confessions

tarihsel maddeci

votka  · 10 Mayıs 2017 Çarşamba

  1. toplam giri 253
  2. takipçi 17
  3. puan 5844

17 temmuz 2017 anıtkabir çevresinin imara açılması

yoo
AKP'giller'in Anıtkabir'e bu Saldırısına Karşı bugün hkp Suç Duyurusunda Bulundu.

Açıklamadan bir bölüm:

HKP tarafından yapılan açıklamada, Mustafa Kemal'e ve Birinci Kurtuluş Savaşı'mızın her kazanımına karşı amansızca saldırmayı bir görev bilen AKP'giller'in bu girişimi ulusal ortak bir değer olan Anıtkabir'i yok etme hamlelerinden biri olarak değerlendirildiği ve bu nedenle bir suç işlendiği belirtildi.

Suç duyurusu dilekçesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin daha önce basına yansıyan “En büyük Hırsızlıklar, Kötülükler, belalar imardan geliyor” sözlerine yer veren HKP'li hukukçular; tüm dünyaya mal olmuş tarihi sit alanı olan Anıtkabir sahasının imara açılarak daraltılmasının emperyalizme karşı zaferle sonuçlanmış ilk mücadele bayrağını açan Atatürk'ü itibarsızlaştırmanın adımları olarak değerlendirdiler. Suç duyurusu dilekçesinde; söz konusu imar plan değişikliğiyle Atatürk konusunda toplumda oluşan eşsiz güven ve saygı duygusunun zayıflatılmaya çalışıldığı ve bu nedenle toplumda büyük bir infial oluştuğu da ayrıca belirtildi.

Suç duyurusunda Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun ile Atatürk'ün eşsiz hatırasının sorumluluğunun Genel Kurmay Başkanlığına verildiği ve Kanunun yürütülmesinden Bakanlar Kurulunun sorumlu olduğu vurgulanırken Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet edilmesine rağmen bu kanunu yürütme görevi olan Adalet Bakanının da görevini yapmadığı ifade edildi.
Bu nedenlerle söz konusu plan değişikliğini yürüten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gölçek, Başbakan Binali Yıldırım, Genel Kurmay Başkanı Hulisi Akar, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile Milli Savunma Bakanı Fikri Işık hakkında Görevi Kötüye Kullanma suçundan ve Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun ile Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna muhalefetten soruşturma başlatılması istendi. 18 Temmuz 2017

Halkçı Hukukçular

kirazpınar mahallesi halkı direnişi

yoo
Kocaeli 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen yıkımın durdurulması kararına rağmen, Gebze Kaymakamlığı, Gebze Belediyesinin yıkım kararını yasa dışı bir şekilde uygulamak istemiş, hukuksuzluğa, keyfiliğe, yıkıma, ranta karşı direnen mahalle halkına çevik kuvvet tomalarla, Kalkanlarla, biber gazı ile saldırmış, bu sırada yararlananlar da olmuş. 16 kişi de gözaltına alınmış.

Benim asıl aktarmak istediğim ise bir avukatın o günden aktardığı şu olay:

"Bugünkü Kirazpınar Direnişi'nden hoş bir enstantane:
Kirazpınar Halkı, Gebze Belediyesi zabıtalarının arkasına polis ve jandarmayı alarak bir ordu mahalleye girdiğini görüyor.
Mahalleye kendi imkanları ile yaptırdıkları mescidin hocasına, çıkıp sela okumasını söylüyorlar.
Hoca çıkıyor, önce sela okuyor sonra direniş çağrısı yapıyor:
"Evlerimiz yıkılıyor ey mahalleli, direnin!"
Anında mescidin elektriğini kesiyor polis.
Mahalleli hemen jeneratör getiriyor.
Hoca selaya devam.
Sonra yine başlıyor:
"Bizler işgalci değiliz, evlerimizi yıkamazsınız!"
Bir sela, bir slogan, bir sela, bir slogan...
Tüm mahalleli çağrıya uyuyor ve dökülüyor sokağa.
Güzel bir direniş sergiliyorlar.
Sonra heyecanla bana anlatırken; "ne yapalım Avukat Hanım 15 Temmuz'da böyle yaptılar. Biz de neden biz de yapmayalım dedik. Zaten evlerimizin yıkılması ölümümüz demek. Selayı da ondan okuttuk."

(bkz:bir umudum sende anlıyor musun)

slipknot

lexxpowder
Favori müzik grubum. Her şarkısını ayrı sevdiğim tek grup. Metal müzik olarak hala dinlediğim grup. Yeter bu kadar dediğim grup. Swh

Efenim, 90'ların sonunda kurulan grubumuz 9 kişiden oluşuyor.

0 - sid Wilson
1 - joey jordison
2 - Paul gray
3 - Chris fehn
4 - James root
5 - craig Jones
6 - shawn crahan
7 - Mick thomson
8 - corey taylor

Orijinal kadromuz budur. Özel, unutulmaz kadro, slipknot'u slipknot yapan kadro...
Ek isimler ise, jay weinberg, Alessandro venturella, anders colsefini, donnie steele.

Joey, shawn ve mick, corey'in çalıştığı porno dükkânına giriyorlar ve "bak gardaşım biz bir grup kuracaz ya gruba katılıcan, ya katılacan" diye tehdit ediyorlar. Bizim corey de ne yapsın haliyle kabul ediyor. Ve macera başlıyor. İlk albümleriyle oldukça büyük beğeni topluyorlar ve üzerine her yeni albüm ve projelerde kendilerini geliştirerek, grubun temellerini sağlamlaştırıp kendi tarzlarını yaratarak ilerliyorlar.

Kendilerine has sahne showları, hepsini ayrı beğendiğim korkunçlu maske tasarımları, hayatları hakkında bilgi sahibi olduğumda gayet başarılı insanlar olmaları, hepsinin apayrı karakterler olup bir arada bir bütün haline bürünmeleri... Saysam bitmez sevgili okur. Corey'in muhteşem vokali ve hayvani genişlikte ki gırtlağı onu benim için çocukluk kahramanı yapıyor. Grubum olduğu dönem hep kendisini role model alırdım ve iyiydim de aslında. Neyse konumuz bu değil.

Şarkılarının bile özgün hikayeleri vardır bu abilerimizin. Örneğin my plague şarkısı grup üyelerinden birinin yakınının hastalığı üzerine yazılmışken, prosthetics şarkısı ise küçük bir kızı öldüren sapkın bir adama verilen tepki neticesinde yazılıp, kaydedilmiştir.

Sahne showları ise APayrı bir dünya. Kendilerini yerden yere atmalar mı dersiniz, metrelerce yükseklikteki perküsyonlardan-sahnelerden seyircilerin üzerine atlayıp bir yerlerini kırmalar mı dersiniz, kendilerini sahne de yakmalar mı dersiniz, kafa göz birbirlerine dalıp sakatlanmaları mı dersiniz, bateriyi ters çevirip dönerken drum solo atmak mı dersiniz, binlerce seyirciyi oturtup "jumpdafuckup" diyerek zıplatmak mı dersiniz... Bu da böyle gider. Siz iyisi mi açın bir live performanslarını izleyin. Ben de bir kaç şarkılarını dinleyip, güzel günleri yad edeyim.

Aramızdan erken ayrılan Paul gray'i sevgiyle anıyorum.

Edit; imla

9 haziran 2017 htkp'nin provakasyonu

illeqalist
TKP'deki bu kavgayı şimdi ideolojik olarak inceleyeceğim. Bu incelemeyi yapmadan önce belirtmem gereken bir şey var ki; bu kavganın yalnızca TKP ile sınırlı kalmadığı, Leninist herhangi başka partilerde de tarihte örneklerinin bulunduğu ve revizyonist eğilimlerin bu partileri tasfiye girişimlerine tarihte çokça rastlandığı, hatta bunlardan birinin de SBKP(Sovyetler Birliği Komünist Partisi) olduğunu unutmamak gerekir. Ayriyeten söz konusu kavganın ''isimden kaynaklandığını'' iddia edenler de maalesef komünist yaklaşımı unutmuşlardır ya da olayla ilgili bilgileri yüzeyseldir. TKP'nin 2010'larda karşılaştığı tasfiye süreci çok boyutlu olmakla beraber parti içindeki revizyonist eğilimler şunlardı: 1) Kürt ulusal hareketine prim vermek 2) Gençlik örgütlenmesini abartarak gençliği ''devrimin ana gücü'' ilan etmek 3) Leninist parti modelinden kopuş 4) Kendiliğinden hareketlere boyun eğmek. Şimdi bunları teker teker ele alalım: 1-) KÜRT ULUSAL HAREKETİNE VERİLEN DESTEK: Lenin, Buharin tarafından kaleme alınan Geçiş Dönemi Ekonomisi kitabının kenarına iliştirdiği bir notta şöyle diyordu: ''Bazen de bağımsız devletlerin doğuşu emperyalizmin güçlenmesi anlamına gelir'' . Bu ifade niçin o kadar önemlidir? Buradan çıkaracağımız şey, emperyalizmin uluslara sadece tek yönlü bir baskı uygulamadığı, aynı zamanda kendini güçlendirmek için ulusal mücadeleleri KULLANABİLDİĞİ noktasıdır. Esasen ulusal sorun ele alınırken Emperyalizmin bu konudaki tutumu bu sebepten dolayı önemlidir. Emperyalizmin bu farklı tutumu aynı zamanda ulusal sorunların komünistler tarafından bölgelerin yerelliği ve önemine göre değerlendirilmeleri gerektiğini, ezber bir takım formüllerle iş yapılamayacağını göstermiştir. Başka türlü söyleyecek olursak, ulusal sorunun tanımına, analizine ve çözümüne ilişkin örneğin kâr oranlarının düşme eğilimi yasası yahut eşitsiz gelişim yasası gibi kapitalist üretim biçimini tanımlayan yasalara benzer bir yasa türetmek yöntemsel olarak yanlıştır. Bu soruna daha fazla girmiş olmayacağım ancak TKP'nin bu konudaki görüşleri bu tezler üzerinden şekilleniyor ve Lenin'in söylediği şeyin günümüzde tam da kürt ulusal hareketi benzeri hareketler için geçerli olduğunu söyleyebiliriz (uluslararası dinamiklere bakıldığı zaman). TKP'den ayrılmış olan hizip HTKP ise, bu tutumun tam tersi bir tutumla tıpkı diğer basit sol örgütlerin düştükleri gibi bir yanılgıya düşerek ulusal sorun hakkında ezberci tavır takınıyorlar. Stalin'in de bu konuda Marksizm Ulusal Sorun kitabında ifade ettiği gibi ''burjuva 'bağımsız' devlet gerçekte bağımsız değil köledir. Çünkü burjuvazi ulusal sorunu çözemez.'' Oysa Erkan Baş ve peşindekiler, bu konuda kimin burjuva olup olmadığına bakmaksızın doğrudan HDP'nin kuyruğuna yapışmış durumdadırlar. 2-) GENÇLİK ÖRGÜTLENMESİNİ DEVRİMİN ESAS GÜCÜ İLAN ETMEK: Günümüzde HTKP gibi hizipler kitleselliğe ve pratiğe aldanarak gençlik örgütlerini devrimin bir gücü olduklarını iddia etmişlerdir. Oysa onlar günlük siyaset ve perspektifsizliğe kendini kaptırarak ekonomik olarak da geçerliliği ispatlanmış olan Proletarya Devrimine sırt çevirdiler. 3-) LENİNİST PARTİ MODELİNDEN KOPUŞ: Leninizmde partinin tanımı o kadar açık bir biçimde ifade edilmiştir ki (bkz. Lenin'in Ne Yapmalı?, Nisan Tezleri ve Stalin'in Leninizmin İlkeleri kitabındaki Strateji ve Taktik bölümü, Kemal Okuyan'ın Ne Yapmalıcılar Kitabı): a)Leninist parti işçi sınıfının kendiliğinden ideolojisi ile sosyalist ideolojiyi birbirinden ayırır. Buna göre işçilerin kendi deneyimleriyle elde ettikleri kazanımlar sınıf mücadelesi sayılmayan geçici birtakım savaşımlardır. Bunları sınıf mücadelesine yükseltecek olan işçi sınıfının öncü partisi konumundaki komünist partidir. Sınıf mücadelesinin öncü parti olmadan kazanılacağını zannetmek, sırf işçilerin kendi sendikalist kazanımlarıyla kazanılacağı tezi ile kapitalizmin yaşadığı krizlerden dolayı 'kendiliğinden' bir şekilde çökeceği tezi aynı sapmadır. b) Leninist partide hiziplere izin verilemez. Partideki hizipler örgüt çalışmasını baltalar ve eylem birliğini de yok eder. Bu konu hiziplerin varlığını kabul edilemez kılan Bolşevik Parti 10. Kongresi'nde ''Parti Birliği Üzerine'' özel kararında ifade edilmiştir. Oysa günümüzde Erkan Baş ve peşinden gidenler, HDP tipi bir gevşeklikle ''kanatlı parti'' modeline yakınlık gösteriyor ve reformist tutumlarıyla parti merkeziyetçiliğini TKP içerisindeyken de zedelemişlerdir. c) Leninist parti sınıfa öncülük eder. Komünist parti işçi sınıfına devrimci bir yön verir ve onun mücadelesini sosyalist bir tarzda biçimlendirir. İşçi sınıfına sosyalizmi ''dayatır'' ve sınıfa da yol gösterir. Elbette ki bunun gerçekleşmesi için parti kadrolarının marksizmle donatılmış aydın bir çekirdeğe ve öncülüğe sahip olması, sosyalist perspektifin olması ve siyasi üretkenliğin olması gerekir. Oysa HTKP ve solun yer yer bazı kısımlarında da baş gösterdiği üzere marksizmden bihaber kadroların düzen muhalefetiyle işbirliği içinde oldukları görülmüştür. Erkan Baş, Bostancı Gösteri Merkezi'nde yaptığı konuşmada ''temel amacımız AKP/saray rejimine son vermektir'' diyerek sosyalist perspektiften nasibini almamış menşevik tutumunu gözler önüne sermiştir. Niçin sosyalizm bile diyemeyenler TKP mirasına sahip çıksın? Üstelik EMEP gibi uvriyerist tutuma giren partiler de partinin önemli kadrolarının işçilerden oluşması gerektiğini savundular. Oysa ki komünist parti sınıfla bağlarını tamamen koparmış küçük bir aydın zümresi de olmamakla birlikte, sınıfı yönlendirmek için sınıf ideolojisinin üzerinde konumlanması ve sınıftan fazla aydın birikimine sahip olması gerekir. Aksi taktirde bu parti sınıfa öncülük edemeyip sınıf içinde eriyip gider. İşte 4. maddede değinmiş olduğum ''kendiliğinden harekete boyun eğmek'' de bu noktalarda ortaya çıkar ve Lenin bunları çok sert bir şekilde mahkum etmiştir.

konya-konevi anadolu lisesi'nde cinsiyet ayrımcılığı

ikinci melih gökçek
Dünya bilimle uğraşırken bizim okul müdürleri kız ve erkek öğrencileri ayırmakla meşgul.
Üstelik önce kantinler ayrılmış daha sonra da derslikler ve katlar. Müdüre göre bu ayrımın okula başarı getireceğinde. Sapık zihniyetleri heryerde. Çocuklardan uzak durun!
Konyevi Anadolu Lisesi müdürü tarafından okulun resmi internet sitesine konuldu. Bu tehlikeli gidişin sonu kötü... Uyarmadı demeyin!



(bkz:http://konevianadolulisesi.meb.k12.tr/tema/icerikler/velilerimize-duyuru_3403176.html)

DÜZENLEME: DUYURUYU SİTEDEN KALDIRMIŞLAR

nurullah ankut

yoo
mahallesindeki gerici bir güruhun kedileri tekmelemesine müdahale ettiği için yargılandı. “kedi davası” olarak adlandırılan bu olayda nurullah ankut'un savunmaları edebi bir metin kıvamında. hatta, insan kalmak kolay değil! (kedi davaları savunmaları) adıyla bu konuda kitabı da çıktı. arka kapak yazısı:

“biz ise doğayı, bitkileri, hayvanları ve insanları sınırsız bir sevgiyle kucaklıyoruz. insanlar olarak da yani tek bilinç sahibi canlılar olarak da hayvanları, bitkileri ve doğayı korumanın bizim sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. hep birlikte bu kısa hayatta eşitçe, kardeşçe yaşamamız gerektiğine inanıyoruz.

insanız, o zaman insanlığımızın gereğini yerine getirmemiz, hakkını vermemiz gerekir. bunu da çağımızdan, toplumumuzdan, dünyamızdan sorumlu olduğumuzun farkına vararak, onu bilince çıkararak verebiliriz. toplumumuzu, ülkemizi, gölgemizi ve tüm dünyamızı insancıl bir dünya yapmak için mücadele ederek verebiliriz. ayrıca da gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak için mücadele ederek verebiliriz. eğer böyle yapmazsak, sadece kendimizi düşünürsek, mal-mülk istifleyeyim, rahat bir yaşam süreyim, ailem de sürsün, gayrisi benim umrumda olmaz, dedik mi insanlığa da elveda demiş oluruz. hayvandan bir farkımız kalmaz o zaman. hayvanların da sadece iki çabası vardır: hayatta kalmak ve nesillerini sürdürmek... bunu içgüdüleri emreder onlara. onlar bilinç varlığı değildir. yani insan değildir. o bakımdan onların elinden gelen budur. ama biz insanız, akıl varlığıyız, bilinç varlığıyız. onu kullanmamız, tabii sevgiyle ve tüm insancıl değerlerle yoğurarak kullanmamız gerekir.”