ağızda shitpost tadı bırakan girilerinden anladığımız kadarıyla arkadaş kendini toplumun diğer kalanından çok farklı ve akıllı zannediyor. tipik muhalif, sıradan, vasat bir türk genci olduğunun farkında değil. hayallerini paylaşacak insanlar bulamıyormuş da kendine benzeyen adamlarla karşılaşamıyormuş da bilmem ne. bi siktir git amına koyayım. Kimi kandırıyorsun? İnsan içine çıkıp sohbete daldığımda 100 insandan 99'unun seninle aynı vasat fikir yapısına sahip olduğunu görüyorum. Bu ülkede muhalif ve iktidar yalakası farketmeksizin hiçbir vatandaştan farkın yok. beyaz türk olmaya çabalayan sıradan bir anadolulusun sadece, bunu da beceremiyorsun. basitsin.
Reel veya sanalda senin gibi basit insanlarla herhangi bir konu üzerinde münakaşaya girmek zorunda kaldığım vakit peşin peşin düşüncelerinizi merak etmediğimi söylüyorum. Diyorum ki: Hayır ahbap düşüncelerini kendine sakla, gerçekten merak etmiyorum, blabla konusu hakkındaki vasat düşüncelerin umurumda değil, üzerine kafa yorduğunu veya derin bir düşünme yoluyla bu sonuca vardığına sanmıyorum. Muhtemelen sikko bir internet sitesindeki sikko bir yazarın kaleme aldığı sikko bir yazıyı ezberleyip bana anlatıyorsun. Üzerine kafa bile yormamışsın. Lütfen diyorum lütfen engin bilgi birikimini kendine sakla, Allah rızası için kimseyle paylaşma. Fakat sosyal hayatta bu kadar kişi içinden sıyrılıp sanalda senin gibi dangalaklara maruz kalmak can sıkıyor.
tip, ortadoğululuk ve kız mevzusuna hiç değinmeyeceğim. çoğu konuda olduğu gibi bu konularda da safsata yapıyorsun. Ayrıca senin gibi son derece basit bir mahlukata neden uzun uzun açıklama yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok.
edit: bu arada eğlence başlığına attığım giriyi sana misilleme olsun diye yazmamıştım. çocuk gibi ota boka alınıp laf sokma yarışına girmeye çalışıyorsun.
Bir de attığı metni göreyim diye hem girinin altına hem de nick6'ma yazmış hahahahahahahahah
mustafa sandal - isyankar eşliğinde votka içerken evin içinde soyunuk bir şekilde sertap erener, mustafa sandal ve doğuş dansı yapıp hazzın doruklarına ulaşıyorum hahahahaha. İnsanların yalnızlık mevzusunu gereksiz yere abarttığını düşünüyorum. Hiçbir sosyal ortamda bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Zaten birçoğunuz siktiri boktan mizah anlayışlarına ve fikirlere sahipsiniz. Çekilmiyorsunuz aq hahahahaha.
üzerine 2008 yılından beri çalışılan yönetmenliğini martin scorsese'nin yaptığı içinde robert de niro, al pacino, joe pesci gibi efsane isimleri barındıran 140 milyon dolar bütçeli türkiye'de netflix platformu üzerinden gösterime giren mafya filmi.
Bakınız arkadaşlar, sevdiğinize değer verdiğinizi göstermek için kuyumcuya gidip tamamen özgür-hür iradenizle pırlanta taş aldığınızda kimse sizi soymuş olmuyor. Bir sevgiliniz var, ona kendisini deliler gibi sevdiğiniz mesajını vermek istiyorsunuz. Bunun için en iyi yollardan biri güzellik dışında hiçbir halta yaramayan gereksiz bir taşı alıp hediye etmek. Bu sayede hem onu değerli hissettiriyorsunuz hem de "ben bunu alacak kadar ekonomik güce sahibim" mesajı veriyorsunuz. mamafih kadınlar güce tapar, eskiden bu güç fiziksel güçtü şu an ise servet.
Kar-kahve-kitap edebiyatı yapmak niyetinde değilim lakin kışa bayılıyorum. Yazın yaptığım, yapmakta olduğum veya planladığım hiçbir işe tam anlamıyla odaklanamam, tuvalete gidip sıçmak bile eziyete dönüşür benim için. Hiçbir verim alamam. Üşengeçlik ve tembellik kısa bir dönem için hayat felsefem haline gelir. Fakat tam tersine kışın dinç bir adam oluveriyorum, talimat kodu girilmiş Boston Dynamics robotuna dönüşüyorum adeta. Aklınıza gelebilecek en önemsiz işi bile 1 dakika ertelemiyorum. özsaygım artıyor. Ayrıca kışın bende hoş bir mazisi var, küçükken merkezden uzak güzel dubleks bir evde otururduk. Ormanların arasında kasaba gibi bir yerdeydi. Kışın kar yağınca her yer pamuk gibi bembeyaz olurdu. Geceleri de sarı sokak lambaları yansıyınca çok hoş bir görüntü oluşurdu. Saatlerce karın yağışını izlediğimi hatırlarım. Ah good old days ah.
Küçükken çok sık yapardım bunu, misafir gelince bir hoş geldiniz demeye bile tenezzül etmez direkt odama kapanırdım. Ailem de hâliyle "utanmasana oğlum, bak ... teyzen/amcan/deden/akraban gelmiş, kalk bir hoş geldin" de diye hafif çıkışırlardı. Hâlbuki utandığımdan değil gereksiz tanışıklık kurmak istemediğinden muhatap olmamaya çalışırdım genelde. Şu an ise şehir dışında olduğumdan işin doğası gereği pek irtibat halinde olamıyoruz ama denk geldiğimde elimden geldiğince her ne kadar sikko düşüncelere de sahip olsalar muhabbet etmeye çalışıyorum insanlarla.
Bazen basit insanlardan küçük doğrular elde edebiliyorsunuz çünkü.
Bazen basit insanlardan küçük doğrular elde edebiliyorsunuz çünkü.
Risk sermayesi fonları, servet sahibi kişiler ve/veya kaba bir deyişle götünü sağlama almış büyük firmalar tarafından start-up dediğimiz henüz büyümekte olan girişimlere sağlanan yatırımlardır.
Profile girmeyin kanser oluyorsunuz, şuan kemoterapi görüyorum.
Pr