confessions

e ror

votka  · 1 Mayıs 2017 Pazartesi

  1. toplam giri 107
  2. takipçi 9
  3. puan 2586

devrimcinin pkk'lı cenazesine katılması

e ror
öncelikle laik forum'a hoşgeldin.

kim olursan ol, boş bir ideoloji uğruna dağa çıkan, küçük çocukları öldüren, insanlığın en büyük yüz karası olan bir terör örgütünün üyesinin cenazesine gidilmez.

cenaye'yi geç, onlar davul zurnayla sınır kapısında da karşılanmaz. güzel de siyasi bir gönderme yaptım.

bu arada, unutmadan; (bkz:siktin formatı eyledin viran)

yüzleşilmesi gereken acı gerçekler

e ror
ölüm.

şimdi bir düşünelim beraber. bir salı sabahı, bir pazartesi sabahı da olabilir bu, belli olmuyor. yeni bir gün doğacak, çocuklar okula gidecek, gece olacak, insanlar tekrar uyuyacak, diğer sabahın telaşı herkesi sarmaya başlayacak.

fakat, sen olmayacaksın. bir boşlukta kaybolmuş, bir şey hissetmiyor, görmüyor, duymuyor olacaksın. ve, bu kimsenin umrunda dahi olmayacak. belki birileri arkandan ağlayacak bir kaç gün. ondan sonra onlarda unutacak seni.

uzun yıllar sonra, bir mezar taşın dahi olmayacak. toprak bedenin olacak, ismini bilen son kişi de öldüğünde, hiç doğmamış olacaksın.

laik sözlük

e ror
açık oylama bir an önce gelmeli. bunun dışında bir çok eksik var, elbette zamanla düzeltilecektir, buna inanıyorum.

moderasyonun "nefret içerikli" entry'ler için çalıştığını görmek pek fazla hoşuma gitti.

türkiyede televizyon

e ror
sektörün içinde olduğum için, bildiğim kadarını sizinle paylaşacağım. insanın içine korku salan, korkutucu gerçeklerle, entrikalarla dolu bir oluşuma dönmeye başladı televizyon sektörü.

başlamadan önce, birazdan sıklıkla kullanacağım "prime time" kelimesinin ne olduğundan söz etmek istiyorum. prime time, televizyon'nun en çok izlendiği saatler demek. 20.00 ile 23.00 arası demek oluyor bu.

diğer ülkelerin aksine, türkiye'de birinciliğe oynayan 5 kanal var. yani, direk olarak prime time'da kazanabilen 5 kanal. bunlar, atv, kanal d, show tv, star tv, trt 1. diğer kanalların programları, dizileri ne kadar güzel olursa olsun, prime time'da kazanamıyor. çok nadir olarak görülüyor bu, mesela derbiler olduğu zaman bein sports grubu ve digitürk açık ara prime time'a oturuyor. ki, derbilerin saat 20.00'da başlamasının bir diğer amacı da bu. ne kadar uzun süre prime time'da kalırsan, o kadar reklam geliri elde edersin. korkutucu gerçekler demiştim, ürpermeye başladınız değil mi?

bir diğer can alıcı gerçek, "seyirci ne izleyecekse, onu koymak!". senin dizin sanatsal diziymiş, seveni varmış, çok güzelmiş, inanın kimsenin umrunda değil. neleri yedi bizim televizyon sektörü. kardeş payı, behzat ç ve daha bir çok örneğini verebilirim bunun. bakın şaka yapmıyorum, eğer "sevimli civciv" onu prime time'da birinci yapacaksa, senin dizin ne kadar seviliyor olursa olsun, sevimli civciv'i oynatırlar. bakın bu çok korkutucu.

daha da uzayacak, uzatmıyorum. televizyon izlemeyin, izlettirmeyin.

laik sözlük

e ror
bir kaç saattir nefret söylemi dolu onlarca entry gördüm. bunlar engellenmeli. eğer sözlüğün bir yerlere gelmesini istiyorsanız eğer. aksi takdir de, çoğu kişi yasal takibe düşebilir. ki, bu entryleri giren şahısların pek de 18 yaşından büyük, belirli bir olgunluğa ulaşmış olduğunu düşünmüyorum.

cem karaca

e ror
anadolu rock'ın babası. her dinlediğimde tatlı intiharlar düşlediğim şarkıları var.

burjivazi'nin içinden, bir kahya'nın aşkını anlatan adam gibi adam. şurada; https://www.youtube.com/watch?v=bsGEs8lVisU

neşet ertaş

e ror
"zülüf dökülmüş yüze" türküsü ile gece gece bir 35'lik rakı ve 2 paket sigaranın bitmesine sebep olmuş büyük üstad. bozkırın tezenesi, sanat adamı.

"Sen Orada Ben Burda Aman Aman, Ömrümüz Geçti Böyle..."

Neşet Ertaş üstada ait türkülerin listesi şurada veriliyor.

akp düşmanlığı

e ror
çoğu kişi tarafından, "koyun" zihniyetiyle yapılan şeydir. demek istediğim; körü körüne bir ak parti düşmanlığı doğru değildir. iyi yanlarını değil de, sadece kötü taraflarını görmektir.

en basitinden bir örnek verecek olursam; sinema'ya verilen desteğin, son 2-3 senede yüzde iki yüz elli artması, belediyecilik anlamında iyi şeyler yapmaları gibi. bunlar çoğaltılabilir.

unutmamak gerek, hatasız siyasi parti olmadığı gibi, tamamen kötü bir siyasi parti'de yoktur. en azından yüzde 50 oy almış bir siyasi partiye, saygı duymak gereklidir. oy veren yüzde ellilik kısıma "çomar" gibi yakıştırmalar yapmak yanlıştır. halkın iradesi'ne saygısızlıktır.

biraz araştırmak gerek.

nuri bilge ceylan

e ror
bırakın da, bi zahmet türkiye'de söyleşilere ve festivallere katılmasın.

bakın, box office verileriyle konuşuyorum. cannes jüri büyük ödülü almış filmi, bir zamanlar anadolu'da türkiye'de sadece 62 bin izlenmiş. 62 kopya ile dağıtımı yapılmış ve sektörün yaklaşık yüzde 52'sinin elinde bulunduran mars dağıtım grubu filmle ilgilenmemiş bile. her 4 salondan 3 tanesi mars grubunun bu arada, rakamı siz düşünün. recep ivedik 5'in 394 kopya ile, türkiye'deki her 100 sinema salonundan 99'undan olmasını da size bir hatırlatırım.

şimdi siz nuri bilge ceylan olun, türkiye'deki boktan festivallere katılın, söyleşiler verin? söz sizde.

ruhi su

e ror
"güzel yarin ellerine" türküsü ile, beni uzak yalnızlık diyarlarına götürmüş halk ozanı.

"Gül emre der varayım,
Yarin darına durayım.
Eşiğine yüz süreyim,
Sürem dedim süremedim."

yazarların yurtdışı tecrübeleri

e ror
bir ara 36 saatliğine st. petersburg'a gitmiştim. sıkca dostoyesvki ve tolstoy okuduğum döneme denk gelen bir aralıktı. uyumadan, ruhumda hafif bir ürperti ile dolaştım durdum.

neva nehri'nin kıyısına geldiğimde, dostoyevski'nin suç ve ceza'sı gözlerimin önüne geldi. raskolnikov'un yaşlı tefeci kadını öldürmeye gittiğinde buradan hızlı adımlarla, bir akşamüstü geçtiğini hatırladım.

biraz daha yürüdükten sonra şehrin yoksul kısmına gelmiştim, en azından şehir merkezine göre yoksul kısmına. ezilenler kitabını çantamdan çıkarıp, en sevdiğim 20 sayfalık bölümünü tekrar okudum. nataşa'nın yaşlı babası Nikolay İhmenev canlanmıştı zihnimde.

çar'a ihanetten yargılanan genç dostoyesvki ve 20 arkadaşının idam cezasının uygulanacağı meydana sürükledi ayaklarım. bir anda 1800'lere döndüm. idam mangasını ve dostoyesvki'yi zihnimde canlandırdım.

hayatımın bir çok anından çok daha güzel geçen, neredeyse 36 saat boyunca kimseyle konuşmadığım bir buçuk günü geride bırakmıştım.

eğer rus edebiyatına meraklı, özellikle de dostoyesvki okumuş biriyseniz, st. petersburg en iyi tercih.

Steam

e ror
pek ısınamadığım bir dijital oyun satın alma platformu.

playstation 2 döneminden beri konsol oyunları oynayan bir insanım, o kutulu oyunların arşivini yapmak, alfabe sırasına göre dizmek, her hafta mutlaka bir oyun eklemek, yeni konsol çıkınca da arşiv kısmındaki tozlu yerini alması... bunun kadar güzel bir şey yok.

kutulu oyun candır can!

türkiye'de kadın olmak

e ror
zordur. aslında, türkiye'de yaşamak zordur.

kadın, erkek olmanız farketmiyor. erkek dahi olsanız, bir sapık tarafından tecavüze uğramanız, öldürülmeniz çok normal bu coğrafyalarda. çocuk olmanız da bu durumdan kaçabileceğiniz anlamına gelmiyor. ağzından "allah" kelimesini düşürmeyen, sözde çok dindar olan, o annenizin babanızın çok güvenip sizi yolladığı vakıflarda, okullarda bile hocaların tecavüzüne uğrayabiliyorsunuz.

kadın olmak biraz daha zor. özellikle beyinsiz bir aileye sahipseniz. çok dindar bir adamın 4. eşi olabilirsiniz, para karşılığı satılabilirsiniz, tecavüze uğrayabilir, öldürülebilirsiniz.

tüm bunların farkında olup, sokağa çıkabilen, özgürce yaşayabilen bütün kadınların elinden öpmek gerek. büyük cesaret türkiye'de yaşamak.

sosyoloji

e ror
istanbul üniversitesin de 1 sene okuduğum bölüm. daha sonra bıraktım. ilginiz yoksa bile bir şekilde çekici gelebiliyor konuları, ilgilendiği şey.

tanım; toplum ve insanın etkileşimi üzerinden çalışan bir bilim dalı.

Kemal kılıçdaroğlu

e ror
giderek daha asabi olmaya başlayan siyasi lider.

eskiden böyle değildi bu adam. dün, cumhuriyet halk partisi'nin grup toplantısını izledim. 1 saate yakın sürdü. kılıçdaroğlu'nu hiç bu kadar yüksek sesli, haklı olduğunu hissettirerek konuştuğuna şahit olmamıştım. ki, henüz 1-2 ay önce çok önemli bir referandum süreci atlattık.

sanırım efendi bir tavır takınmasının bir işe yaramadığını sonunda anlamış. zaten referandum da ne denli büyük bir iş başardığını gördük. her ne olursa olsun, 2019 seçimlerine bu yansıyacak. adalet ve kalkınma partisinin yaptığı son iş, yani referandum süreci, neredeyse yüzde 50'lik kısmı karşısına almak demekti. ki, bunu da başardılar. mühürsüz oylar vs derken, o yüzde ellilik kısmın bir daha ak parti lehine oy kullanacağını pek düşünmüyorum.

bence artık parlemento seçiminde adalet ve kalkınma partisi bir daha tek başına hükümet kurabilecek oy alamayacak. özellikle referandum sonrası bu iyice kesinleşti bana kalırsa. yani, parlemento da iyiden iyiye bir çift başlılık olacak gibime geliyor. cumhuriyet halk partisine kayacak yüzde 10 oy çok şeyi değiştirebilir.

bu süreci iyi değerlendirebilirse elbette cumhuriyet halk partisi ve kemal kılıçdaroğlu. özellikle recep t*ayyip erdoğan'ın karşısına çıkaracakları başkan adayı çok önemli. umarım bir ekmeleddin ihsanoğlu vakası daha yaşamayız.
1