confessions

laiksavar

rom  · 8 Mayıs 2017 Pazartesi

  1. toplam giri 631
  2. takipçi 45
  3. puan 18040

engineerların enginar yememesi

laiksavar
çok komik espri lan vallahi billahi. bayağı komik, çok üst düzey bir espri bu ya. bunun düzeyini millet de öğrenmesi lazım. fazla komik yani hani mesela bazı espriler yapıyolar, bu kadar komik değil. ben şimdi buna gülüyom ya, ben buna yarın gülemicem diye üzülecem kendim. hani genel olarak baktığında espri şeylerine, bunun, çok üst düzey kalıyor bu espri. ulan biraz az komik yap da gülmekten altıma sıçmayayım. sen bu espriyi bir tane uçak kirala, arkasına koy bu espriyi, yedi düvel duysun bunu. ulan gülmekten öldüm yemin ediyom yav. bu kadar... a aaa! yani biraz az komiğini yap bunun, gene gülecem. çıkalım dağların başına, hep beraber halay çekerek bu espriye gülelim yani bu esprinin karşılığı çok daha kaliteli esprilerin önünü de açar, ülke olarak kalkınırız yani. sen bu espriyi yap, afrika'daki çocuklar açlıktan ölmesin ya.

suriyeli mülteciler

laiksavar
Suriyeliler konusunda bugüne dek net bir fikir açıklamadım. Sözlüğü boş bırakmayıp giri girmiş olmak amacıyla Düşündüklerimi şöyle anlatayım:

Projenin bugüne kadar her türlü Suriye politikasıyla başımıza bela açmış, seçim hileleriyle, anayasa ihlalleriyle Türkiye'nin hukuk devleti olma vasfını ortadan kaldırmış bir iktidardan gelmesi doğal olarak insanları korkutuyor. Üstelik 3 milyon kişinin adam gibi bir plan, program olmadan, bu plan ve program halkla paylaşılmadan, insanlara eğrisyle doğrusuyla açıklanmadan, tam bir dayatma şeklinde vatandaşlığa geçirilmesini politik olarak doğru bulmuyorum. Tıpkı "çözüm süreci" içinde ne olduğunu bilmediğimiz gibi, "başkanlık sistemi" detaylarının açıklanmaması gibi, bu projenin ne olduğu, nasıl olduğu da hepimizin kafasında muamma (bak, ırkçı söylemleri kast etmiyorum. insanlar politik olarak bu kararı doğru bulmayabilirler. Bu bir haktır.)

Sanıyor muyuz ki, aylar önce bu insanları Avrupa'ya "bak kapıları açarım haaa" diye şantaj unsuru olarak kullanan iktidar, bu vatandaşlık projesini insani nedenlerle gerçekleştiriyor? Ben sanmıyorum.

Kimden geldiği mühim değil. Ben bunun rasyonel yollarla, bir plan program dahilinde yapılmasını istiyorum. Vatandaşlık sihirli değnek değil. Romanlar da bu ülkenin has, özbeöz vatandaşı. Ancak ırkçılığa kurban gitmelerini bu vatandaşlık bağı engellemiyor. Ortadaki ırkçılık, hoşgörüsüzlük sorununu vatandaşlık zaten çözmeyecek. Ne adam gibi mülteci, ne de sığınmacı statüsü belirlendi şu ana kadar. Şimdi kimbilir hangi amaçlarla ne yapmak istiyorlar? Ben çözemedim. Çözemediğim, bana açıklanmayan bir şeyi de şu an "tedbirle" karşılamak durumundayım. Bu işin böyle yapılamayacağını düşünüyorum.

Olayı da yanlış ikilem zemininde tartışıyoruz gibi geliyor: "Ya vatandaş olsunlar, ya gitsinler(!)". Oysa başka projeler, programlar gerçekleştirilebilir. Burada yine bir kamplaşma, yine bir çatışma var.

Ama son dönemdeki öznesinin suriyeli olduğu olaylarda suçun şahsiliğini görmezden gelerek farklı istatistiklere de hiç bakmadan "bunlar şöyle, bunlar böyle, fırsatını bulsalar şöyle yaparlar, suriyeli görmek istemiyorum" filan diyen hesapları hayatımdan bir bir uzaklaştırmaya başladım. Başında "bunlar" geçen, 3 milyon insanı homojen gören zihniyet en basit açıklamasıyla kafatasçıdır.

Diyeceklerim bu kadar. Yorumlarınıza göre tartışırız :)

laiksavar

laiksavar
Bir numarası olmayan, ilgileniyorum dediği alanlarda lisans seviyesinde bilgisi dahi olmamasına rağmen kulaktan dolma bilgilerle atıp tutan, bilgisi amatör seviyeyi geçmemesine rağmen sanal alemde bilgili görünmeyi iyi beceren ve diğer internet kullanıcıları tarafından abartılan, şu sıralar kitap okumak için odaklanmakta zorlanan sıradan bir şahsiyet.

laiksavar

laiksavar
Kerbela'nın yasını tutan müslümanların kendilerini kırbaçlayarak sırtlarını kan revan içinde bıraktıklarının kanlı canlı şahidi olan sözlük yazarı bozuntusu.

lions club

herr muller
genel sıkıcı bilgilerle baslayayım sonra öğrenciler arası anlamını sondaki paragrafta kişisel anlatayım gencler ama ilk kısmı okumadan gecmeyin derim.
Lions, tüm dünyada 206 ülke ve coğrafi bölgede, 1,35 milyon Lion ile 150,000 Leo insanlığa karşılıksız hizmet etmektedirUluslararası Lions Kulüpleri Birliğinin organizasyonu, birçok gelişmiş ülkede örnek organizasyon olarak üniversitelerde ders olarak okutulmaktadır. Özellikle hızlı karar alabilme yeteneği ve lider yetiştirme özellikleri nedeniyle benzeri kurumlara örnek gösterilmektedir.
İlk Leo Kulübü, 1957 yılında ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Glenside Lions Kulübü'nün bir
aktivitesi olarak, Abington High School adlı bir okulda kuruldu. O günden bu yana Leo Kulüpleri
çığ gibi büyüdü ve 140'tan fazla ülkede 140.000 üyelik bir güce ulaştı.
Sloganları: Liderlik, Deneyim, Olanak Yaratmaktır.
"L" Leadership (Liderlik)
"E" Experience (Deneyim)
"O" Opportunity (Olanak Yaratmak)
Ülkemizde Leo Kulüp üyesi olmak, Türk Dernekler Kanunu'nun öngördüğü 18 yaş sınırından
başlamaktadır. Ülkemizde ilk Leo Kulübü 1976 yılında kurulmuştur (İzmir Alsancak Leo Kulübü).
Türk Lions'unun Misyonu:
Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, laik ve katılımcı demokrasinin
geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak,
Karşılıksız gönüllü hizmetler sunarak, insani değerleri yükseltmek,
Ulusal ve uluslararası sevgi ve anlayış ruhu yaratmak. Ülkemizin
çağdaş dünya içindeki yerini almasına katkıda bulunmak.




şu genel bilgilerden sonra ben biraz olaydan bahsedeyim. çoğunuzun haberi yoktur bu yapılanmadan. bu kurulus baya eski ve köklüdür ayrıca ülkenin neredeyse her şehrinde en az 2 farklı yönetim ile her yere dağılmıştır. atatürk ilkeleri ile hareket eden bir kuruluştur. amerikada başlayıp ülkemize 1970 yılında gelmiştir. amacı topluma faydalı bireyler yetiştirmek nasıl desem evsizlere yardım hastanelere cocuklara yardım vs gibi asıl mevzuya geleyim. buraya giriş yaptıktan sonra leo rütbesi ile başlıyorsunuz. lions daha sonra erişilen rütbe. mesela istanbulda giriş yaptınız diyelim ayda bir toplantılara girdiniz insanlarla tanıstınız aralarında mühendis doktor dişci görsel tasarımcı her işten insan var. bu gruptan birisi iş kuracagı zaman sizinle ilgili konularda eksiği takımdan gideriyor yani sizi işe alıyor. veya daha üst rütbeden birisi sizi alıp cok büyük yerlere getiriyor. tamamen mesleki olarak asırı geniş bir cevre edinmiş oluyorsunuz. ben hem isvicrede okuma imkanı hem aselsan hem ucak malzemesi yapan bu aydındaki fabrikada staj imkanı kazandım. bu konuda kesinlikle üniversitedeki arkadaşlara öneririm. bunun yanı sıra lisedeki veya daha kücük arkadaslar katıldıgında daha cok toplum önünde konusmaya yönelik adımlar atılıyor bu arada hangi yaştan . olursanız olun her ay veya her hafta insanların karşısına cıkıp bir şeyler anlatmak zorundasınız. güzel bir takım elbise ile toplantılara gitmelisiniz bunlar ayda bir en fazla daha cok değil. ha bunun yanında sizi yurtdısı kampları bekliyor. basit dolaşmalıktan cok size cok şey katacak ve size sertifika saglayacak sayısız imkanı da yanında getiriyor. hızlıca yazarken neleri atladım tahmin edemiyorum ancak eğer üniversitede okuyorsanız kesinlikle öneririm. bir nevi sizi her zaman destekleyecek büyük insanların oldugu bir topluma girip hayat boyu kendinize bir imkan sağlamış olacaksınız. giriş tabiki direk olamıyor ne yazık ki ancak ve ancak birisi sizi önerecek ve öyle alınacaksınız. eğer basarılı olur bazı konularda kendinizi kanıtlarsınız özel bir törenle kabul edilecek ve üyeliğiniz başlayacaktır. sorusu olan ulasabilir özelden. yorumdan taciz etmeyin.
ted konusmacıları gibi birsürü basarılı insan buradan cıkmaktadır. ekleyecek tonla şey var artık geldikce ekleyeyim ^^

edit: aklıma geldikce yazacagım dedim mesela arkadasım adanadaki lions üyesi ve istanbula gitti 3 gün önce ve istanbul grubuna sadece ben istanbula indim yazdı. üzerine baskanı onu agırladı bedava alkol ve imkanları sağladı. ülkede nereye giderseniz sizi sahiplenecek bir kuruluştur aynı zamanda




edit: o kadar kısa anlattım ki tüm olayı anlatsam anasayfanıza sıcmıs olacagım böyle bırakayım dedim. internette eski yorumlara takılmayın benim gibi başka iceride olan tanıdıgınız varsa en iyisi onlardan yorum alın derim.
19

ırkım

biradelisi
türküm gurur duymak için bir sebep olarak görmüyorum. İskandinav- sami ırkından olsaydım rahat içinde yaşardım. Bu topraklardaki kürt türk neden övünür ırkıyla?
6

en kalabalık ve düzgün siyasi forum sitesi

anne boleyn
öyle bir forum varsa bile kavgasız gürültüsüz gün geçmez diye düşünüyorum. farklı görüşlerden insanların olması her zaman güzeldir lakin siyaset biraz sıkıntılı olduğu için en iyi dostları bile düşman edebilecek bir konu. o yüzden de aradığın düzgün siyasi forum sitesini türkiye'de bulabileceğini hiç sanmıyorum.

deist imam

anne boleyn
insanları ideolojisine göre seçmeyen, yargılamayan, insanı insan olduğu için sevebilen muhteşem biridir kendisi. çok iyi dinleyici, çok iyi bir arkadaş, kısaca onunla tanışmaktan çok mutluyum. iyi ki varsın deist imam.

adalet

anne boleyn
Ne kadar tanıdık ama bir o kadar da uzak geliyor değil mi? Asla hiç sahip olamayacağımız, yararlanamayacağımız ama dilimizden de düşüremediğimiz koca ama yok olan ''adalet.''
Her zaman özlemini çektiğimiz ama sahip olamadığımız bir hayal...
Her siyasetçinin ağzından ''mazlumların umudu olmaya geldik, adalet dağıtmaya geldik'' zırvalarını duyup, sokaklarda helali ile para kazanan insanların tartaklandığını, ekmek parası olan tezgahlarının yerlere fırlatıldığını görmek...
Uyuşturucu ticaretine göz yumup, zenginlerin bütün yaptığı yolsuzlukları, siyasetçilerin aldığı rüşvetleri görmezden gelip de kimseye zararı olmayan tek derdi çocuklarını okutmak olan fakirin ekmek parasını kazanmasını çok görmek...
Adalet, zaman geçtikçe anlamını yitiren, sadece laftan ibaret olan, gelmesi beklenen ama hiçbir zaman gelmeyendir.
Bir gün güçlülerin sırf zengin olduğu için fakirleri ezmediği, insanları zehirlediği halde güçlü olduğu için susulmadığı, fakirlerin ise sırf çocuklarını okutmak için çalıştığı,çabaladığı işlerinin elinden alınmadığı, adaletli bir dünyada buluşmak umuduyla...

kemalisthatun

herr muller
Sözlüğün kötü zamanlarında en başta benimle olan, bizim gibi yazarları toplamış yardım etmiş herkesin hakkını sonuna kadar savunup bunun için savaşmış harika insan. Kesinlikle olmasa şuan hiçbirimiz burada değildik, sayesinde sozluk dışında da çok güzel arkadaş grubu kurduk tanıştık buyuttuk. Daha önemli şeyler verdi hepimize. Sallama solcu ve ideoloji karmaşası yaşayan insanların aksine gerçek bir ataturkcudur. Gerçekten atatürk'u milliyetçiliği anlayan sayılı yazarlardandır. Burada olduğu beni bu konularda yalnız bırakmadığı için çok mutluyum. Ayy lmao
4

Caner taslaman

laiksavar
ÇOKLU EVRENLER TEORİSİ DENEYSEL MİDİR YA DA CANER ŞÖVALYELERİ NEDEN BU KONULARDA NÜANS SAHİBİ DEĞİLLER

Çok kısa bir şekilde bu çoklu evrenler teorisi deneysel midir değil midir konusuyla ilgili bir şeyler yazmak istiyorum. Bu konu o kadar nüanssız bir şekilde ve dalga geçerek tartışılıyor ki aklım almıyor.

Cihan Saçlıoğlu'nu hatırlıyorsunuzdur. Caner Taslaman "Nasıl deneyseldir yea?" dedikten sonra stüdyoyu terk etmişti. Bu adam mal mı? Gerizekalı mı? Deneysel olmayan teoriye neden deneysel diyor? İkisi de değil. Bu arada Saçlıoğlu aynı zamanda fizik felsefesi de bilir. Felsefi açıdan diğerlerinin yaptığı hatalara düşecek türden bir adam değil. Erdal İnönü'nün derlediği Bilim Konuşmaları kitabında konuyla ilgili bir makalesi var. Neyse. Konu bu değil.
Bu adam gerizekalı mı da "Çoklu evrenler teorisi deneyseldir." dedi? Önce deneysel kavramıyla neyin kastedildiğini açalım.

Deneysel diyerek iki şeyi kastedebiliriz:
A) Deneysel sınamaya açık yani doğrulamaya ya da yanlışlamaya açık hipotezler.
B) Hali hazırda teyit eden verilerin bulunduğu hipotezler ki bu durumda hipotez olmaktan çıkarlar.

Şimdi, Cihan Saçlıoğlu'nun kastettiği şeyin ilki olduğunu düşünelim. Bu durumda ne demeliyiz? Çoklu evrenler teorileri deneysel midir değil midir? Bunun cevabı çoklu evrenlerle neyin kastedildiğine bağlı.

Çoklu evrenler teorisi diye tek bir teori yok. Onun yerine çoklu evrenlerden bahseden birden fazla teori var. Bunlardan bazıları diğer evrenlerin evrenimizle hiçbir şekilde etkileşime geçemeyeceğini ve dolayısıyla fiziksel herhangi bir etki yaratamadıklarını iddia ettiklerinden yanlışlanmaya prensipte kapalılar.

Öte yandan çoklu evrenleri "ima eden" bazı kozmolojik teoriler var. Kaotik Şişme Modeli bunlardan biri. Kaotik şişme özetle Big Bang ile ilgili bir mekanizma öne sürüyor. Dahası, bu mekanizma özel ve öyle bir kere çalışmasını bekleyeceğimiz bir mekanizma değil. Yani Kaotik Şişme türü modeller doğrulanmaları halinde bize Big Bang'in çok özel bir olay olmadığını, birden fazla kez gerçekleşebileceğini ima eden bir mekanizma veriyorlar. Bu nedenle de çoklu evrenleri ima ediyorlar. Üstüne üstlük şişme modelleri doğrulamaya/yanlışlamaya açık modeller. Yani sınanmaları mümkün ve sınanıyorlar da.

Şişme dışında sınanabilirliği olan bir başka seçenek de çoklu evrenler arasında özellikle kütleçekim kaynaklı etkileşimin olduğunu ve bunun evrende belli farklılıklar yaratacağını -özellikle madde dağılımında- iddia eden modeller. Bu modeller de bize sınanabilir bir çoklu evren modeli sunuyor.

Peki ya ikinci "deneysellik" türünden yani mevcut verilerle desteklenmekten bahsedersek? Bunun yanıtını vermek daha zor. Şişmeyi teyit ettiği söylenen bazı veriler var. Onun dışında Planck'ten gelen verilerin teyit ettiği yönünde bayağı fırtına kopmuştu. Hatırlarsınız, şu kütle çekim dalgaları olayı. Ancak sonradan bu konudaki bulgunun doğru olmadığı bulundu. Ortada şişmeyi yanlışlayan bir durum olmadı ama istendiği en güçlü teyit de gelmedi. Yine de pek çok kilit fizik problemini çözen, pek çok kozmolog için standart hale gelmiş şişme teorisinin doğal bir uzantısı olması söz konusu çoklu evrenlerin.

Sonuç olarak çoklu evrenler ilk anlamda hangi versiyonunu kastettiğimize bağlı olarak deneyseldir. İkinci anlamdaysa çok güçlü bir teyidi olmamakla beraber bir miktar deneysel teyit söz konusudur. Ayrıca pek çok kozmolog tarafından günümüzde ana paradigma olarak kabul edilmektedir.

Felsefi not:
Esas anlaşılmaz olan şey teistlerin hassas ayara çözüm olarak çoklu evrenler sunulduğu zaman "deneysel değildir" diye itiraz etmeleri. E hassas ayar argümanıyla dolaylı yoldan Tanrı'yı çıkarsamayı savunuyorsunuz değil mi? Çoklu evrenleri kabul edenler de pekala hassas ayarın çoklu evrenler için dolaylı yoldan kanıt teşkil ettiğini savunabilirler. Tanrı için hassas ayarı kullanmakla çoklu evrenler için hassas ayarı kullanmak arasında ana mantık açısından fark yok. Neden? Çünkü ikisi de hassas ayarlı bir evrenin varlığını daha beklendik kılan açıklamalar. Teistler bu konudaki açıklamaları aynı bilimsel standartlara tabi tutmuyorlar. Ateistlerin açıklaması en titiz bilimsel sınamayı geçmesi gereken bir şeyken kendileri bunun yerine felsefi bir açıklamayı koyuyor. Burada felsefi açıklamayı küçümsemek anlamında böyle söylemiyorum. İki tarafa uyguladıkları standartlar farklı diyorum.

Bu noktada "Ockham'ın Usturası" itirazı gelebilir teistlerden. Siz tek bir evreni açıklamak için trilyonlarca evren varsayarken biz hepsini tek bir varlıkla yani Tanrı'yla açıklıyoruz denebilir. Bu noktaya yapılabilecek en ciddi itiraz Ockham'ın Usturası'nın niceliksel azlık/çokluktan ziyade hipotezlerin basitlikleriyle ilgili bir ilke olması. İlgilenilen şey keyfi olarak çoğaltma. Yani sayının çok olması önemli değil. Mesela şişme doğruysa çoklu evrenler teori tarafından ima edildiği için çoklu evrenlerin var olması "keyfi" bir şey olmazdı. Dahası, natüralistik açıklamalar sadece tek bir varlık türünü -doğal/fiziksel varlıkları- çoğaltıyor -bu da elimizdeki en iyi teorilerden birince ima ediliyor. Teizm ise tamamen farklı bir varlık boyutunu ve doğaüstü bir varlığı ekliyor denkleme. Yani Ockham'ın Usturası bu konuda pek yardım edecek bir şey değil.
Daha fazla uzatmak istemiyorum çünkü aksi takdirde hassas ayarla ilgili tam teşekküllü bir yazı yazmam gerekecek. Sorusu olanlar yorum olarak sorabilir.

Caner taslaman

laiksavar
İslam teolojisi bilmiyor . Hadis usulü ve kelamdan zerre haberi yok. Hadis'e literal bakıp bok atarken ayet olduğunda bu şekilde bakmayıp lafzı eğip büker.
Kısacası düzgün bir İslam algısı yoktur.

Ama din felsefesinin ana akım tartışmalarını halka açıp amme hizmeti yapmış değerli bir insandır aynı zamanda