confessions

poncikobella

votka  · 5 Haziran 2017 Pazartesi

  1. toplam giri 197
  2. takipçi 23
  3. puan 3564

ırkım

dr vitus werdegast
müthiş önemli bir etken.

mesela ben mensup bulunduğum milletten dolayı makatımdan ateş püskürtüp uçabiliyorum. ispanyollar uçabilir mi? hayır. allahın el cordobezleri nereden bilecek taşıdıkları kan müsait değil. ama ben uçuyorum. bir de +10 skill puanı kazanıyorum. bu yüzden mensup bulunduğum ırkı üstün görüp gurur duyuyorum. evet beynim var benim.
2

lahmacun

azadi
Iri kıyım ve bol kıyma ile, ince hamurla yapılırsa, yanına da bol limon ve yeşillik konursa, hele hele bir de yayık ayran varsa; ay devam edemiycem. ..


Edit:bu lezzet Muhammed in zamanında da olsaydı, eminim bugün kuran cennette yukaridaki tarife yakın vaadlerden de bahsederdi

sözlükte attığı eksiyi tokat zanneden puan düşkünü ergenler

prometheus
Bu kişiler aynı zamanda puan sistemi değişince puanları düştüğü için sözlükten soğuduğunu beyan etmiş kişilerdir.

"aman benim puanıma bir şey olmasın" mantığı ile arkadaşlarına kendilerini seri favlatan tip puan da puan diye diye kendi başını yemiştir. Burayı reel hayattan daha cazip bulan kişi, elbette üzülecektir bu durumdan.

Yine aynı kişi sevgilisine twitter ve instagram gibi platformlar üzerinden hayatı dar eder.

ilişki tavsiyeleri

ickial
erkekseniz sıkmayın, evcil hayvan gibi davranmayın
kadınsanız ota boka triplenmeyin, illa kavgalarınız olacak, her kavganızda yıldız tilbe şarkılarındaki efkara bağlamayın.

genel tavsiye: bi şey olduğunda veya duyduğunuzda ne olup bittiğini anlamadan ilişkiyi sarsacak tavırlarda bulunmayın, unutmayın ki sinirliyken ağızdan çıkan laflar aslında içimize ukte olan şeyler oluyor. sonradan pişman olacağınız şeyler sarfetmeyin. (bkz:iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak)

sözlüğe gelmesini istediğiniz özellikler

mergen
bana kalırsa sözlüğün aktifliğinin düşük olmasının en büyük sebeplerinden biri beğeni sayılarının düşük olması. yani sözlükte 40 online yazar var ama oldukça hoş diyebileceğimiz bir giriye yalnızca 3-5 dolaylarında beğeni gelmis. haliyle bir giri girdiğimizde olumlu veya olumsuz bir reaksiyon bekliyoruz.

yazarlarımızın geneli de bu noktada beğendikleri giriyi favoriyeleyip bırakıyor. bunun sebebi de bana kalırsa giriyi yazan kişiye karşı 'ben senin girini beğendim' demek gibi bir şey oluyor. karşımızdakine beğendiğimizi göstermek istiyoruz. çünkü favlayınca nick ile bildirim giderken, beğenildiğinde 'bir yazar' olarak görünüyor.

bence bu durumu aşmak için de beğenildiğinde de karşı tarafa nick ile bildirim gitmesi yeterli olacaktır. en azından sadece böyle olmasa da 'açık oyla' tarzı bir ibare getirip nickinin bildirim olarak gidip gitmeyeceği yazarın tercihine bırakılabilir. eminim bu değişiklikten sonra artı/eksi trafiği artacaktır.

yalnız yaşamak

oijya adam
1 senedir yalnız yaşıyorum sanırım. İlk 3 ay o kadar kötü bir şekilde geçti ki, kafamı yastığa koyduğum zaman acı çekiyordum resmen. Yemek yapmayı öğreniyorsun, kendine yetmeyi öğreniyorsun. Zaten o koca kalabalıkta yalnız hissediyorken kendini, bu yalnızlık fazla koymuyor insana. sonra eve geldiğin zaman o sessizlik mutlu ediyor. düşünceler derinleşiyor, 7.ay anlıyorsun sınavı geçtiğini. Arada poğaça göndermek isteyen olursa sevinirim.
2

3. nesil kahve akımı

baristaman
1. dalga akım; nescafe , jacobs gibi suda çözünebilen kahveciler
2. dalga akım; starbucks, cafe nero, gloria jeans gibi büyük şubeleri olan, kahvelerini büyük kahve kavurma alanlarında kavuran, instant kahvelere nazaran çok daha kaliteli kahve içmeye imkan sağlayan kahveciler
3. dalga akım ise; 2. dalga kahvecilerden yola çıkarak specialty coffee olayına farklı bir bakış getirip gerçekten kaliteli kahve çekirdeklerini alıp, haftalık bilemedin aylık olarak kendileri kavurup mümkün mertebe taze, aromatik kahveler hazırlayan kahvecilerdir.

3. nesil kahveciliğin kendine özgü demleme ekipmanları vardır. Taze demlenmiş farklı aromalardaki kahvelerin tadına varmanız gerek dostlar.

facebook'ta yabancı isimle hesap açılan karanlık dönem

el presidente
Yine gece gece aklıma gelmiş dönemdir.

Sınıfta bir kız vardı hiç unutmam, adı ceren'di. Facebook'ta açtığı hesabın ismi "anastasia colette"

Sjdkksjd düşünsenize o anastasia süslenip püsleniyor, tam dışarı çıkacak annesi "kız şu çöpleri at giderken!" Diye sesleniyor odadan

Benim james Winchester isminde arkadaşım vardı Facebook ta.. adı yakup, ailesi van'da yaşıyor. James Winchester ne len? Burası csi miami'mi amk

Çok zor dönemlerdi çook.

kova kadını

okuzgoturen
Burcumun kova, yükselenimin ikizler olduğunu duyan herkes acayip tepkiler veriyor. Aslında o kadar da kötü değiliz kova kadınları olarak. Biraz bilmişiz, dik kafalı ve özgürlüğümüze düşkün olsak bile hümanistiz, yardımseveriz, entelektüel ve bakımlıyız. Çokça da anaç bir yapımız var. Sevgi yumağıyız. Sevin bizi. Korkmayın o kadar.

laik sözlük'ü kalkındırıyoruz kampanyası

prometheus
Bu başlığı açan ve destek veren herkes var olsun diye düşündürdü! Dayanışmayı gerçekten büyütmek adına sitelere damar damar yayılıp tanıtım başlıkları açmayı öneriyorum. Herkesin yapabileceği bir şeyler vardır. Hep beraber sözlüğümuzu büyütelim! Diğer sözlüklerden ayrılan bir yönümüz daha olsun!

Kolay gelsin dostlar!

bugün sözlük için ne yaptın

prometheus
Laikdașlar olarak her gün bir kere düşünmemiz gereken şey diye düşünüyorum. Bir yazar olarak sözlüğümüzün her geçen gün gelişen ve genişleyen bir platform olduğunu oldukça rahat gozlemleyebildigimi söyleyebilirim.

Birbirimize her platformda olduğu gibi bu platformda da destek olmamız ve platformun büyümesinin, bizlerin gelişmesi, sözlüğe açılan her başlığın bizlere bir şeyler katması ve ufkumuzu, entelektüel birikimimizi arttırmasını temenni ediyorum. Bu bağlamda,

Sözlük yazar sayısını arttırmak için forum siteleri, yazarliklarimizin bulunduğu diğer sözlüklerde duyurular yapıldı mı?

Çevremizde bizler gibi olan, aynı kaygıları taşıyan arkadaşlarımızı bu platforma kazanabildik mi?

Sözlük kuralları çerçevesinde, ilgi alanlarımızla alakalı başlıklar açıp Laikdașları bilgilendirdik mi?

Bunlar gibi soruları günde bir kere de olsa düşünmemiz ve ufak adımlar atmamız gerektiği düşüncesi içerisindeyim. Güçlü sözlük, güçlü bireyler!

recep tayyip erdoğan'ın aslında zeki biri olmaması

valonqar
Yanlıştır. Bugüne kadar hiç "akpli değilim ama..." diye bir cümleye başlamadım; başlamayı da düşünmüyordum. Ama bu adam zeki adamdır. Eğer bu koltuğa gelebiliyor ve halkın hala yarısından fazlasını kandırmayı, ne yaparsa yapsın her işinin doğru olduğuna inandırmayı, insanlara "bizim için ikinci bir peygamber gibidir", "ona dokunmak ibadet gibidir", "mekke ve medine kutsalsa Siirt ve Rize de onlar kadar kutsaldır" dedirtebiliyor ve kendisini destekleyenler hiç sesini çıkarmıyorsa bu adam zekidir. Öyle ya da böyle. Zeki adam. Aksi iddia edilemez.

Edit: bu arada iq'm 69'dan düşük değil. Eminim. Evet.

sözlüğü facebook sayfası gibi kullananlar

azadi
Evet burası TDK değil, dogrudur. Ancak nihayetinde esas amacı bilgi edinme odaklıdır.
Burada başlık açarken, ya da herhangi bir başlığa giri yazarken sırf makara yapmak niyetinde iseniz, lütfen bunu grup ya da sayfalarda yapın.
Tabiiki üslubun mizahi olması, espriler, ironiler serpistirilmesi Sözlüğün genetiginde vardır; Ancak mutlak surette giride başlık hakkında bir bilgi olmalıdır. Ki sözlük kâale alınsın, yazar kaale alınsın. Kapiş?

güzel olan şeylerin sonradan bozması

lexxpowder
filmlerde sık sık rastladığımız acı gerçek.

bir film yapılır ve inanılmaz bir tepkiyle karşılanır. müthiş olumlu yorumlar ve inanılmaz para kazandırır. marka haline gelir bu film. oyuncuların önü açılır, yönetmen ve yapımcı prlarını tavan yaptırır. film tam bir efsane olur. bloglarda ve sözlüklerde başlıkları atılır. kimi zaman çok beklemeden 2. film duyurulur ve yine inanılmaz bir beklenti içine girmemiz sağlanır. kesin sinemada izlemeliyizdir böyle bir filmin devamını. ama...

ikinci film tam bir hayal kırıklığı olur. ne oyunculuklar ilki kadar kalitelidir, ne senaryo ilki kadar özgündür ne de yönetmen ilk film kadar üstüne düşmüştür. tam bir fiyaskodur. hayal kırıklığının kelime anlamıdır. yine güzel olan bir şey sonradan bozulmuştur.

bir diğer örnekte insanlar ve ilişkiler hakkında. şöyle ki;

şimdi diyelim bir eşle beraberlik içerisine girdik ve her şey inanılmaz iyi gidiyor. birbirimize saygılı, sevgili, her konuda ılımlı, birbirimizin sözünü dinleyen, yalan söylemeyen ütopik bir iliişki yaşıyoruz. bu ne kadar sürebilir böyle? mümkün müdür? kesinlikle değil. ne olursa olsun bir yerde patlak verir ve zaman aşımına uğrar. çok görüşülüyorsa sıkılınır, az görüşülüyorsa güvensizlik başlar. oldu ki o zamana kadar dürüst davranıldı, ufak yalanlar başlar ve bu yalanlar ''merve'ler de kalmak'' seviyesine kadar gider. her şeyin bir son kullanma tarihi vardır. her güzelliğin, her yaşamın, her evrenin ve her mutluluğun...

tamam o kadar demoralize olmayın. sadece güzel şeylerin değil, kötü şeylerin de sonu vardır. her yalanın, her aldatmanın, her sıçıp batırmanın, her kötülüğün yine sonu gelip güzel şeylerin başlayacağı bir zaman gelecektir. buna da karma denir.

edit: imla

hugh laurie

seranimo
Dr. House diye gönlümüze taht kurmuştur, zâtına doktorluk rolü öylesine yapışmıştır ki Chance denen yeni bir dizide tekrar bu mesleğe sahip bir insanı canlandırmaktadır. Bu yaz izlemeyi umuyorum, beklentilerim yüksek.

yıldız teknik üniversitesi'nin cumhurbaşkanlık sarayı'na eklenmek üzere boşaltılması

lexxpowder
geri kafalı zihniyet yeni icraatı.
yıldız teknik üniversitesi cumhurbaşkanlığı sarayına eklenmek için boşaltılıyormuş.
ülke günden güne geriye gidiyor. yıldız teknik üniversitesi gibi bir üniversite bile böyle kolay hiç edilebiliyorsa, bu ülkede umut beslememek gerek.

http://www.birgun.net/haber-detay/yildiz-teknik-universitesi-erdogan-icin-bosaltiliyor-158256.html

edit: yanlış anlaşılmayı engellemek adına, üniversite taşınıyor. kapatılmıyor.

valenzetti denklemi

gralder
Enzo Valenzetti, 1920 yılında doğmuş İtalyan bir matematikçidir. Normal insanlardan farklı olduğunu 16 yaşında doktorasını yaparak göstermiştir. Valenzetti, bir matematikçi olmasının yanında kendisini asıl ünlü yapan şey, bulduğu denklemdir. Bir matematikçi olarak Birlemiş Milletler bünyesinde çalışmıştır. Bu bile ortada bir tuhaflık olduğunu göstermektedir. BM, Valenzetti'den insanlığın sonunun ne zaman geleceği hakkında bir çalışma yapmasını ister. Valenzetti, çalışmaları sonucu 4, 8, 15, 16, 23 ve 42 adlı sayılardaki denklemi bulur. (Valenzetti Equation)Valenzetti, bu denklemi yeryüzünde şu ana kadar doğmuş tüm insan sayısından savaşlar, hastalıklar, açlık gibi birçok etkeni göz önüne alarak oluşturmuştur. İnsanoğlunun sonunun ne zaman geleceğini dakikası dakikasına bulmuştur. Peki bu denklem nasıl açıklanıyor ya da ne anlama geliyor? Rakamlarla ilgili çok az şey biliyoruz. Örneğin; Valenzetti'nin oğlunun 8 Nisan doğumlu olması yani 08.04. İşin trajikomik tarafı işte burası. Valenzetti, denklemin sırlarından kimseye bahsetmemiştir, en azından biz öyle biliyoruz ve tesadüfe de bakın adamımız tek uçaklı motorda okyanus üzerinde uçarken uçağı okyanusa çakılır ve ölür. Ne yazık ki denklemin sırları da Valenzettiyle ölür, tabi BM'ye denklemin sırlarından bahsetmediyse…
Valenzetti'yi en yakından tanıyan isim, Gary Troup adında bir şirket sahibidir."Valenzetti Equation" adında bir kitap çıkarır. Kitabı artık piyasada bulamazsınız tükenmiş ya da yok edilmiştir. Gary Troup da bir uçak kazası sonucu ölmüştür.(tesadüfün böylesi) Gary Troup'un bu denklemle ilgili Bad Twin adlı bir kitap daha çıkaracakken ölmesi üzerine kitap yarım kalmış ve basılamamıştır.Bu “resmi hikâye”nin bir de gayri resmi yönü var. Söylentilere göre Valenzetti'nin bulduğu bu denklemden haberdar olan Danimarkalı bir işadamı olan Alvar Hanso, kendisiyle iletişime geçer ve onun, kurduğu Hanso Vakfı bünyesinde çalışmasını sağlar. Bu vakfın temel amacı da insanlığı, yaşayacağı bu kötü kaderinden kurtarmak. Valenzetti'nin bu vakıfla çalışmaya başladıktan sonra da“ölümünün senaryosu”nun oynandığı ve aslında kendisinin ölmediği, hatta Temmuz 2006′da İtalya'da San Remo'da görüldüğü bile söyleniyor…Yukarıdaki satırlarda anlattığımız “Lost” dizisindeki efsanevi “Valenzetti Denklemi” ve meşhur 4-8-15-16-23-43 sayıları, tamamen senaristlerin yarattığı, hayali bir durum. Fakat dünyanın sonunu hesaplayan bir denklemin varlığı, hiç de hayal ürünü değil. Bilâkis saygın bilim adamlarının üzerinde uzun süre çalışıp, tartıştıkları bir gerçek. Tüm bu “insanlığın sonu”nu hesaplama süreciyse 1960 yılında başlıyor…1960'ta, "Science" dergisinde Heinz von Foerster imzasıyla yayımlanan bir makale, bilim çevrelerinin dikkatini üzerine toplamış ve tartışmalar yaratmıştı. Avusturyalı fizikçi Foerster, tarihten o güne gelen verilerden hareketle dünya nüfusunun, 13 Kasım 2026'da "sonsuz" noktasına ulaşacağını iddia etmekteydi. Foerster'in bu iddiası, "Kıyamet Denklemi" olarak anılmıştı, fakat henüz denklem yerine tam olarak oturmamıştı. Gerçekten de aradan 23 sene geçti ve tarihler 1983 yılını gösterirken İngiliz astrofizikçi Brandon Carter, insanlığın sonunun matematiksel olarak apaçık ne zaman geleceğini ortaya koyan bir çalışma yayımladı ve iddiaları filozof John Leslie tarafından da desteklendi. Carter'in açıklamasına kadar başka bilim adamları da bunun mümkün olabileceğini söylemişler, hatta çalışmalar yapmışlardı. Örneğin J. Richard Gott, Holger Bech Nielsen gibi bilim adamları da bu tarihin hesaplanması konusunda çalışmalarıyla katkıda bulunmuşlardı. Peki, Foerster'dan başlayıp sayılan isimlerle devam eden bilim adamlarının ortaya çıkardığı denklem, nasıl bir hesaplama yapmaktadır? Kıyamet denklemi, şu ana kadar doğmuş insan sayısından yola çıkarak, insan neslinin ne zaman sona erebileceğini hesaplamaya çalışmaktadır.

yalnız olmak

mergen
ailesinin 'tek çocuğu' olan yazarlar varsa iyi bilirler bu durumu. hiç oyuncaklarını paylaşacağı, beraber bisiklet sürecekleri, tostlarını ve gofretlerini ikiye bölecek bir kardeşleri olmamıştır çünkü.

o yüzdendir ki; sevgilisizlik veya arkadaşsızlık vız gelir bize. biz yalnızlığa bacak kadar boyumuzla bağışıklık kazandık.