confessions

mergen

Bira  · 1 Haziran 2017 Perşembe

  1. toplam giri 64
  2. takipçi 14
  3. puan 1030

istiklal marşı'nın değiştirilmesi

mergen
değiştirilmesini tabi ki de konuşabiliriz. özgür bir ortam diye nitelendirdiğimiz sözlüğümüzde sırf fikrini beyan etti diye arkadaşımızı linç etmek çok yanlış.

anayasanın maddelerini belirten arkadaşa gelirsek de; elbette milli mârşımız değiştirilmesi teklif dâhi edilemeyecek 3 madde arasında. fakat bu konuşamayacağımız anlamına gelmez. belki de gün gelir bugün öngöremeyeceğimiz şartlar sebebiyle başkentimizin değişmesini bile gündeme alabiliriz. çünkü türkiye cumhuriyeti'nin çıkarları esastır. eğer gerekirse neden olmasın?

ancak bana da sırf arapça kelimeler kullanıldı diye kaldırmak çok saçma gelmekte. eğer değiştirilmesinin önünde tek argüman buysa bence de konuşmak boş. istiklâl marşımız kurtuluş savaşı yıllarındaki zor günler geçiren aziz türk milletini motive etmek ve mânen güçlendirmek için yazıldı zaten. haliyle o gün ki halkın anlayabileceği dille yazılması çok normal. öz türkçe ile yazılsaydı da millet anlamadan boş boş baksa mıydı yani?

dil üzerinden yürütülen bu tip saçma fikirleri senelerdir atatürk'ün gençlik'e hitabesinden arapça ve farsça kökenli kelimeleri atarak hiçbir şeyin kalmadığını ifade etmeye çalışan atatürk düşmanlarının propaganda çabalarına benzetiyorum.

yeni nesil kafası

mergen
günümüzün çocukları lüksü seviyor. kötü davranışları var, otoriteye baş kaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok, çalışmak yerine lak lak etmeyi seviyorlar.
çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, tiranı. anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar. onlara itiraz ediyorlar, destek olmak yerine laklak yapıyorlar, şapır şupur yiyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar.

2500 yıl önce, sokrates.

demokrasi

mergen
2 aptalın 1 akıllıyı yönettiği sistem olarak da ifade edilebilir.

maalesef ülkemizdeki en ateşli solcuların dâhi derdi hiçbir zaman statüko olmuyor. hepimizin derdi hükümet ve uzun ile. bazen eleştiri oklarını iktidar, muhalefet ve hükümet kisvelerinden çıkartıp doğrudan devletin yapısına saplamalıyız. yoksa devrim dediğin nasıl olurdu? bu da şöyle olabilir: akp'yi değil de 15 senedir ona iktidarı bahşeden demokrasi sistemine dönmeliyiz. ne kadar doğru işliyor? şu an hâla geçerliliğini koruyor mu? yapısındaki hataları düzeltmek için neler yapılabilir?

piplogo.net

mergen
aziz dostum morpheus sayesinde fark ettiğimiz güzel para kazanma şeysi. ben de denedim şüphelenecek bir şey yok. rahat olabilirsiniz. morpheus'un bıraktığı link üzerinden kayıt olarak hem kendiniz kazanıp hem de ona ufak bir teşekkür etmiş olabilirsiniz.

dolandırılma gibi bir durum mevcut değil. zaten siz de orada ufak da olsa logolar hakkında fikir beyan ederek emek vermiş oluyorsunuz. onlar da bize karşılığını veriyorlar. ayrıca böyle büyük şirketler için 10-20 doların pek bi kıymeti yoktur eminim. aynı zaman da reklam da yapmış oluyorlar zaten bu yolla.

2019 türkiye genel seçimleri

mergen
2019'da erdoğan'a karşı zafer isteniyorsa hem chp hem mhp hem de hdp tabanına hitap eden bir aday bulunmalı. türkçü kimliği ile öne çıkan bir aday olursa hdp seçmeni asla desteklemeyecektir. ya da tam tersi durum da aynen söz konusu. mhp ve hdp kitlesinin kafası birbirlerine karşı 'ne derlerse tersi doğrudur' ekseninde olduğundan tüm türkiye'yi yansıtan, sevilen ama adı daha önce politik bir olaya karışmamış bir aday olmalı.

yani önceliğimiz mhp-hdp buluşmasını sağlayabilmek. o da şu coğrafyada maalesef çok zor.

mahur

mergen
attila ilhan'ın deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan için bir çırpıda kağıt ve kalemsiz zihninde oluşturuverdiği eşsiz şiiridir.

önce sözlerini iliştirelim bu harika eserin:

şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
o mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı

bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazırlık sonbahara

yazılış hikayesi de attila ilhan'ın kendi ağzından:

“12 mart sonrasının kahır günleriydi. bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: deniz'lere kıymışlardı. karşıyaka'dan izmir'e geçmek için vapura bindim. deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm”.

şiirin bir diğer can alıcı noktası da hiç şüphesiz 'müjgan'dır. kimdi bu müjgan? herkes gibi ben de ilk okuduğumda şiiri üstadın âşık olduğu güzeller güzeli bir kadın sandım. ama şiirin hikayesini ve müjgan'ın anlamını öğrendikten sonra
herşey daha da bi anlam kazandı.

...müjgan'la ben ağlaşırım...

bu harika eseri yıllar yıllar sonra efsane bir sanatçı besteledi. ahmet kaya. güzel bir başka ayrıntı da ahmet kaya da şiiri bestelemeden evvel hikayesinden ve kime yazıldığından bihabermiş. izin almak için attila ilhan'ın yanına gittiğinde bizzat ondan öğrenmiş. attila ilhan da besteyi özellikle de nakaratı çok beğenmiş.

şuraya bu harika besteyi de bırakalım. dinleyin. ahmet kaya için attila ilhan için deniz, yusuf ve hüseyin için dinleyin.

https://m.youtube.com/watch?v=EVwYvmoG8Ms

ruhları şad olsun yangın ormanından fırlayan genç fidanların... yüzyıllar sonra bile müjganlar ağlaşacak anılarına.

Ateist olunsa da kullanılan kelimeler

mergen
inşallah, maşallah, vallahi, allah korusun, allah rahmet eylesin vb. olarak uzatılabilecek kelimeler ve ifadelerdir.

ben ateistim. ancak müslüman bir arkadaşım bir hedefini anlattığında 'inşallah' derim. ya da çocuğunun çok zeki olduğunu görsem 'maşallah' derim. ölmek istiyorum falan dese 'allah korusun' derim. ya da bir cenazeye gittiğimde 'allah rahmet eylesin' derim.

çünkü bunların dini yönelimlerle hiçbir ilgisi yok. mesele sadece karşıdaki insanın inancına hoşgürülü olmaktır. sevincini, heyecanınını, üzüntüsünü, acısını paylaşmaktır. keşke yurdumun tüm insanları birlikteliğe din, dil, ırk diye değil de kültürel bütünlük olarak bakabilse.
3 /