confessions

sadist penguen

Yazar  · 2 Eylül 2017 Cumartesi

  1. toplam giri 25
  2. takipçi 1
  3. puan 309

erdoğandan fransa ve abd ye tepki

sadist penguen
erdoğan'ı küçük gören sözlerde bulunarak ülkesinde boş popülizm kasan macron'a karşı rte çok fazla popülizm içermeyen bir cevapta bulunmuş. hatta verdiği demecin devamında saygılı bir şekilde cevap vermeye devam etmiş, şaşırdım doğrusu.

verdiği cevap: “Doğrusu ben tabii ne demek istediğini çözme noktasında değilim. Onu sayın Macron'dan öğrenmek lazım. Benim bildiğim tek şey var; görüşme talebinde bulunduklarına göre, ben görüşme talebini reddetmeyi arzu etmem. Çünkü dostları çoğaltmak isterim ve bize olumsuz nazarla bakanları da azaltmak isterim. Fakat ben o dergiye verilende bir olumsuzluk değil tam aksine Türkiye'nin Cumhurbaşkanıyla görüşmenin onlar için bir artı değer olduğunu düşünürüm”

açıkça dile getirmek istiyorum rte'yi sevdiğim falan yok ancak avrupa'daki başkanlarının çoğunu da itici buluyorum sürekli bir ülke olan türkiye'yi kullanarak kendi siyasetleri için popülizm kasıyorlar. çünkü bu halkları nezdinde sürekli ilgi çekiyor sürekli kendilerini bir üstün görme arayışı içerisinde olan kitlelere sahipler. siyaset her yerde siyaset popülizm her yerde popülizm ha bizim t*ayyip "ey avrupa" demiş ha onlar başka bir üslupla "ey türkiye" demiş aynı.

dünyanın en güçlü orduları

sadist penguen
dünyanın en güçlü ordusu olmak yetse, evet türkiye muhtemelen çok güçlü olurdu. ama günümüz dünyası ve geçmiş dünyada belki ordudan da önemli olan şey istihbarat idi. türkiye'nin mit gibi dünyada ilk yirmiye kesinlikle girmeyeceği bir teşkilata sahip olması türkiye'nin bilgi edinme ve iletişim teknolojileri konusunda dışa bağımlılığını gözler önüne seriyor.

elbette bunun nedenlerini şimdi de aramak yersiz olabilir. istihbarat teşkilatlarımızın bir avrupa devletleri yada zamanında komünist olmuş yada olmaya devam eden devletler gibi köklü gelenekleri yok ve zamanında istihbaratçıya olan ihtiyacı diğer devletler kadar özellikle komünist olmuş devletler kadar değer verilip yetiştirilmemesi şu an mit'in çektiği teknik ve bilgi eksikliklerinin başlıca nedenlerinden olabilir.

türk alman üniversitesi

sadist penguen
bu sene kültür ve iletişim bölümüne başlayacağım underrated devlet üniversitesi. üniversitenin verdiği eğitim ve sunduğu olanaklara nazaran puanları, hukuk ve bazı mühendislik bölümleri hariç diğer üniversitelerdeki muadillerinden daha düşük. ancak tavan puanlarına baktığınız zaman önündeki birkaç üniversiteyi bile geçtiğini görüyoruz.

benim bölümüm kültür ve iletişim ts puan türünden taban sıralaması 50 bin olmasına rağmen tavan sıralaması 6 bin. 2017 lys sınavında puanların artmasını beklerken sonuç 53 bin taban, 5 bin tavan olarak geldi. hatta o 5 bin olan arkadaş muhtemelen benim tanıtım günleri için gittiğimde yanımda beraber dinlediğim arkadaştı çünkü kendisinin de sıralaması 5 bin idi. neyse bu bölüm hala underrated olarak öğrenci almaya devam edecek gibi.





veganların ve feministlerin aptal olduğu gerçeği

sadist penguen
bana herhangi bir zararı dokumuyor, istediklerini yapabilirler bu kadar nefret söyleminin nedenini merak ediyorum, dinsel değerlerine hakaret yada zihnindeki herhangi bir olguyu mu yıkıyor. bunlar olabilecek şeyler ben de yok. ya da tüm internet dünyasında olan meme-caps-gag sayfalarındaki düşüncelerin etkisi altında mı kaldın, gözlemlediğim kadarıyla o sayfalarda bu kitlelere karşı baya fazla kin kusan gönderiler var.

neyse bunların hepsini bir kenara bırakalım. veganlık bana saçmalığın daniskası olarak geliyor ama istedikleri gibi yiyip içebilirler ya da düşüncelerini göstermek için eylem yapabilirler benim umrumda değil açıkçası başımı çevirip takmam. ama bunu merak eden, ilgilenen insanlar pekala olabilir düşüncelerini paylaşabileceği insanlarla tanışmanın en iyi yolu da sokaktan geçer.

feminizm konusu ise çok ayrı konu, günümüz feminizmine dışardan bakınca ben de hoşlanmıyorum çok saçma geliyor ancak tarihine baktığımız zaman ne kadar ilerici bir hareket olduğunu görüyoruz.
farkındaysanız feministler mor rengi kullanıyor sanki kendilerine özelmiş gibi, evet biraz öyle gerçekten. eskiden eşitlik kırmızı rengin altında aranırdı hiçbir cinsiyete ait olmadan bu mücadeleyi verenlerden rosa luxemburg, Simone de Beauvoir gibi feministler benim değerli bulduğum kadınlar, verdikleri mücadeleyi anlamlı buluyorum ancak hala ülkemizin her yerinde batı dahil kadınlar erkeklerle eşit şartlarda aynı ücretleri almamasına rağmen sosyal adalet ve eşitliğin rengi kırmızıyı unutup sürekli cinsel özgürlük gibi acelesi olmayan ihtiyaçlara dem vurmaları birçoğunun feminizmin asıl tarihsel amaçlarından birini unutup kendi aralarında kurdukları yeni popüler kültür malzemesi olduğunu düşünüyorum.

bu popüler kültür konusu da emma watson gibilerinin "ben de feminsitim" gibi çıkışlarından sonra daha geniş bir alana açılabilir.

bütün ideolojilerin cahili vardır

sadist penguen
bertrand russell'in bir sözünü akıllara getirir: “düşüncelerim için ölmeyi göze almam; çünkü yanılıyor olabilirim.” ve bunun daha kötüsü olarak da başkası tarafından empoze edilen düşünceler için ölen kimseler. ama o kimseler bilmez ki kendisi düşünmemiştir onu, özgürlük için mücadele ettiğini sanır bunun için ölmeyi bile göze alır ama farkında bile değildir köleliğinin.

türkiye komünist partisi

sadist penguen
"onlar göğsüne vahdettini taksın, bizler mustafa kemali takalım" bu sözleriyle gerçekten tam bir marksist gibi düşündüklerini bize kanıtlamış olan partidir. vahdettin gibi gericiyi sahiplenen birçokları varken kendileri mustafa kemal atatürk gibi toplumu birçok yönden ileriye taşımış ve aydınlatmış bir lideri kendilerine öncü edinmişlerdir. diğer birçok kendilerine marksist diyen oluşumların mustafa kemal düşmanlığı yapmaya çalışırken "kürt milliyetçileri" ile aynı safa düşmüş olmaları, milliyetçiliğin işçilerin birleşmesi önünde bir engel olarak gören marksistlerin tarihinde bir kara leke olarak görünmelidir. marksizmin tarihsel hareketini ortodoks yada sekter olsa bile diğerleri gibi birilerini kucağına oturmadan layığıyla devam ettiren tkp, türkiye'nin 1920'den beri süregelen komünist hareketini devam ettirebilecek yegane partidir. bunun en önemli nedeni diğer 1920'de kurulan tkp'yi sahiplenenlere nazaran genç ve dinamik bir oluşumdur altmışından sonra gözünü tekrar açan baston beyinliler gibi değil.

tkp'nin aldığı eleştiri oklarında eylemler, dergi dağıtımında, afiş asımında polis'e uymak, devlet'in istediğini yapmak gibi şeyler bulunmakta. bunu dile getiren insanlar şunun farkında değil: tkp'nin türkiye'nin batısında birçok öğrenciye hatta ve hatta birçok plaza emekçisine ulaşabilmiş olan bir oluşum olması. işçilerin zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur sözünü hatırlayın. maalesef zaman değişti bu herkes için geçerli değil ancak mücadeleyi her hangi bir hukuki problemlerle karşılaşmadan devam ettirmek isteyen birçok öğrenci partinin bu tutumunu beğeniyor. ancak partinin asıl amacını unutmadan; hükümetlerin izin verdiği sınırlarda olabildiğince örgütlenmek ve insanları partide dayanışma içerisinde sokmak. bunun sonucunda daha güçlenip sesini daha fazla duyurabilme. bunu zamanlar başardılar ama herkese ulaşabilecek kadar değil. hala ulaşamadığı kendilerini tanımayan chp seçmenleri ve siyasetten soğutulmuş apolitik insanlar var. o insanları sürekli saldırgan bir tavır sergileyen gücü belli olan sadece masturbasyon amaçlı çevreye zarar veren oluşumların içine çekemessin. akıllı düşünmek gerekir, onun için insanları politize etmenin yöntemlerini tek bir yönde aramamak bu partinin amacı olmak zorunda.

Aleyna tilki

sadist penguen
galatasaray'ın sivasspor maçında golden sonra çalan "sen olsan bari" şarkısı ile kendisi hakkında nötr olan düşüncelerim olumsuz hale geldi. kendisinin şarkılarını beğenmiyordum baştan beri hem de hiç ama cağnım stadyumun onun şarkılarını sözleriyle inlemesi beni atılan golden de şarkıyı söyleyen taraftardan da soğuttu.

pingu

sadist penguen
pingu adlı animasyonun konusu aslında arka planda çok daha derin şeyler barındırıyor. ana karakterimiz pingu başta ebeveynleri olmak üzere penguen toplumundan sürekli dışlanmakta. ailesi diğer çocuklarına daha çok değer verirken pingu kendi iç dünyasında sürekli sadistçe duygular besler ama bunu dışa yansıtamaz hatta sürekli kendi içine kapanmaya devam eder ama bazen zamanı geldiğinde bunu dışarı vurduğunu görürüz, içinde bulunan kardeşini öldürme isteği bazı bölümlerde izlenebilir. pingu penguenler arasında bulamadığı dostluğu bir fok(yada deniz ayısı) ile bulabilmesi toplumun ona bakışını daha da kötüleştirdi. nefret içeren sadistçe duygulardan kurtulmak için o an gagasını silindir halinde ileri fırlatarak garip sesler çıkarmayı keşfetti ama bu da penguenler arasında hoş karşılanmadı hep bir öflenme-püflenme gibi algılandı ve pingu'yu başarısız biri olarak görmelerini sağladı. foklar arasında normal olan bu davranış pingu'nun kendisinin başka bir yere ait olduğunu düşündürdü doğa'da ezeli düşman olan bu iki canlının dostluğu aslında pingu'nun sınıf atlayıp avcı pozisyonunda olmak istediğinin bir kanıtı. onları öldürebilmek için gereken gücü elde etmek ve kendisine tüm yapılanlardan intikam almak...
2 /