confessions

harflervekibrit

Şarap  · 9 Temmuz 2017 Pazar

  1. toplam giri 407
  2. takipçi 10
  3. puan 6321

ezanın türkçe okutulması

harflervekibrit
Karşıladıkları kavram alanı olarak bir dildeki bir kelime asla "tam" anlamıyla başka bir kelimeyi karşılamaz. Kur'an-ı Kerim'i ve ezanı ille de Arapça okumak isteyenlerin mantıklı açıklaması budur. Kur'an'ın mealini yazma görevi atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır'dan önce Mehmet Akif Ersoy'a verilmiştir.(ülkede Arapça'yı en iyi çevirebilecek kişi kendisi olduğu için.) Ezan Türkçe olarak okutulmaya başlanınca Akif, yazdığı mealin birebir çeviri olarak görülüp namazın ve ibadetlerin onun yazdıklarıyla yapılacağını düşündü, başta söylediğim nedenle ve korktu. Kendisi, "ben bu vebalin altına giremem." diyerek, yıllarını verdiği emeğini bir kalemde yakıp kül etmiştir.
Bana kalırsa ikisini de okumak en iyisidir.
4

edip cansever

harflervekibrit
Saate Bakmak / Edip Cansever

Varsın her şey sonraya kalsın
Sonraya, en sonraya
Sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil.
Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse
O kadar yakın kalplerimiz birbirine
Ölü bir denizi bile bir tartışmaya çevirdik
Kayaları taş devrine göre ölçtük biçtik
Kalemlerimizi kesilmiş çiçek sapları gibi attık
Kapıları açarken birbirimize ağladık.

(Ne kadar da çok severmişiz birbirimizi
Sahi ne kadar da çok severmişiz
Yıllarca, yüzyıllarca öpüştük
Sigaralar tuttuk, içkilerin en iyisini sunduk
İstersen bu gece burada kal, dedik
Sağlığımızı sorduk, bir sürü ilaç adları saydık
Sık sık görüşelim, olmaz mı dedik
İyi bildiğimiz ne varsa yaptık, ayrıldık
Ortada
Her zamanki gibi bir karanfil kaldı.)
Köşedeki tütüncü silaha çevirdi sigaralarını
Ödemesi çok güç sigaralara
Manav yarı anlamlı güldü biz geçerken
Eriklerden, çileklerden, o canım kirazlardan bile utanmadan
Hani o çocukluk küpesi olan kirazlardan
Hani rengi içimize göre değişen: mor, mavi, pembe, sarı
İlk defa merhaba dedi bir balıkçı
Çırparaktan elindeki suyu ölgün bizlere
Sigarası dudağında:merhaba!
Ya peki biz ne dedik, ne dedik
Yoldaki bir taşı şöyle bir kenara koyduk
Yakamıza rastgele bir çiçek iliştirdik
Su satılan dükkanlara baktık ,yüzümüz cam cam ışıdı
Ve leylak kokuları gibi kendi kokumuza uzandık
Köşeyi döndük, bütün köşeleri hızla döndük
Su birikintilerinin ağaçlandığı eski bir sokağın tarihinde
Şöyle yazdı:
Her şey sonraya kaldı.

Ey ayaklarımızın dibindeki yoksul gül
Gölgesi yüreklerimizin
Öfkemiz sevgiye benziyor şimdi, sevgimiz öfkeye
Ve tartışmaya çevirdiğimiz deniz ölüler bırakıyor
Çıplak ölüler
Birbirine kenetlenmiş ölüler halinde.

Bir otobüse biniyoruz, sahiden biniyor muyuz
Söyle, nerde “Göğe bakma durakları”, nerde
Birinin elinde gazete ve süt
Gazete mi, evet gazete
Bütün manşetler tutsaklığı ve yenilgiyi çağrıştırıyor
Paramızı veriyoruz, üstünü alıyoruz, bozuk paralar
Cebimizde nikel
Cebimizde sarılmış ölüler halinde.

Her şey bir hızlı adım olmamaya
Ama gün gibi taptaze bir umut gözlerimizde
Saatlerimize bakıyoruz hiç yoktan
Çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak
Yemyeşil bir su takılıyor akrebe, bir çavlan
Yüzü akide gibi parlayan bir gün takılıyor yelkovana
Anılardan anılardan çoktan vazgeçtik
Yaşadığımız bugün nasıl
Güzelliğimiz hangi güzellik.

Biliyor muyuz, hayır, bilmiyoruz da
Acılarımızdan bir yaz kurduk onarıyoruz
Belki bir hazırlık bu başka yazlara
Yakın yazlara, uzak yazlara
Çünkü her şey eskiye kaldı, anılar bile
Her şey, ama her şey eskiye kaldı
Vakit yok bir daha yemyeşil eylül tramvaylarına.

akşamın şiiri

harflervekibrit
Ben bir gün giderim ki neyim kalır
Eksik bıraktığım her şeyim kalır

yaz günü kim ister ki öldüğünü
eksik bıraktığım her şeyim kalır

yaşamam bir beyazlık gibi sanki
eksik bıraktığım her şeyim kalır

genişlerim dağılırım beyazım
ben bir gün giderim ki neyim kalır

ben bir gün giderim ki ey diri at
elbette benim de bir şeyim kalır
/Turgut uyar

şarkılardaki mantık hataları

harflervekibrit
"severek ayrılalım
Aşka hasret kalalım eğer mutlu olursak
Yeniden barışalım."
En ifrit olduğum bu, madem ayrı mutlusun niye yeniden barışıyorsun?

"Unut beni sevgilim, ben unutmuyorum" var gece yolcuları'nın, madem unutmayacak niye unut diyor?

"Hani bir yağmur yağar da bazen
Hani gök gürler ya arkasından
Hani şimşekler çakar peşinden" burada bu olaylar tam tersten olmalı, ışık hızı hepsinden hızlıdır, önce şimşek çakar sonra gök gürler. Yalnız bu şarkıdaki diğer bütün tespitler tam isabettir. Özellikle yıldızların kaydığı yerini çok severim.

kitap okuyan insan

harflervekibrit
kaçıyordur, bir çıkıştır, kendi hayatından başka hikayeleri de hepsini, hepsini birden yaşamak istiyordur, kafasının bir kenarında bitmeyen ve aslında okudukça biten bir hikâye olsun istiyordur, hayatındaki zaman parçalarını okuduğu kitaba göre adlandırıyordur, canı sıkılıyordur, kitaplardaki kişileri gerçek insanlardan daha nitelikli buluyordur, bir kitabı merak etmek bir insanı merak etmekten daha kolay geliyordur, falan filan.

orhan veli kanık

harflervekibrit
1914-1950 Orhan veli, yazar sadece mezar taşında. Bu tesadüfi kafiye o kadar hoşuma gitmişti ki hangi yılda ölsem diye düşünmüşlüğüm vardır. Zaten kendisinin de böyle şeylere kafa yorduğunu kitabe-i seng-i mezar şiirinde görürüz.
Bir gün Orhan veli ve Yahya Kemal(aruz ölçüsünün o yıllardaki temsilcisi) vapurda karşılaşırlar. Orhan veli ona aruzla yazdığı bir şiirini okur, Yahya Kemal çok beğenir: "gençler bizi geçecek anlaşılan," der. Orhan veli: "efendim kusura bakmayın, ben bunları dalga geçmek için yazıyorum," der. Aruz ile yazar, kendini kanıtlar, ondan sonra Türk şiirinde istediği devrimi yapmak için adım atar. Divan şiiri sadece Arapça Farsça eğitim almış saraya yakın belirli bir kitlenin yazabildiği ve anlayabildiği bir şiirdi. Orhan veli bu gidişe bir dur demiş, kesin ve etkili adımlar atmak için ilk zamanlar adeta saçma sapan şiirler yazmıştır. Onun amacı sokaktaki insanların da şiir yazabileceğini, şiirin kimsenin değerlendirmesine ihtiyaç duyulmayacak bir kavram olduğunu cümle aleme göstermekti. Gösterdi de. Neden bir şiirde "nasır" kelimesi geçmesin ki, dedi. Neden Süleyman efendi gibi "önemsiz" birine şiir yazılmasın? Tüm kuralları alt üst edip "şiir"in tanımını değiştirdikten sonra kendi kimliğini bulmuş derin şiirler yazmıştır. Yapılamayacak olanı yapmış büyük bir insandır.

kara kule

harflervekibrit
Stephen King'in aynı isimdeki romanından uyarlanmış dün izlediğim filmin adı. Evrenin merkezindeki kuleyi yıkmaya çalışan siyahlı adam ve ondan intikamını almaya çalışan silahşör arasındaki fantastik savaşı anlatıyor. Bu film ile birlikte atalarımızın yolundan şaşmamamız gerektiğini anladık.(ben şaşmışım) bir de düşmanların birbirine"eski dostum" diye hitap ettiği filmlerde, flaşbek yapılıp bunların geçmişte bir kız meselesi yüzünden birbirine düştüklerini görmek istiyorum, bu açıdan hayal kırıklığı idi. Kitaplar seri imiş anladığım kadarıyla, belki sonraki filmde görürüz çekerlerse. Herkes bi Ramiz dayı ile Kenan olacak diye bir şey yok çok da beklentiye girmemek lazım Stephencığım king'ten. Güzel filmdi.
21 /