Dinin insanların eşit olduğunu söyleyip, kadınlarla erkeklere eşit yasaklar ve ödüller sunmaması. Daralıyorum kardeşim, herkese huri verip bana kocanı bekle denildiğinde isyan ediyorum.
Adını unuttuğum kitap.
Konusu kafamda belirdikçe hala karnıma kramplar girer. Aşırı ensest ilişki ve umutsuzluk temalı sözde korkutması gereken neden yazıldığın sorgulanan eser.
Konusu kafamda belirdikçe hala karnıma kramplar girer. Aşırı ensest ilişki ve umutsuzluk temalı sözde korkutması gereken neden yazıldığın sorgulanan eser.
Ne demiş Bernard Shaw abimiz? "Hareket halindeki cehaletten daha korkunç hiçbir güç yoktur." Yani diyo ki, türkiye'de yaşamak her gün bir başka kabusa "merhaba" demektir.
Hiç yaşamadığım, yaşatmayacağım ve bunu istemeyeceğim durumdur. Bir insanla 'sevginin en güzel halini' paylaşacak olmak, benim için kör kuyuya bir daha çıkamayacağını bile bile inmek gibidir.
Fetöcüyüm diye eksileniyorum. Bu da ırkçılıkdır kardşm.
Sarışın, aptal
Kumral, yarı aptal
Esmer, an-aptal
Bu durumda öyle mi?
Kumral, yarı aptal
Esmer, an-aptal
Bu durumda öyle mi?
İnsanı insan olduğu için sevenlerdenim ben. Ama bu insan kılıfına bürünmüş karakter yoksunu tipler için geçerli değil.
29 Ekim.
Beni o gün, o saatlerde doğuran annenin ben alnından öperim. Sen ne güzel şeysin öyle.
Beni o gün, o saatlerde doğuran annenin ben alnından öperim. Sen ne güzel şeysin öyle.
Memeli hayvan sınıfına yerleştirilip, memeli hayvan misali etinin, sütünün, kadınlığının aşağılanarak, sömürülmesidir.
"Ya var ya şöyle çikolatalı bi şeyler istiyorum bi de kahve" diyip aşağı indiğinde kardeşini, sana bunları hazırlarken görmek.
Her sabah plaja gelip, "hala bi lira!" diye bağıran şeytan ali'nin kese kağıdındaki kurabiyelerinin boylarının küçülüp, bir kese kağıdına artık yalnızca dört kurabiyenin sarılması, Eski günleri ve Dikili'de apartmanlar dikilmeden önceki o limon, zeytin karışımı nostaljik kokuyu özletir.
İnsanları aşağılayan kişi, insan grubuna dahil edilmemelidir. Sonuçta birinin kalbini kırmayı iş bellemiş kişinin, insanlığından şüphe duyulabilir. Ve insanlığa sahip olmayan bir insan da düşünülemez.
O şeylerin bi tadı var. Böyle sigara içerken rüzgarın ihanetine uğrayıp ağzına giren bir parça izmarit artığı ve kan karışımı. Çok sıkı bir yumruk yemişsin ve dudağın patlamış sanki buna içlenip, kenara oturmuş sigaranı içerken o da rüzgarla birleşip ihanet eder sana. Onun tadını aldıysan bir daha affetmezsin kimseleri. Bu değer verdiğin kişiden gelen ufak bir kelime ya da babandan yediğin tokat olsun. Hiçbir önemi yok. O tadı aldıysan bitmiştir.
Bu dünyaya bir sıfatla gelip, o sıfatı sürdürmek ve çeşitlendirmekle koşullanıyoruz. Bu sıfat bir din, bir soy isim belki de bir millettir. Fakat biz bunları sevmeye değil şekillendirmeye programlandırılmış gibiyiz. Tıpkı bir makine gibi. Belki arada bir işin içine duygu, düşünce katıp "biraz insan" olabiliyoruz ama çoğunlukla böyle büyütülmemiş ve bu öğretilmemiş bir makine olarak eninde sonunda fabrika ayarlarımıza geri dönüyoruz. Ne tam olarak yaşıyoruz ne de ölüyoruz. Sadece bozuluyoruz biz ve arada sırada nefes alabiliyoruz. Sadece arada sırada bir canlılık belirtisi veriyoruz ve biraz daha varolmaya çalışıyoruz.
Panik, kafayı yeme isteği