confessions

yokbeolm

Bira  · 5 Mayıs 2017 Cuma

  1. toplam giri 89
  2. takipçi 5
  3. puan 1150

başlık açmış olmak için başlık açmak

yokbeolm
en nefret ettiğim yazar türünün bir numaralı aktivitesidir. sırf "şuku" alsın diye, sırf dikkat çeksin diye başlık açar, giri girer. şuku kelimesini kullandım evet çünkü bunu yapan yazarların önüne geçilmezse buranın da inci sözlüğe dönmesi pek uzak bir gelecek değildir.

abilerim, ablalarım, kardeşlerim kısacası sözlükdaşlarım. niye böyle yapıyosunuz? bunu yaptığınızda dikkat çekiyorsunuz evet ama inanın bu olumlu bir dikkat değil. dikkat edelim biraz lütfen. biraz eğlence, bolca laiklik ve en önemlisi de bilgilendirme amacıyla kuruldu bu sözlük, sizce de biraz fazla abartmıyor musunuz?
3

kadınların küfür etmesi

yokbeolm
"erkeklerin büllüğü olması onların küfür etmesini meşru kılıyor, kızların şeyi yok nasıl yapacaklar ehüehüehüehü" diye düşünen arkadaşlar vardır illa ki. heh işte onlara bir çift sözüm olacak: sen nasıl ki küfür edebiliyorsan, kızlar da ağzını doldura doldura "orrrrospu çocuğusun" diyebilmeli.

hani genel olarak baktığımızda küfür etmek zaten başlı başına tartışılması gereken bir sorunsal iken, bunu kız-erkek olayına dönüştürmek de ayrı saçma bir hareket bence. bu kadar büyütmeyin yani.

not: bir erkek olarak söylüyorum bunu ha, femenazi falan sanmayın şimdi.

eyy

yokbeolm
önceden bilinçsiz bir şekilde kullanırken, hayatımıza rte ile anlam kazanarak girmiş hitap kelimesidir.

yukarıda @laiksavar adlı sözlükdaşımın da belirttiği gibi pek sayın cumhurbaşkanımız uçan kuşa bile bu hitap ile atarlanabilir.

edit: trakyalı kardeşlerimiz h sesini çoğu zaman telaffuz edemedikleri için "hey" yerine "eyy nabüün" de derler.

çağatay akman

yokbeolm
hem homofobik, hem salak hem de emek hırsızı olan bir ergendi kendileri, en son iki yüz milyonun üzerinde tıklaması vardı videosunun. oh olsundu, şişirildiği kadar çabuk söner umarım.

not: nasıl o kadar çabuk tanındı zerre anlamıyorum, abi o nasıl kalitesiz nasıl anlamsız bir şarkıdır ya? kenan doğulu'nun shake it up şekerim şarkısı bile daha güzeldi!

sapiosexuel

yokbeolm
gerçekten sapyoseksüel olanlardan mı, yoksa kendini sapyoseksüel olarak tanımlayanlardan mı bahsediyoruz şimdi?

aynı olduklarını sanabilirsiniz ama kesinlikle değiller. zira kendini sapyoseksüel olarak tanımlayanların çok büyük bir çoğunluğu sırf "ortam" yapabilmek için bu durumu kullanıyorlar. lakin gerçekten sapyoseksüel olanlar öyle mi? canlarım benim.

sapyoseksüeller kişinin dış görünüşünden çok bilgi ve kültür birikimine, bundan daha da önemlisi bu bilgi ve kültür birikimini nasıl değerlendirdiklerine önem verirler. karşı cins ya da aynı cins olması, güzel ya da yakışıklı olması, çirkin olması, şişman ya da çok sıska olması, çok kısa ya da çok uzun olması, kısacası vücudunun herhangi bir özelliği onları cezbetmez. onlar için aslolan beyindir, kullanılışıdır.

beyin sevici demeyin be, çok çirkin geliyor kulağa. o ne öyle ölü sevici gibi?

ramazan ayı

yokbeolm
e gelsin abi bana ne? ben yine sigaramı da içkimi de çatır çutur içicem yani kimse kusura bakmasın. kendimi boş yere aç bırakamam yani. açların halinden anlamak için kendini bir ay boyunca aç bırakmak gerekmiyor, insan olmak yeterli bunun için. sen git sahurda da iftarda da bir ordunun zorla yiyeceği kadar ye-iç, oruç tutman gereken süre boyunca uyu, sonra "ay efendim oruç açların halinden anlamak için tutuluyor" diye hebele hübele et. hı hı evet bence de öyle andavalcım, yallah arabistana hadi

karımı feda ederim diyen çomar

yokbeolm
gayet tehlikeli bir çomar türüdür. daha tehlikeli bir türü vardır ki bunlar "o zat-ı şahaneyi annemin üstünde görsem orospuluk anamdadır" diyenlerdir. işte idam gelecekse en başta bunlar için gelmelidir. çünkü bunlar o kadar rezil insanlardır ki; eğitilmeyi, insan yerine koyulmayı hak etmezler. nefes almayı bile hak etmiyorlar benim gözümde.

dokuz eylül üniversitesi

yokbeolm
hiç unutmayacağım bu lanet üniversiteye kayıt günümü. hayatımın en büyük pişmanlıklarından biriydi diyebilirim.

tercih yaptığımız zamanlarda büyük bir şevkle birinci sıraya dokuz eylül üniversitesini yazmıştım. abi zaten bir kere izmirde, ne kadar kötü olabilir ki dimi? emin olun bu kadar kötü olabileceğini tahmin edemiyordum o vakit. hele bizim bölüm, ingilizce öğretmenliği, tam bir rezalet. ahır/komürlük bozması bir bina, küçücük sınıflar, berbat masalar, dünyanın en işe yaramaz lakin en egoist öğretim görevlilerini toplayıp bu bölümü kurmuşlar gibi. yaz okulu açılmıyordu, bütlerde geçtin geçtin. geçemezsen seneye paşa paşa alacaksın dersi. hele bir de malum bir kaç hoca dersine giriyorsa işte o zaman yandın. 5 senede bitmez o okul. kızlarımızın saçlarındaki pigmentler ölür, saçları beyazlar; erkeklerimizin direk saç kökleri ölür, kel kalırlar. öyle bir dert açar size bu nadide okulun nadide bölümü. aranızda bu üniversiteyi düşünen genç kardeşlerim varsa tek tavsiyem var: uzak durun. eğer bölümünüz varsa egeyi tercih edin. ama kesinlikle deüye gelmeyin. ömrümden ömür gitti burada.

skandalları da ayrıdır tabi. yemekhanelerinde kullanılan at etlerinden tutun, kimseye sormadan kaldırılan bütlere, normalde almaya hakları yokken öğrencilerden alınan harçlara, mezun olacak öğrencilerine hiç yoktan ve uyarısız 3000 liraya çıkan borçlara kadar kabarık bir sabıka kaydı vardır. ama hala bütün bunlara rağmen yok abi ben deüye gideceğim diyorsanız da; bol bol kullanacağınız ve bol bol duyacağınız o meşhur cümleyi şimdiden söyleyeyim size: dokuz eylül pişmanlıktır.

mutluluk veren küçük şeyler

yokbeolm
arayabileceğin, sarılabileceğin, dertleşebileceğin, ya da en basitinden sana "günün nasıl geçti oğlum?" diyebilecek bir anne-babaya sahip olmak. çoğu insan bunun gerçek kıymetini bilmez lakin her şey için geç olduğunda fark ederler. her insan bu kadar şanslı olamıyor sevgili sözlükdaşlarım, hala hayattalarken ailenizin kıymetini bilin. zira en küçük derdinizde bile dünyaları yakabilecek kadar üzülürler kendileri.

not; valla prim yapmak için yazmıyorum. ciddiyim.
3

laik çomar

yokbeolm
her şeyi bildiğini sanan ama aslında bildiği tek şeyin atatürk olduğunu fark etmeyen, megoloman, insanları pkk'dan daha iyi bölüp sınıflandıran insanımsı. gördüğünüz yerde tedavi etmeye çalışınız, topluma kazandırınız.

edit: atatürk derken ilke, inkılap vb. den bahsetmiyorum. kelimenin tam anlamıyla sadece ismini bilenlerden bahsediyorum.

adanayı bir cümle ile anlatmak

yokbeolm
bugüne kadar kaç tane adanalı ile tanıştıysam hepsinin sonu hüsran oldu. belki sadece benim tanıştıklarımla alakalıdır, belki hepsi böyledir bilemiyorum. abicim bir insan bu kadar kolpa, beleşçi ve insana saygısız olabilir mi? olabiliyormuş demek ki. adana insanını hiç sevemedim, geçerli sebeplerim de var.

örneğin şu an evimizde kalan sözde misafir. adam adanalı. sözde misafir diyorum, çünkü "sözde" üç günlüğüne gelmişti. şu an kaç gün oldu biliyor musunuz? 25 gün. öğrenciyiz lan biz insafsız, zaten kutu kadar evde 4 kişi kalıyorduk zar zor sığıyorduk, şimdi sen varsın 5 olduk. zaten paramız faturalar kira mutfak masrafı sigara derken ancak bize yetiyordu, şimdi bir boğaz daha çıktı. ve kira faturayı geçtim mutfak masrafına bile katkıda bulunmuyor adam. çıldıracağım. yeter artık kardeşim umarım gidersin ve bir daha asla geri gelmezsin. lan git be nolur git!


edit: bir cümle ile anlatmaya çalışırken sümer destanı yazmışım, affola. düşünün ne kadar dolmuşum.

edit 2: bugün tam bir ay oldu, adam hala bizde ve gitmeye niyeti de yok. ne yapsam evden kaçar bilen var mı?

osmanlı ocakları

yokbeolm
yeryüzünün en gereksiz topluluklarından biri. düşünün ki ülkü ocaklarından bile anlamsız ve gereksiz, o denli yani. bir üst giride de dendiği gibi laiklik düşmanlarının bulunduğu bir yer. başta öyle olmayanlar bile olsa orada dura dura laikliği islam düşmanlığı zannetmeye başlıyorlar, bu osmanlı çocuklarından uzak durmak lazım. ben birkaç tanesini yollarından çevirmeye, bilinçlendirmeye çalıştım ama nafile. zira beyinleri köreltiliyor ve herhangi bir farklı düşünceyi dinlemeden reddediyorlar.

homofobinin illegal olmaması

yokbeolm
herkes istediği kişiden ya da şeyden sebep belirtmeksizin nefret edebilmeli akımına karşıyım. bir insana karşı negatif duygular beslemek için o kişinin size negatif bir yaptırımda bulunması gerektiği kanaatindeyim. homofobiklik de buna benzer bir durum aslında. eşcinseller size ne yaptı da bu nefreti besliyorsunuz a canlarım? istismara mı uğradınız? bunu yapan kişi/kişilerden nefret edin. yasal yollardan hakkınızı arayın. lakin sepetteki bir domates çürük çıktı diye bütün sepeti çöpe atmaya gerek yok.

ileride hiçbir dinin kalmayacak olması

yokbeolm
içtenlikle umduğum şeylerden bir tanesi. yavaş oluyor ama umarım zamanı gelecek ve gerçekleşecek. insanların iyi/kötü olması için bir dine yahut bir tanrıya ihtiyaç duymaları yahut ihtiyaç duymaları gerektiğini savunmaları beni çıldırtmaya yetiyor. iyilik doğuştan gelir arkadaşlar, kötülük ise öğrenilir. bir bebeğin sırf canınızı yakmak için yahut sizi kötü hissettirmek için bir şey yaptığını gördünüz mü? ben görmedim şahsen.

neyse, konumuza dönelim.

bundan seneler öncesinde kuran kursuna gidiyordum, yaklaşık dört sene kadar. ve bu dört sene içinde hem hatim ettim, hem de müezzinlik yaptım. hiçbir namazı kaçırmazdım. ama gel gelelim ki büyümeye ve düşünmeye başladım. bana dayatılanlara inanmak yerine araştırıp öğrenmeye yöneldim. şu an ateistim ve gerçekten de mutluyum. çünkü biliyorum ki insanlar olarak iyi ya da kötü olmak için daha üstün bir gücün varlığına ihtiyacımız yok. sadece birbirimize ihtiyacımız var. çünkü çocuklarımıza nasıl kötü olunacağını öğreten biziz. bunu nasıl yapabiliyorsak, onlara iyi olmayı da öğretecek olanlar biziz.

geleceğimize kıymet vermiyorsanız en azından onların geleceğine kıymet verin. çünkü onlar bunu hak ediyorlar.

Laik itiraf

yokbeolm
5 kişilik bir aileyiz ve bu ailenin 3 kişisi akpli. babam annem ve ablam olmak üzere üçü de deli gibi fanatik gibi rteyi savunuyo. sakin başladığım siyasi konuşmalara çıldırarak nokta koyuyorum. bi tek abim ve ben sağ kurtulduk bu hastalıktan, ama karantinada tutuluyoruz bize bulaşmasın diye. çok korkuyorum lan, yardım edin!

en sevdiğiniz

yokbeolm
kardeş, yalnız o dördüncü şarkı adele'in şarkısıysa şayet, set fire to the rain... for the rain değil :D

edit: yorum yapıyorum sanıp girdi girmişim. neyse, o halde hadi söyleyelim:

aktivite: herhangi bir platformda oyun oynamak ya da arkadaşlarımla toplanıp alkol alıp muhabbet etmek
müzik: rap, hip-hop, rnb ve yabancı pop (az biraz da senfonik metal)

huzur evleri

yokbeolm
sürekli gidip oradaki dede ve nineleri ziyaret etmek istiyorum, ama bir şekilde bir şey çıkıyor ve bir türlü gidemiyorum. haliyle içindeki ortam nasıl onu da bilmiyorum. o tontişler ne kadar iyi bakılıyor, ne kadar mutlular, ne kadar ziyaret ediliyorlar zerre fikrim yok. ama bir şekilde gidip ziyaret etmem lazım yoksa içim rahat etmeyecek.

ha bir de yaşlandığımda benim de içinde olacağım kurumdur kendisi. yani o güne kadar gidemezsem illa ki tecrübe ederim yaşlandığımda.

laiksavar

yokbeolm
sözlükdaşlarımın bir çoğu tarafından yerilen, ben de dahil olmak üzere küçük bir kısım tarafından da anlam veremesek de sevilen yazar. değişik bi sempatikliği, samimiyeti ve mizah anlayışı var. bütün girilerini okuma fırsatım olmadığı için hakkındaki "girilerinin yüzde 90'ı ekşi sözlükten çalıntı" spekülasyonlarına sessiz kalmayı tercih ediyorum. ama kendisine ufak bir tavsiyem var:

seni öldürmeyen şey güçlendirir derler. o yüzden kuralları ihlal etmediğin sürece insanların ne dediğine kulak asma. sen olmaya devam et.

not: bi de şu tuvalete git artık. her yerde çişim var diyip duruyosun.
3

change.org

yokbeolm
hakkında bir yazı okumuştum. kelimesi kelimesine hatırlamıyorum, ama genel hatları şu şekildeydi o yazının:

-toplum olarak en tehlikeli ve en etkili olan tepkimizi soğurmak için kurulmuştur, gerçekten toplanmak ve bir şeyler yapmak yerine oraya bir tik atıyorsunuz ve gerçekten bir şeyler olacak sanıyorsunuz. orada istediğiniz kadar toplayın sanal imzalarınızı, hiçbir şey olmuyor. sadece ik tepkinizi soğurmak için kullanılıyor.

şimdi ne kadar doğru, ne kadar yanlış tartışılabilir bir konu. ben şahsen bir yandan katılıyorum, bir yandan da katılmıyorum bu düşünceye. çünkü hem bir çok imzanın boşa gittiğini gördüm, hem de bir kaç projenin orada toplanan imzalarla iptal edildiğini, bir çok hastaya devlet tarafından ilaç desteği yapıldığını içeren elektronik postalar aldım. tamamen iç rahatlatmak için gönderilmiş mesajlar da olabilir, gerçekten bir şeyler olmuş ve bilgimiz olsun diye yollanan mesajlar da olabilir. ama tabi ki de gerçekten bir araya gelip bir şeyler için savaş vermek internet üzerinden sanal imza toplamaktan çok daha yararlı benim görüşüme göre.

türk kahvesindeki köpük sorunsalı

yokbeolm
açıkçası günümüz kızlarından çok daha lezzetli ve bol köpüklü türk kahvesi yapabilen bir erkek olduğum için kendimle övünüyorum. sebebi büyük ihtimalle yetiştirilme tarzımız, ailelerimizin ve onların ailelerinin damak zevkiyle alakalı lakin o kahve köpüksüz olursa zevk alamıyorum arkadaş. bol bol köpük olacak üstünde, höpürdete höpürdete içeceksin. bak canım çekti, gidip yapayım bari bir fincan.

not: şirinyer yakınında olan laikdaşlarım varsa beklerim, bir türk kahvesi ikram edeyim.

geç saatlere kadar uyumamak

yokbeolm
artık eskisi kadar masum olmadığınızın kanıtıdır benim gözümde. bir misafir gelir, sınava çalışmanız gerekir, dışarıdasınızdır bu uzar gider, bir şekilde geç saatlere kadar uyanık kalmanız gerekir. hele de ertesi gün okul, iş yada herhangi bir şey yoksa "oh be yatıp dinleneyim" dersiniz. işte her şey o noktada değişir. eskilerin deyimiyle "akşam yatmaz sabah kalkmaz" olursunuz. mesela benim uyku düzenim yaklaşık 2 aydır böyle. vizeler için ders çalışıyordum sabaha kadar uyumadan, sınava girip çıkıp eve gelip uyuyordum. sonra akşam kalk yemek ye tekrar ders çalış sabaha kadar. 2 haftam böyle geçince bir daha iflah olamadım tabi haliyle. sabah 6-7ye kadar uyumamak nedir abi, vampire zombiye kurt adama döndüm iyice!

uzun lafın kısası; yok derdim var onu düşünüyorum yok aşk acısı çekiyorum falan demeyin, hepinizin ne olduğunu biliyoruz.

doğum gününü evde kutlamak

yokbeolm
fakirlikten dışarı çıkıp arkadaşlarla eğlenememenin timsalidir. (çok yaptım oradan biliyorum.)
insanı depresyona sürükler, doğum gününü mü kutluyorsun yas mı tutuyorsun bir süreden sonra birbirine karışır. hele bir de alkol alıyorsan, yandın dostum.

yazarların hedefleri

yokbeolm
açıkçası birkaç hedef var kafamda, umarım gerçekleştirebilirim.

öncelikle bu yaz iş bulup çalışmaya başlamam gerek, mümkünse bir dil kurumunda.
sonrası üniversiteyi bitirmek, mümkünse seneye.
ve en nihai hedefimse müziği kariyer haline getirmek, sevdiğim bir şeyi iş haline getirip hayatımı bunun üzerinden idame ettirebilmek.

günah işlemeden yaşayabilmeyi başarmak

yokbeolm
neyi günah olarak tanımladığınıza göre değişir bu. insanlar bir çok şeyi günah olarak tanımlandırabiliyor. ben inanmıyorum, o yüzden benim için hiçbir şey günah değil. ama inananlar açısından konuşmak gerekirse, dediğim gibi insanlar bir çok şeyi günah olarak adlandırabiliyor ve hal böyle olunca günah işlemeden yaşamak imkansız. size göre normal olan şey başka birine göre normal olmayabilir, günah olabilir. o yüzden diyorum imkansız diye.

Rüzgar erkoçlar

yokbeolm
bizimki gibi bir ülkede çok büyük bir risk alarak hayatını istediği şekilde yaşama kararı vermiş ve bu yönde emin adımlarla ilerlemiş olan lakin basına sızdırılan haberlere rağmen çizgisinden ve kararından geri dönmemiş takdire şayan kişilik. helal olsun lan adama

türkiye'de feminizm

yokbeolm
türkiyedeki bir çok feminist feminizmi kadın üstünlüğü olarak algılıyor. ama ideolojinin özüne baktığımızda ne erkeğin ne de kadının üstün olması değil, ikisinin de eşit olması gerektiğini göremiyorlar. bayan değil, kadın klişesine gelirsek de olay şu canım sözlükdaşlarım: evet ben de savunuyorum bu klişeyi. çünkü çoğu erkek/kadın bayan kelimesini sırf kadın demekten çekindikleri için kullanıyorlar. rahat bir şekilde erkek diyebiliyorsan kadın da diyeceksin arkadaşım. bayan diye bir cinsiyet mi var? hayır yok. kadın diyemiyorsan erkek de deme? bey de o zaman sürekli. ha sırf "bayan kibar diye diyorum" klişesini savunuyorsan, o zaman sana daha yerinde bir seçenek sunayım: hanımefendi. bak bu daha kibar ve saygılı. ama yok efendim olay bu değilse o zaman kadın diyeceksin. bitti.

slime hesabı açıp youtuberlık yapmak

yokbeolm
"hiçbir özelliğim-yeteneğim yok, ancak bunu yaparsam izlenirim" denip uygulamaya koyulan şeydir. gereksizdir, saçmadır, insanların neden izleyip gülüyor olduklarını anlamamam da üstüne eklenince çıldırtıcıdır. dikkat çekmeye çalışma aktivitesidir. umarım bir anda parlayıp bir anda sönen "slime" trendi gibi "slime'cı youtuber bozuntuları" da bir an önce sönüp tarihin tozlu ve karanlık sayfalarında yitip giderler.

otobüs yolculuğu

yokbeolm
pek hayranı olmadığım yolculuk tipi. ama neyse ki nereye gidersem gideyim, kaç saat gitmek zorunda kalırsam kalayım uyuyabiliyorum. ihtiyacım olan şeylerse müzik dinleyebileceğim bir aygıt, kulaklık ve tabi ki koltuk. tak kulaklıkları aç müziği yaslan arkana derken 10 dkya uyuyorum. oh mis.

yaşadığınız en büyük değişimler

yokbeolm
bir postta daha bahsetmiştim ama hangisi bilmiyorum. neyse. 4 sene müezzinlik yaptım, oruç tuttum, hiçbir namazı kaçırmadım, hatim ettim falan sonra hop ateistlik. bayağı büyük bir şeydi bu benim için tabi.

buna ek olarak uzun süredir bilmeme rağmen kabul edemediğim eşcinselliğimi 2 buçuk sene önce kabullendim. kendimle barışık yaşayıp kendimi olduğum gibi sevmeye başladım; mutluyum da.

son olarak da şey var tabii, herkesin benim hakkımdaki düşüncelerini çok umursardım. onların duygularını da. onlar kırılacağına ben kırılayım derdim. şimdi bana ne abi ne düşünürlerse düşünsünler modundayım. eğer beni kırıyorsa biri, ben de onu kırmaktan çekinmiyorum.

yani anlayacağınız şu son birkaç senedir yüklü değişiklikler yaşadım, ve bu değişimlerden gayet mutluyum. değişim iyidir sözlükdaşlarım; hayata, olaylara, başkalarına ve en önemlisi kendinize bakış açınızı geliştirir. ufkunuzu genişletir. :)

günümüzde en işe yarar teknolojik alet

yokbeolm
akıllı telefonlar diyebilirim rahatlıkla. teknolojik evrimin kesin kanıtıdır. başlarda sadece sesli iletişim için icat edilen bu aygıtlar ne zaman ki oturduğunuz yerden her şeyi yapabileceğiniz aygıtlara dönüştü, işte o zaman hayatımız çok daha kolaylaştı. zira bilgi aramaktan tutun müzik dinlemeye, film-dizi izlemeye, iletişim kurmaya, oyunlar oynamaya, taksit-fatura-harç ödemeye kadar her şeyi bir dokunuşla yapabildiğimiz bu aygıtlar bence günümüzdeki en işe yarar teknolojik alet listesinde birinci sıraya oturur.

teşekkürler graham bell, seviliyosun krdşm <3

drake

yokbeolm
big three olarak adlandırılan grubun bir parçasıdır. (diğerleri nicki minaj ve lil' wayne'dir.)

başarısız bir oyunculuk kariyeri girişiminin ardından rap ve hip-hop'a yönelmiştir, bir çok hit parçası bulunmaktadır. buna rağmen adı bir çok dedikoduya karışmıştır. sözlerini kendinin yazmadığı iddiası en büyük söylentidir. en büyük ikinci söylenti ise birbirlerini her ne kadar kardeş olarak görseler de nicki minaj ile yattığı hakkındaki söylentidir. ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilinmez lakin şarkılarını dinlemekten keyif aldığım bir sanatçıdır. hele ki big three bir araya gelip bir şarkı yapıyorsa tadından yenmez. (bkz:[no frauds) (bkz:only) (bkz:truffle butter)

iq arttıkça dine olan bağlılığın azalması

yokbeolm
açıkçası bunun iq ile olduğunu düşünmüyorum. daha doğrusu tek etkenin iq olduğunu düşünmüyorum. çünkü çevremde muazzam zekaya sahip olmasına rağmen din fanatiği olan bir sürü insan var. bence olay eğitimde. çünkü eğitim insana kendi beynini nasıl kullanması gerektiğini ve nasıl kullanabileceğini öğretir. eğer bir insan sorgulamayı beceremiyorsa istediği kadar yüksek iq'ya sahip olsun, nafile. bu yüzdendir ki nasıl bütün inananlar aptal değilse, bütün ateistler de yüksek iq'lara sahip değildirler. önemli olan sorgulamak, sözlükdaşlarım. sorguladıkça değişir her şey.

zevkler ve renkler tartışılmaz

yokbeolm
başkalarının zevklerini hunharca tartışıp hunharca eleştirdikten sonra okun ucu kendilerine çevirilince işin içinden sıyrılmak için kullanılan kelime öbeğinden ibarettir.sevimsiz bir deyimdir.

not: adam öldürmek, cinayet, hırsızlık vb. konuların açılmasını pek tavsiye etmem bu konu tartışılırken. zira ahlak dediğimiz şey toplumlara özgüdür, ufacık da olsa her toplumda çeşitlilik gösterebilir. dünyanın bir yerinde "mutlak iyi" olarak tanımlanan şey diğer bir yerinde "mutlak kötü" olarak tanımlanabilir. o yüzden ahlak tarzı şeyleri karıştırmadan ele alınması gereken bir konudur.