5 haziran 2017 tarihinde deniz seki tahliye oluyor.
kimileri onu seviyor kimileri ise sevmiyor.
kimisi çıkmamalı, genç evlatları yaktı diyor, kimisi ise suçsuz yere yattı diyor.
ağzı olan herkesin fikri var.
çıkmamalı deyip, hakaret eden kitleye demek istediğim bir kaç şey var ;
insanların hayatlarını bilmeden, içlerine girmeden ekran başından gördükleriniz ile yargılamak çok hoş gelebilir size fakat bir de diğer taraflı düşünün.
bu kadın bir hata yaptıysa eğer ( yaptı elbette diyenler için diyorum )
cezasını fazlası ile çekti.
hep bir kurban arıyoruz ya hani! hep birilerini karalama çabası, hep siz her şeyi biliyorsunuz ya hani, ön yargılarınıza güvendiğiniz kadar insanları dinleyip onlara inanmaya hiç yüreğiniz yok.
deniz seki'nin cezasını çekerken yazdığı ''denizin dibi'' adlı kitabı okudum. halen de okuyorum. o kadının neler çektiğini o kitabı okuduktan sonra daha da anladım.
halen karalayan kitleye sesleniyorum, bir kerede kendinizi sorgulayın. ben kimim, neyim, ne olacağım diye.
ve son olarak diyorum ki, o kadın içerdeyken dışarı da gezen sapık zihniyetli, kadının ne giymesine karışan, kadına dayak atan, öldüren kişilerin dışarı da gezmesine, ve içeri girseler dahi az bir ceza ile çıkmasına sitem ediyorum.
zeki müren kahır mektubu
Neşet Ertaş / Kendim ettim kendim buldum
Hem de müzeyyenden, zekiden of derim.
Kesinlikle kendisine saygısı olmayan insandır. Eh be adam 12-13 liralık sigara para bulursun ama bir deodorant almaktan acizsin. Belediyeler deodorant dağıtsın ücretsiz lütfen.
Kelime daracığı zayıf olan insandır. Kendini, karşısındakine düşündürmektedir ziyade algıyı başka taraflara çeken insandır. Özellikle sosyal medyada klavye üzerinde alışa gelmiş bir şekilde, istenmemiş bir şekilde küfür yazanlar da var tabii.
Karşımdakini ezmek istiyor, küçük düşürmek istiyorsam o an bel altı değil de biraz akıl yolu ile ezerim onu.
Karşımdakini ezmek istiyor, küçük düşürmek istiyorsam o an bel altı değil de biraz akıl yolu ile ezerim onu.
Kendisi devrimci bir şairdir.
SEVDADIR
Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
Dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
Hasretine vur beni
Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
Günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
Bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
Seni ben her yerinden öperim
bunu unutma
kadere inansaydım
sana inanırdım
Düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
Caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
Bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
Hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu…
Oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
Elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
Bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde
Ben dışarda…
Oyyy mahpusluk mahpusluk…
Arkadaş Zekai ÖZGER
SEVDADIR
Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
Dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
Hasretine vur beni
Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
Günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
Bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
Seni ben her yerinden öperim
bunu unutma
kadere inansaydım
sana inanırdım
Düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
Caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
Bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
Hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu…
Oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
Elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
Bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde
Ben dışarda…
Oyyy mahpusluk mahpusluk…
Arkadaş Zekai ÖZGER
İdareli insandır. Mobil veriyi açmak ve kapatmak arasında çok ince bir zaman dilimi vardır.
Okuldan bir arkadaşım ile aramızda geçen diyalog;
+Fatma nasılsın gız?
- Yusuf netim az noldu?
+ ya şu ayakkabı nasıl baksana bi (fotoğraf gönderiyorum wp'den)
- şuan bakamam wifi bulursam bakarım. Yarın okula gelmeyebilirim gelmezsem yazmayabilirsin hadi gittim ben, mobil veriyi kapatıyorum yazma.
Okuldan bir arkadaşım ile aramızda geçen diyalog;
+Fatma nasılsın gız?
- Yusuf netim az noldu?
+ ya şu ayakkabı nasıl baksana bi (fotoğraf gönderiyorum wp'den)
- şuan bakamam wifi bulursam bakarım. Yarın okula gelmeyebilirim gelmezsem yazmayabilirsin hadi gittim ben, mobil veriyi kapatıyorum yazma.
Gratis ve watsons kokan insandır. Kapalı alanda bile gözlüğünü asla ve asla çıkarmayan insandır.
Birlik ve beraberliğin olmaması. Ses çıkarmamaktır. Bir olay karşısında haksızın kim olduğunu görüyorsun fakat tepki göstermiyorsun. Aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyorsun. Öyle nankördür ki bu insanlar, başlarına gelene kadar hep sessiz takılmayı yad ederler. Ama bir ucu kendilerine dokusun ki, başlarlar ağlamaya, başlarlar ideoloji safında ilerlemeye.
Ali ile Ramazan
Dün ki resmî gazete'de yayımlanan, "Güzel Sanatlar Eğitimi Yönetmeliği' yürürlükten kaldırıldı." ibaresi yer alıyor.
Bu ibarenin yerine güzel sanatlar fakültesi ile ilgili bir bildiri yayımlanmadığı konservatuvarların yavaş yavaş kaldırılmasını gösteriyor.
Bu ibarenin yerine güzel sanatlar fakültesi ile ilgili bir bildiri yayımlanmadığı konservatuvarların yavaş yavaş kaldırılmasını gösteriyor.
küçüklüğünden beri öğretmen olmak isteyen bir ağabeyim var, yaşı otuz küsür oldu halen bir umut deyip sınavlara çalışıyor, saçlarına ak düştü.
Gel gelelim, 22-23 yaşında, liseyi zar zor bitirmiş, kültürün, vizyonun zerresi yok. Belki de hayatında okuduğu tek kitap dahi okumayan birisinin torpil ile yüksek mevkiilere gelmesi.
Hani ülkemiz de sözde adalet var ya.. Hani biz Müslüman bir ülkeyiz ya..
Bunları görüp yaşayan birisinin bu ülkeden nefret ettirmesi gayet normaldir.
Gel gelelim, 22-23 yaşında, liseyi zar zor bitirmiş, kültürün, vizyonun zerresi yok. Belki de hayatında okuduğu tek kitap dahi okumayan birisinin torpil ile yüksek mevkiilere gelmesi.
Hani ülkemiz de sözde adalet var ya.. Hani biz Müslüman bir ülkeyiz ya..
Bunları görüp yaşayan birisinin bu ülkeden nefret ettirmesi gayet normaldir.
Öncelikle, bu sıkıntı sizin tercihinize göre değişir.
Yani yandaş, el etek öpen birisi iseniz varın olun.
Ama hep sorguluyorsanız, birileri sokaklarda aç iken birileri saraylarda yaşıyorsa ve bunu hazmedemeyipte baş kaldıran bir insansanız, önce sizin o vicdanınız ve kalbinizden öperim. Ama derim ki olmayın gazeteci, önce aç kalırsınız sonra hapishanede şafak sayarsınız.
Yani yandaş, el etek öpen birisi iseniz varın olun.
Ama hep sorguluyorsanız, birileri sokaklarda aç iken birileri saraylarda yaşıyorsa ve bunu hazmedemeyipte baş kaldıran bir insansanız, önce sizin o vicdanınız ve kalbinizden öperim. Ama derim ki olmayın gazeteci, önce aç kalırsınız sonra hapishanede şafak sayarsınız.