frantz fanon

frantz fanon
Frantz fanon (martinik, 1925 – washington, 1961) psikyatr, fln saflarında yer almış bir cezayir bağımsızlığı militanı ve yazardır. Militan bir düşünür olan fanon, sömürgeciliğin sömürge halkı üzerindeki psikolojik sonuçlarını analiz etmeye çalışmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız ordusuna katılmış olan fanon, savaş sonrasında fransa'da tıp öğrenimi görürken felsefe ve psikoloji dersleri de alır. 1953 yılında blida joinville'deki bir psikiyatri kliniğinin başhekimi olur ve ''sosyoterapi'', ''kurumsal psikoterapi'', alanlarındaki modern yöntemleri cezayirli müslüman hastalara uygular. Ardından hastalarıyla birlikte cezayir kültürünün geleneksel mit ve ritüellerini araştırmaya girişir. Cezayir psikyatri ortamındaki ''anti-psikyatrik'' ve ''sömürgesizleştirici'' çabaları nedeniyle düşman kazanır. Kurtuluş savaşı başladığı andan itibaren cezayir direnişine katılır, direnişin politik yöneticileriyle doğrudan ilişkiye girer. 1956 yılında başhekimlik görevinden istifa eder ve 1957'de cezayir'den sınırdışı edilir. Tunus'ta yeniden fln'ye katılır ve merkezi yayın organlarında çalışır. En bilinen kitaplarında sömürgesizleştirme sürecinin sosyolojik, felsefi ve psikyatrik açılardan analiz etmekte olan fanon üçüncü dünya'nın çok sayıda entelektüelinin düşünce ustası olmuştur. En ünlü eseri olan yeryüzünün lanetlileri sömürgecilik karşıtı mücadelenin ve üçüncü dünya'nın özgürlüğünün manifestosu olarak bilinmektedir. Afrika'daki ulusal kurtuluş hareketlerinin ve abd'deki kara panterler örgütünün esin kaynağı olmuştur. Fanon günümüzde de çok sayıda yazar ve düşünürün ilgisinin odağındadır. Özellikle postkolonyalist düşüncede fanon yeniden okunmaktadır. Edward said eserlerinde fanon'un yazılarına sıklıkla başvurmuştur. Stuart hall, homi bhabba ve judith butler gibi yazarların da referansları arasındadır fanon. 6 aralık 1961'de washington dc'de lösemiden ölür.
frantz fanon
kemalist kişilik bozukluğu başlığında anlatılan semtptomlardan muzdarip takıntılı dallamaları (tüm kemalistler kkb değil tabi ama çok var aranızda bu modellerden) rahatsız eden hesap.

yer yer rahatsız etmeye de devam edecektir.

ama şimdilik kemal ve kemalizm konusunda son olarak tüm i'lerin üstüne noktalarımı koyup bir süre daha burada takılmayacağım:

1) öncelike, atatürk-kemalizm konusu ve fikir özgürlüğü üzerine: (bkz:#78079) ve (bkz:#68075)
2) diktatörlük tartışması çerçevesinde genel olarak atatürk'ün kemalizmi: (bkz:#101233)
3) kemalist milliyetçiğin gerici teorisi ve pratiğiyle yüzleşmek: (bkz:#63955) ve (bkz:#80990) ve (bkz:#100107) ve (bkz:#107320) ve (bkz:#107305) (burada ''atatürk'e hakaret'' varmış kkb'ye herşey hakaret tabi..)

kendini fasuye gibi nimetten sayan tüm kkblilerin, şovenlerin ırkçıların ''değerlerine'' sıçayım
adios!

1
anne boleyn
bu yazarın Başlığını ben açmıştım tabii o zamanlar kurtuluş savaşı kahramanlarına sallayıp kürtçülük taslamıyordu. Sadece bilgilerini paylaşması ve seviyeli bir şekilde karşıt fikir belirtmesini beğeniyordum. (Her ne kadar benim görüşlerime zıt bile olsa)
Tabii her şeyin değiştiği gibi uzun zamandır kendisinin yazılarını, üslubu ve fikir belirtme tarzı da değişti. Bu yüzden bu başlığı açarken ki yazdığım entryi silip, bu entryi giriyorum.
saldırgan bir üslup takınıp bu vatanın kazanılmasında emeği geçen kahramanlara sırf onun görüşlerini benimsemediği için icraatlerini de gözardı edip hakaret etmesi ondaki "vatan" olgusunun olmadığı, hainlik yapan diğer etniklerin "ama onlara yapılanlardan dolayı canlı bomba oluyorlar, asker ve polis öldürüyorlar, öğretmen kaçırıp katlediyorlar" zihniyeti taşıdığına aşinayız artık. solcuların çoğunluğu böyle değil mi zaten?
(bkz:komünistler bu ülkenin tümörüdür)
neyse ki güç bunların elinde değil ama onlar gibi beter olan dincilerin elinde.
17
atticus finch
gördüğüm kadarıyla kimse bu yazarın yukarıdaki girilerindeki tezlerini çürütmüyor, veya koyduğu argümanlara bir karşı argüman koyma cesaretinde bulunmuyor. ve bunun sebebinini münazara bilgisi eksikliğinden kaynaklandığını düşünmüyorum.

bir anti-tez koymak yerine "kürtçü, etnik bölücü, vatansız terörist" gibi demagojik laflarla hakaret etmeyi seçiyorsunuz, çünkü onun söylediği şeyleri çürütemiyorsunuz. mesele tamamen fanon'a karşılık verememenizle, yani gerçekleri reddedememenizle ilgili.

ne diyor mesela fanon fevzi çakmak hakkında, "dersim'de sömürgeci rejim öneren, ikinci dünya savaşı sırasında nazilerle görüşüp sscb'ye saldırma planları yapan, işbirlikçi bir gericidir." ve bunların kaynaklarını da veriyor.

içinizden biri bile çıkıp diyemiyor ki "hayır, bu söylediğin yalandır. fevzi çakmak dersim bölgesinin köleleştirilmesini istememiştir ve nazilerle işbirliği yapmamıştır!" bunu diyemiyorsunuz, çünkü siz de biliyorsunuz bunların doğru olduğunu, gerçek olduğunu. yalnızca gerçeğin yüzünüze vurulmasından hoşlanmıyorsunuz. bu yüzden karşılık veremiyor ve devlet ağzıyla "terörist, hain bölücü" falan filan diye hakaret etmeyi seçiyorsunuz.
kafatascihumanist
Çürütmemiz gereken bir tezi yoktur, zira tamamı kaynaksız safsatalardan ibaret saçmalıklardır.
Atatürk düşmanlığından ileri gelen, gereksiz önyargı dolu hakaretamiz entry'leri ciddiye alıp cevap vermem.
Kadir mısıroğlu keşke yunan gelip memlekete egemen olsa dediğinde ciddiye alınmamış, kamuoyunda takkeli deli diye anılmaya başlanmıştı.
Bu arkadaş ve türevlerinin sorunu türkiyenin zamanında bir sovyet uydusu olmamasından, tam bağımsız bir ülke olmasından ileri gelmektedir.
Sovyetlere karşı alman ajanlığından bahseden gafillere turancılık davalarını hatırlatırım.
2
deist imam
Bu yazarı eleştirebilirsiniz. Bu haktır. Benim de eleştirdiğim yönleri var. Hatta çok net hatırlarım ki bu yazarla sosyalizm üzerine bu sözlükte hararetli bir tartışmamız da var. İkimizin de birbirinin tezine karşı antitez geliştirerek yaptığı bir tartışma. Yani o "bak burada a doğrudur" diyosa ben "hayır b doğrudur" diyodum. Böyle tartışmaya can kurban. Ama o kendi doğrusunu söylediğinde sen ona "furkan bölükbaşı" ya da "akit" benzetmesi yaparsan bu senin ne kadar haksız olduğunu gösterir.

Bu yazarın savunduğum da karşı olduğum da bir çok düşüncesi var. Mesela leninin dediği ulusların kendi kaderini tayın hakkı felsefesi konusunda oldukça farklı düşünüyoruz. Nolmuş yani. Farklı düşünebiliriz. Herkes aynı şekilde mi düşünmek zorunda. Atatürkü eleştiriyomuş. Eleştirir kardeşim ne var bunda. Herhangi bir açıdan farklı düşünüyodur ve eleştirebilir. Eleştirme hakkı var mı, var. Bu hakkı kullanmasını kimse engelleyemez. Gördüğüm kadarıyla da hakarete kaçan eleştirileri yok. Mesela atatürk ülkeyi kötü yönetti diyebilir. Bu hakaret değil eleştiridir. Senin buna karşı yaptığın şey atatürkün ülkeyi iyi yönettiğini ispatlamaktır ama sen gelip bunu yapmayıp "hakarete neticesi yemiyo, laik sözlüğün furkan bölükbaşısı" dersen çoktan kaybettin haydi geçmiş olsun.

Biraz uzun oldu ama devam ediyorum çünkü sözlükte gereksiz bir saldırıya maruz kaldığına inanıyorum. Frantz fanona yönelik eleştirilerden birisi de pkk konusu. Ya bakın adamı pkk güzellemesi yaptığı bir yer var mı. Kürt halkının bağımsızlığını istemek mi pkklılık oluyo. Bu mu pkklılık. Bu değil işte pkklılık. Bu sosyalizmin bir penceresidir. Sosyalizmde her halkın bağımsız olma hakkı vardır ama başka bir bakış açısında da halkların birleşip bir yumruk haline gelerek sosyalist yaşamı kurması vardır. Sosyalist olmayanlar bunları bilmez. Frantz fanon da sosyalist ben de sosyalistim. İkimizin sosyalizme bakış açıları farklı sadece ama bu farklılıktan dolayı bir kere bile bu adama gelip yalan yanlış şeyler söylemedim.

Atticus da yukarıda belirtmiş. Kimse bu yazara karşı bir antitez üretmiyo. Eğer haklı olduğunu düşünüyorsanız bir antitez üretin de görelim haklılığınızı. Ha eğer üretemiyosanız da saçma sapan benzetmelerle adamı dincilerle bir tutmayın çünkü çok gülünç oluyosunuz.

Not:sözüm meclisten dışarı. Zaten entrynin tamamını okuyan da bu entrynin neye yönelik yazıldığını anlar diye düşünüyorum.
jesus
severek okuduğum ve üslubu hoşuma giden bir yazar. Daha tüm entrylerini okumuş sayılmam ama katılmadığım bir yazısını görmedim.
Karşısında duran daha 10-15 sene önce "abileri" yaşasın faşizm sloganları atan faşolara hadi antitez koyun ortaya denmiş, komik olmuş.
odin
Bir ara bana "blablabla" diye aşağılayıcı bir cevap vermişti. Gayet söyledikleri şeyleri de çürütmüştüm. Ondan sonra anladım ki çok tartışılacak birisi değil. Söylediklerinde haklı olabilir. Ancak sadece görüşlerine uygun yazıları okuması, diğer görüşlere ait yazıları okumaması sığ düşünce kanıtıdır. Fevzi çakmak evet Almanya ile görüşmüştür. Çünkü Almanya Mihver devletlerden birisi idi, SSCB Müttefik devletlerden birisi idi. İkisi arasında ki dengeyi sağlamak için iki tarafla da görüşme içinde olmak zorundaydı. Almanya ile görüştü ama SSCB ile görüşmedi mi? Ciddi misiniz? Araştırmanızı önerebilirim eğer bilmiyorsanız.
Almanya ile görüşmesinin sebebi SSCB'ye saldırma politikası değildi. O da biliyordu ki o savaşa girerse Türkiye olmayacaktı. Gösterdiğiniz kaynaklara iyi bakın bence. Her yazanı okumayın. Komünizm'i savunacağız diye de kalkıp SSCB'yi melek ilan etmeyin. Herşey SSCB'nin başına geldi zaten Dünya üzerinde. Bir orası var sanki aq...
Ama franzı severim. En azından düşüncesini savunacak bilgiye sahip. Bazıları onu da beceremiyor...
2
kafatascihumanist
(bkz:#107420)
Akp ile demokrasicilik oynarken ota boka darbeci diyen, eskinin yetmez ama evetçilerinin çok sevdiği yazar.
Gelgelelim akademik ve kamusal alanda yaptıklarınızın bedelini en yakın dostlarınız an itibariyle sizlere ödetmekte.
2
frantz fanon
yazdıkları hakkında bir tane bile düzgün itiraz okuyamamış yazar.

ben göte göt derim hele ki karşı tarafın uslübu bozuksa uslüp falan yalan olur benim icin. onu bunu bıraksınlar da tekrar soruyorum:

1)mahmut esat bozkurt denen alçak "adalet" bakanı köle millet efendi millet ayrımı yapan bi p*ç değil mi? atatürk döneminde el üstünde tutulmadı mı?

2) dersimde kolonicilik özenticiliği bizzat fevzi çakmak silahıyla uygulanmadı mı? aynı gerici fevzi çakmak; nazilerle görüşüp sovyetlere şöyle şöyle saldıralım diye 1942de plan kurdu mu kurmadı mı?

yalansa yalan de. yok öyle üç ķöfteye beş ekmek, ihbarweb devlet baba... burası ekşisözlük değil burda obsesyon konuşmaz bilim konuşur. chenin cantasından nutuk çıkaran karşı-mısıroğlulara karnımız tok.

sen sorularıma cevap ver sonra yine linç etmeye, yaftalamaya devam et kkb. yine burjuva kurumlarına ihbara koş.. güya akp'yle demokrasicilik oynamışım yaw he he hadi varsın öyle olsun diyelim -ki değil!-, senin faşistliğin aklanacak mı. geçin bunları.

herkes haddini bilecek.
kafatascihumanist
kahramanı molotofçu, banka soyguncusu ya da terörist olanların küfür ve hakaret dolu entry'lerle değerlerimize saldırması anlaşılmaz değill.

terminolojisine tükürdüğümün kızıllarının anlayamadığı şöyle bir durum var: Ben onların bildiği ama öyle değildi böyleydici chp tayfasından falan değilim.
Dersime dair sözlerinde türkleştirmeden ve kolonicilikten bahsettiklerini iddia ettikleri fevzi paşanın sözleri şu şekilde.
Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın raporundan:
“Dersim cahildir. Zorunlu iskan uygulanmalıdır. Yüksek memurlara koloni (sömürge) yönetimlerindeki yetkiler verilmeli. Türklük telkini yapılmalı. Kürt kökenli yerli memurlar tümüyle bölgeden çıkarılmalı. Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Silahlı kuvvetlerin müdahalesi, Dersimliye daha çok tesir yapar ve iyileştirmenin esasını oluşturur. Türk toplumu içinde Kürtlük eritilmelidir.”
Son cümledeki kürtlük eritilmelidir cümlesinden tahrik olacak potansiyel kızıllara, dönemin milliyetçiliğinin-türkleştirmeyle açıklananın etnik bir türkçülük olmadığından, türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her vatandaşı kapsayan geniş ve ortak bir kavram oluşturmak isteyen bir düşün sistemi olduğunu hatırlatmayı borç bilirim.
Ayrıca ağalık ve çapulculuğun hüküm sürdüğü, 4-5 karılı seyit rızanın tasfiyesi sonrası bölgeye çağdaşlığın hakim kılındığını hatırlatarak asıl gericinin kim ve kimler olduğunu sorgulamak isterim.
Kızıllara şex sait ve seyid rıza fantazilerinin kendi Maddeci anlayışlarıyla çeliştiğini gene hatırlatalım, unutmuşlardır.
Sovyetler mevzusunda da 1-2 kelam lafım var.
Bunların iddia ettiği gibi mihver devletlerine fikri bir yakınlık duyduğu için onlarla ilişki kuran bir kemalist iktidar yok.
bürokrat kesim savaşın seyrinin nasıl gideceğini de bilmeden, kendilerini ve türk halkını bir maceraya sokmamak için her devletle (mihver ve müttefik) görüşmüş, mihver devletlerinin kaybedeceği anlaşılınca kendisini müttefik devletlerden yana konumlandırmıştır.
Yani bu denge politikası ve türkiyenin tarafının belirsizliği hem türkiyenin savaşa girmemesini sağlamış, hem de kazanan müttefiklerin gözünde düşman bir türkiye izlenimi oluşmamıştır.
Bu rus muhibi anlayışa göre türkiyenin boğazlar sorununda rusyanın karşısında yer alması da yasak.
Arkadaş müthiş bir komboyla bu konuda almanyayla yaşanan bir diplomatik teması mihver-müttefik karşıtlığına dayandırmış.
0 /