confessions

azadi

Admin  · 30 Nisan 2017 Pazar

  1. toplam giri 804
  2. takipçi 31
  3. puan 19586

şehit

azadi
Körfezde İngilizin askeri ölüyor, hükümeti, kraliyeti şehittir diyor. Sağda solda türk'ün askeri ölüyor, onlara da hükümet i, vatandaş'ı şehit diyor!
Zırt pırt karabağ'ı taciz edip Ermeni askerlerini öldüren Azeri de ölünce şehit, ermenisi de! Ne la bu? Kim ölse şehit oluyor, kim öldürse sevap oluyor... Bakın siz kendinizle çelişiyorsunuz, bence tek bi allah mantığından vazgeçin, çok saçma oluyor böyle. Hepinizin ayrı bi allahı olsun, hepiniz geberip gidince bu kez allahların savaşı başlasın, onlarınki de bitince kalan sağ allah ve kulları cennete gitsin. Kalan allaha baş şehit maraşal paşa kral ünvanı verilsin. Bu daha mantıklı bak
Ha yok illa tek bi allah var, konu kilit diyorsanız bence bu allah fena maytap geçiyor sizinle. Piçin allahı diye argo bi terim var bilirsiniz... işte o terime ilham veren ilahi p*ç bundan başkası olamaz. Hem herkesi birbirine kırdırt, hem de hepsine birden iyi bir şey yaptıklarını ve sonuçlarının da herkes açısından iyi olacağına inandırt. Hatta hatta tüm bu andavalların da tüm sonuçların kendi lehine, kapıştığınınsa aleyhinde olacağına inanmasını sağla!
Bak cidden uğraşıyorum sizin gibi düşüneyim, allah var, oruç namaz falan... Ama bak görüyorsun, sesli düşündüm senin için. Neresinden tutsan, nerden yürüsen hikaye boka sarıyor.
Bir yüzlük rakı içip yazmaya başlasam, o kafayla bile sizin mucize dediğiniz olabilecek en kötü bilimkurgu (ama en çok satan) kitabı kutsallarınızdan daha mantıklı şeyler uydururum. Yazıktır size, bu kadar kendi beyniniz, bilincinizle dalga geçmeyin.

hadisler

azadi
İslam peygamberi muhammedin hal ve hareketleri, gündelik sohbetlerini ve bazı islam hukukunda kullanılan kurallarını anlatan sözlere hadis deniyor.
İslam alemi son zamanlarda bunların bir çoğunu inkar ediyor, sahih olmadığı yönünde tartışmalar şey ediyorlar. Ama yine de tüm İslami otoritelerin sahih kabul ettiği buhari ve kutub-u sitte isimli iki kitap mevcut. Onlardan bir kaç örnek aşağıdaki görselde, numaraları ile yazıyor

Bunların allah'ının da, peygamber'inin de, kendilerinin de aklı fikri çüklerinde, aklı fikri kimi nasıl becerebileceklerinde!
Neymiş: Muhammed otuz erkeğin cinsel gücündeymiş miş... (buhari, muhtasar tecıid-i Sarih, hadis no 192)
Diyelim yukarıdaki bilgi doğru. O halde 9 yaşında çocuğu, ayşe'yi (o da buhari de yazar) bu hayvanın altına veren Ebubekir'i otuz erkek sikse yine de azdır. Allahları da aynı cins olduğundan ben sorayım:Nasıl bi babasın lan sen?
Neymiş: peygamber bir gecede dokuz ayrı karısıyla cinsel münasebete girermiş miş... (buhari, muhtasar tecıid-i Sarih, hadis no 194) müslümanlar muhammedin fakirliği (yalan) ile övünüyorlar sık sık... Hatta evi bile iki gözmüş! O halde koskoca allahın elçisi her gece dokuz on kadınla bir gözde (odada) sevişiyordu. O halde şunu da sorayım:Hani islam'da grup seks haram'dı lan?
İbn sa'd et-tabakatu'l-kübra adlı kitabın 374. sayfasında diyor ki; cebrail muhammede bir çömlek getirmiş, muhammed bunun içindeki sıvıdan içince kendisine cinsi münasebette 40 erkek gücü gelmişmiş... Muhammed kendi anlatıyor bi de! O halde sorayım: bu Cebrail vahiy getir, götür elemanı değil miydi? Yoksa tıpkı allahı gibi o da sırf muhammedin uçkuruna mı hizmet ediyordu? Belki de sadece boş zamanlarında yapıyordur ha?
Buhari adlı sahih hadis kitabında diyor ki: Muhammed nerde güzel bi kadın görse, hemen koşup karısı zeynep le sevişirmiş (buhari hibe 8).
Soralım madem: Zırt pırt çükünün keyfine ayet uyduran Muhammed hoşuna giden her kadın için birer ayet daha indireymiş ya? Ne diye her seferinde zeynebin üstünde bitiyor? Kadın doğduğuna, bunun üvey oğlu ile evlendiği güne lanet ediyor zaten
Bu arada zeynep evlatlığının eski karısı, kendisinin de bilmem kaçıncı.
Not: yukarıdaki hadisler, İslam aleminin sahih kabul ettiği hadis kitaplarından alıntıdır. Numaraları da yazıyor, isteyen iki sn. ayırıp kontrol edebilir.

Allah

azadi
Bahsedilen niteliklere haiz bi allahsa ateist olmalı.
Öyle ki benden başka tapacak bir şey yok.
Ben de ateist im. Allah mıyım, yoksa Allah vasfına mı sahibim görücez
1

farkında mısın

azadi
Farkında mısın Türkiye.!?
TSK işid tarafından iki Türk askerinin yakıldığını ailelerine resmen bildirdi!
Bir tane yetkili onurlu, haysiyetli ve şerefli davranıp sorumluluk üstlenmedi!. Şu olay Dünya'nın en dandik herhangi bi ülkesinde olsaydı ne bakanlık ne Genelkurmay başkanı kalırdı. yazıklar olsun buna rağmen götünü devirip klavye başında delikanlılık yapan her bir Türk vatandaşına, ülkesine de

beyindeki elektrik sinyalleri

azadi
Düşünbil ve indigo dergilerinde bu ay yayınlanan aşağıdaki konuyla ilgili yazımın tamamını 've yaşam tüm hızıyla devam ediyordu' adlı kitabımda (türkçe tam karşılığı bu oluyor sanırım) bulabilirsiniz...
Beynimizdeki elektrik sinyalleri: Ya hayat bizim sandığımızdan farklıysa?
Varlığını onayladığımız hiçbir şey aslında yoktur. İnsan sadece bilinçtir, bir beden değil. Ya hayat bizim sandığımızdan farklıysa?
elektrik sinyalleri beyin düşünce algı elektrik küçük Ya Hayat Bizim Sandığımızdan Farklıysa?
“Hayatı, kendi bilincimiz kadar anlarız…”
Paylaştığım bilgileri önce fark ettim ve arkasından uygulamaya çalışarak yolculuğumda ilerledim. Bunları seminerlerde katılımcılarla paylaştım ve onların da benim fark ettiklerimi fark etmelerini diledim. Dahası vardı, biliyordum ve bunun için her attığım adımda, yeniden bir bebek saflığıyla konulara yaklaşma becerisi geliştirmeye çalışıyordum.


Bugün bildiğim şekilde bir konuyu yeniden ele almam zaten anlamsızdı. Zira aynı şeyi, aynı şartlarla yaparak farklı bir sonuç elde etmek imkansızdı. Ben de her seferinde bildiklerimi sıfırlamaya çalışarak anlamaya çalışıyordum. Elbette bilinç altıma kayıtlı bir bilgiyi fark etmiyor olabilirdim, ancak hiç değilse fark ettiklerimi durdurabilirdim…

Sinema tarihinde benim için Matrix filminin özel bir yeri vardır. Bana kalırsa tüm ruhsal çalışmalara bakış açısını değiştirecek ve bu konularda yapılmış en şaşırtıcı filmdir. Bizim hiç bakmadığımız bir taraftan hayata ve yaşama bakmış ve yine hiç farkında olmadığımız yeni bir pencere açmıştır. Spiritüel konularda birçok çalışmalar ve araştırmalar yapan kişilere de ışık tutmuştur. Filmde bir üstadı canlandıran Morpheus, bunun nedenini de açıklayarak Neo'ya bir teklif yapar. Özünde, yaşadığı hayatın bir rüya olduğunu, kandırıldığını ve hakikatin bambaşka bir şey olduğunu söyleyerek iki tane hap sunar…


Haplardan birisi kırmızı, diğeri mavidir ve eğer mavi hapı alırsa hiç bir şey olmamış gibi yatağında uyanıp, dünya hayatına devam edebileceğini, eğer kırmızı hapı alırsa da çocukluğundan beri içini kemiren, bunun gerçek olmadığını içinde ona söyleyen, bu yaşamda bir tuhaflık olduğunu haykıran gerçeğe gözünü açacak ve bir daha asla bu rüyaya geri dönemeyecektir. Neo, kırmızı hapı ve dolayısıyla gerçeği anlamayı seçer…
İşte, Neo'nun öğreneceği gerçek şudur:
Biz, bütün hayatı sadece beş duyumuzla algılarız. Bazı materyalist düşünürler, duyularla algılanmayan şeylerin varlığını asla kabul etmezler. Onlara göre eğer bir şey varsa, duyularla algılanabilmelidir. Yine de hakikat, onların düşündüğü gibi değildir.

Beynimizdeki elektrik sinyalleri
Duyularımızla algıladığımız şeyler, beynimize giden çok küçük elektrik sinyallerinden başka bir şey değildir. Her bir duyumuz, beynin içindeki kendi merkezine bir elektrik sinyali göndermek suretiyle, bize etrafta olup biteni algılatmayı sağlar. Gördüğümüz, duyduğumuz, tattığımız, kokladığımız, dokunduğumuz her şey sadece minik birer elektrik sinyalinden ibarettir. Şöyle bir düşünelim sizinle; eğer her şey çok küçük bir sinyalden ibaretse, büyüklük kavramı da sinyalin değişmesiyle ilgili olamaz mı? Gördüğümüz koskocaman dünya, hatta yıldızlar, uzaklık, derin okyanuslar, tepesi görünmeyen dağlar ve daha neler neler…

Hepsi sadece küçük elektrik sinyalleri… Üstelik bedenin hiç ışık sızmayan kapkaranlık bir bölümüne, yani beyine giden…

Beynimizi başımızın içinden çıkarıp, duyu merkezlerimize bir takım kablolar bağlasak ve bu kabloları da bilgisayara bağlasak. Bilgisayar; her görüntüyü, sesi, lezzeti, kokuyu ve teması gösterdiğinde, beynimize bu sanki gerçekten oluyormuş gibi sadece sinyal gönderse, sizce bunu gerçekten ayırabilmek mümkün müdür?

Biz gördüğümüz mesafeleri algılarken, gözlerimizi kendimizden aşağıya doğru çevirip, bedenimize bakarız. Varlığımızı, görsel olarak görüp onayladığımız için sorgulamadan kabul ederiz. Bize bütün hayatı ve büyüklüğünü anlatan tek yapı, içinde bize ait olduğunu düşündüğümüz bir beden olmasıdır.

Eğer bedenimizi bu büyüklüklerin içinde göremeseydik ne olurdu? Var olduğunu düşündüğümüz büyük alanların varlığından şüphe ederdik. Bütün ölçü algımız, kendimizi gördüğümüzü düşündüğümüzdendir. Her ölçüyü, kendi varlığımız üzerinden boyutlandırırız, oysa bu büyüklüklerin tamamı beynimizin en karanlık bölgesinde, birkaç santimetre küp alanda meydana gelmektedir.

Peki, madem bütün bunları beynimizle algılıyoruz, beynimiz bedenimizin dışındayken ona dokunabilir miyiz? Onu, bütün duyularımızı kullanarak algılamamız mümkün, öyle değil mi? Öyleyse bu durumda beynin de sadece bir algı veya bir elektrik sinyali olduğunu söyleyebiliriz. Yani ortada bir beyin de yok. Aslında ortada olduğunu düşündüğümüz hiçbir şey orada değildir. Sadece bizim algıladıklarımız vardır.

Bazı kadim felsefe düşünürlerinin ortaya attığı bir fikir vardır; “Büyük adamın içindeki küçük adam.” Savundukları şey, bedenin içinde birinin olduğu ve onun çok küçük bir boyutta olduğudur. O, bir takım düğmelere dokunmak vasıtasıyla bizim sinyallerimizi düzenleyerek hayatı gördüğümüz gibi algılamamızı sağlıyor, diye düşünmüşlerdir.


Şöyle bir bakış açısıyla bakmaya ne dersiniz? Varlığını onayladığımız hiçbir şey aslında yoktur. Olduğunu sandığımız şeylerin tümü, bizim bilincimizin algılarından ibarettir. Biz, her şeyi bilincimizin farkındalık genişliği kadar algılayabiliyoruz. Hayat, herkes için asla aynı biçimde yaşanmamaktadır ve bu da algıda seçiciliğimizdir.

İnsan sadece bilinçtir
İnsan sadece bilinçtir, bir beden değildir. Öldüğümüzde olansa, bilincimizin bu sinyallerden arınarak yeni kuralları olan başka bir rüya âlemine transferinden başka bir şey değildir. Bu, içinde olduğumuzu sandığımız dünyanın kuralları olmadığı anlamına gelmemektedir. Bu kuralların çoğu, bu bilinç seviyemizle ilgili bir algıdan ibarettir ve biz başka bir bilinç seviyesine sıçrayana kadar da durum böyle devam edecektir.

Bu bilgi Neo'ya ilk başta çok ağır gelecektir. Anlamayacaktır. Aslında küçük bir şok yaşayacaktır ama yine de gerçek bundan başka bir şey değildir. En azından daha başka bir bilgi ile karşılaşıncaya kadar…

99999. ve 100000. entrylerin olmaması

azadi
Her birinden dörder tane yapıp logarithm e, virtüöze, turca ya bi tane daha vardı çok isteyen... Her birine birer tane verilmesini istediğim entry sayısı.
Yazık şu hayatta ne bi dikili ağaçları, ne bir isimleri var.
Verin sevinsin garipler. Asla daha fazlasına sahip olmayacağının farkında bilinçleri hayatlarının orgazmını yaşasın
2 /