"pastoral senfoni" isimli kitapta bu durum şöyle geçer.
..insanlar anlamadığı şeyleri anlıyormuş gibi yaparlar ve bunu sık sık yaparak akıllarını yanlış ve belirsiz bilgilerle doldururlar, sonra da yanlış şekillerde akıl yürütürler.
hepimizin defalarca karşılaştığı bir gerçek ve bu özgüven eksikliğiyle beraber bireyin küçük düşme korkusunun sessiz ifade biçimidir.
öğretmeninin anlamayan var mı sorusuna ses çıkarmayan sınıf
korkudan değil de, bir daha anlatmasın diye ses çıkarmayan sınıftık
Dersleri sevmeyen derslerden en ufak bi zevk almayan siniftir. O sinif hoca bir daha anlatmasin da biz anlamasak da olur der ... Yazık onlara
Yine her bokun öğrenciye atılıp bu sefer de "özgüven eksikliği" yaftası ile tanımlanan sınıf.Bir kere "evet" diye cevap verirseniz size "neden dikkatli dinlemedin" diye fırça atacaktır.Baska bir açıdan bakarsak hocanın ders esnasındaki 2.kez anlatımı ilkinden uzun değil,kısa olacaktır.Çünkü konuları yetiştirmeli ve yan sınıfın branş öğretmeninin karşısında küçük düşmemelidir.Ayrıca ilkinden anlamadıysa o konu orda çözülmez,evde o konuyu ayrıca araştırmak gerek.Neyse ki internet çağındayız ve sınıftaki öğretmene bağlı kalmıyoruz.
büyük ihtimalle sınıfın %80i bir şey anlamadı ama biliyorlar ki adam 2. sefer anlatsa da anlamayacaklar. onun yerine susup evde çalışmayı tercih ediyorlar.
Genelde Kimsenin "salak" damgası yememek istemesinden kaynaklanır.
Birde anladığı halde öğretmene doğrulattıran hocam şu şöyleydi demi diyen tipler vardır.