rosante

herkesin birbirini yermeye, aşağılamaya çalıştığı; kötü günlerinde yazmaya başladığım sözlük. laikleşmiş çomarları görmemi sağladı.
kuruluş amacı belki güzeldir, ancak şu an vasat halde. büyük bir değişim yapılmazsa kurtuluşu yok çünkü moderatör veya adminlerin bile çoğunluğu burayı önemsemiyor girilerine bakılırsa, yazarlardan bahsetmek bile istemiyorum.
gün geçmesin ki küfürler havada uçuşmasın, gün geçmiyor ki insanlar seviyesizce tartışmasın. trollse komik tabii.
sözlük değil, bok.

(bkz:bedroom in arles)

(bkz:söz uçar)

gözümü, herkes kelimesinin herkez olarak yazılması kadar rahatsız eden yanlışlardan biri. kimsecikler de düzeltmemiş, acaba ben mi yanlış biliyorum hissi uyandırdı. şu ve an arkadaşlar, şu an.

(bkz:şuanda çalan şarkı)
(bkz:atatürkün şuan hayatta olsa ilk bizi sallandıracağı gerçeği)
(bkz:sözlük yazarları şuan ne dinliyor)

unicef'in açıkladığı, Geleceği kurma: Çocuklar ve Zengin Ülkelerde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefler adlı rapora göre Türkiye 'Sıfır Açlık' (zero hunger) kategorisinde 41 ülke içerisinden 40. sıradayken, eğitim kalitesi (Quality Education) kategorisinde ise en son sırada yer alıyor; içler acısı.

https://gaiadergi.com/turkiye-egitim-kalitesinde-unicef-listesinde-sonuncu/

Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Veli Saçılık'a ithaf edilen ve Barış Bıçakçı'nın “Rıfat Diye Biri” isimli öyküsünden uyarlanmış, yönetmenliğini tufan Taştan'ın üstlendiği kısa film.

-kitaplardan geliyorlar-

sabahattin ali'nin atatürk'e hakaret sebebiyle yargılandığı, bir yıl hapis cezası çekmesine sebep olmuş şiiri.
___

hey anavatandan ayrılmayanlar
bulanık dereler durulmuş mudur?
dinmiş mi olukla akan o kanlar?
büyük hedeflere varılmış mıdır?

asarlar mı hâlâ hakka tapanı?
mebus yaparlar mı her şaklabanı?
köylünün elinde var mı sabanı?
sıska öküzleri dirilmiş midir?

cümlesi beli der enelhak dese
hâlâ taparlar mı koca terese?
ismet girmedi mi hâlâ kodese?
kel ali'nin boynu vurulmuş mudur?

(bkz:benim aşkım)

tamamen yalan değildir şahsımca. öyle zamanlar gelir ki henüz kabullenmek istemediğimiz o gerçeklerin ciddiyeti suratımıza şak diye vurulmuştur. kendi kendinize bile düşman olursunuz, kabullenmemekte direnirsiniz, bazen yenilirsiniz, beyniniz size türlü oyunlar oynar. sonunda en değerlim dediklerimizin bile bizi anlayamayacağını düşünürüz, bu durumda anlatacak kimsemiz kalmaz, belki de anlayacaklardır ancak kendimizi kendimiz anlayamazken, başkalarının bizi anlayabilme ihtimalini düşünmek, medet ummak bile yorucu gelir bize.
kime, neyi anlatabiliyoruz ki sanki?

"Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül"

bir ay geçmeden "güneşe ateş eden adam" minvalindeki başlıklara yine yeni yeniden gündeme gelecek olan şehir.

kitaplarımı renk renk sıralamak, renkleri aynı ve benzer olanları Kendi içlerinde uzundan kısaya doğru sıralamak, uzunlukları benzeşenleriyse kalından inceye doğru sıralamak.
apayrı renkleri olanlarıysa, duzenli gördüğüm kitapların üzerine yassı olarak yerleştirip renk katıyorum galiba, bir mantığı yok.

hareketten ziyade hareketsizlik, öylece uzun uzun ve parıltıyla gözlerime bakması.
"niye susuyorsun" diye sorduğumda cevap alamayışım sinir bozucu olsa da hoştu.

tematik moda ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. böylece kimse rahatsız olmadan, istenilen yüzlerce giri art arda, göze batmadan paylaşılabilir.

örneğin mevzubahis şiirler.
istenilen onlarca can Yücel şiirini kendi isimleriyle tematik modda paylaşabiliriz, sol frame işgal edilmemiş olur. ardından can Yücel şiirleri başlığı açılıp, şiir isimleri tek tek bkz şeklinde verilebilir, bunu normal moddan paylaşarak nur topu gibi güzel bir giri elde ederiz.
böylece ulaşmak isteyen, okumak isteyen herkes ulaşabilir ve yazar kişisi de istediği her şeyi paylaşır.

Bir gün baksam ki gelmişsin..
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..

Bir gün baksam ki gelmişsin..
Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar...
yavuz bülent bakiler

düzeltme: imla

peçeteye çok ihtiyaç​ duyulacak soslu, bol baharatlı ve yemesi zor olan yemeklerden yemek,
cep telefonuyla uğraşmak,
gelecek hakkında fazla beklentiyle konuşmak (evlilik vs.)