur sarmaşıkları, seyredişinden alınırım
uzak, içli şarkılar anımsarım, derken dönüp bakman
turaçlar çağırır bakman, bahçemde turunçlar açtırır

resmini astılar işlek yerlerine kentin
çarşı içinde bir zaman daha konuşuldun
su, sarnıçlardan bakraçlara çekiliyordu
güze hazırlanıyordu kızlar, dağlar dalgındı
gençtim, olur olmaz huylanışını sevdim en çok

akif kurtuluş

genetik hastalık diye bir şey yoktur

pencere
canan karatay'ın geçen aylarda manşet olan mülakatından bir cümledir.
canan karatay gerçekten de ülkemizin en yüksek bilim donanımına sahip kalp ve iç hastalıkları proferlerindendir. ama tıp gibi bir bilimi ucundan bile olsa kapitalizme bulaştırdığınızda ortaya bu tür şarlatanlıklar çıkmakta.

canan hanım ilgili programda özü itibariyle ''genetik hastalık yoktur.'' dememektedir. genetik hastalıklar 20-30 yılda oluşmaz bunun için 200-300 yıl gerekir demektedir. peki ne demek bu?
siz bugün çevre koşullarından ötürü her hangi bir kanser türüne yakalanırsanız bu sizde genetik bir özellik bırakıp nesillerinize yansımayacaktır.

ama canan hanım işin bu kısmını kısık sesle söylemektedir. zira günümüzde halk nazarında itibar için, kıraathane kültüründen daha yerlerde olan küstahça bir sansasyon edebiyatı gerekmektedir.
bilimde ve hatta yaşamda gerçeklik derinde ve komplike olanda gizlidir. ama sanırım son on altı yılda yediğimize içtiğimize ne karıştırdılarsa hakikatle ilgisi bile olmayan dümdüz bütün sığ saçmalıklara evlat gibi sarılıyoruz.

timuçin esen

pencere
günümüzün kumaşı en düzgün aktörlerinden. son dönem türk sineması için büyük bir şans. dünyadaki bütün başarılı aktör ve aktris'lerin sesleri de güzel olur. bizim sinemamızda buna en iyi örnekler kanaatimce sadri alışık, metin akpınar, ayla algan ve zuhal olcay'dır. şimdi bu kalıpta yeni bir aktör daha kazandığımız için mutluyum.
yolu ve başarıları hep daim olsun.

neşet ertaş

pencere
bir kadına söylenebilecek en muhteşem sözleri kalbe bağlama sokarak hepimize yayan, geçen senelerde yorulup giden büyük anadolu ozanıdır;

kurusa fidanın güllerin solsa
göynümde solmayan gülümsün benim
yaprakların gazel olsa dökülse
daha taze fidan dalımsın benim

ağarsa saçların belin bükülse
birer birer hep dişlerin dökülse
vücudun kurusa kanın çekilse
yine şu gönlümün yârisin benim

bülbülün gül için zâr-ı misâli
kerem'in bağrının nâr-ı misâli
inler garip gönlüm arı misâli
tadına doyulmaz balımsın benim

tango

pencere
akla bu muhteşem şarkıyı getirir;

çok kısaydı aşkımız, sürdüremedik
istedik, gönlümüzce dans edemedik
şüphem yok sevgilim senden yana
beklerim, bir tango borcun var bana

ayrılsak, değişsek, uzak kalsak da
unuttuk desek de biz, vazgeçsek de
zarar yok sevgilim, birleşmesek de
beklerim, bir tango borcun var bana

saçların kar gibi beyazlaşsa da
vücudun yorulsa, yavaşlasa da
geçmişle dansını hatırlatsa da
beklerim, bir tango borcun var bana

saçların kar gibi beyazlaşsa da
vücudun yorulsa, yavaşlasa da
geçmişle dansını hatırlatsa da
beklerim, bir tango borcun var bana

erkan oğur

pencere
övecek cümlelerle bile saygısızlık etmeye imtina ettiğim muhteşem biridir. yine de, müziğimizin sanat tanrısı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

gel benim derdime bir derman eyle
alemler derdine derman olansın
özümün hükmüne bir ferman eyle
alemler hükmüne ferman olansın

bir ismin haydar'dır, bir ismin ali
hak murtaza dedi sana ya veli
cihanın ahiri hem de evveli
velayet mülküne sultan olansın

pir sultan abdal'ım, meydanda merdim
her ner'ye baktımsa yarimi gördüm
seherde tesbihim evradım virdim
garip gönüllere mihman olansın

48 /