• Aurelius (@0seabordwaltz0) adlı kişiye göz at: https://twitter.com/0seabordwaltz0?s=09
Atam, ben yoruldum, sen kalk ben yatam, şunlara bir kafa atan!
kendi içinde tartışacak bir kitlesi olsa sanki daha iyi olacak. herkes akp karşıtı laik olunca çok fazla tartışacak adam olmuyor.
bir facebook uygulaması. Eleştirsenize beni istediğiniz gibi. Şimdi gidiyorum, geldiğimde eleştirilerinizi okumak istiyorum. beni nasıl görüyorsunuz, Ben gelene kadar doldurun. Anonimsiniz, ne yazıyorsanız yazın. http://elestirbeni.com/zaferaraz666
Kadınlar orgazm oldukları zaman oksitosin ismindeki hormon salgılarlar. Bu hormon magazin basınında “aşık etme” hormonu olarak bilinse de, esas olayı “pair bonding” yani türkçesiyle “eşe bağlanma” görevi görmesidir. Bu hormonun salgılanması doğanın, kadının hamile kaldıktan sonra erkekten uzaklaşmasını engellemeye çalışmasıdır bir bakıma.
Çok ilginç bir olay. İncelenmesi gerekir.
Suriyeliler konusunda bugüne dek net bir fikir açıklamadım. Sözlüğü boş bırakmayıp giri girmiş olmak amacıyla Düşündüklerimi şöyle anlatayım:
Projenin bugüne kadar her türlü Suriye politikasıyla başımıza bela açmış, seçim hileleriyle, anayasa ihlalleriyle Türkiye'nin hukuk devleti olma vasfını ortadan kaldırmış bir iktidardan gelmesi doğal olarak insanları korkutuyor. Üstelik 3 milyon kişinin adam gibi bir plan, program olmadan, bu plan ve program halkla paylaşılmadan, insanlara eğrisyle doğrusuyla açıklanmadan, tam bir dayatma şeklinde vatandaşlığa geçirilmesini politik olarak doğru bulmuyorum. Tıpkı "çözüm süreci" içinde ne olduğunu bilmediğimiz gibi, "başkanlık sistemi" detaylarının açıklanmaması gibi, bu projenin ne olduğu, nasıl olduğu da hepimizin kafasında muamma (bak, ırkçı söylemleri kast etmiyorum. insanlar politik olarak bu kararı doğru bulmayabilirler. Bu bir haktır.)
Sanıyor muyuz ki, aylar önce bu insanları Avrupa'ya "bak kapıları açarım haaa" diye şantaj unsuru olarak kullanan iktidar, bu vatandaşlık projesini insani nedenlerle gerçekleştiriyor? Ben sanmıyorum.
Kimden geldiği mühim değil. Ben bunun rasyonel yollarla, bir plan program dahilinde yapılmasını istiyorum. Vatandaşlık sihirli değnek değil. Romanlar da bu ülkenin has, özbeöz vatandaşı. Ancak ırkçılığa kurban gitmelerini bu vatandaşlık bağı engellemiyor. Ortadaki ırkçılık, hoşgörüsüzlük sorununu vatandaşlık zaten çözmeyecek. Ne adam gibi mülteci, ne de sığınmacı statüsü belirlendi şu ana kadar. Şimdi kimbilir hangi amaçlarla ne yapmak istiyorlar? Ben çözemedim. Çözemediğim, bana açıklanmayan bir şeyi de şu an "tedbirle" karşılamak durumundayım. Bu işin böyle yapılamayacağını düşünüyorum.
Olayı da yanlış ikilem zemininde tartışıyoruz gibi geliyor: "Ya vatandaş olsunlar, ya gitsinler(!)". Oysa başka projeler, programlar gerçekleştirilebilir. Burada yine bir kamplaşma, yine bir çatışma var.
Ama son dönemdeki öznesinin suriyeli olduğu olaylarda suçun şahsiliğini görmezden gelerek farklı istatistiklere de hiç bakmadan "bunlar şöyle, bunlar böyle, fırsatını bulsalar şöyle yaparlar, suriyeli görmek istemiyorum" filan diyen hesapları hayatımdan bir bir uzaklaştırmaya başladım. Başında "bunlar" geçen, 3 milyon insanı homojen gören zihniyet en basit açıklamasıyla kafatasçıdır.
Diyeceklerim bu kadar. Yorumlarınıza göre tartışırız :)
Projenin bugüne kadar her türlü Suriye politikasıyla başımıza bela açmış, seçim hileleriyle, anayasa ihlalleriyle Türkiye'nin hukuk devleti olma vasfını ortadan kaldırmış bir iktidardan gelmesi doğal olarak insanları korkutuyor. Üstelik 3 milyon kişinin adam gibi bir plan, program olmadan, bu plan ve program halkla paylaşılmadan, insanlara eğrisyle doğrusuyla açıklanmadan, tam bir dayatma şeklinde vatandaşlığa geçirilmesini politik olarak doğru bulmuyorum. Tıpkı "çözüm süreci" içinde ne olduğunu bilmediğimiz gibi, "başkanlık sistemi" detaylarının açıklanmaması gibi, bu projenin ne olduğu, nasıl olduğu da hepimizin kafasında muamma (bak, ırkçı söylemleri kast etmiyorum. insanlar politik olarak bu kararı doğru bulmayabilirler. Bu bir haktır.)
Sanıyor muyuz ki, aylar önce bu insanları Avrupa'ya "bak kapıları açarım haaa" diye şantaj unsuru olarak kullanan iktidar, bu vatandaşlık projesini insani nedenlerle gerçekleştiriyor? Ben sanmıyorum.
Kimden geldiği mühim değil. Ben bunun rasyonel yollarla, bir plan program dahilinde yapılmasını istiyorum. Vatandaşlık sihirli değnek değil. Romanlar da bu ülkenin has, özbeöz vatandaşı. Ancak ırkçılığa kurban gitmelerini bu vatandaşlık bağı engellemiyor. Ortadaki ırkçılık, hoşgörüsüzlük sorununu vatandaşlık zaten çözmeyecek. Ne adam gibi mülteci, ne de sığınmacı statüsü belirlendi şu ana kadar. Şimdi kimbilir hangi amaçlarla ne yapmak istiyorlar? Ben çözemedim. Çözemediğim, bana açıklanmayan bir şeyi de şu an "tedbirle" karşılamak durumundayım. Bu işin böyle yapılamayacağını düşünüyorum.
Olayı da yanlış ikilem zemininde tartışıyoruz gibi geliyor: "Ya vatandaş olsunlar, ya gitsinler(!)". Oysa başka projeler, programlar gerçekleştirilebilir. Burada yine bir kamplaşma, yine bir çatışma var.
Ama son dönemdeki öznesinin suriyeli olduğu olaylarda suçun şahsiliğini görmezden gelerek farklı istatistiklere de hiç bakmadan "bunlar şöyle, bunlar böyle, fırsatını bulsalar şöyle yaparlar, suriyeli görmek istemiyorum" filan diyen hesapları hayatımdan bir bir uzaklaştırmaya başladım. Başında "bunlar" geçen, 3 milyon insanı homojen gören zihniyet en basit açıklamasıyla kafatasçıdır.
Diyeceklerim bu kadar. Yorumlarınıza göre tartışırız :)
aşırı tırt bir durum. bir kere bunun kendisi bilim veya bilimsel değil kardeşim.
Birilerini öldürmeden nasıl hayatta kalabiliyoruz cidden çok garip. Sağlıklı bir insan erişkinliğine ulaştığında üç insan öldürmüş olmalı.
elbetteki içlerinden biri de ve tabii ki favorim olan progresif metaldir. bir örnek:
Kuran'da olmayan hede.
kalplere bir şifadır. gitarla çalmak da bambaşka bir zevk veriyor. (evet, gitar çalabiliyorum hem de elektrik gitar üstelik kendi kendime öğrendim). bir örnek: