Son zamanların değil de, benim için en vurucu albümden bahsedeceğim. O da bigbang-made albümü oldu. Bunu yazarken çok utanıyorum ama tadı hala damağımda sanki swh.
Börülcem
Arkadaşımın kendini öldürmek istemesi. İnançlı olduğundan, intiharı hiçbir türlü düşünmüyor. Fakat her seferinde hayatını batırmaktan da öteye gidiyor. Bilmiyorum. Belki de bir kenarda birinin onu öldürmesini istiyor. Sonra da suçu kadere atar zaten... Aptal.
Daha tabağındaki yemeği bitirmeden karpuza sarkan insanlar. Benim gibi prensiplerine bağlı, en azından tabağındaki bitmeden karpuza el uzatmayan birini, derin bir panik ve umutsuzluk duygusuna sürüklüyorlar. "Ya karpuz biterse?" Diye kuruntulara girip, kendi kendimi avutuyorum masada.
Ygs konularını bitiremeden tatilin bitmesi perşembe, cuma günleri akşam 6 buçuğa kadar okulda sürünüp diğer günler 4 buçukta stajdan çıkmak ve çalışmaya tekrar zaman bulamamak. Panik. Biraz daha panik...
İnternetsiz bir ortamda, internet paketin bitmiş vaziyette, müziksiz kalmak. Şu an içinde bulunduğum durum... Gerçekten baya üzgünüm.
Fetöcü bir aileden geliyorum. Fetö kelimesinden de bir hayli tiksiniyorum. Cemaat kavramı geçen herhangi bir şeyden hoşlanacak değilim ama ailem gibi bu 'fetöcü' sıfatı yapıştırılmış kiminle tanıştıysam, sevdim o insanları. Yanlış şeyler yapacaklarını, hele de bizim kıytırık ülkeyi ele geçirme planları yapacaklarını hiç sanmıyorum. Ne de olsa bu insanlar dünya çapında bir yere gelmiş. Her neyse kısaca 'fetöcü' diyip onları hapishanelerde süründüren, tanımadan terörist damgası vuran herkesin bir gün cezalandırılmasını istiyorum. Hiçbir zaman onlar gibi olamam. Ne ailem ne de hoşlandığım diğer insanlar kadar ahlaklı değilim. Ben yaradılıştan yanlışım muhtemelen. Yanlış bir zihinle, yanlış bir ailede, yanlış şartlarda yaşıyorum. Küçükken inanırdım mesela dua ederdim. "Allahım hem ailemin hem de arkadaşlarımın seveceği biri olabilir miyim?" Diye bir de izin alırdım. Daha sonralardan bu duam gerçekleşti belki de ama üç karaktere bölündüm ben. İlki iyi aile kızı, inançlı ben. İkincisi arkadaşlarıyla zıvanadan çıkan, dobra ben. Üçüncüsüyse gerçek ben. Üçüncüsünü tanıtmaya korkarım mesela. Beni artık sevmezler, bir daha yanlarında istemezler diye. Üçüncüsünü kendime bile anlatamadım zaten... yaralanmaktan çok hoşlanırım mesela. Bu fiziksel de olsa zihinsel de olsa bana bir şeyler kattığını hissediyorum. Belki de hep kendimi kandırıyorum. Belki de sadece acıdan hoşlanıyorum. Her neyse. Yaşıyorsam tek bir şey için, o da yardım etmek. İnsanların, hayvanların, dünyanın... tüm yaraları silip, kendime bulaştırabilmek için yaşıyorum ben.
Percy ve anabeth birlikte düşüp, hayatta kalmışlardı orda. Hala onlar adına gururlanıyorum eheh
Atatürk'ü tanıyıp, sevmiş ve benimsemiş biri olarak bana yanlış geliyor. Gençliğe hitabeyi aklına kazımış biri olarak bana tekrardan bu yanlış geliyor. Evet, şeriat diye kuduran, eğitimsiz, çok çirkin bir toplumuz biz. Ama eğer okumuş, bilmiş insanlarımız da bu topraklardan kaçmayı düşünüyosa bittik demektir. Babam bir keresinde "asıl siz giderseniz, şeriat gelir." Demişti. Haklı da. Fakat siz ve bizim gibileri de anlıyorum. Ben de gitmek isterdim buralardan. Yine de sonuna kadar dururum sanırım.
Erkeğin kibarına "kız, kız gibi" kızın kibarına da yine kız denir. Bizim ülkede en büyük küfür birine "kız" sıfat ve sıfatlarını yakıştırmak heralde. Toplum olarak insanlık vasfıyla büyümüyoruz. Bazıları kendi insiyatifiyle bunu kazanıyo.
Hep sırt çantamda taşıdığım ufak el çantasındaki birkaç malzemeyle bu detayların altını çizebiliyorum. Okuldan eve dönerken karşılaştığım siyah kedinin patisindeki yarayı sarmam gibi. Tarifi imkansız bir zevk ve mutluluk veriyo bunlar bana... Ya diyorum, ben bunlar için yaşıyorum.
Ben de ön yargılıyımdır. Fakat benim ki gizli biraz daha, belirti vermez mesela. Sonuçta Türkiye'de yaşıyorum her gün haberlerden izliyorum veyahut karşıma çıkan olaylardan etkileniyorum. Nerede, kim çıkar karşıma? bilemiyorum. Aslında ürkmüyor da değilim. Bu yüzden şimdilik temel savunmam olarak 'ön yargı' yerini almış bulunmakta.
Oktay Usta sendromu
Bak işte bunu seviyorum. Aslında patatesten olan her şeyi seviyorum da denebilir. İzmir Dikili'ye yolunuz düşerse, gazino civarında sağdan ikinci "kumpirci abi" baya iyidir. Bakın altını çiziyorum "kumpirci abi"
Hamburgeri burger king ve mc'den oluşmuş bir yiyecek olarak görüyorum ve yiyemiyorum. Genellikle çift menüden alıp patatesleri yer, hamburgerleri yanımdakine bırakırım. Abi iğrenç bi şey nasıl yenir ki o? Ortasından tutarsın arkasından dökülür, bi ısırık alırsın elin yüzün ketçap olur... ya o değil de bu başlıklar sayesinde ne kadar çok yiyecekten hoşlanmadığımı bir kez daha farkettim.