"ya biz bu katar olayını anlamadık" diyenlere katar olayını tane tane anlatılmakta hkp genel başkanı nurullah ankut tarafından... buyrun...
http://kurtuluspartisi.org/kallavi-akildane-aydinlar-gunlerdir-katar-ablukasini-analiz-ediyorlar-ya-hicbiri-de-olayin-odagini-dolayisiyla-da-gercek-sebebini-goremiyor/
türkiye'nin çeşitli yerlerinde bombalar patlatarak can kayıplarına yol açan, ırkçı, şovenist pkk'nın siyasi uzantısı hdp'yi ziyaret etmiştir.
bu adamın partisinde hala üyeliğiniz var mı? katledilen gencecik çocukların kanı elinize bulaşmasın, aman diyin!
http://odatv.com/kilicdaroglu-hdp-genel-merkezinde-0906171200.html
bu adamın partisinde hala üyeliğiniz var mı? katledilen gencecik çocukların kanı elinize bulaşmasın, aman diyin!
http://odatv.com/kilicdaroglu-hdp-genel-merkezinde-0906171200.html
abd'nin güttüğü ekipler tarafından işgal edilen ülke.
ışid'e ve öso çetelerine karşı kan kusturan suriye ordularına karşı şamiyah'ta saldırıya geçtiler.
suriye ordusu, bu müdahaleden sonra ypg'ye karşı rakka'da işbirlikçi ypg kuvvetlerine saldırmaya başladı.
ışid'e ve öso çetelerine karşı kan kusturan suriye ordularına karşı şamiyah'ta saldırıya geçtiler.
suriye ordusu, bu müdahaleden sonra ypg'ye karşı rakka'da işbirlikçi ypg kuvvetlerine saldırmaya başladı.
akp'li miletvekilinden bile kızıldere konusunda laf yiyen, kızıldere'nin yüz karası olan işbirlikçi hdp milletvekili.
ayrıca kızıldere'de ölmediği için değil, sonrasında mahir çayan ve yoldaşlarına attığı iftiralar dolayısıyla sevilmemektedir.
http://odatv.com/akpli-vekil-kizildereye-samanlik-deyince...-0706171200.html
ayrıca kızıldere'de ölmediği için değil, sonrasında mahir çayan ve yoldaşlarına attığı iftiralar dolayısıyla sevilmemektedir.
http://odatv.com/akpli-vekil-kizildereye-samanlik-deyince...-0706171200.html
türkiye'deki eğitim sisteminin kendini kandırmasıdır.
bir arkadaş, bunun üzerine bazı şeylere dikkat çekiyor.
http://www.turkiyedireniyor.org/teogda-17000-birinci-ne-yazik-ki-ogrencilerin-basarisi-degil-sistemin-basarisizligidir-mugla-direniyor/
bir arkadaş, bunun üzerine bazı şeylere dikkat çekiyor.
http://www.turkiyedireniyor.org/teogda-17000-birinci-ne-yazik-ki-ogrencilerin-basarisi-degil-sistemin-basarisizligidir-mugla-direniyor/
AKP'nin milli park ve doğal sit alanlarına yönelik rant kapısına karşı hukuk alanındaki mücadeleyi yürüten, sosyalist parti.
http://kurtuluspartisi.org/akpgiller-milli-parklarimizi-ve-dogal-sit-alanlarini-peskes-yasasini-meclise-sevk-etti/
http://kurtuluspartisi.org/akpgiller-milli-parklarimizi-ve-dogal-sit-alanlarini-peskes-yasasini-meclise-sevk-etti/
"cinsel yasak"lar sonucu gelişmiş ilişki biçimidir. insanlar ile ortak atalara sahip maymunların cinsel yaşam biçimleri aksine, insanlık "toplum yaratığı" olduğundan dolayı gelişen duyguları sebebiyle cinsel yasaklar ortaya çıktı. bunlardan birincisi hayvanlarla ilişkinin yasaklanışı idi. ikincisi birinci dereceden akrabalarla birlikte olmanın yasaklanması oldu. son olarak çok eşliliğin yasaklanması ve monogaminin egemenleşmesi ortaya çıktı. yani insanlık sınıflı toplum ilişkileri içinde yaşanan sorunları aşmak için sürekli olarak cinsel yasaklar koydu. bu yasakların bir başkası da eşcinselliğin reddi idi.
peki bu halk içinden çıkan din adamları, sadece "homofobik(?)" ya da üreyememekten korktukları için mi eşcinselliğe karşı çıktılar?
işte buranın ardı çok ilginç bir şekilde karanlık bırakılıyor ve ortalık heteroseksüellik karşıtı, herkesi biseksüel olarak kabul eden bir anlayışa kapı açıyor. bugün tabulaşmış (örf ve adet adı altında) bu yasağın sebebi, sınıflı toplum ilişkilerinin biçiminde gizli.
hep bir söz var, "antika toplumlarda eşcinselliğe karşı önyargı yoktu, hoşgörü ile bakılıyordu" kim bakıyordu acaba? "demokratik" yunanistan'da köle olarak hiçbir hakkı olmayana soruldu mu bu? ya da bu "medeniyet" beşiklerine esir olarak alınan ilkel sosyalist gelenekli kişilere soruldu mu? dikkat ederseniz, din üzerinden bu yasakları koyanlar ya köle, ya da barbar. ama biz ısrarla bunların üstünden emekgücü sömürüsü gerçekleştirenlerin tarihlerini okuyor, onların "hoşgörüsünü" dikkate alıyoruz.
çok uzağa gitmeyelim, osmanlı'daki "hoşgörü"den bahsedelim. doğu roma'ya karşı cihat ilan eden ertuğrul, osman ve orhan'ın kurduğu yapıda sizce böyle bir hoşgörü var mıdır? yoktur, çünkü kendi örf ve adetlerine bağlı ve dinin getirdiği cinsel yasağı delmekten, ölümden daha çok korkan bir anlayış vardı bu yapıda. ancak ne zaman imparatorluğa geçildi, doğu roma'nın neredeyse tüm gelenekleri de "devlet-i aliye"de uygulanmaya başladı. işte o "hoşgörü" denilen budur. ortada hoşgörü değil, antika toplumlardaki sınıflı yapıya geçiş ve bunların tüm yasakları, örf ve adetleri aşındırması mevcut.
dolayısıyla sınıflı toplumun egemenleri tarafından osmanlı tebaası, çocuklarının "oğlan" olması korkusu ile yaşamıştır. çünkü bu onların geleneklerine, cinsel yasak anlayışına terstir. anadolu topraklarına akın etmek zorunda kalan alevi topluluklarda, bugün de dahil olmak üzere, konu hakkında bu derece cinsel yasakçı bir tavrın bulunması bundan dolayıdır. artık ondan önceki roma imparatorluğundaki ilkel sosyalist gelenekli kişilerin "ne kadar hoşgörü sahibi olduğunu" siz düşünün.
post-modern tarihçiler, kendi tarihlerini yazıyorlar. bunu yazarken de en genel, en yaygın ilişki türlerini hedef alıyorlar. boğaziçi sosyolojinin ezberciliği ile yaklaşan tipler, caka satabilirdi ancak gerçekler öyle değil. evet, eşcinsel haksızlıklara uğramamalı. ama bunu heteroseksüelliği hedef alarak yapmak, tarih uydurmaya iter. ancak tarih, egemen medeniyet tarihini değil, gerçekleri ele almak zorundadır.
peki bu halk içinden çıkan din adamları, sadece "homofobik(?)" ya da üreyememekten korktukları için mi eşcinselliğe karşı çıktılar?
işte buranın ardı çok ilginç bir şekilde karanlık bırakılıyor ve ortalık heteroseksüellik karşıtı, herkesi biseksüel olarak kabul eden bir anlayışa kapı açıyor. bugün tabulaşmış (örf ve adet adı altında) bu yasağın sebebi, sınıflı toplum ilişkilerinin biçiminde gizli.
hep bir söz var, "antika toplumlarda eşcinselliğe karşı önyargı yoktu, hoşgörü ile bakılıyordu" kim bakıyordu acaba? "demokratik" yunanistan'da köle olarak hiçbir hakkı olmayana soruldu mu bu? ya da bu "medeniyet" beşiklerine esir olarak alınan ilkel sosyalist gelenekli kişilere soruldu mu? dikkat ederseniz, din üzerinden bu yasakları koyanlar ya köle, ya da barbar. ama biz ısrarla bunların üstünden emekgücü sömürüsü gerçekleştirenlerin tarihlerini okuyor, onların "hoşgörüsünü" dikkate alıyoruz.
çok uzağa gitmeyelim, osmanlı'daki "hoşgörü"den bahsedelim. doğu roma'ya karşı cihat ilan eden ertuğrul, osman ve orhan'ın kurduğu yapıda sizce böyle bir hoşgörü var mıdır? yoktur, çünkü kendi örf ve adetlerine bağlı ve dinin getirdiği cinsel yasağı delmekten, ölümden daha çok korkan bir anlayış vardı bu yapıda. ancak ne zaman imparatorluğa geçildi, doğu roma'nın neredeyse tüm gelenekleri de "devlet-i aliye"de uygulanmaya başladı. işte o "hoşgörü" denilen budur. ortada hoşgörü değil, antika toplumlardaki sınıflı yapıya geçiş ve bunların tüm yasakları, örf ve adetleri aşındırması mevcut.
dolayısıyla sınıflı toplumun egemenleri tarafından osmanlı tebaası, çocuklarının "oğlan" olması korkusu ile yaşamıştır. çünkü bu onların geleneklerine, cinsel yasak anlayışına terstir. anadolu topraklarına akın etmek zorunda kalan alevi topluluklarda, bugün de dahil olmak üzere, konu hakkında bu derece cinsel yasakçı bir tavrın bulunması bundan dolayıdır. artık ondan önceki roma imparatorluğundaki ilkel sosyalist gelenekli kişilerin "ne kadar hoşgörü sahibi olduğunu" siz düşünün.
post-modern tarihçiler, kendi tarihlerini yazıyorlar. bunu yazarken de en genel, en yaygın ilişki türlerini hedef alıyorlar. boğaziçi sosyolojinin ezberciliği ile yaklaşan tipler, caka satabilirdi ancak gerçekler öyle değil. evet, eşcinsel haksızlıklara uğramamalı. ama bunu heteroseksüelliği hedef alarak yapmak, tarih uydurmaya iter. ancak tarih, egemen medeniyet tarihini değil, gerçekleri ele almak zorundadır.
hiç kimse anma gereği görmemiş ama büyük ortadoğu projesi doğrultusunda gerçekleşen adımdır.
bu konuyu gizlemek bazılarının işine gelebilir, malum bu projenin üreticileri kendilerine destek veriyor.
bu konuyu gizlemek bazılarının işine gelebilir, malum bu projenin üreticileri kendilerine destek veriyor.
feminizmin her burjuva ideolojisi gibi yorumlamaları var (islamın ya da çeşitli dinlerin olduğu gibi). ancak bilimsel sosyalizmin kadın erkek eşitliği talebi ile feminizmin kadın şovenizmi tutumu arasında fark olduğu kesindir. dolayısıyla "sosyalist feminist(!)" bir kalıp ekletiktir, sosyalizm feminizmi bu konuda aşmış olduğu için bilimsel sosyalizmin yanına feminizmi eklemeye gerek yoktur.
burada sorun nereden çıkıyor:
1- dogmatik sosyalizm dediğimiz, örneğin marx'ın dediğinin aksine kalıpçı bir mantık ile bakan sosyalizmler, kadın eşitliği konusunda ataerkil davranmışlardır (bahsettiğim ekiplere bir örnek vermem gerekirse, ikinci dünya savaşı sonrası sovyetler birliği ve bugünün çin'ini verebilirim). dolayısıyla bazı sol komünist, anarşist etkileşimli burjuva sosyalistleri, kendilerini farklı adlandırarak "sosyalist feminizm" kavramını kullanma ihtiyacı duymuşlardır (yani bir yanlışa başka bir yanlış).
2- ortadoks feministlerin son derece şekilci eylemleri, doğal olarak her görüşten kişinin gözüne batıyor. mesela 8 mart proletarya sosyalistlerince istisnasız olarak kadınlı erkekli kutlanırken, feministler ise aralarına katılmak isteyen erkekleri dışlar. sanki anasının karnında kasığından çıkacak organı seçmiş gibi (bir de bunlar eşcinseller için benzer duyarı kasarlar). bu şekilci eylemleri ile çözümsüzlüğü çözüm olarak sunmaları tamam ama bir nokta gözden kaçmamalı. kadınlar ve erkekler gerçekten eşit değiller günümüz şartlarında. bu yüzden çeşitli feminizm yorumları, ortadoks feminizmi eleştirerek gelişiyor. pro-feminizm bunlardan biridir. lakin hiçbiri, proletarya sosyalizmi kadar tutarlı olmuyor. bu yüzden, hele ki günümüzde post-modernizm bu derece pislik saçıyorken, feminizm meselesini bu adla çağırmak, o düşümüzdeki eşitliği sağlamamaktadır, nacizane görüşüm.
burada sorun nereden çıkıyor:
1- dogmatik sosyalizm dediğimiz, örneğin marx'ın dediğinin aksine kalıpçı bir mantık ile bakan sosyalizmler, kadın eşitliği konusunda ataerkil davranmışlardır (bahsettiğim ekiplere bir örnek vermem gerekirse, ikinci dünya savaşı sonrası sovyetler birliği ve bugünün çin'ini verebilirim). dolayısıyla bazı sol komünist, anarşist etkileşimli burjuva sosyalistleri, kendilerini farklı adlandırarak "sosyalist feminizm" kavramını kullanma ihtiyacı duymuşlardır (yani bir yanlışa başka bir yanlış).
2- ortadoks feministlerin son derece şekilci eylemleri, doğal olarak her görüşten kişinin gözüne batıyor. mesela 8 mart proletarya sosyalistlerince istisnasız olarak kadınlı erkekli kutlanırken, feministler ise aralarına katılmak isteyen erkekleri dışlar. sanki anasının karnında kasığından çıkacak organı seçmiş gibi (bir de bunlar eşcinseller için benzer duyarı kasarlar). bu şekilci eylemleri ile çözümsüzlüğü çözüm olarak sunmaları tamam ama bir nokta gözden kaçmamalı. kadınlar ve erkekler gerçekten eşit değiller günümüz şartlarında. bu yüzden çeşitli feminizm yorumları, ortadoks feminizmi eleştirerek gelişiyor. pro-feminizm bunlardan biridir. lakin hiçbiri, proletarya sosyalizmi kadar tutarlı olmuyor. bu yüzden, hele ki günümüzde post-modernizm bu derece pislik saçıyorken, feminizm meselesini bu adla çağırmak, o düşümüzdeki eşitliği sağlamamaktadır, nacizane görüşüm.
çok değerli bilim adamlarının kurduğu dernektir. maalesef bugün ortaçağcı gericiliğin saldırıları karşısında pasif bir tutum almaktadır. buna rağmen, fikrimce hala temiz kalan yerlerdendir. bu sebeple laiklerin ortak çalışma ve tartışma alanlarından biri olabilir.
boyalı basında yazdığının aksine, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen katliamın pkk tarafından gerçekleştiğini ortaya koyan devrimci başkan.
http://kurtuluspartisi.org/vatan-evlatlari-ucer-beser-onar-yirmiser-sehit-oluyor-her-gun-turk-ve-kurt-gencleri-hayatlarinin-baharinda-art-arda-topraga-dusuyor/
http://kurtuluspartisi.org/vatan-evlatlari-ucer-beser-onar-yirmiser-sehit-oluyor-her-gun-turk-ve-kurt-gencleri-hayatlarinin-baharinda-art-arda-topraga-dusuyor/
karşı devrim demesi halinde doğru olacaktır.
katar'a söylüyorum, türkiye sen anla mimalinde, bop'un işleyişine uygun bir gelişme.
abd emperyalizmi, hedefine doğru ilerliyor.
abd emperyalizmi, hedefine doğru ilerliyor.
bugün kendi örgütünü (thkp/c)yi takip ettiğini iddia eden örgütlerin görüşleri ile kendi türkiye algılaması alında kocaman farklılıklar bulunan komünist gençlik önderi.
halkevlerinin, ödp'nin, halk cephesi'nin 27 mayıs üzerine, mustafa kemal üzerine, türk ordusu üzerine yazdıklarını açın okuyun, bir de mahir çayan'ınkini okuyun. bir tane benzeyen tarafını bulamazsınız.
mahir çayan, küba'daki yöntemle türkiye'de devrim yapmayı denemesi haricinde, politik olarak türkiye komünist partisinin hattını takip eden bir önderdir.
konu hakkında şu yazı, görüşlerini görmek açısından okunabilir.
http://www.muasir.org/2017/05/26/68-devrimcilerinin-27-mayisa-bakisi/
halkevlerinin, ödp'nin, halk cephesi'nin 27 mayıs üzerine, mustafa kemal üzerine, türk ordusu üzerine yazdıklarını açın okuyun, bir de mahir çayan'ınkini okuyun. bir tane benzeyen tarafını bulamazsınız.
mahir çayan, küba'daki yöntemle türkiye'de devrim yapmayı denemesi haricinde, politik olarak türkiye komünist partisinin hattını takip eden bir önderdir.
konu hakkında şu yazı, görüşlerini görmek açısından okunabilir.
http://www.muasir.org/2017/05/26/68-devrimcilerinin-27-mayisa-bakisi/
üç büyük sözlükteki makat korkusunun sonucu olarak sözlükler dünyasında dengeler değişti ve bundan en çok faydalanan sözlük, laik sözlük oldu. siyasetten korkarak ülke sorunların kulaklarını tıkayanlar, daha çok dizlerini döverler.