laiksavar

"sen abdülhamit'i savundun!" suçlamasına karşın söylenebilecek bir cümle. "sallama, çıkar göster."

kısmen haklılık payı olan durum. Sosyal bilimlerin önem taşıyan bölümünün bilim olmaktan çıktığına kesinlikle katılıyorum. Bence sosyal bilimlerin ciddi bir biyoloji-psikoloji-davranışsal genetik devrimine ihtiyacı var. Bunları değerlendirmeye katmadan toplumları anlayamayacağımızı düşünüyorum. Ama sosyal bilim bölümlerinin çoğu bu alanlara düşman.
Felsefeye düşman olan kişilerin hiçbiri adam akıllı felsefenin üzerine eğilmemiş. Benim yıllar içinde gözlemlediğim bir şey bu. Ana akım felsefe edebiyatımsı bir uğraş olduğu için bilimsel zihne sahip kişilerin çoğu felsefeden soğuyor. Felsefeye söven bilim adamlarına gıcık kapıyorum. Bence herkesin bu konuda örnek alması gereken bir bilim insanı var: Sean Carroll. Adam hem sesi çıkan bir ateist, hem alanında önde gelen bir fizikçi hem de felsefeyle ilgili bir bilim insanının yapabileceği en aklı başında yorumları yapıyor.

Üslubu çok kuru olan, klasik bir Türkiye felsefecisi. Sıkıcı olmalarından dolayı kitaplarını sonuna kadar okuyamıyorum.

yanlış fikirlere neden saygı duyayım?

kaynakları sağlam olmayan, genel olarak da ikincil ve hatta üçüncül kaynaklardan epey yararlanılarak hazırlanmış komplo dolu düşük kalite belgeselimsiler. Zeitgeist'ın Hıristiyanlıkla ilgili iddiaları çok çürük. İncil alimleri arasında popüler olmayan ama ateizme yararlı görünen ne kadar şaibeli kaynak varsa kullanmışlar. Atıyorum İsa'nın gerçekten yaşamadığıyla ilgili iddialar atan zottirik bir tarihçinin iddiaları ve eskiden İsa'yı Güneş tanrısı olarak yorumlayan marjinal bir Hıristiyanlık mezhebinin İncil yorumu haricinde hiçbir kaynağa başvurmamışlar. Bu, filmi aşırı tartışmalı kılan detaylardan biri. Oysa filmde bunlar zaten bilinen, tesis edilmiş şeyler gibi sunulmuş. Onu da geçtim, mitioloji konusunda verilen bilgilerde yapılmış çok ciddi bazı hatalar var. Şuradan Şüpheci Melek'in Zeitgeist'ın dinleri eleştiren bölümlerini ayrıntılı incelediği makaleye ulaşabilirsiniz:http://zaytgayst.blogspot.com.tr/2010/12/zeitgeist-incelemesi-supheci-melek.html
Zeitgeist'ın 11 eylül'le ilgili iddiaları zaten defalarca çürütüldü. Biz de Amerikan hükümetine güvenmiyoruz da iddiada bulunurken sağlam gerekçeler kullanmak lazım.
Son bölümde bazı ciddi iddialar var (Özellikle de Federal Rezerv -yani Amerikan Merkez Bankası- ile ilgili) ve bunların bir kısmına ben de katılıyorum. Federal Rezerv korkunç bir kurum. Ama buradaki itirazların neredeyse tamamı sadece FED'in yok edilmesini gerektiren türden itirazlar. Bankacılık sisteminin direkt kendisine herhangi bir meydan okuma teşkil etmiyorlar.
Zeitgeist serisinin esas zayıflığı önerdiği çözüm bence. Kaynak Bazlı Ekonomi dedikleri şey adı değiştirilmiş komünizmden başka bir şey değil. Jacques Fresco'nun sözleriyle bu sistemde bütün hizmetler herkese herhangi bir ödeme ya da hizmet söz konusu olmaksızın açık. Bir çeşit "hediye alıp verme" ekonomisi yani. Söz konusu ekonomik düzen komünizme getirilen itirazların neredeyse tamamını üzerine çekiyor (Ekonomik hesaplama problemi, insanları belli işleri yapmaya teşvik edebilme problemi vb.)

Görüşleri ana akım psikoloji camiasında pek de kabul görmeyen biri. Günümüzde fikirlerinin pek de önem taşımadığını düşünüyorum. Ancak nedendir bilinmez, özellikle sol entelektüel çevrelerde hala çok popüler.

akla gelen bir soru. Buna "Allah koşulların değişeceğini bildiği için koşullara göre değişen ayetler gönderdi. Evrenselliğin kaynağı her devre değişerek uyum sağlayabilmesi." şeklinde cevap verilebilir.

ilişkiler için tehlikeli olan durum. Kıskançlık ve sahiplenmenin kötü olmasının sebebi ilişki yaşadığın kişiye güvenmediğin ve onun özgür olduğu zaman seni tercih etmeyeceğini kabul ettiğin anlamına geliyor olması. Sağlıklı bir ilişkide tarafların birbirleri üzerinde "şuraya gitme, şununla görüşme, şunu Facebook'tan sil, sürekli benimle ilgilen." türü şeyler talep edebilecek türden otoriteleri olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ufak tefek "iğneleme" yollu kıskançlıklar olabilir, ilişkiyi daha eğlenceli kılar böyle şeyler. Ama daha ötesinin karşındaki kişiyi kendine denk bir birey olarak kabul etmemekle sonuçlanacağını düşünüyorum. Kendime denk görmediğim biriyle ilişki yaşamak da istemem.

gerçek bir efsane. "Lapa lapa kar yağıyor" denen durumda bir sürü kar kristali birbirine geçmiş şekilde yağar mesela.

hemen her şey bağımlılık yapabilir şeklinde düşünmemiz gereken durum. Sadece bazı şeylerin bağımlılık yapma eğilimleri daha fazla olduğu için bazı şeylere özellikle bağımlılık yapıcı diyoruz.
Özellikle "Kara sevda" denen olay bağımlılığın çoğu özelliğini gösteriyor. Bağımlı olduğun bir şeyden uzak kaldığın zaman fiziksel bazı belirtileri olur. Eğer aşık olduğun kişinin sana karşılık vermiyor olması, veya ilişki yaşıyorken yokluğuna çok kısa süreler bile katlanamamaman gibi durumlar söz konusuysa ve bu senin hayat kaliteni ciddi anlamda etkiliyorsa yaşadığın şeyi bağımlılık kategorisinde değerlendirmemiz doğru olur bence. Tabi tıp camiası bu konuda nasıl bir görüşe sahip bilmiyorum.

ayan beyan ortada olan nedenlerdir.
1. Kendi görüşleri haricinde hiçbir görüşe üniversitelerde barınma hakkı vermedikleri için
2. Kendilerini otomatik olarak diğer insanlardan daha yukarıda gördükleri için
3. Büyük çoğunluğu donanımsız, ergen romantikler oldukları için
4. Kendi ideolojileri için olduğu sürece çoğunun cinayetlere de zulme de razı geleceklerini düşündüğüm için
5. Çoğu düpedüz ekonomi cahili olduğu için solcuları sevmiyorum. solu sevmeme nedenlerim ise daha farklı.

Tanrı'nın olmadığı ve materyalizmin yanlış olduğu bir evren gayet kolay tasavvur edilebilirdir. Diyelim ki yaratılmamış ruhlar ve yaratılmamış maddi bir evren var. Bunların var olmasının ve varlıklarını sürdürmesinin nedeni olan herhangi bir varlık da yok. Bir ateist böyle bir evreni kabul ederek tutarlı bir şekilde ateist kalmaya devam edebilir. Böyle bir görüşün makul olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur tabi.

benim için bilumum zehirli böcek ve yılanlardan müteşekkil hayvanlardır.

ebeveyn yatırımı teorisiyle yakından ilgili olan olay. Ebeveynin çocuğu için yaptığı her eylemi ve harcadığı her kaynağı çocuk için yapılmış bir yatırım olarak gören teori kısaca. Bazı tahminleri: Dişilerin erkeklere kıyasla partner konusunda daha seçici olmaları (Çocuk başına yaptıkları yatırım daha fazla olunca kaybetmekle görecekleri zarar erkeklerden daha fazla olduğu için), erkeklerin partnerler için daha fazla rekabet edecekleri-aldatmaya daha fazla eğilimli olacakları.

En sevdiğim gruplardan biridir. Ama her parçasını dinleyemem. Neredeyse tamamen efkarlı parçalarını dinliyorum.