confessions

mergen

Bira  · 1 Haziran 2017 Perşembe

  1. toplam giri 64
  2. takipçi 14
  3. puan 1030

sözlüğe gelmesini istediğiniz özellikler

mergen
bana kalırsa sözlüğün aktifliğinin düşük olmasının en büyük sebeplerinden biri beğeni sayılarının düşük olması. yani sözlükte 40 online yazar var ama oldukça hoş diyebileceğimiz bir giriye yalnızca 3-5 dolaylarında beğeni gelmis. haliyle bir giri girdiğimizde olumlu veya olumsuz bir reaksiyon bekliyoruz.

yazarlarımızın geneli de bu noktada beğendikleri giriyi favoriyeleyip bırakıyor. bunun sebebi de bana kalırsa giriyi yazan kişiye karşı 'ben senin girini beğendim' demek gibi bir şey oluyor. karşımızdakine beğendiğimizi göstermek istiyoruz. çünkü favlayınca nick ile bildirim giderken, beğenildiğinde 'bir yazar' olarak görünüyor.

bence bu durumu aşmak için de beğenildiğinde de karşı tarafa nick ile bildirim gitmesi yeterli olacaktır. en azından sadece böyle olmasa da 'açık oyla' tarzı bir ibare getirip nickinin bildirim olarak gidip gitmeyeceği yazarın tercihine bırakılabilir. eminim bu değişiklikten sonra artı/eksi trafiği artacaktır.

farklı bir dine görüşe veya fikre sahip her bireye çomar veya yobaz denmesi

mergen
birebir tdk'den alınmıştır.

a. 1. İri köpek, çoban köpeği.
2. hkr. Terbiyesiz, kaba, saldırgan kimse: “Sen böyle konuşuyorsun çünkü etrafındaki çomarlara güveniyorsun.” -R. C. Ulunay.

yani görüldüğü üzere bir insana sırf farklı dine, görüşe veya fikre sahip diye çomar demiyoruz. diyen de ziyadesiyle hatalıdır. çomar olmak için tıpkı tanımda olduğu gibi terbiyesiz, kaba ve saldırgan olunmalıdır. güzel anadolumuz'da da bunlardan çok değil mi allah aşkına? bunu hepimiz gibi bilen ilber ortaylı hoca da bu insan türünü 'anadolu çomarı' diye sınıflandırarak popüler kültüre armağan etmiştir.

Laik itiraf

mergen
1 seneyi aşkındır ateistim. rahmetli dedem de dinine pek bağlı bir insandı. islamcıların 'gerçek islam bu değil' mottoları var ya hani, işte tam olarak onu yansıtan bir insandı. gerçekten karekteri itibariyle de çok güzel bir adamdı. aynı zamanda koyu da bir atatürkçü idi. neyse fazla uzatmayayım bu başka bir girinin konusu.

2 sene evvel yani ben daha dini yeni yeni sorgulamaya başlarken vefat etti. yanında olamadım çünkü o istanbul'da bense okul dolayısıyla samsun'daydım. ama vefat etmeden önce ki son konuşmamızda öldükten sonra her ayın ikinci cuması ona bir cüz kuran-ı kerim okumamı istedi. vefatından itibaren bu ritüeli bir kez olsun kaçırmadan yerine getiriyorum. biliyorum çok saçma. neresinden tutsanız elinizde kalır. ama hissediyorum. belki islam, belki hristiyanlık, belki de musevilik ya da sayamayacağımız kadar çok dinden biri doğrusudur. belki de benim inandığım üzere hepsi çöptür. fakat hangisi doğru olursa olsun. onun bana her ayın ikinci cuması yukarıdan tonton yanaklarıyla, ecevit bıyıklarıyla ve vakur duruşuyla gülümsediğini hissedebiliyorum.

nur içinde yat dede.

Haluk levent

mergen
müziğe başlayış hikayesi de bir o kadar enteresandır rockstarımızın.

haluk levent program yazılımcılığı yaparken kuzeni arayıp akşam takılalım diye bara davet eder. haluk levent, "yarın cumartesi işe gideceğim. hem haftalığı da yarın alacağım" diye cevap verir. kuzeni, eniştemin arabasını sattım 2000 $ komisyon aldım. üstelik peyzaj bölümünden 6 tane kız geleceğini söylerek haluk levent'i ikna eder. haluk levent, o zamanlar cep telefonu olmadığından önceden sözleştiği saatte orda olur.

kızların da gelmesiyle haluk levent kuzenini beklemeye başlar. kızlar sürekli masaya bir şeyler ister, haluk levent'te para olmadığından tedirginlikle beklemeye devam eder. zaman geçtikçe ve masaya gelenlerle hesabında kabardığını fark eden levent, barın içindeki ankösörlü telefonla kuzeninin evini arama başlar. 1,5 saat boyunca aramaya devam eden levent, kuzenine ulaşamaz ve kızlar kuzeninin gelmeyeceğini fark edince biz kalkalım artık derler ve kalkıp giderler.

hesapla başbaşa kalan levent bara gelen telefonla yıkılır. 1,5 saattir ulaşamadığı kuzeninin annesi aramış ve haluk levent'e ulaşmak için bütün barları aramak zorunda kaldığından telefon meşgül çalıyormuş. telefonda konuştuğu teyzesi, kuzenin sattığı arabada pürüz çıktığını ve parayı vermek için hatay'a gittiğini söyler.

yapacak bir şey yoktur, artık o hesap haluk levent'te kalmıştır ve cebinde parası yoktur. içerinin biraz boşalmasını ve sakin bir şekilde bar sahibiyle konuşmayı beklerken sahnede canlı müzik yapan gitarist ara verir. istemsiz bir şeklide gitarı eline alan haluk levent, şarkıyı söylemeye başlar ve bardaki herkes pür dikkat levent'i dinler.

şarkı bittikten sonra bar sahibi, "vay efendim ne güzel bir sesin var, ne içten söyledin” diyerek haluk levent'in yanına gelir. levent hesaptan dolayı biraz tedirgin bir şekilde bar sahibiyle konuşmaya devam eder. bar sahibi levent'e nerede çalıştığını sorar, muhabbet ederler ve konuşmasını beğenir. hauk levent'e beraber çalışmayı teklif eder ve levent de kabul eder.

kapıdan çıkarken hesabı ödeyeyim ben diye kasaya yönelse de, bar sahibi "olur mu efendim bizdensiniz" diye yanıt verir ve haluk levent arkasında bakmadan bardan çıkıp hemen ordan uzaklaşır. ertesi gün çalıştığı yere giden haluk levent bir bakar bar sahibi içerde oturmakta...

hemen yanına gider ve bar sahibi, "senin dün akşamki hesabın çok kabarıkmış, sen onun üstüne gelmezsin diye düşündüm. biz o hesabı 4-5 programla kapatırız olur mu?” diye sorar ve haluk levent sevinerek kabul eder. o günden sonra haluk levent müziğe başlamış sayılır.

https://www.google.com.tr/amp/s/ofpof.com/merak/amp/haluk-levent-in-kendi-agzindan-anlattigi-dogus-hikayesi
2

marvel vs dc

mergen
batman, joker ve harley quinn gibi derinlikli karakterleriyle çizgi romanda dc alır diyorum.

elbette ki işin içine sinema girince; avengers tek kişilik dev kadro misaliyken dc'nin son rezilliği olan suicade squad sırıtıyor. harcadılar güzelim kadroyu. bunlara dayanarak sinemada marvel alır.

Aziz nesin

mergen
soyadını alışını aşağıdaki anekdotla anlatan güzel insan:

“1934 yılında soyadı kanunu çıktı. herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. dünyanın en cimrileri 'eli açık', dünyanın en korkakları 'yürekli', dünyanın en tembelleri 'çalışkan' gibi soyadları aldılar. her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime 'nesin' soyadını aldım. Herkes 'nesin' diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”

7 numara

mergen
- "Vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir?"

+ "Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat."

- "Anlamadım."

+ "Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi "hadi bu dağı aş" diye eteklerine bırakıveriyorlar."

- "Hayat yani?"

+ "Aferin! İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor... Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var... Anladın mı?"

- "Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?"

+ "Yoldaşına bağlı. Biz Zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik, canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. Ben "pes" deyince o "hadi" dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım."

- "Peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?"

+ "Bilmiyorum. Biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. Bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle masada oturuyordu sanki. "

vahit emmi'nin samimiyetini yıllar yıllar sonra bir ismail abi'de, bir de behzat komserimiz'de bulabilmiştim.

tanım: gönlümüzde taht kurmuş, çocukluğumuzun dizisidir.
3

haziran 2017 yazar maaşlarının yatmaması

mergen
arkadaşlar öncelikle sakin olalım. ramazan vesilesiyle yönetim en kısa zamanda maaşlarla beraber bir ramazan erzağı kolisini evlerimize göndereceğini açıkladı. erzakta her yazarın ünvanına göre alkolleri ve beraberinde uygun meze de gelecek. (bira yer fıstığı, rakı haydari, viski bitter çikolata vs.). yani yönetim kendini affettirecek merak etmeyin.

Ateist olunsa da kullanılan kelimeler

mergen
inşallah, maşallah, vallahi, allah korusun, allah rahmet eylesin vb. olarak uzatılabilecek kelimeler ve ifadelerdir.

ben ateistim. ancak müslüman bir arkadaşım bir hedefini anlattığında 'inşallah' derim. ya da çocuğunun çok zeki olduğunu görsem 'maşallah' derim. ölmek istiyorum falan dese 'allah korusun' derim. ya da bir cenazeye gittiğimde 'allah rahmet eylesin' derim.

çünkü bunların dini yönelimlerle hiçbir ilgisi yok. mesele sadece karşıdaki insanın inancına hoşgürülü olmaktır. sevincini, heyecanınını, üzüntüsünü, acısını paylaşmaktır. keşke yurdumun tüm insanları birlikteliğe din, dil, ırk diye değil de kültürel bütünlük olarak bakabilse.

mahur

mergen
attila ilhan'ın deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan için bir çırpıda kağıt ve kalemsiz zihninde oluşturuverdiği eşsiz şiiridir.

önce sözlerini iliştirelim bu harika eserin:

şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
o mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı

bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazırlık sonbahara

yazılış hikayesi de attila ilhan'ın kendi ağzından:

“12 mart sonrasının kahır günleriydi. bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: deniz'lere kıymışlardı. karşıyaka'dan izmir'e geçmek için vapura bindim. deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm”.

şiirin bir diğer can alıcı noktası da hiç şüphesiz 'müjgan'dır. kimdi bu müjgan? herkes gibi ben de ilk okuduğumda şiiri üstadın âşık olduğu güzeller güzeli bir kadın sandım. ama şiirin hikayesini ve müjgan'ın anlamını öğrendikten sonra
herşey daha da bi anlam kazandı.

...müjgan'la ben ağlaşırım...

bu harika eseri yıllar yıllar sonra efsane bir sanatçı besteledi. ahmet kaya. güzel bir başka ayrıntı da ahmet kaya da şiiri bestelemeden evvel hikayesinden ve kime yazıldığından bihabermiş. izin almak için attila ilhan'ın yanına gittiğinde bizzat ondan öğrenmiş. attila ilhan da besteyi özellikle de nakaratı çok beğenmiş.

şuraya bu harika besteyi de bırakalım. dinleyin. ahmet kaya için attila ilhan için deniz, yusuf ve hüseyin için dinleyin.

https://m.youtube.com/watch?v=EVwYvmoG8Ms

ruhları şad olsun yangın ormanından fırlayan genç fidanların... yüzyıllar sonra bile müjganlar ağlaşacak anılarına.

tesbih

mergen
tespih, dar gömlek, bilek üstü dar pantalon modasının nişanesidir. bir de yanına 'nargile', 'kardeşim' ve 'sıkıntı yok' itemleri eklendiğinde alternatif bir kekoyla karşı karşıyasınız arkadaşlar.



allah ıslah etsin.

cebeci kampüsünde yemekhane saldırısı

mergen
öncelikle burası türkiye arkadaşlar.

24 yıl evvel sivas'ta aziz nesin'i ve diğer birçok aydını cayır cayır yakmaya çalışıp sonra bundan haz alan yobaz zihniyetle bu zihniyet aynı. değişen hiçbirşey olmadı ne yazık ki. hâla cüretkarlar, hâla saygısız ve cahiller, hâla çomarlar. polis olmaları neyi değiştirir?

burası türkiye arkadaşlar. lanet bir ortadoğu ülkesi...

olacak o kadar

mergen
benim için pazar günü anne tarafından yaptırılan pazar banyosunun ardından gelen; ailecek çay içilerek, bisküvi yenilerek izlenilen bir anıdır olacak o kadar.

ara ara izliyorum bölümlerini. küçükken güler geçerdik. komikti de yani. ama şimdi baktığımda levent kırca'nın asıl amacının güldürmek olmadığını anlıyorum. yeni yeni anlıyorum verilen mesajları hatta ayarları. ruhun şad olsun üstad.

edit: düzeltme

laik sözlük

mergen
içerisine yeni katıldığım güzide oluşum. birçok sözlükte yazdım yıllar boyunca. ekşi, uludağ, inci, galatasaray sözlükler ve birkaç forum. kimisinden uçuruldum kimisinden ise kendi isteğimle terk-i diyar eyledim. hepsinin güzel yanları vardı elbet. ve bir o kadar itici özellikleri. bunları uzun uzun irdelemeye gerek duymuyorum takdir edersiniz ki. ama burada ayrı bir hava seziyorum arkadaşlar. umarım bu çizgimizi bozmayız.

daha da büyüyerek hem büyük bir bilgi kaynağı hem seviyeli ve kaliteli bir mizah merkezi hem de türkiye'nin en büyük interaktif sözlüğü oluruz. bunun yolu da çomarlara ve trollere haddinden fazla fırsat vermemekle sağlanabilir. işin bu kısmında da en büyük yük moderasyona düşmekte. dolaylı yoldan sözlüğün büyümesi ve düzeyi onlara bağlı.
2

sapıklık ile aşk arasındaki fark

mergen
evet niyete bağlı olan durumdur. ama aşık olan kişinin değil, aşık olunan kişinin niyetine bağlıdır.

aşık olan kişi: x
aşık olunan kişi: y

eğer y, x'in kendisinden hoşlandığı gibi ondan hoşlanmışsa peşinden koşması aşk olur.
fakat y, x'in kendisinden hoşlandığı gibi ondan hoşlanmamışsa peşinden koşması hiç şüphesiz sapıklık olur.
2

hayatın amına koymak istediğiniz anlar

mergen
kaba, cahil, anlayışsız, görgüsüz ve saygısız insanların; hiç hak etmedikleri yerlere, makamlara ve insanlara sahip olduğunu görmek.

'seveni s*kerler, s*keni severler' mottosunu s*kilerek öğrenmek.

canınızdan çok sevdiğiniz sevgilinizin, çocukluktan beri yanyana olduğunuz dostunuzun veya abi/abla'dan öte gördüğünüz kuzeninizin aslında sizin üzerinizden çıkarları olduğunu fark etmek.

anne veya babanızı beklenmeyen bir zamanda kaybetmek.

ne kadar çalışırsan çalış bazı şanslı doğanlarla asla rekabet edemeyeceğini anlamak.

yalnız olmak

mergen
ailesinin 'tek çocuğu' olan yazarlar varsa iyi bilirler bu durumu. hiç oyuncaklarını paylaşacağı, beraber bisiklet sürecekleri, tostlarını ve gofretlerini ikiye bölecek bir kardeşleri olmamıştır çünkü.

o yüzdendir ki; sevgilisizlik veya arkadaşsızlık vız gelir bize. biz yalnızlığa bacak kadar boyumuzla bağışıklık kazandık.

300 milyon türk bir olursa amarika ve çin'den sonra 3. en büyük ekonomi biz oluruz

mergen
türki cumhuriyetleri gezen bir çok tanıdığımın söylediği üzere azerbaycan dışında diğer hiçbir türk devletinin umurunda değilmişiz. özellikle de kazakistan, özbekistan ve kırgızistan tarzı zamanında sscb'nin şimdiyse rusya'nın etkisinde olan devletler hâllerinden ve rusya'dan oldukça memnunlarmış. bu tip bir turan tarzı birleşmeye oldukça soğuklarmış.

ama ne yalan söyleyim; ben de çok isterdim böyle bir turan birleşmesini.
(bkz:kızıl elma)

20 haziran 2017 çocuklara musallat olan cübbeliler

mergen
arkadaşlar başlığa az evvel ekşi sözlük'te denk geldim. oradaki bir yazar arkadaşımızın başına gelen ve ekşi sözlük'te birinci ağızdan anlatılan ve videosu da bulanan bir rezalet. sizin de görmenizin doğru olacağını düşündüm. yazarın girisi ve olayın videosu:

"merhaba,
bugün işim gereği eminönü'ne gittim. tramvay'dan indikten sonra cübbe giymiş iki kişinin 13-14 yaşlarında iki çocukla konuştuğunu fark ettim. yanlarından geçip gidiyordum ki konuşmanın çocukların yediği dondurma ile alakalı olduğunu anlayıp durup dinlemeye başladım, çocuklara söyledikleri "burası müslüman ülke, burada böyle yapamazsınız, herkes oruçlu" temalı söylemleri bitmeyince olaya dahil oldum ve çocukların yanından uzaklaştırdım. beni de yanındaki yaveri ile birlikte biraz tehdit etmeye kalkışsa da geri adım atmayınca uzaklaştılar, üzüldüğüm nokta ben gelmesem kimsenin o iki çocuğa sahip çıkmıyor oluşuydu." @esek kadar adam

video: https://twitter.com/…adam/status/877142863628431360

yeni türkiye'nin özeti. yolda kocasından dayak yiyen bir kadıncağıza yardım etmezler fakat dondurma yiyen küçücük çocuklara bela olurlar.
2

askerimizi zehirleyen firmanın araştırılmasını akp-mhp'nin reddetmesi

mergen
biri adalet, hoşgörü ve iyilik temeli üzerine kurulduğu iddia edilen islam dininin politik temsilcisi.

diğeri birincisi kadar islam yoğunluklu olmasa da islam'ı yine barındıran üstelik de milliyetçilik gibi bir ideolojiyi benimseyen (ki türk töresinde 'asker' ve 'askerlik' kutsaldır.) partidir.

bu vatan evlatlarının defalarca kez ihmalkarlıkla (umarım kasti değildir de ihmaldir, bunu isteyecek konuma getirdiler bizi.) zehirlenmesi sizin adalet, insanlık ve dininizin neresinde?

ben söyleyeyim. dininiz aslında umurunuzda değil. türklük veya milliyetçilik umurunuzda değil, millet hele hele de askerimiz hiç umurunuzda değil.

sizin dininiz para ve rant, allah'ınız iktidar ve koltuk hırsı olmuş. allah belanızı versin.

ahu tuğba ile meriç erkan'ın tüm kanalları işgal ettiği karanlık dönem

mergen
meriç zamanında biyografisine şöyle giriş yapmış bir adamdı: "neil armstrong'un aya ayak bastığı 22.07.1969 tarihinde çok sevdiğim samsun'umda dünyaya geldim. yani neil aya ben dünyaya!"

ahu da rol yapmaktaki yeteneksizliğinden dolayi her filmde konsomatris rolunu oynayan, sonrasında da magazin programlarının konu sıkıntısı çekmemesi için maşa olan bir kadındı.

aralarındaki ilişkinin yılışıklığını ve medyatikliğini sizin takdirinize bırakıyorum.

laik sözlükte adalet

mergen
kan akmadan devrim olmaz. böyle radikal bir karar sonrasında elbette ki kurunun yanında yaş da yanacaktı. yönetim bu olaya daha da yaratıcı ve adil bir çözüm getirebilir miydi bilemem. belki de getirilebilirdi. ama benim yarın lys fen sınavım var. malesef umursayamıyorum puanmış eksi-artıymış.

atatürk

mergen
mal varlığının şaibeli olduğunu iddia eden yobazlarca eleştirilen ulu önder.

eleştirmek elbette hakkın ama azıcık utanman varsa bu şekilde kahpece iftira atma. gerçi belki de iftira attığının dâhi bilincinde olmayan bir cahilsindir. neyse madem öyle ata'nın mal varlığından bahsedelim.

buraya hepsini teker teker yazmanın hiçbir alemi yok elbette. google'de aranarak rahatlıkla resmi evraklara erişilebilir. asıl irdelenmesi gereken nokta vefatından sonra mirasını kimlere bıraktığıdır. öldüğünde mâl varlığı şu şekildedir:

emekli Hesabı; 19.566 lira, -4 numaralı hesap: 73.019 lira, – 2 numaralı hesap: 1.519.892 Lira, -iş bankası hisse senedi: 119.694 lira, – çeşitli diğer hisseler: 25.125 lira.

sizce bu mâl varlığı küllerinden yepyeni modern, laik, demokratik bir devlet kuran, bir milleti ipten alan önder için çok mu uçuktur, elbette değildir. bugün namussuzlukla birlikte yandaşlara sağlanan imkanlarla, ayakkabı kutularından çıkan milyon dolarlarla zengin olan basiretsiz siyasetçileri gördükçe ben az bile diyorum. vasiyetinde belirttiği hususlarsa aşağıdaki gibidir:

1- Nutuk ve iş Bankası hisse senetlerinin kendisine düşen kısmından yaşadıkları müddetçe; Makbule'ye ayda 1000, afet'e 800, Sabiha'ya 600, Ülkü'ye 200 ve Rukiye ile Nebile'ye 100'er lira verilecektir.

2- Sabiha 'ya bir ev alacak kadar para ayrılacaktır.

3- Makbule yaşadıkça Ankara'da oturduğu ev emrinde kalacaktır.( Kız kardeşine yaşadığı müddetçe bırakıyor)

4- İsmet inönü'nün çocuklarının yurt dışı tahsilleri için gereken yardım yapılacaktır.

5- Geri kalan para ise yarı yarıya Türk Tarih Kurumu ve Dil Kurumu'na aktarılacaktır.

tüm mal varlığını hazineye ve kurduğu kurumlara bağışlayan atatürk'ü bu konuda fütursuzca eleştirmek cahillikten öteye gidemez. tabi google amcanın her söylediğini doğru kabul eden yeni nesil gençlerimiz bunun ne kadarını idrak edebilir bilmiyorum.

'atatürk'ten hatıralar' kitabında da bu konuda merak ettiğiniz her şeyi bulabilirsiniz. çünkü bizzat atatürk'ün özel kalem müdürlüğünü ve genel sekreterliğini yapan hasan rıza soyak tarafından kaleme alınmıştır.

yani sonuç olarak illa ki atatürk'ü karalamak istiyorsanız buradan çok zor emin olun. çünkü mustafa kemal atatürk ölmeden önce açıklayamayacağı hiçbir şey yapmamış ve arkasında sizin gibilere malzeme olacak hiç bir soru işareti bırakmamıştır.

demokrasi

mergen
2 aptalın 1 akıllıyı yönettiği sistem olarak da ifade edilebilir.

maalesef ülkemizdeki en ateşli solcuların dâhi derdi hiçbir zaman statüko olmuyor. hepimizin derdi hükümet ve uzun ile. bazen eleştiri oklarını iktidar, muhalefet ve hükümet kisvelerinden çıkartıp doğrudan devletin yapısına saplamalıyız. yoksa devrim dediğin nasıl olurdu? bu da şöyle olabilir: akp'yi değil de 15 senedir ona iktidarı bahşeden demokrasi sistemine dönmeliyiz. ne kadar doğru işliyor? şu an hâla geçerliliğini koruyor mu? yapısındaki hataları düzeltmek için neler yapılabilir?

istiklal marşı'nın değiştirilmesi

mergen
değiştirilmesini tabi ki de konuşabiliriz. özgür bir ortam diye nitelendirdiğimiz sözlüğümüzde sırf fikrini beyan etti diye arkadaşımızı linç etmek çok yanlış.

anayasanın maddelerini belirten arkadaşa gelirsek de; elbette milli mârşımız değiştirilmesi teklif dâhi edilemeyecek 3 madde arasında. fakat bu konuşamayacağımız anlamına gelmez. belki de gün gelir bugün öngöremeyeceğimiz şartlar sebebiyle başkentimizin değişmesini bile gündeme alabiliriz. çünkü türkiye cumhuriyeti'nin çıkarları esastır. eğer gerekirse neden olmasın?

ancak bana da sırf arapça kelimeler kullanıldı diye kaldırmak çok saçma gelmekte. eğer değiştirilmesinin önünde tek argüman buysa bence de konuşmak boş. istiklâl marşımız kurtuluş savaşı yıllarındaki zor günler geçiren aziz türk milletini motive etmek ve mânen güçlendirmek için yazıldı zaten. haliyle o gün ki halkın anlayabileceği dille yazılması çok normal. öz türkçe ile yazılsaydı da millet anlamadan boş boş baksa mıydı yani?

dil üzerinden yürütülen bu tip saçma fikirleri senelerdir atatürk'ün gençlik'e hitabesinden arapça ve farsça kökenli kelimeleri atarak hiçbir şeyin kalmadığını ifade etmeye çalışan atatürk düşmanlarının propaganda çabalarına benzetiyorum.

the last of us

mergen
play station tarihinin en iyisi olduğunu düşündüğüm oyundur. senaryosuyla sizi dünyasına alır ve temel ihtiyaçlarınızı dâhi gidermenize engel teşkil edebilir. şimdi ki pesçi veletlerin birçoğunun bu efsaneden haberleri bile yoktur ne yazık ki.

2019 türkiye genel seçimleri

mergen
2019'da erdoğan'a karşı zafer isteniyorsa hem chp hem mhp hem de hdp tabanına hitap eden bir aday bulunmalı. türkçü kimliği ile öne çıkan bir aday olursa hdp seçmeni asla desteklemeyecektir. ya da tam tersi durum da aynen söz konusu. mhp ve hdp kitlesinin kafası birbirlerine karşı 'ne derlerse tersi doğrudur' ekseninde olduğundan tüm türkiye'yi yansıtan, sevilen ama adı daha önce politik bir olaya karışmamış bir aday olmalı.

yani önceliğimiz mhp-hdp buluşmasını sağlayabilmek. o da şu coğrafyada maalesef çok zor.

tarih hocasının çomar olması

mergen
biliyorum genellemeler hoş değildir ama muhtemelen akp'lidir. en radikal görüşleri osmanlı üzerinedir. üstteki arkadaşın da ifade ettiği gibi 'vahdettin hain değildi' derler. ya da 'lozan hezimetti' veya 'ismet inönü haindi' bile diyebilirler. halifelik hasretiyle yanar tutuşurlar. mehteranla gaza gelip ecdad olarak kendilerine yalnızca fatih, yavuz ve kanuni'yi belirlemişlerdir. son olarak; mide bulandırırlar.