çoğu zaman çaya ihanet ediyormuşum gibi hissederek içtiğim bilimsel olarak heyecanı arttırdığı söylenen fakat beni nedense gayet sakinleştiren içecek.
ama en önemlisi de o mukemmellll kokusu....
zaman zaman bana da olan durumdur, kimseyle konuşmak istemez günlük yazar sayfanın dibine de atarlı sözler yerleştirerek rahatlarım. halbuki sonradan düşününce saçma...yani nedense her daim anlaşılmak için özel bir çaba gosteriyoruz. ama ne gerek var ki? mesele anlaşılamadan dahi sevmek ve sevilebilmek bence; herkesi anlayamayiz, her şeyi anlayamayiz. karsımızdakini anlayamadan bile ölene dek ona katlanabilecek kadar aşık olmalıyız.
yakın bir arkadaşımla küstüm, haksız olan da benim ama katiyen özür dileyemiyorum. dilemeyi geçtim bir de sanki suçluymuş gibi istemsiz kötü bakışlar atıyorum ona. affet beni bff...
pek anlaşamadığım erkeklerdir, utanmaları ve biraz çekingen olmaları sebebiyle her düşündüğünü söyleyemezler. ilk adımı da sizden bekledikleri olur...
edebiyat
somurtmak ve çabuk sinirlenmek
zannımca hollywoodun en içten gülümseyen aktörüdür. kate winsletla olan dostluklarına da hayranım.
yaşlanmayacak ruhta bir aktördür. bizden mert fırata çok benzetirim.
haluk bilginerin o efsaneleşen tiradıyla ve derya alaboranin mükemmel oyunculuğuyla masumiyet
ve tabii ki bir nesli yasa boğan babam ve oğlum
ve tabii ki bir nesli yasa boğan babam ve oğlum
çok fazla oldukları muhtemeldir ama sanatçı denildiğinde zihnimde canlanan ilk isim Zülfü Livaneli'dir. solcu diye pek sevilmemiş hatta bu sebeple epey çekmiştir zamanında... fakat o beyefendi duruşundan hiçbir zaman ödün vermemiş, kavgacı ve saldırgan tutum sergilememiştir. ayrica kitaplari da şahanedir.
evde dahi giyemeyeceğim desendeki giysileri giyip ve üstüne kötü kombinleyip yine de güzel görünebilen, sanırım Barbados kokenli sarkici hanım kişi.
*son zamanlarda kilo almis ama yakismis.
kilo bi tek bizde eğreti durur zaten...biraz sitemim var o son böreği tabagima koyan canim annaneme...
*son zamanlarda kilo almis ama yakismis.
kilo bi tek bizde eğreti durur zaten...biraz sitemim var o son böreği tabagima koyan canim annaneme...
son zamanlarda çok fazla okunuyor oluşu beni şaşırtan george orwell kitabıdır. okunuyor olması güzel tabii fakat bu kadar insan okuyor da hala neden aynı kalıyoruz? görmüyorlar galiba big brother ile malum insan arasındaki benzerliği...
ikisiyle de tartışmak pek zor ve gereksizdir, zira bu ülkede sağ-sol fark etmeksizin insanlara laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur; ne derseniz deyin düşünceleri gram değişmez.
yine de tabii ki sagciyla tartismaya girmek daha tehlikelidir; dusuncenizi beğenmediği takdirde kavgaya döker olayi... solcu dusuncenizi begenmediğinde ise sizinle dalga geçer, çünkü mutlaka kendisi daha çok şey biliyordur; karsisindakini muhakkak kültürüyle ve bilgi birikimiyle ezmeye calisir.
yine de tabii ki sagciyla tartismaya girmek daha tehlikelidir; dusuncenizi beğenmediği takdirde kavgaya döker olayi... solcu dusuncenizi begenmediğinde ise sizinle dalga geçer, çünkü mutlaka kendisi daha çok şey biliyordur; karsisindakini muhakkak kültürüyle ve bilgi birikimiyle ezmeye calisir.
üstün değil de 'farklı' olmadığını anladığın an vardır ki epey üzer...
"+ hastanın nesi oluyorsunuz?
- belki her şeyi, belki hiçbir şeyi."
*bu biraz diyalog oldu ama olsun...
- belki her şeyi, belki hiçbir şeyi."
*bu biraz diyalog oldu ama olsun...