confessions

sarkozy

Bira  · 14 Mayıs 2017 Pazar

  1. toplam giri 54
  2. takipçi 11
  3. puan 1184

yazarların nick hikayeleri

luthien tinuviel
İlk olarak tabii ki hz. Tolkien'ın aşık olunası öyküsünün cesur ve bir o kadar aşık kahramanına benzeme arzusu ikinci olarak ise benim kendi ironim. Aciklamak gerekirse hayattan en büyük beklentim ölümsüz olmak oysa luthien eru'nun çocukları içinde ölümsüzlüğü bahşettiği kadim elf ırkından olsa bile beren'e olan aşkı sebebiyle gerçekten bizim bildiğimiz ölüm olgusuyla ölen tek elf. Bu da benim nickimin hikayesi ve ironisi :)

kardeshev ölçeği

Valar dohaeris
Kardaşev ölçeği, Kardaşev cetveli ve Kardaşev kademeleri gibi isimlerle de anılan Kardashev Skalası, 1964'te Rus astronom Nikolai Kardashev tarafından ortaya atılmış ve uygarlıkların teknolojik gelişmişlik seviyelerini, iletişim için kullandığı enerji miktarı baz alınarak ölçmeyi sağlayan kuramsal metoddur.

kardashev'e göre tüm bir gezegenin kaynaklarını kontrol edip gezegene tam anlamıyla hakim olan bir teknolojik gelişime sahip olan uygarlık Tip-1, bir güneş sistemini kontrol edebilecek seviyede bir uygarlık Tip-2, bütün bir galaksiyi kontrol edebilecek teknolojik seviyeye sahip uygarlık Tip-3 olarak sınıflandırılır. şu anda bildiğimiz tek uygarlık olan insanlık kc 0,3 - 0,7 civarı bir ölçektedir.

Teorik fizikçi Michio Kaku 1. Tip'e ulaşmamız için 100 ila 200 sene gibi bir tahminde bulunuyor.
Hz. Carl Sagan geliştirdiği formül (K: Kardashev Skalası, P: Enerji kullanımı) ile bizi 0.724. Tip olarak hesaplamıştır.

elimizdeki sağlam bilim kurgu eserlere baktığımızda kc type-3 seviyesine ulaşmaya çalışan uygarlıkların hikayelerini okuruz. star wars tip-3 haline dönüşmeye çalışan bir gücün hikayesidir.

Kardashev'in ardından carl sagan 4.seviye bir uygarlığında olabileceğini öne sürmüştür. mesaj romanında bu Tip bir uygarlığa yer vermiştir.

bilimkurgu dizilerinde kardashev seviyeleri en yüksek uygarlıklar stargate'in ancientleri (arcturus project), star trek'in q continuum'u ve doctor who'daki time lord'lardır. bunların hepsi kardashev seviye 4 uygarlıklardır.

Peki ya biz?

Biz henüz Güneş enerjisini çok yeni kullanmaya başlamış bir uygarlığız. Enerji üretimimiz, nükleer santraller dışında, dolaylı olarak Güneş'e bağlı olsa da doğrudan olmadığı için henüz 1. Tip olmamız için yeterli değil. "Almanlar Güneş paneliyle şoğadar kilowatt saat enerji elde etti" ve "Sahra Çölü'nün bi' ucunu kaplasak hepimize yeter beaabi" benzeri geyiklerin olmadığı ve standart enerji üretiminin Güneş panelleriyle sağladığı gün gelene kadar da 0. Tip olarak kalmaya devam edeceğiz.



edit: konu hakkında daha fazla Bilgi almak isteyenler için;

özdemir asaf

miractanyuvarlananninja
Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. 1923 yılında Ankara'da doğmuştur. İlkokuldan lise son sınıfa kadar Galatasaray'da okuduktan sonra Kabataş Erkek Lisesi'nden 1942 yılında mezun olmuştur. Bir süre İstanbul üniversitesi hukuk ve iktisat fakültelerine (üçüncü sınıfa kadar) ve bir yıl da gazetecilik enstitüsü'ne devam etmiştir. Bu arada Tanin ve Zaman gazetelerinde çalışıp çeviriler yapmıştır. İlk yazısı Servetifünun-uyanış dergisinde çıkmıştır. 1951 yılında sanat basımevi'ni kurmuştur. 28 ocak 1981'de aramızdan ayrılmış, hayata veda etmiştir.

Özgün bir dil kullandığı şiirlerinde "ikinci kişi" sorununu sık sık ele aldığı gözlemlenir. Özellikle son zaman şiirlerinde dize sayısını azaltıp duru, duygu ve zeka birleşimi eserler çıkarmıştır. Sözcük oyunlarıyla meşhurdur. Kısacık şiirlerinde yaptığı sözcük oyunlarıyla soyutlaştırıp insanı hem düşündürür, hem yansıttığı duyguyla besler.

Biraz da aşık Özdemir'in efsaneleşmiş hikayesine değinelim. Yukarıda yazdıklarım herkesçe bilinebilen klasik Cumhuriyet Dönemi Şairi Özdemir idi. Şimdi en ünlü şiiri olan Lavinia'sını inceleyelim.

Özdemir üniversite yıllarında bir kıza platoniktir. Lavinia şiirini ona yazmıştır. Bu çok değerli dizeleri bir şiir yarışmasına göndermeye karar verir. Katıldığı yarışmada şiiri son derece dikkat çeker ve yarışmayı kazanır. Bu şiirini kürsüde okuması rica edilir ve minnoş kalpli aşık Özdemir de seve seve kabul eder. Kendisi R harfini söyleyememesine rağmen iyi bir okuyucudur aynı zamanda. Rivayete göre şiiri okurken platonik olduğu Lavinia'sı salondadır ve o okurken salondan ayrılır. Duygusal, derin düşünceli bir adam olan Özdemir bu duruma çok içerlenir ve duygularını hiçbir zaman aşikar edemez. Şimdi şiiri inceleyelim.

Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

Günün en güzel saatleri bunlar.

Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.

Gene de sen bilirsin.

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, 

İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim, 

Ama gitme, Lavinia.

Adını gizleyeceğim

Sen de bilme, Lavinia.
(1957)

Söylediğini de yapmıştır. Adını gizlemiştir, kendisi de bilememiştir Lavinia. Peki kimdir bu Lavinia?

Özdemirle birlikte bir sürü adamın başını döndürdüğü Lavinia, Mevhibe Meziyet Beyat'tır. Özdemir ona platonikken o ünlü ressam hocası Edip Hakkı köseoğlu'na aşıktır. Daha sonra Gazeteci İlhan Selçuk'a aşık olur fakat uygun kişiler olmadıkları için oyuncu Öztürk Serengil ile evlenir ama bu evlilik de uzun sürmez. Gönlünden o kadar adamı geçirmişken Özdemir'e yer verememiştir. Lavinia'nın en yakın arkadaşı onun için şöyle demiştir. "Korkunç bir sezgi gücü vardı Mevhibe'nin. Yüzünüze bakar bakmaz, sizi tanır, anlar, ruhunuzun en derin köşelerine kadar kavrardı. Küçücük bir bakıştan, mimikten, jestten tüm karakter haritanızı çıkarabilirdi. Özdemir Asaf bu yüzden ona "Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı" demişti. Çok keskin gözleri vardı.” 

İşte böyledir en sevdiğim şair Özdemir'in unutulmaz aşkı ve hayatı. Lavinia'sına (anlamı ölüm çiçeğidir.) hiç kavuşamamış, aşkını ona hiç anlatamamış fakat bu şiir yıllardır aşıkların benliğinde büyük yer edinip "adı gizlenen Lavinia'lara" adanmıştır.

doğru bulmuyorum

marenostrum
birsürü osuruktan sebeplerle her çeşit meydan kapatılabiliyorken taksim gibi devlet eliyle katliam yapılmış biryerde 1 mayısta ölen canların anılmasına izin verilmemesini değil tabiki. sonucta devletin işi buna izin vermemek.fakat kendine solcu diyen vasıfsız, korkak parti-dernek-örgüt-kuruluş-sendika mensuplarının taksime çıkmaya yeltenicek cesareti bile gösterememelerini doğru bulmuyorum.

6'lı bira paketi

marenostrum
@petitpusat ustam bazı ülkeleri baz alırsak iyi yazmışsın mantıklı yazmışsın ama mesela bulgaristanda 6 lı bira zor bulunuyor ama bir bira 1.40 leva yani 2 lira 80 kuruş.yani bulgaristanda bira ucuz yeaaa :)

suriyeli mülteciler

marenostrum
arkadaşlar şimdi sizlere -zamanında bizim savaştığımız gibi gitsinler ülkelerinde savaşsınlar -bizim ülkemizde ne işleri var - onlara verilen haklar bize verilmiyor. gibisinden söylemlerin yanlıs ve insanlık dışı olduğunu kendimce anlatmaya çalışacağım.
*bakınız birincisi (ki bundan örnek veren çok insan var diye söylüyorum) kurtuluş savaşında özellikle benim de içinde bulunduğum laylaylom 90lar nesli değil dedelerimiz savaşmış
*ikincisi o zamanlar çok aşırı üstün silahlar olmadığından zeki komutanlar üstün stratejiler ile cephelerde düşman sayıca fazla olsa bile üstünlük sağlayabiliyormuş.
* üçüncüsü düşman fazla olsa bile eğer savunan ordu tek ve bütün ise kazanma şansınız hala mümkündür.fakat savunan ordu birden çok ise kimin dost kimin düşman olduğu karışır, işin içine politika girer, içine politika giren savaş ise zaten çoktan kaybedilmiştir.
şimdi suriyedeki durumu size anlatıyorum. ülkede -öso -ışid -ypg - türkmenler -rusya -turkiye orduları var. bu orduların nerdeyse hepsi birbiriyle düşman. şimdi soruyorum size. suriyeliler hangi orduya girsin savaşsın? hangi ordunun çıkarları suriye adına? kime güvenebilirler?
bunu uzun süreli yurt dısında bulunmus biri olarak içtenlikle söylüyorum. inanın hiçkimse varını yoğunu bırakıp ülkesinden temelli gitmeyi istemez.bu insanlar buna mecbur bırakıldılar.evet içlerinde hırsızı da var katili de var dolandırıcısı da ırz düşmanı da var. ama bunu suriyelilerin geneline yormak faşistliktir, bağnazlıktır hatta sizin değiminizle çomarlıktır.kaldı ki şöyle düşünün siz baba veya anne olsanız çocugunuzun karnını doyurmak için paranız yoksa ve başka çareniz kalmamışsa hırsızlık yapmazmısınız? onlara verilen haklar konusuna gelirsek de hükümetimiz çatır çatır parasını avrupadan (zaten onlara harcansın diye) alıyor. bence biz suriyelilere neden hak özgürlük veriyosunuz diye bağrınıcağımıza bize neden vermiyosunuz diye bağrınmalıyız.

suriyeli mülteciler

marenostrum
ben zaten eski kara kuvvetleri komutanı olarak değil bir birey olarak düşüncelerimi söyledim. belgeler ektedir gibisinden bir iddiam da yok. yine bir birey olarak işin vicdani boyutuna bakmayı bıraktığımız zaman hırstan zulümden kandan başka birşey bulamaycağımızı düşünüyorum.kaldıki bence kimse savaştan kaçtığı için suçlu sayılamaz. bu arada savaş dediğimiz de güçlü emperyalist ülkelerin o yüzyılın geçerli enerji kaynağı olan petrol maddesi ele geçirebilmek için güçsüz bir ülkeye kendi aralarında planını kurup oynadığı, içinde gerçek insanların olup öldükleri bir oyun... sen içinde savaşmışsın ölmüşsün ne kimsenin umrunda olur ne de planları bu kadar ilerlemişken birşeyleri değiştirebilirsin.

evrende tek olup olmama sorunsalı

marenostrum
bence dünyada bile bizim göremediğimiz varlıklar var.biraz internette gezindiğinizde her ne kadar %70 i fake de olsa birsürü paranormal olayla karşılaşan insana rastlarsınız. bazıları bunlara uzaylı, bazıları cin baska dindekiler peri vs demişler. ama sonuc olarak bizim dışımızda varlıklar olmalı bence.uçmaktan, uzun süre koşmaktan, su altında nefes almaktan, oksijensiz yasamaktan aciz insanoğlu olarak biz bile az buçuk evriilip bi şekilde yaşamaya devam ettiysek illaki başka gezegenlerde de bişeyler olmuştur diye düşünüyorum.

enteresan baba halleri

marenostrum
lise yıllarında çaktırmadan telefonumu kurcalamış olmasının sonucunda kız arkadasımla olan adult fotoğraflara ulaşınca hem baba hem de psikolojik danışman olarak ne yapacağını şaşırıp büyük kuzenimden yardım istemek durumda kalma hali

süleyman yeşilyurt gibi r yapmak

marenostrum
mahkemedeki ifadesinden bir kesit paylaşıyorum arkadaslar.

“O programa katıldığım için çok pişmanım. Ben asla Atatürk'e karşı birisi değilim. Ben 25 kişiye ekmek veriyorum. Ben yaşlıyım. Yüksek tansiyonum vardır" diyen Yeşilyurt'un, “Hasan isimli şahısla hiçbir alakam yoktur. Ben sağlık durumumdan dolayı 10 yıldır oruç bile tutmuyorum. Yazın aşağı yukarı her gün Fetullah Gülen ile ilgili haberler yaptım. Ben yaşı ve tansiyon hastasıyım. Eğer tutuklanırsam can güvenliğimin sağlanmasını hakimlikten talep ederim.

artık ülke öyle bir hal aldı ki hakaret sucu işleyen -ama ben fetöye sövdüydüm diyip, adam öldüren - ben onu fetöcü sandım diyip (bkz:atalayfiliz) kurtulmaya calısıyor. buna zemin hazırlayan siyasilerimize burdan sevgilerimi gönderiyorum.

laiksözlük yazarı olmak

marenostrum
Her ne kadar coluk cocuk-ergen-faşist yazarlar gelip gidiyor olsa da "gidiyor" kısmı, çalışan, bilinçli, ilkeli adminlerin varlığını hissettirip, her gecen gün bu sözlüğün geleceğinin iyi olduğunu hissettiriyor.Başlıkların da entrylerin de aynı şekilde kalitesinin arttığını,yazarların benim gibi kendilerini geliştirdiklerini görüyorum.Elimden geldiğince fikirlerine güvendiğim arkadaşlarımı sözlüğe yönlendirip burada tabiri caizse yer kapmalarını sağlamaya çalışıyorum.Bu arada hayatımda ilk defa bir yerde yazarlık yapmak gerçekten bana çok şey kattı diyebilirim. Velhasıl-ı kelam laik sözlük yazarı olmak insana böyle düşündürten birsey işte :d