Lord of the Laik's
Sözlüğün amacını anlamış yazardır. En azından benim için böyle. Yeni şeyler öğrenmek ve bilgilerimi, düşüncelerimi paylaşmak ilk amacım.
İnadına bir kişinin her girisini eksileyen insanları tespit etmek mümkün mü? Mümkün ise rütbelerinin düşürülüp çomar yapılmasını talep ediyorum. Bir de lütfen başlıklar (düzeltmek yönetim tarafından mümkün ise) imlaya uygun hale getirilsin gözlerimiz kanamasın. İnadına sesli harfleri kullanmayan ve imlaya dikkat etmeden başlık açanlara bir ceza sistemi getirilsin. Sadece bir öneri bu, kimse kendi resmini koymasın Avatarına, anonim olsun, düşüncesi ön planda olsun, cinsiyeti değil. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Yine yazarım burdan veya mesaj olarak.
Ben de maalesef bunlardan birisiyim. Baba erzurum'lu hard çomar. Hadi bütün Anne tarafı izmir'de yaşıyor, "bari Ordan kurtarayım" diye ümitleniyorum, o da olmuyor. Onlar da erzurum'dan izmir'e geldiler zaten.
Anne yine iyi hükümeti sevmez ama Babam, Baba tarafım ve Anne tarafım tam bir dindar, akp aşığı. Ben işte böyle bir ailede hem mevcut hükümet karşıtıyım, hem de inançsızım. Ailem Buna saygı duyuyor mu? Asla. İnançsız olduğumu söylediğimden beri hâlen daha müslüman yapmaya, zorla ibadet ettirmeye çalışıyorlar. Babam hükümet karşıtı ve inançsız olduğum için beni Sürekli vatan haini, terörist, domuz diye itham eder. Ne zaman kavga etsek it oğlu it, Şerefsiz, gavur vs. Diye isimlendirir. Her seçimde akp'ye oy vermemi ister. Annem her cuma ve bayram günleri inatla camiye gitmemi ister. Ramazan'da zorla oruç tutmamı ister. tabi isteklerini karşılamadığım için ne zaman din veya siyaset tartışması çıksa Hepsi birden (kendince haklı sebeblerle) üzerime gelir.
Evde görüşlerini paylaşabileceğin bir kişi bile olmayınca benim gibi internet bağımlısı olursun, "Bide benim derdimle üzülmesin" diye sevgili yapamaz olursun işte zamanla.
Sözlükte İtiraf ile ilgili bir başlıkta "ailemden kimsenin ölümüne üzülmeyeceğim" demiştim ve eksileyenler olmuştu. Nasıl bir hayat yaşadığını bilmeden bir insanı eleştirmek veya yanlış bulmak kolaydır. Yine de kızmıyorum onlara. Ailesi tarafından reddedilse, veya Aslında onların gerçek ailesi olmadığını öğrenince üzülmek yerine çocuklar gibi sevinmeyecek hiç kimsenin beni anlayabileceğini düşünmüyorum. Sırma saçlı derdinden anlar mı tüysüzün?
Anne yine iyi hükümeti sevmez ama Babam, Baba tarafım ve Anne tarafım tam bir dindar, akp aşığı. Ben işte böyle bir ailede hem mevcut hükümet karşıtıyım, hem de inançsızım. Ailem Buna saygı duyuyor mu? Asla. İnançsız olduğumu söylediğimden beri hâlen daha müslüman yapmaya, zorla ibadet ettirmeye çalışıyorlar. Babam hükümet karşıtı ve inançsız olduğum için beni Sürekli vatan haini, terörist, domuz diye itham eder. Ne zaman kavga etsek it oğlu it, Şerefsiz, gavur vs. Diye isimlendirir. Her seçimde akp'ye oy vermemi ister. Annem her cuma ve bayram günleri inatla camiye gitmemi ister. Ramazan'da zorla oruç tutmamı ister. tabi isteklerini karşılamadığım için ne zaman din veya siyaset tartışması çıksa Hepsi birden (kendince haklı sebeblerle) üzerime gelir.
Evde görüşlerini paylaşabileceğin bir kişi bile olmayınca benim gibi internet bağımlısı olursun, "Bide benim derdimle üzülmesin" diye sevgili yapamaz olursun işte zamanla.
Sözlükte İtiraf ile ilgili bir başlıkta "ailemden kimsenin ölümüne üzülmeyeceğim" demiştim ve eksileyenler olmuştu. Nasıl bir hayat yaşadığını bilmeden bir insanı eleştirmek veya yanlış bulmak kolaydır. Yine de kızmıyorum onlara. Ailesi tarafından reddedilse, veya Aslında onların gerçek ailesi olmadığını öğrenince üzülmek yerine çocuklar gibi sevinmeyecek hiç kimsenin beni anlayabileceğini düşünmüyorum. Sırma saçlı derdinden anlar mı tüysüzün?
Sokrates (Yunanca: Σωκράτης, M.Ö. 470 Alopeke, Attika - M.Ö. 399 Atina) Yunan Felsefesinin kurucularındandır.
Heykelci Sofroniskos ile ebe Fenarete'nin oğlu olan Sokrates'in kimliği de başlıbaşına bir felsefi sorundur.
Sokrates üzerine pek çok eski öykü anlatıldı (Platon, Ksenofon, Aristofanes, Aristoteles, Aristoksenos). Sokrates, edebi verimin yüksek olduğu bir dönemde hiçbir şey yazmadığı gibi, profesyonel "bilgi hocaları"nın ortaya çıktığı bir dönemde öğretmenliği resmi bir meslek olarak da seçmedi. Hayatı boyunca ancak üç kez Atina'dan ayrıldığı söylenir. Bir kez askeri yükümlülük gereği, bir kez de Delfi'ye gidip biliciye danışmak ve orada üzerinde "kendini tanı" sözünün yazılı olduğu Apollon tapınağını görmek için bu kentin dışına çıktı.
Sokrates genellikle ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinirse de, ondan geriye kalan şey, bir öğretiden çok, kişilerin bilincine, özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik bir çabadır.
Sokrates önceleri doğa bilimleriyle, özellikle de canlı varlıkların çoğalması ve kaybolup gitmesi olgusuyla ilgilendi. Bu amaçla, matematiği ve doğa filozoflarının dünyayla ilgili öğretilerini incelemesi gerekti.
Yüzeysel bilgiyi aşma ve şeylerin gerçek bilgisine ulaşma isteğiyle, bireylerin davranışlarında ve yaşamlarında temel aldıkları inançları sorgulamaya yöneldi. Sokrates, inançlarını ayrım gözetmeksizin yadsımak için toplumun bütün kesimlerine seslendi; bu tutumu da şiddetli tepkilerle karşılaşması ve trajik bir biçimde ölmesi sonucunu doğurdu.
Sokrates, her türlü edinilmiş bilgiyi yadsıyan bir düşünceden yola çıkan yöntemiyle, yani diyalog sanatı ya da diyalektikle, insanlara, bilgiye sahip olduklarını sandıklarını, oysa sahip olmadıklarını kanıtlıyordu. Bir karara varmak gerektiğinde, çaresiz kalan muhatapları, kendisinden, sorunla ilgili düşüncelerini aktarmasını talep ettiklerinde, filozofça geri çekiliyor, bu da genellikle muhataplarının öfkelenmesine yol açıyordu.Aynı dönem Atina'sının düşünürleri, Sokrates'in halkı toplayıp, belirli zamanlarda ders vermesini çekemezler,akabinde Sokrates'in bilinenlerin aslında yanlış olduğu söylemi üzerine Sokrates'i mahkemeye verirler.O günlerde Sokrates'in, halk tarafından çok sevilen bir filozof olması sebebiyle, Atina halkı mahkemeyi yakından takip eder. Mahkeme, idam cezasını onaylanmadan önce, hakim Sokrates'e, mevzubahis söylemlerin kendisine ait olmadığını, bu söylemleri inkar ettiğini söylemesi durumunda, idam kararını bozacağını söyler.Sokrates bu teklifi reddeder ve "Ben söylemedim dersem, düşüncelerimin insanlar için hiçbir önemi kalmaz.Beni idam edin, çünkü idam ederseniz, düşüncelerim sizin sayenizde bütün dünya insanlarına ulaşacak ve bundan binlerce sene sonra bile Sokrates adı biliniyor olacak" der. Hakim idamın iptali şartını yineler ve Sokrates "Evet ben bunları söyledim. Sözümün ve düşüncelerimin, hayatım pahasına arkasındayım" der ve af teklifini reddeder.
Sokrates'in yeryüzündeki son günü Platon tarafından Fedon'da anlatılır — Bir gün ki Sokrates Tebes'li dostları Kebes ve Simnias ile ruhun ölümsüzlüğü üzerine konuşarak geçirdi. Baldıranı içtikten ve ölmek üzere yattıktan sonra son sözleri şunlardı: "Krito, Aeskulapius'a bir horoz borçluyuz; bu yüzden onu öde, sakın unutma." Zehir yüreğine ulaştığında sarsıldı ve öldü, "ve Krito bunu görerek ağzını ve gözlerini kapadı. Bu, Ekhekrates, dostumuzun sonuydu, öyle bir insan ki tüm çağının bizim bildiğimiz en iyisi, ve dahası, en bilgesi ve en gerçeğiydi.".
Spartalılar Atina'yı savaşta yenip yıkınca Atina'ya Tiranlar hakim oldu. Sokrates entelektüel Atinalılar'ın aksine baskılardan dolayı yurdundan kaçmayıp Tiranların idaresinde yaşamayı sürdürdü. Sivri dilinden dolayı Tiranlar tarafından idama mahkum edilmişken isyan patlak verdi Tiranlar yönetimden gitti. Bu sefer yeni yönetim Tiranlarla işbirliği yapmak, tanrıları aşağılamak vb. suçlamalarla hakkında mahkeme kurdu. Eski Atina devletinde davalara sayıları davanın önemine göre klanlardan seçilmiş yargıçlar bakardı. Sokrates'in davasına 500 civarında yargıç baktı. Suçlular genelde hitabet yetenekleri ile yargıçları etkileyip beraat ederdi. Bu yüzden ağzı iyi laf yapanlar para karşılığı davalılara savunma yazardı. Sokrates hitabet yerine en iyi bildiği diyalektiği sorgulama yöntemini kullandı. Kendini savunmayı ve yargıçlardan af dilemeyi değil fikirlerini savundu. Ölüm cezasının değiştirilmesini dilemedi. İdamı Atina'nın kutsal günü olduğu için ertelendi. Kendisi zindana atıldı. Zindanda hiçbir koruma bırakılmamıştı. Öğrencileriyle birlikte sohbet etti. Kaçması teklifini geri çevirdi. Kaçsaydı suçlu ve hain kabul edilecekti. Kaçmadı, ve bitki zehri içirilerek idam edildi. Öldükten hemen sonra Atinalılar yaptıkları hatanın farkına vardılar. Kendisini dava edenlerden birisini yargılayıp idam ettiler diğerini sürgüne gönderdiler. Sokrates'in büstünü yapıp Atina Tapınağına koydular. Davayı izleyen öğrencisi Platon, savunmasını Sokrates'in Savunması adı altında kitaplaştırdı ve bu eser günümüze kadar geldi.
Kaynak; http://www.felsefe.gen.tr/sokrates_socrates_kimdir.asp
Heykelci Sofroniskos ile ebe Fenarete'nin oğlu olan Sokrates'in kimliği de başlıbaşına bir felsefi sorundur.
Sokrates üzerine pek çok eski öykü anlatıldı (Platon, Ksenofon, Aristofanes, Aristoteles, Aristoksenos). Sokrates, edebi verimin yüksek olduğu bir dönemde hiçbir şey yazmadığı gibi, profesyonel "bilgi hocaları"nın ortaya çıktığı bir dönemde öğretmenliği resmi bir meslek olarak da seçmedi. Hayatı boyunca ancak üç kez Atina'dan ayrıldığı söylenir. Bir kez askeri yükümlülük gereği, bir kez de Delfi'ye gidip biliciye danışmak ve orada üzerinde "kendini tanı" sözünün yazılı olduğu Apollon tapınağını görmek için bu kentin dışına çıktı.
Sokrates genellikle ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinirse de, ondan geriye kalan şey, bir öğretiden çok, kişilerin bilincine, özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik bir çabadır.
Sokrates önceleri doğa bilimleriyle, özellikle de canlı varlıkların çoğalması ve kaybolup gitmesi olgusuyla ilgilendi. Bu amaçla, matematiği ve doğa filozoflarının dünyayla ilgili öğretilerini incelemesi gerekti.
Yüzeysel bilgiyi aşma ve şeylerin gerçek bilgisine ulaşma isteğiyle, bireylerin davranışlarında ve yaşamlarında temel aldıkları inançları sorgulamaya yöneldi. Sokrates, inançlarını ayrım gözetmeksizin yadsımak için toplumun bütün kesimlerine seslendi; bu tutumu da şiddetli tepkilerle karşılaşması ve trajik bir biçimde ölmesi sonucunu doğurdu.
Sokrates, her türlü edinilmiş bilgiyi yadsıyan bir düşünceden yola çıkan yöntemiyle, yani diyalog sanatı ya da diyalektikle, insanlara, bilgiye sahip olduklarını sandıklarını, oysa sahip olmadıklarını kanıtlıyordu. Bir karara varmak gerektiğinde, çaresiz kalan muhatapları, kendisinden, sorunla ilgili düşüncelerini aktarmasını talep ettiklerinde, filozofça geri çekiliyor, bu da genellikle muhataplarının öfkelenmesine yol açıyordu.Aynı dönem Atina'sının düşünürleri, Sokrates'in halkı toplayıp, belirli zamanlarda ders vermesini çekemezler,akabinde Sokrates'in bilinenlerin aslında yanlış olduğu söylemi üzerine Sokrates'i mahkemeye verirler.O günlerde Sokrates'in, halk tarafından çok sevilen bir filozof olması sebebiyle, Atina halkı mahkemeyi yakından takip eder. Mahkeme, idam cezasını onaylanmadan önce, hakim Sokrates'e, mevzubahis söylemlerin kendisine ait olmadığını, bu söylemleri inkar ettiğini söylemesi durumunda, idam kararını bozacağını söyler.Sokrates bu teklifi reddeder ve "Ben söylemedim dersem, düşüncelerimin insanlar için hiçbir önemi kalmaz.Beni idam edin, çünkü idam ederseniz, düşüncelerim sizin sayenizde bütün dünya insanlarına ulaşacak ve bundan binlerce sene sonra bile Sokrates adı biliniyor olacak" der. Hakim idamın iptali şartını yineler ve Sokrates "Evet ben bunları söyledim. Sözümün ve düşüncelerimin, hayatım pahasına arkasındayım" der ve af teklifini reddeder.
Sokrates'in yeryüzündeki son günü Platon tarafından Fedon'da anlatılır — Bir gün ki Sokrates Tebes'li dostları Kebes ve Simnias ile ruhun ölümsüzlüğü üzerine konuşarak geçirdi. Baldıranı içtikten ve ölmek üzere yattıktan sonra son sözleri şunlardı: "Krito, Aeskulapius'a bir horoz borçluyuz; bu yüzden onu öde, sakın unutma." Zehir yüreğine ulaştığında sarsıldı ve öldü, "ve Krito bunu görerek ağzını ve gözlerini kapadı. Bu, Ekhekrates, dostumuzun sonuydu, öyle bir insan ki tüm çağının bizim bildiğimiz en iyisi, ve dahası, en bilgesi ve en gerçeğiydi.".
Spartalılar Atina'yı savaşta yenip yıkınca Atina'ya Tiranlar hakim oldu. Sokrates entelektüel Atinalılar'ın aksine baskılardan dolayı yurdundan kaçmayıp Tiranların idaresinde yaşamayı sürdürdü. Sivri dilinden dolayı Tiranlar tarafından idama mahkum edilmişken isyan patlak verdi Tiranlar yönetimden gitti. Bu sefer yeni yönetim Tiranlarla işbirliği yapmak, tanrıları aşağılamak vb. suçlamalarla hakkında mahkeme kurdu. Eski Atina devletinde davalara sayıları davanın önemine göre klanlardan seçilmiş yargıçlar bakardı. Sokrates'in davasına 500 civarında yargıç baktı. Suçlular genelde hitabet yetenekleri ile yargıçları etkileyip beraat ederdi. Bu yüzden ağzı iyi laf yapanlar para karşılığı davalılara savunma yazardı. Sokrates hitabet yerine en iyi bildiği diyalektiği sorgulama yöntemini kullandı. Kendini savunmayı ve yargıçlardan af dilemeyi değil fikirlerini savundu. Ölüm cezasının değiştirilmesini dilemedi. İdamı Atina'nın kutsal günü olduğu için ertelendi. Kendisi zindana atıldı. Zindanda hiçbir koruma bırakılmamıştı. Öğrencileriyle birlikte sohbet etti. Kaçması teklifini geri çevirdi. Kaçsaydı suçlu ve hain kabul edilecekti. Kaçmadı, ve bitki zehri içirilerek idam edildi. Öldükten hemen sonra Atinalılar yaptıkları hatanın farkına vardılar. Kendisini dava edenlerden birisini yargılayıp idam ettiler diğerini sürgüne gönderdiler. Sokrates'in büstünü yapıp Atina Tapınağına koydular. Davayı izleyen öğrencisi Platon, savunmasını Sokrates'in Savunması adı altında kitaplaştırdı ve bu eser günümüze kadar geldi.
Kaynak; http://www.felsefe.gen.tr/sokrates_socrates_kimdir.asp
Şu görseli anımsatmıştır.
+ ne okuyordun sen?
- felsefe
1) ne olacaksın bitirince?
2) düşünüp duruyor musunuz? FelsEFE BU MU?
3) İŞ İMKANI var mı onda?
4) bu bölümü isteyerek mi seçtin?
*ekstra çomar sorusu "felsefe okuyan kızlar ateyiz dimi? Kesin veriyordur aga onlar .d"
- felsefe
1) ne olacaksın bitirince?
2) düşünüp duruyor musunuz? FelsEFE BU MU?
3) İŞ İMKANI var mı onda?
4) bu bölümü isteyerek mi seçtin?
*ekstra çomar sorusu "felsefe okuyan kızlar ateyiz dimi? Kesin veriyordur aga onlar .d"
"Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.”
Türk havacılık tarihinin en önemli kişilerinden biri, pilot ve aynı zamanda da mühendis olan Vecihi Hürkuş'tur. 1896 yılının Ocak ayında, İstanbul'da doğmuştur. İstanbullu bir ailenin çocuğu olan Gümrük Müfettişi Ali Feham Bey, Vecihi Hürkuş'un babasıdır. Annesi ise, Vidin'de doğmuş, küçük yaşlardayken İstanbul'a getirilmiş olan Zeliha Niyir Hanım'dır. Daha bebek sayılabilecek yaşlarda iken babası ölmüş, annesi ve geriye kalan geniş ailesi ile birlikte yaşamıştır.
Vecihi Hürkuş'a, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Bununla birlikte, TBMM tarafından 3 kez takdirname verilmiştir. Bu başarısı ile de, 3 takdirname verilen tek kişi olma ünvanına da sahip olmuştur.
Edirne'ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilmiştir. Bu hizmeti karşılığında, o uçağa “VECİHİ” adı verilince, uçak tasarlama ve yapma düşüncelerine yoğunlaşmıştır. İzmir Seydiköy Hava Okulu'nda (bugün yerinde Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı bulunan askeri tesis), uçak yapımı projesine devam etmiştir. Kendi ürettiği ilk uçağında, 1923 yılında Yunanlılar'dan savaş ganimeti olarak elde edilen motoru ve bazı parçaları kullanmıştır. Aynı zamanda bu uçak, imal edilen ilk Türk uçağıdır. 28 Ocak 1925 tarihinde, “VECİHİ K-VI” adını verdiği uçağını uçurmuştur. Ancak, bugün gururla anlatılan bu olay, izinsiz uçuş yaptığı için, Vecihi Hürkuş'a ceza getirmiştir. Uçuş için istediği izin nedeniyle bir heyet toplanmış, ancak havacılıktan pek de anlamayan kimselerce izin işi geciktiği için, çeşitli telkinlerle uçuş kararı alan Vecihi Hürkuş'a, heyet tarafından ceza verilmiştir. Bu ceza, havacılık tarihi açısından, bir dönüm noktasıdır. Ceza aldıktan sonra istifa ederek hava kuvvetlerinden ayrılıp, Ankara'ya giden Vecihi Hürkuş, yenice kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti'ne (T.T.C.) katılmıştır.
Hayatının sonlarına doğru çok sıkıntı çekmiş, borçlandırılmaya sürüklenmiş, icra takipleri ve davalarla boğuşurken, vatana hizmet nedeniyle kendisine bağlanan çok yetersiz maaşına bile haciz konulmuştur.
Ankara'da anılarını yazdığı zaman diliminde, beyin kanamasından komaya girmiştir. Hayatı boyunca havacılıkla uğraşmış olan Vecihi Hürkuş, insanoğlunun aya ayak basmak üzere Dünya'dan ayrıldığı tarihte (16 Temmuz 1969), Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde, hayata gözlerini yummuştur.
Ölümünün ardından, Ankara / Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Vecihi Hürkuş'a, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Bununla birlikte, TBMM tarafından 3 kez takdirname verilmiştir. Bu başarısı ile de, 3 takdirname verilen tek kişi olma ünvanına da sahip olmuştur.
Edirne'ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilmiştir. Bu hizmeti karşılığında, o uçağa “VECİHİ” adı verilince, uçak tasarlama ve yapma düşüncelerine yoğunlaşmıştır. İzmir Seydiköy Hava Okulu'nda (bugün yerinde Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı bulunan askeri tesis), uçak yapımı projesine devam etmiştir. Kendi ürettiği ilk uçağında, 1923 yılında Yunanlılar'dan savaş ganimeti olarak elde edilen motoru ve bazı parçaları kullanmıştır. Aynı zamanda bu uçak, imal edilen ilk Türk uçağıdır. 28 Ocak 1925 tarihinde, “VECİHİ K-VI” adını verdiği uçağını uçurmuştur. Ancak, bugün gururla anlatılan bu olay, izinsiz uçuş yaptığı için, Vecihi Hürkuş'a ceza getirmiştir. Uçuş için istediği izin nedeniyle bir heyet toplanmış, ancak havacılıktan pek de anlamayan kimselerce izin işi geciktiği için, çeşitli telkinlerle uçuş kararı alan Vecihi Hürkuş'a, heyet tarafından ceza verilmiştir. Bu ceza, havacılık tarihi açısından, bir dönüm noktasıdır. Ceza aldıktan sonra istifa ederek hava kuvvetlerinden ayrılıp, Ankara'ya giden Vecihi Hürkuş, yenice kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti'ne (T.T.C.) katılmıştır.
Hayatının sonlarına doğru çok sıkıntı çekmiş, borçlandırılmaya sürüklenmiş, icra takipleri ve davalarla boğuşurken, vatana hizmet nedeniyle kendisine bağlanan çok yetersiz maaşına bile haciz konulmuştur.
Ankara'da anılarını yazdığı zaman diliminde, beyin kanamasından komaya girmiştir. Hayatı boyunca havacılıkla uğraşmış olan Vecihi Hürkuş, insanoğlunun aya ayak basmak üzere Dünya'dan ayrıldığı tarihte (16 Temmuz 1969), Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde, hayata gözlerini yummuştur.
Ölümünün ardından, Ankara / Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Thurisaz - years of the silence
Thurisaz - endless
Thurisaz - endless
Ne karşı cins, ne de hemcinsi. benim direkt kendisi için yaptığını düşündüğüm durumdur. Bir nevi "kendimi daha ne kadar güzelleştirebilirim?" Çabası.
Bu da makyaj konusundaki düşüncemi açıklayan replik
Bu da makyaj konusundaki düşüncemi açıklayan replik
"seni gördüğüm zaman içimde böyle bi' şeyler oldu. konuşmayı beceremem ama anladın dimi? canımsın be. güneşimsin. havamsın. yani bu ağzımdaki izmarit yok mu be kız, işte onun gibi benimsin be. yani buramdasın be. sen hayatımın tek golüsün yani."
Sadri Alışık
Ofsayt Osman, Şaka ile Karışık (1966)
Sadri Alışık
Ofsayt Osman, Şaka ile Karışık (1966)
En başından beri desteklediğim, harika bir sosyal medya çıkışlı kültürdür. Sayesinde ülkenin duvarları "seni seviyorum ayşe, ya benimsin, ya kara toprağın" tarzı şeylerden kurtulup biraz Nazım Hikmet, Cemal Süreya görmüştür.
An itibariyle kendisini engellediğim, bira rütbesine yükselecek ne yaptığını merak ettiğim sözlük üyesi. Eğer bira rütbesine yükselmek için sözlükte sürekli vikipedia ve ekşi sözlükten copy+pasye paylaşımlar yapmak gerekiyorsa benim rütbem düşürülsün istiyorum yönetimden.
Şu an youtube üzerinde mizahi eleştiriyi en iyi yapan kanal diyebilirim.
şey her zaman ayrı yazılır arkadaşlar. "şey" ile diğer kelimeler arasında hep bir mesafe vardır. "şey" birini seviyorsa da, sevenleri ayırmaktan çekinmeyiniz. kati surette yanına kimseyi yaklaştırmayın.
buraya yazılacak şeyler hemen hemen aynı olacağından konuya evrim ağacı sayesinde farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum.
yani... Eğitim düzeyiniz ve Bilgi birikiminiz arttıkça ne kadar "çok" şey hakkında, Aslında ne kadar da "az" şey bildiğinizin farkına varırsınız.
“Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar." (frederick pollock)
yani... Eğitim düzeyiniz ve Bilgi birikiminiz arttıkça ne kadar "çok" şey hakkında, Aslında ne kadar da "az" şey bildiğinizin farkına varırsınız.
“Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar." (frederick pollock)
gülünçtür, anlamsızdır, traji komiktir. ramazan gelmeden önce mc donalds'ta, dominos'ta veya dışarda elinde yemek yerken çevresinde fakir veya yemek yiyemeyen biri var mı? diye bakmayanların 1 aylığına takındığı geçici bir saçmalıktır. "neden Oruç tutarken önünde yemek yiyen birisini görmek istemiyorsun? Bu senin ıstırabını arttıracağı için imtihanını daha geçerli kılmaz mı?" diyesim geliyor her seferinde.
Üstün kadın cinsiyeti mi? Acilen feminazi ile feminizm arasındaki farkı öğrenmelisin dedirten giri/başlık.
Barış özcan
- Kuran + sünnet inancı. Tevrat'ın tefsiri olan Talmud ve onu yorumlayacak hahamlar olmadan anlaşılamayacağı düşüncesi olduğu gibi İslam'a geçmiştir. Talmud'a inanmayan Yahudi kafirdir.
- Hadislerdeki gereksiz ayrıntılar. Buhari'de yer alan "tuvalet duası" Berakot 60a'daki duaya çok benzer. Yine sağ el takıntısı kaynağını Gittin 70a, Berakot 61b ve 62'den alır. Kaş almayı yasaklayan hadis Tesniye 14:1'den kopyadır.
- Hafızlık. Tevrat ezberleyenlere "tofse ha torah" denir.
- Muska. El içinde göz biçiminde bir simge olan "hemse" Yahudilerden geçmedir.
- Kabe'nin çevresinde 7 kez dönmek. "Hoşana Rabba" töreninde havranın çevresinde 7 kez dönülür.
- Kutsal dil inancı. Tevrat geleneksel olarak İbranice okunur. Kutsanan yalnızca İbranicesidir.
- Ezgili okuma. Tevrat ezgili okunur, sallanarak okunur. Tıpkı geleneksel Kuran okumaları gibi. İbranicesinden Tevrat okumanın "sevap" olduğu inancı da aynen geçmiştir.
- Kuran'da sözü edilmeyen hayvanların haram edilmesi. Örnek: Tesniye 14:6, Levililer 11.
- Recm Yahudi geleneğidir. İslam'a yahudilikten geçmiştir. Bkz: Tesniye 17:5-7, Yuhanna 8:5, Talmud Sanhedrin 54b. "İlk taşı günahsız olanınız atsın" (Yuhanna 8:7)
- Takke. Yahudi kipası takke olarak geçmiştir. Cübbe ve rahip giysisi de aynı şekilde bkz: Talmud Şabat 156b, Kiduşin 31a, Ahava, Hilkot Tefilah 5:5.
- Sahabe, yanılmayan önderler anlayışı. Talmud yazarları yanılmayan kişiler sayılır. Ayrıca kaynağını yine insan yazması olan Tevrat Sayılar 11:16'dan alır. Asrı Saadet inancı aynen Yahudilikte vardır. Süleyman, Davud vb. kralların zamanında olumsuz hiç bir şey olmadığına inanırlar.
- "Darül harp" ve çifte ahlak/hukuk standardının meşruluğu. Yahudi inancında Yahudiye davranma kuralları ile olmayana davranma kuralları farklıdır. Yahudi'den faiz almak yasaktır. Olmayanı öldürmek bile serbesttir. Yine müşriklerin eşyasının ve bedeninin pis olduğu inancı Yahudilikte de vardır.
- Kudüs'ün kutsallığı. Kuran'da adı bile geçmez.
- Muhammed'in dünya yaratılmadan önce de var olduğu inancı. Bkz: Yeremya 1:5, Yeşaya 49:1
- Adetli kadının kirli olduğu ve Kuran'a dokunamayacağı inancı için bkz Levililer 15:19.
- Erkek çocukların sünnet edilmesi Kuran'a kesinlikle aykırıdır. Sözde "biz"i "ötekiler"den ayırması içindir. Peki kadınları ne ayıracaktır?
-Kadınların ikinci sınıf insan olduğu inancı Yahudilerden geçmedir. Yahudi şeriatında kadınlar aşağılık, düşük insandır.
- Kadının erkeğin kaburgasından yaratılma masalı da Tevrat ve Talmud'da geçmektedir.
- başörtüsü ve peçe.
- Camiye müşrik giremez inancı. Yahudi değilseniz havralara giremezsiniz
- Hadislerdeki gereksiz ayrıntılar. Buhari'de yer alan "tuvalet duası" Berakot 60a'daki duaya çok benzer. Yine sağ el takıntısı kaynağını Gittin 70a, Berakot 61b ve 62'den alır. Kaş almayı yasaklayan hadis Tesniye 14:1'den kopyadır.
- Hafızlık. Tevrat ezberleyenlere "tofse ha torah" denir.
- Muska. El içinde göz biçiminde bir simge olan "hemse" Yahudilerden geçmedir.
- Kabe'nin çevresinde 7 kez dönmek. "Hoşana Rabba" töreninde havranın çevresinde 7 kez dönülür.
- Kutsal dil inancı. Tevrat geleneksel olarak İbranice okunur. Kutsanan yalnızca İbranicesidir.
- Ezgili okuma. Tevrat ezgili okunur, sallanarak okunur. Tıpkı geleneksel Kuran okumaları gibi. İbranicesinden Tevrat okumanın "sevap" olduğu inancı da aynen geçmiştir.
- Kuran'da sözü edilmeyen hayvanların haram edilmesi. Örnek: Tesniye 14:6, Levililer 11.
- Recm Yahudi geleneğidir. İslam'a yahudilikten geçmiştir. Bkz: Tesniye 17:5-7, Yuhanna 8:5, Talmud Sanhedrin 54b. "İlk taşı günahsız olanınız atsın" (Yuhanna 8:7)
- Takke. Yahudi kipası takke olarak geçmiştir. Cübbe ve rahip giysisi de aynı şekilde bkz: Talmud Şabat 156b, Kiduşin 31a, Ahava, Hilkot Tefilah 5:5.
- Sahabe, yanılmayan önderler anlayışı. Talmud yazarları yanılmayan kişiler sayılır. Ayrıca kaynağını yine insan yazması olan Tevrat Sayılar 11:16'dan alır. Asrı Saadet inancı aynen Yahudilikte vardır. Süleyman, Davud vb. kralların zamanında olumsuz hiç bir şey olmadığına inanırlar.
- "Darül harp" ve çifte ahlak/hukuk standardının meşruluğu. Yahudi inancında Yahudiye davranma kuralları ile olmayana davranma kuralları farklıdır. Yahudi'den faiz almak yasaktır. Olmayanı öldürmek bile serbesttir. Yine müşriklerin eşyasının ve bedeninin pis olduğu inancı Yahudilikte de vardır.
- Kudüs'ün kutsallığı. Kuran'da adı bile geçmez.
- Muhammed'in dünya yaratılmadan önce de var olduğu inancı. Bkz: Yeremya 1:5, Yeşaya 49:1
- Adetli kadının kirli olduğu ve Kuran'a dokunamayacağı inancı için bkz Levililer 15:19.
- Erkek çocukların sünnet edilmesi Kuran'a kesinlikle aykırıdır. Sözde "biz"i "ötekiler"den ayırması içindir. Peki kadınları ne ayıracaktır?
-Kadınların ikinci sınıf insan olduğu inancı Yahudilerden geçmedir. Yahudi şeriatında kadınlar aşağılık, düşük insandır.
- Kadının erkeğin kaburgasından yaratılma masalı da Tevrat ve Talmud'da geçmektedir.
- başörtüsü ve peçe.
- Camiye müşrik giremez inancı. Yahudi değilseniz havralara giremezsiniz
Kuran zaten erotik bir hikaye değil miydi yâhu?
Seçim sonuçları açıklanırken, ülke gündemi çalkalanırken dahi çizgisini bozmaz, istikrarlı yayın politikasından sapmaz.
ırkçılığa karşıdır.
paint ile Yaşlandırma tekniğini Dünya litaratürüne kazandırmıştır.
Supernatural dizisine ilham olmuştur.
miley cyrus'u dahi çağırıp türkü söyletmeyi başarmıştır.
grinin 50 tonuna ilham verecek Dizilere sahiptir.
evlilik programına anası olmazsa kızını al uygulamasını getirmiştir.
ama her ne olursa olsun, "birileri penguen reklamı yayınlarken" #gezi'ye destek vererek yandaş medyaya tokatı çarpmıştır. Adamsın lan flash tv.
ırkçılığa karşıdır.
paint ile Yaşlandırma tekniğini Dünya litaratürüne kazandırmıştır.
Supernatural dizisine ilham olmuştur.
miley cyrus'u dahi çağırıp türkü söyletmeyi başarmıştır.
grinin 50 tonuna ilham verecek Dizilere sahiptir.
evlilik programına anası olmazsa kızını al uygulamasını getirmiştir.
ama her ne olursa olsun, "birileri penguen reklamı yayınlarken" #gezi'ye destek vererek yandaş medyaya tokatı çarpmıştır. Adamsın lan flash tv.
telefonum olmadığı için annemin telefonuna porno yüklemek ve o bunu fark edene dek silmeyi unutmak.
Mizahi bir havada iken yazmıştım ilk cevabımı yukarda ama pek beğenilmediğinin farkındayım.
Ciddi olmak gerekirse bir çok konuda kendisi gibi düşünmediğimiz, tabulara sıkışıp kalmış "dar" görüşlü insanların gözünde "geniş" olmamız normaldir. Ben şahsen rahatsız olmuyorum geniş olarak tanımlanmaktan. Aksine seviniyorum bana geniş diyen o "dar" kesimden olmadığım için.
Ciddi olmak gerekirse bir çok konuda kendisi gibi düşünmediğimiz, tabulara sıkışıp kalmış "dar" görüşlü insanların gözünde "geniş" olmamız normaldir. Ben şahsen rahatsız olmuyorum geniş olarak tanımlanmaktan. Aksine seviniyorum bana geniş diyen o "dar" kesimden olmadığım için.
Bunları okuyunca mod olmaktan soğuyor insan. Ama sözlüğün daha kaliteli bir hâl alması için Hepsine katlanmaya değer.
En çokta bunu kendisinin açtığı, farklı cevaplanmaya açık başlıklarda yapanlara (en sevdiğiniz renk, ideoloji, isim vs.) anlam veremediğim durumdur. Bir sözlük seninle zıt görüşte insanlar varsa çok daha güzeldir. Burdaki her yazarın ideolojisi, ilgi alanı, dinlediği sanatçı, düşünceleri, inancı, yaşadığı yer vs. aynı olsa farklılık olabilir miydi? Yeni bir şey öğrenebilir miydik? Bunun farkına varılması dileğimle.
Devlet bahçeli'nin 2012'de karşısında uluyan adamı "bu saatten sonra ocak dışındasın" diyerek afaroz etmesidir.
"Koyun" tüccarı olan muhammed'in, koyun ticaretinin en büyük rakibi olan domuzu haram ilan ederek en azından ticarette zeki olduğunun ispatıdır.
Agnostisizm, bilinmezcilik ya da bilinemezcilik; teolojik anlamda Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır. Bu akımın takipçilerine agnostik veya bilinemezci denir.
Arka camda osmanlı tuğrası
Uğur ışıl-ak
"Atatürk masondu"
"...en iyi biz biliriz"
"Abi adam Yol yaptı, duble yol"
Beraber yürüdük biz bu yollarda...
RTE❤
"Türk-Kürt kardeştir."
Kurtlar Vadisi
Hedef 2023
"Adam Müslüman, günahını alıyosunuz!"
"O giderse ülkenin durumu nolacak?"
"Ekonomi süper"
Uğur ışıl-ak
"Atatürk masondu"
"...en iyi biz biliriz"
"Abi adam Yol yaptı, duble yol"
Beraber yürüdük biz bu yollarda...
RTE❤
"Türk-Kürt kardeştir."
Kurtlar Vadisi
Hedef 2023
"Adam Müslüman, günahını alıyosunuz!"
"O giderse ülkenin durumu nolacak?"
"Ekonomi süper"
Anlaşılan buraya basmışsın
Gereksizdir, absürddür. Düşüncelerin ve fikirlerin önemli burda, neden fotoğrafını koyma gereksinimi duyarsın ki? Amacınız birilerini etkilemek veya "arkadaşlarım kim olduğumu bilsin de, ona göre hemen girilerimi favorilesin" falan mı?
(bkz:müğğhslüm gürğsees)
Yiğit özgür
Umut sarıkaya
Erdil yaşaroğlu
Turhan selçuk
Selçuk erdeM
Oğuz Aral
Turhan Selçuk
Behiç Pek
Galip Tekin
Ersin Karabulut
Cihan Ceylan
Uğur Gürsoy
Umut sarıkaya
Erdil yaşaroğlu
Turhan selçuk
Selçuk erdeM
Oğuz Aral
Turhan Selçuk
Behiç Pek
Galip Tekin
Ersin Karabulut
Cihan Ceylan
Uğur Gürsoy
Kerhane/genelev.
Biraz takılayım derken Bağımlısı olduğum sözlük.
Devamsızlık yok zannediliyor, var. 4 veya 5 hafta girmediğiniz dersten kalırsınız. Yerinize imza atacak sıkı dostlar edinin.
Eve çıkmak müthişşş zannediliyor, değil. Yurtta iyi anlaştığınız ev arkadaşınız birden değişecektir. İyi bir ev sahibine denk gelirseniz hazine bulmuş gibi sevinin.
Liseden daha olgun sınıf arkadaşları bekleyeceksiniz, beklemeyin. Özellikle ilk sene hâlen daha liseyi atlatamamış, "bu nasıl üniversite kazandı ya?" diyeceğiniz tipler olacaktır.
"Kızlar veriyormuş lan!" mevzusu efsane tabi, ona hiç değinmeyeceğim.
Başınızı yine defterden, kitaptan, notlardan kaldıramayacaksınız geçerli notlar almak, alttan ders bırakmamak istiyorsanız.
Çan eğrisini bilmeyen varsa game of thrones'te olduğunu düşün. Bütün Sınavlar demir taht. Sen lannister, bütün sınıf arkadaşların stark hanedanına mensup. Veya tam tersi.
Eve çıkmak müthişşş zannediliyor, değil. Yurtta iyi anlaştığınız ev arkadaşınız birden değişecektir. İyi bir ev sahibine denk gelirseniz hazine bulmuş gibi sevinin.
Liseden daha olgun sınıf arkadaşları bekleyeceksiniz, beklemeyin. Özellikle ilk sene hâlen daha liseyi atlatamamış, "bu nasıl üniversite kazandı ya?" diyeceğiniz tipler olacaktır.
"Kızlar veriyormuş lan!" mevzusu efsane tabi, ona hiç değinmeyeceğim.
Başınızı yine defterden, kitaptan, notlardan kaldıramayacaksınız geçerli notlar almak, alttan ders bırakmamak istiyorsanız.
Çan eğrisini bilmeyen varsa game of thrones'te olduğunu düşün. Bütün Sınavlar demir taht. Sen lannister, bütün sınıf arkadaşların stark hanedanına mensup. Veya tam tersi.
Laikiçe varken laikbey veya laikadam olmaması ayıp.
Normaldir. Her yasak kendi isyancısını yaratır. Cinsellik ayıp ve tabu haline getirilirse birey bu tabuları aşmayı bir cesaret/kendini kanıtlama zannedecek, korkusuz olduğunu ispat etme peşinde koşacaktır. Ve yasak edilen her şey ona daha cazip hale gelecektir. erkeğe kadını çıplak görmeyi yasaklarsan kendisini ayıplayacak veya ceza verecek bir toplum içerisinde buna uymak zorunda kalacaktır. Ama yalnız kaldığında cinsel arzuları, şehveti ve o yasağı delme arzusu tecavüz etme oranını arttıracaktır. Kadınların çoğunun çıplak güneşlendiği bir plajda aşırı dinci bir bireyi yalnız bırakın. Ne demek istediğim hemen anlaşılacaktır.
Sözlüğe tavsiyeler başlığında, başlığı açan yönetici "bu başlıkta format dışına çıkabilirsiniz" yazmıştı. Bende gruptaymış gibi sözlük formatına aykırı olarak uzun Bir şey yazdım. Bir yönetici girimi spam dolayısıyla silmişti. Ben de bir yöneticiye özelden "bu başlıkta format dışına çıkabilirsiniz" kısmını hatırlattım ve girim geri geldi.
Yani demek istediğim eğer girinizin kaldırılmasında hata olduğunu düşünüyorsanız bunu yönetime rahatlıkla bildirin. Unutmayın, Her insan hata yapabilir ve dikta ile yönetilmiyoruz bu sözlükte.
Dipçe; yöneticiler şu an gayet iyi bir biçimde sözlüğü idare ediyor şahsen ben memnunum.
Yani demek istediğim eğer girinizin kaldırılmasında hata olduğunu düşünüyorsanız bunu yönetime rahatlıkla bildirin. Unutmayın, Her insan hata yapabilir ve dikta ile yönetilmiyoruz bu sözlükte.
Dipçe; yöneticiler şu an gayet iyi bir biçimde sözlüğü idare ediyor şahsen ben memnunum.
Irkçılığın her türlüsüne karşıyım ve sinirlendirdi. Bu nasıl bir olaydır abi. Sevmiyor olabilirsin, ülkenden gitmesini de isteyebilirsin ama bunun acısını bir çocuktan çıkarmak nedir? Umarım caydırıcı hukuki bir işlem uygulanır bunu yapan kişiye.
Sevindirici bir güncellemedir.
Artık Herhangi bir giride spam/gizli olmayan spoiler/hatalı imla ve noktalama/şahsınıza veya sözlükten başka bir şahsa küfür/hakaret, sözlük dışı format vs. görürseniz söz konusu girinin en sağ tarafındaki "böcek" simgesinden yönetime şikayet edebilirsiniz.
Artık Herhangi bir giride spam/gizli olmayan spoiler/hatalı imla ve noktalama/şahsınıza veya sözlükten başka bir şahsa küfür/hakaret, sözlük dışı format vs. görürseniz söz konusu girinin en sağ tarafındaki "böcek" simgesinden yönetime şikayet edebilirsiniz.
Pek tuhaf sayılmaz ama kalabalık önünde konuşamıyorum. Ünlü veya popüler olmaktan kaygılanıyorum. Sessiz, pek tanınmayan, kendi halimde biri olarak öleyim istiyorum.
bir fırtına tuttu bizi
selanik türküsü
neşet ertaş - yazımı kışa çevirdin & ah yalan Dünya da
elif dedim
imera - emri olur & bitmeyen sevda
selda bağcan - nenni
seha okuş - hasretinle yandı gönlüm
selanik türküsü
neşet ertaş - yazımı kışa çevirdin & ah yalan Dünya da
elif dedim
imera - emri olur & bitmeyen sevda
selda bağcan - nenni
seha okuş - hasretinle yandı gönlüm
Muhtemelen 14-15 yaşından büyük değildir. Henüz neden bir insanın Müslüm gürses dinleyebileceğini anlayamamıştır. Anladığı gün zaten o da dinleyecek, babayı dinleyenlere saygısızlık ettiği için belki de pişman olacaktır.
benim için bu aralar cumhuriyet dönemi kadınları. Çevrende çok fazla başörtülü, çarşaflı kadın görünce (BURSA) böyle fotoğraflar insana öyle huzur veriyor ki.
en genel tabiriyle beyin veya zeka seviciliği. Bir Sapyoseksüel'i sadece göğüslerinle, kaslı vücudunla, iri penisin veya vajinan ile etkileyemezsin. Dış görünüşünden önce zekan, bilgi birikimin, ilgi alanların, genel kültürün gelir onun için. Ne kadar güzel olursan ol eğer aptalca şeyler yapıyorsan onun için bir hiçsindir. Toplumda var mıdır peki böylesi? Hollywood'un ünlü aktör ve aktrisleri arasında dahi vardır. (Sapyoseksüel ünlüler)
Peki ben bunları niye anlatıyorum? Sen sokakta, parkta yürürken bir çift gördüğünde hâlen daha; "fıstık gibi hatunun yanında şu sünepenin işi ne yaa?" veya "şu taş gibi çocuğun yanındaki kıza bak. götüm bile ondan daha güzel" diye düşünecek kadar cahil olma diye. Her insan sadece dış görünüşe bakarak partner seçecek diye bir kaide yok.
Peki ben bunları niye anlatıyorum? Sen sokakta, parkta yürürken bir çift gördüğünde hâlen daha; "fıstık gibi hatunun yanında şu sünepenin işi ne yaa?" veya "şu taş gibi çocuğun yanındaki kıza bak. götüm bile ondan daha güzel" diye düşünecek kadar cahil olma diye. Her insan sadece dış görünüşe bakarak partner seçecek diye bir kaide yok.