Ne denilebilir ki! Adamlık bu işte.
Her gece kederdeyim
Durmadan içiyorum
Sevda ektim kalbime
Yalnızlık biçiyorum
Durmadan içiyorum
Sevda ektim kalbime
Yalnızlık biçiyorum
Bülent Ersoy-İtirazım var
Meral Sezgin-Dün Gece ki Yağmurda, Kavuşamadık
Devran Çağlar-Ağlama Sevdam
Meral Sezgin-Dün Gece ki Yağmurda, Kavuşamadık
Devran Çağlar-Ağlama Sevdam
Elbette bir çok kişi Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur diyecek, doğrudur. Arabesk bunlar ile parladı. Fakat meral Sezgin, devran çağlar da akıllara gelir.
Başlığı açmışken, içimi dökeyim o vakit.
Onları beraber gördüğüm an ki çaresizliğim, boşlukta oluşum. Kendi kendimi yiyip bitirmem.
Ankara'nın bilmediğim sokaklarında amaçsız koşuşum, yaklaşık 2 saat ağlaya ağlaya bilmediğin şehirde ordan oraya atman kendini. Ne gidecek yerin var, ne de her hangi birisine anlatılmayacak bir durum.. ama konuşman lazım, içini birisine dökmen.
Gidip o eski sevgiline ağzına geleni söylemek istiyorsun, bu mu karşılığı diye. Bir insan niye kendisine aşık birisini aldatır demek istiyorsun.
Ve nihayetin de gidiyorsun onun evine, evde bulamıyor bekliyorsun saatlerce kapının önünde.
En sonunda çareyi bir yazı yazıp gitmekte buluyorsun.
Şuan ne yapıyor bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Ama hazmedemiyorum. Kim hazmedebilir bu nankörlüğü!
Arada profiline bakıyorum, beni aldattığı ile fotoğraflarını koymuş her yere.
Bit fotoğrafının altına da şunu yazmış, " bizi ayırmaya kimin gücü yeter" gibisinden.
Benimle sevgili olduğu sıra da aynı şeyleri biz de birbirimize söyledik, ama demek ki ayırabiliyormuş sizi bir şeyler. Ne kadar aşığım deseniz de.
Yıllar geçti, bende bıraktığı bütün anılarını elbette unutamıyorum. Arada beraber söylediğimiz şarkılara bakıyorum.
Resimlere, onun kullandığı parfümü aldım mesela. Biliyorum unutamam onu, bari onunla kendi içimde yaşarken onunla beraber yaşayayım.
Onları beraber gördüğüm an ki çaresizliğim, boşlukta oluşum. Kendi kendimi yiyip bitirmem.
Ankara'nın bilmediğim sokaklarında amaçsız koşuşum, yaklaşık 2 saat ağlaya ağlaya bilmediğin şehirde ordan oraya atman kendini. Ne gidecek yerin var, ne de her hangi birisine anlatılmayacak bir durum.. ama konuşman lazım, içini birisine dökmen.
Gidip o eski sevgiline ağzına geleni söylemek istiyorsun, bu mu karşılığı diye. Bir insan niye kendisine aşık birisini aldatır demek istiyorsun.
Ve nihayetin de gidiyorsun onun evine, evde bulamıyor bekliyorsun saatlerce kapının önünde.
En sonunda çareyi bir yazı yazıp gitmekte buluyorsun.
Şuan ne yapıyor bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Ama hazmedemiyorum. Kim hazmedebilir bu nankörlüğü!
Arada profiline bakıyorum, beni aldattığı ile fotoğraflarını koymuş her yere.
Bit fotoğrafının altına da şunu yazmış, " bizi ayırmaya kimin gücü yeter" gibisinden.
Benimle sevgili olduğu sıra da aynı şeyleri biz de birbirimize söyledik, ama demek ki ayırabiliyormuş sizi bir şeyler. Ne kadar aşığım deseniz de.
Yıllar geçti, bende bıraktığı bütün anılarını elbette unutamıyorum. Arada beraber söylediğimiz şarkılara bakıyorum.
Resimlere, onun kullandığı parfümü aldım mesela. Biliyorum unutamam onu, bari onunla kendi içimde yaşarken onunla beraber yaşayayım.
En berbat mı desem, en umudunu yitirmek mi desem bilemedim.
3 yıl gibi uzun bir süre berabersiniz, aynı yatakta uyuyup uyanıyorsunuz. Aranız da kimselere anlatılmayacak bir sır var. Bu sırrı en yakınlarınız, dostum diyebildikleriniz biliyordur muhtelemen. ( bizim durumumuz da olanlar için diyorum )
Sevgilinizin işi icabı şehir değiştirmek zorunda kalıyor, araya mesafe giriyor. Araya mesafe girdiği an, bazı şeylerin bitmesine zemindir.
Yine de kurduğunuz hayalleri göz ardı etmiyorsunuz.
Sevgiliniz ile adaş iseniz şu ( Bizim durumumuz da onlar için diyorum ) ilerde yurt dışında evlenip ( çünkü türkiyede 'bizler' gibi olanlar hiç bir zaman umursanmadığı, yok sayıldığı için) kimsesiz bir çocuğu sahiplenip ona adaş olduğunuz için adınızı çocuğunuza koyacaksınızdır.
Belki de..
Ama dediğim gibi, araya mesafe girince soğuk rüzgarlar eser. Mesafe, tez ayrılık getireceği için. Bilemezsiniz ki..
Gün geçtikçe yıpranırsınız.
Siz onu beklerken, onun sizi başkasıyla aldatması.. ve sizin bundan haberiniz olmaması.
Sürpriz olsun diye, belki de kalkıp 15 saat yol gidip onu görmeye gittiğiniz de, onu bir başkasıyla görmeyi hiç aklınızın ucundan bile geçmemesi durumu vardır.
3 yıl gibi uzun bir süre berabersiniz, aynı yatakta uyuyup uyanıyorsunuz. Aranız da kimselere anlatılmayacak bir sır var. Bu sırrı en yakınlarınız, dostum diyebildikleriniz biliyordur muhtelemen. ( bizim durumumuz da olanlar için diyorum )
Sevgilinizin işi icabı şehir değiştirmek zorunda kalıyor, araya mesafe giriyor. Araya mesafe girdiği an, bazı şeylerin bitmesine zemindir.
Yine de kurduğunuz hayalleri göz ardı etmiyorsunuz.
Sevgiliniz ile adaş iseniz şu ( Bizim durumumuz da onlar için diyorum ) ilerde yurt dışında evlenip ( çünkü türkiyede 'bizler' gibi olanlar hiç bir zaman umursanmadığı, yok sayıldığı için) kimsesiz bir çocuğu sahiplenip ona adaş olduğunuz için adınızı çocuğunuza koyacaksınızdır.
Belki de..
Ama dediğim gibi, araya mesafe girince soğuk rüzgarlar eser. Mesafe, tez ayrılık getireceği için. Bilemezsiniz ki..
Gün geçtikçe yıpranırsınız.
Siz onu beklerken, onun sizi başkasıyla aldatması.. ve sizin bundan haberiniz olmaması.
Sürpriz olsun diye, belki de kalkıp 15 saat yol gidip onu görmeye gittiğiniz de, onu bir başkasıyla görmeyi hiç aklınızın ucundan bile geçmemesi durumu vardır.
Siz sanıyor musunuz ki vatan hainleri asılacak?
Nerede muhalif varsa o asılacak.
Hangi haksız idam edilmiştir bu vakte kadar?
Nerede muhalif varsa o asılacak.
Hangi haksız idam edilmiştir bu vakte kadar?
Başlığı görür görmez aklınıza direkt sevgiliniz ile sarılmak geldi değil mi? Bir çoğumuzun öyle olduğu aşikâr! Ama hiç denediniz mi ağlayan birisine sarılmayı, sokakta size mendil almanız için yalvaran bir çocuğa? Ya da bir kediye, köpeğe, tavşana.
Denemediyseniz deneyin, ne kaybedersiniz bilmiyorum fakat çok şey kazanırsınız.
Kısaca diyorum ki, SARILIN!
Denemediyseniz deneyin, ne kaybedersiniz bilmiyorum fakat çok şey kazanırsınız.
Kısaca diyorum ki, SARILIN!
Çocukluğun da misket oynayan, bisikletinin freni bozulduğunda ayağına arka tekerlik yardımı ile durdurmaya çalışmış, mahallede ki arkadaşları ile piknik yapan nesildir.
Bunun bu sitede olacağını zannetmiyorum.
Bu sitede ki üyelerin %95'i başta laikliği savunan, emek olmadan yemekte olmayacağını bilen. Ezen-Ezilen sınıfında ezilenin hakkını savunan, insan olmayı başarmış, o rütbeye ulaşmış birisi olduğundan, onun için,bir üst kademeye çıkmak, emeği ve düşünceleri ile çıkmayı bilen kişidir.
Bu sitede ki üyelerin %95'i başta laikliği savunan, emek olmadan yemekte olmayacağını bilen. Ezen-Ezilen sınıfında ezilenin hakkını savunan, insan olmayı başarmış, o rütbeye ulaşmış birisi olduğundan, onun için,bir üst kademeye çıkmak, emeği ve düşünceleri ile çıkmayı bilen kişidir.
Bazen gerçekten sırf dikkat çekmek için açıyorsunuz şu başlıkları. E ne olmuş yediyse? Bu başlığı açan arkadaş eminim ki savunduğu ideolojisinin, kurallarını es geçiyordur.
Ayşe Kulinin yazarlığında, Tek ve Tek Başına Türkan kitabı benim için bir dönüm noktası gibi bir şey olmuştur.
Büyüdüğüm şehir ve etrafımda ki sığ beyinlerin iftiralarıyla Türkan Saylan'a karşı başta önyargılı idim. Ama iyi ki diyorum iyiki o kitabı okumuşum.
Büyüdüğüm şehir ve etrafımda ki sığ beyinlerin iftiralarıyla Türkan Saylan'a karşı başta önyargılı idim. Ama iyi ki diyorum iyiki o kitabı okumuşum.
Selda Bağcan-Sivas Ellerinde Sazım Çalınır
Zeki Müren, Aysel Gürel, Müzeyyen Senar
Şafak pavey gelsin