olmaya amel-i cihanda hiçbir din
baba sütü meselesi kanalı kapattıracak, yapma çocuğum, etme çocuğum. kontrollü maruz kalma falan... bunlar işlemez bizim millete, senin yüzünden bir çocuğa yan bakan bir it çıkar. yapma aman...
gelecek ay şu listede yer alacağını tahmin ettiğim sözlük. sanırım blog sözlük'ü geçecektir. hatta dünya sözlük adlı yobaz yuvasını da geçerse enfes olur.
https://sozluksiralamasi.blogspot.com.tr/2017/05/interaktif-sozlukler-nisan-2017-sralamas.html
https://sozluksiralamasi.blogspot.com.tr/2017/05/interaktif-sozlukler-nisan-2017-sralamas.html
abd'nin askeri olarak ölmüştür, rojava'daki diğerleri gibi.
emperyalist yunanistan'ın elinden kurtuluşunun üzerinden 98 yıl geçmiş.
http://kurtuluspartisi.org/izmirin-isgalinin-98-yildonumunde-ulkemiz-hala-isgal-altinda
http://kurtuluspartisi.org/izmirin-isgalinin-98-yildonumunde-ulkemiz-hala-isgal-altinda
1 Mayıs'ta bakırköy'e gittikleri yetmiyormuş gibi üstüne bir de pankartlarını tek tek polis onayına sunan grup.
bir yanda 1 mayıs'ı anlamına uygun olarak mücadele ile yaşayanlar, bir tarafta validen, polisten aferin alanlar... iki ayrı dünya...
http://kurtuluspartisi.org/iki-fotograf-akla-kara-gibi-birbirinin-zitti-iki-ayri-dunya
bir yanda 1 mayıs'ı anlamına uygun olarak mücadele ile yaşayanlar, bir tarafta validen, polisten aferin alanlar... iki ayrı dünya...
http://kurtuluspartisi.org/iki-fotograf-akla-kara-gibi-birbirinin-zitti-iki-ayri-dunya
türkiye'de şeriatçıların yer bulamadığı ender kanallardan biridir. izleyin, izletin.
artık sosyalizm ile alakası kalmamış sosyal demokrasi yerine kullanılan kavram. avrupa'da "sosyalist" dediğinizde akla marksist-leninistler değil, "üçüncü yol"cular ya da sosyal demokratlar gelmekte hala.
öncelikle sosyal demokrasi, bilimsel sosyalizmin bir parçasıdır. bugün bilimsel sosyalizm ondan kopmuş, komünizm olarak kendisine ayrı bir yol çizmiştir.
komünistler neden bu bataklık kafalılardan kopmuştur hatırlayalım. tabii ki parababaları ile işbirliğinden dolayı. burada parababaları dediğimiz girişimci, üreten, kapitalist anlamda sermaye biriktiren adam değil. tekelci, üretim yapmayan, hazır yiyen finans-kapitalistlerdir. banka kubbeleri altında tekelleşenlerdir.
sosyal demokrasi, bu ihaneti nasıl gerçekleştirdi? birinci dünya savaşında bu üretmeyen, savaştan beslenen hazır yiyicilerin savaş bütçesine onay verdi. yani bugün sosyal demokrat chp'nin suriye tezkeresine onay vermesi gibi bir şey yaptılar. hdp de benzer olayı "eşme ruhu" diyerek öcalan'dan aldığı talimat ile savundu ama bugün yaşanan çatışma şimdilik buna engel oldu. bunun daha büyük boyutlusunu düşünelim o yıllarda...
gelelim sonrasında, sosyal demokratlar ihanete battıkça bazı ülkelerde çeşitli partiler ayrılarak "yeni-sol" dediğimiz post-modern etkileşimli hareketleri kurdular. kimisi de komünist hareketlere destek verdiler. ancak muhafazakar ve liberal partilerle birlikte finans-kapitalin "kanadı" oldular her zaman.
şimdi bazı liberal müsvetteleri iskandinav ülkelerinin refahından bahsediyor ya, işte o ülkelerin ikisi, norveç ve danimarka, nato üyesi ve bu doğrultuda işgallere asker göndermekte. ama bu arkadaşa sorsan onlar barış çocuğu, cici çiçek çocuklar.
başka bir nokta, bu ülkelerin finans-kapitallerinin gelir elde ediş şeklidir. bu da komünistlerin nihai amacı olan yabancılaşmaya karşı mücadele tarzında değil, kendisine ekonomik sömürge alanları yaratarak gerçekleşmiştir. bir iskandinav ülkesinin sömürgesi olmaması, onların sömürgeci olmadığı anlamına gelmez. çünkü katma değer elde ediyorsa bir ülke, bunun sebebi sömürmesidir, artı-değer elde etmesidir. bunları da kendi iç pazarında sübvasyonlar yoluyla, liberallerin diliyle "müdahale" yoluyla dağıtır. böylece alan razı, satan razı olur. ta ki 2008 krizine kadar. başta izlanda olmak üzere, krizden ağlamayan "liberal" ülke kaldı da biz bilmiyor muyuz? finans-kapitalleri kurtarılmak için hemen o çok gaddar almanya ve rusya'ya el açmaya durdular.
bunun karşısında, dünyanın ilk sosyalist deneyiminin (sscb) korkusu da başka bir olgudur sosyal demokrasiyi büyüten... lakin o olgu ortadan kalktıktan sonra, sosyal demokrat önlemlerle kurulan avrupa birliği'nde, nasıl pıtrak gibi faşist partilerin isveç, isviçre, almanya, yunanistan ve fransa'da bittiğini görüyoruz. ne yazık ki, ilk sosyalist deneyimin yıkılışı, sonrasında gelenlerin ellerinin armut toplaması (burası da sadece biz komünistleri ilgilendirir), böyle bir duruma yol açtı. ancak finans-kapitalin her zamanki tercihi, faşist partinin yönettiği bir sömürü sistemidir. liberaller, sosyal demorkatlar onların kuması, metresinden başka bir şey değildir.
öncelikle sosyal demokrasi, bilimsel sosyalizmin bir parçasıdır. bugün bilimsel sosyalizm ondan kopmuş, komünizm olarak kendisine ayrı bir yol çizmiştir.
komünistler neden bu bataklık kafalılardan kopmuştur hatırlayalım. tabii ki parababaları ile işbirliğinden dolayı. burada parababaları dediğimiz girişimci, üreten, kapitalist anlamda sermaye biriktiren adam değil. tekelci, üretim yapmayan, hazır yiyen finans-kapitalistlerdir. banka kubbeleri altında tekelleşenlerdir.
sosyal demokrasi, bu ihaneti nasıl gerçekleştirdi? birinci dünya savaşında bu üretmeyen, savaştan beslenen hazır yiyicilerin savaş bütçesine onay verdi. yani bugün sosyal demokrat chp'nin suriye tezkeresine onay vermesi gibi bir şey yaptılar. hdp de benzer olayı "eşme ruhu" diyerek öcalan'dan aldığı talimat ile savundu ama bugün yaşanan çatışma şimdilik buna engel oldu. bunun daha büyük boyutlusunu düşünelim o yıllarda...
gelelim sonrasında, sosyal demokratlar ihanete battıkça bazı ülkelerde çeşitli partiler ayrılarak "yeni-sol" dediğimiz post-modern etkileşimli hareketleri kurdular. kimisi de komünist hareketlere destek verdiler. ancak muhafazakar ve liberal partilerle birlikte finans-kapitalin "kanadı" oldular her zaman.
şimdi bazı liberal müsvetteleri iskandinav ülkelerinin refahından bahsediyor ya, işte o ülkelerin ikisi, norveç ve danimarka, nato üyesi ve bu doğrultuda işgallere asker göndermekte. ama bu arkadaşa sorsan onlar barış çocuğu, cici çiçek çocuklar.
başka bir nokta, bu ülkelerin finans-kapitallerinin gelir elde ediş şeklidir. bu da komünistlerin nihai amacı olan yabancılaşmaya karşı mücadele tarzında değil, kendisine ekonomik sömürge alanları yaratarak gerçekleşmiştir. bir iskandinav ülkesinin sömürgesi olmaması, onların sömürgeci olmadığı anlamına gelmez. çünkü katma değer elde ediyorsa bir ülke, bunun sebebi sömürmesidir, artı-değer elde etmesidir. bunları da kendi iç pazarında sübvasyonlar yoluyla, liberallerin diliyle "müdahale" yoluyla dağıtır. böylece alan razı, satan razı olur. ta ki 2008 krizine kadar. başta izlanda olmak üzere, krizden ağlamayan "liberal" ülke kaldı da biz bilmiyor muyuz? finans-kapitalleri kurtarılmak için hemen o çok gaddar almanya ve rusya'ya el açmaya durdular.
bunun karşısında, dünyanın ilk sosyalist deneyiminin (sscb) korkusu da başka bir olgudur sosyal demokrasiyi büyüten... lakin o olgu ortadan kalktıktan sonra, sosyal demokrat önlemlerle kurulan avrupa birliği'nde, nasıl pıtrak gibi faşist partilerin isveç, isviçre, almanya, yunanistan ve fransa'da bittiğini görüyoruz. ne yazık ki, ilk sosyalist deneyimin yıkılışı, sonrasında gelenlerin ellerinin armut toplaması (burası da sadece biz komünistleri ilgilendirir), böyle bir duruma yol açtı. ancak finans-kapitalin her zamanki tercihi, faşist partinin yönettiği bir sömürü sistemidir. liberaller, sosyal demorkatlar onların kuması, metresinden başka bir şey değildir.
herşeyden önce, en hasından laiktir.
türkiye'de kendine komünist diyen bazıları olmasa bile.
türkiye'de kendine komünist diyen bazıları olmasa bile.
kömür ve makarna dağıtmak ile eş anlamlı kavram.
Herşeyin ötesinde, laik partidir!