Her iki türde de Arabistanın altında kalarak kültür seviyemizi gayet güzel göstermişiz.
Bu başlıkta kısmen sözlük yazarlarının iç dünyasını ve hayatlarını inceleme fırsatı bulacağımızı düşünüyorum
Ben başlıyayım ; Murat olurdum galiba hani kaybedenler kulübünde ki çünkü hayatım sürekli yapmak isteyip de yapamadığım başlamak isteyip de üşendiğim hayatımı 45 metre karelik bir kutuya hapsettiğim ve buda yetmezmiş gibi çevremde ki insanlara karşı duyarsızlaştığım bir dönemdeyim.
Ben başlıyayım ; Murat olurdum galiba hani kaybedenler kulübünde ki çünkü hayatım sürekli yapmak isteyip de yapamadığım başlamak isteyip de üşendiğim hayatımı 45 metre karelik bir kutuya hapsettiğim ve buda yetmezmiş gibi çevremde ki insanlara karşı duyarsızlaştığım bir dönemdeyim.
YARATICI DÜŞÜNME BECERİSİNİ GELİŞTİREN DÖNEMLERDİ , MİSAL ISINAN ADAPTÖRÜ BUZ DOLABINDA SOĞUTMAK YADA Battle City OYNARKEN STRATEJİNİN KARARLAR ALMAK gibi
ayrıca her daim umut etmemiz gerektiğini öğreten dönemdi de kendisi misal mario 8-4 deki haritayı sadece koşarak geçebileceğimize inandırmıştı bize ama asla zamanında koşamamıştık...
ayrıca her daim umut etmemiz gerektiğini öğreten dönemdi de kendisi misal mario 8-4 deki haritayı sadece koşarak geçebileceğimize inandırmıştı bize ama asla zamanında koşamamıştık...
çizim yapıyorum genelde işe yarar
hepinizin de bildiği gibi bulunduğumuz bu evrenin büyük patlamadan sonra oluşmaya başladığı ve büyük patlamanın kalıntıları üzerine inşa olduğu kabul edilen bir görüş ve bu görüşe göre evren sürekli bir şekilde genişlemeye devam ediyor ... Şimdi şöyle bir senaryo düşünmenizi istiyorum . Bizim evren dediğimiz bu yapı sonunda mutlak genişleme noktasına ulaşır ve artık genişlemeyi keserse artık evrenin bir sonu olmuş olur . Peki ya biz böyle bir durumda evreninin sonuna milyonlarca ışık yılı değilde sadece 1 saatte gidecek bir sitem yaparsak(olacak demiyorum fikir diyorum) ve evrenin sınırına ulaşırsak ne ile karşılaşırız ? Bunu şöyle düşünün etrafımızda devasa duvarlar var ve birileri bize bu duvarın başını her şeyin sonu olduğunu söylüyor biz ise o dama inanmayıp duvarın tepesine çıkıyoruz ve bir oku duvarın üzerinden daha ileri bir noktaya atıyoruz eğer ok durmaz ve hareket etmeye devam ederse bizim her şeyin sonu dediğimiz şeyin aslında son olmadığını anlıyoruz lakin okumuz bir yere takılır ise her şeyin sonu dediğimiz yerden daha uzakta ki bir yerin varlığıyla karşılaşıyoruz ve başta bahsettiğimiz son kavramıyla çelişiyoruz yani buna göre aslında sonunda ötesinde bir şeyin daima var olacağını görüyoruz ...
kısacası evrenin sonunun ötesinde ne var ?
kısacası evrenin sonunun ötesinde ne var ?
böyle pervane gibi bir şey vardı yuvarlak bir şey burgulu bir çubuğa sokuyordun sonra bütün gücünle yukarıya itiyordun
ahanda bu
ahanda bu
içinde belli başlı nakaratlar yada sözler geçebilir ama önemli olan kısmı sözlerden çok arka plandır ... Hatta bu türde olup son zamanlar aklıma takılan bir parçada var
Siyah Giyen Adamlar yada orijinal adıyla men in black başrollerinde will smith ve Tommy Lee Jones yer aldığı ve Barry Sonnenfeld'in yönetmenliğini yaptığı bilim kurgu üçlemesinin adı. Seri boyunca ajan J ve ajan K nın başından geçen maceraları izlediğimiz bu yapımda insanların arasında gizlice yaşayan uzaylılar ve onların asayişini sağlayan MIB nin gündelik maceralarını mizahi bir şekilde inceliyoruz
Pete Burns tarafından 1980 yılında liverpool'da kurulan goth tarzlı ingiliz pop grubu.1985 yılında yayınladıkları You Spin Me Round parçalarıyla tanınmışlardır.
01:00 dan sonra efsanevi kısmı başlıyor
01:00 dan sonra efsanevi kısmı başlıyor
farklı kaynaklarda yer alan görüntü, video ve ses dosyalarının bir araya getirilmesi, düzenlenmesi işlemine verilen genel isim.
Yurt dışında ise mashup bir çok içerik üreticisi tarafından youtube'da yayınlanıyor ve tanrıya şükür ki türkiyede değeri pek fazla bilinmiyor.Düşünsenize bizim bu trend katillerinin hande yener ile serdar ortacı çaprazlayıp ortaya bir birinden korkunç mutantlar çıkardığını ve bunların trend olup sürekli yayınlandığını ...
Herneyse bir kaç beğendiğim mashup örneğinde yer vereyim
Yurt dışında ise mashup bir çok içerik üreticisi tarafından youtube'da yayınlanıyor ve tanrıya şükür ki türkiyede değeri pek fazla bilinmiyor.Düşünsenize bizim bu trend katillerinin hande yener ile serdar ortacı çaprazlayıp ortaya bir birinden korkunç mutantlar çıkardığını ve bunların trend olup sürekli yayınlandığını ...
Herneyse bir kaç beğendiğim mashup örneğinde yer vereyim
sürekli dizinin yapımcısı JG Quintel'in yeni çizgi dizisi. Tahminime göre içerisinde içerdiği cinsellik sahnelerinden dolayı +18 yaş limiti ile piyasaya çıkacaktır.
bill murray ve andie mc dowell'in basrollerini oynadığı ve aynı tarihte çıkan 12:01 filmi ile sürekli karıştırılan film öyle ki iki filmden herhangi birini izlediyseniz ve daha sonra aynı filmi izlemek isteyip diğer filmi açtıysanız "Ulan burada bir gariplik var evet isim doğru , konuda böyleydi ama bu adamlar oynamıyordu ki , bir saniye bu sahneyi neden hatırlamıyorum ?.eee ama film böyle bitmiyordu ki " gibi cümleler kurabilirsiniz.
Bu gün ntvde gördüğüm habere göre gerçekleşek olan olay
"İKİ ÖĞRENCİ BİR ODADA KALAMAYACAK
Yeni yönetmelikle ciddi değişikliklerin de geldiğini belirten Yıldızhan, öğrenciye hitap eden yerlerin odalarında ya bir ya da 3, 4, 5, 6 öğrenci kalabileceğini aktardı."
Şimdi bunun burasında ne var diyeceksiniz bende bir dönemim yurtlarda kaldım ve göt kadar odalara onlarca insanı sıkıştırmaktan zevk alıyorlardı. Bu karardan sonra artık ekmeklerine yağ sürmüş olacaklar...
Ha bunu neden yapıyorlar derseniz bence boş bir takıntıdan "eşcinsel öğrencilerin beraber kalabilme ihtimalinden şüpheleniyorlarsa bu öğrencilerin grupta yapabileceğinden emin olmalılar ."
http://www.ntv.com.tr/egitim/ogrencilerin-konaklama-alanlarinda-yeni-donem-2-ogrenci-bir-odada-kalamayacak%2cGTbsRYCB3UetZRUvVHA0gQ
"İKİ ÖĞRENCİ BİR ODADA KALAMAYACAK
Yeni yönetmelikle ciddi değişikliklerin de geldiğini belirten Yıldızhan, öğrenciye hitap eden yerlerin odalarında ya bir ya da 3, 4, 5, 6 öğrenci kalabileceğini aktardı."
Şimdi bunun burasında ne var diyeceksiniz bende bir dönemim yurtlarda kaldım ve göt kadar odalara onlarca insanı sıkıştırmaktan zevk alıyorlardı. Bu karardan sonra artık ekmeklerine yağ sürmüş olacaklar...
Ha bunu neden yapıyorlar derseniz bence boş bir takıntıdan "eşcinsel öğrencilerin beraber kalabilme ihtimalinden şüpheleniyorlarsa bu öğrencilerin grupta yapabileceğinden emin olmalılar ."
http://www.ntv.com.tr/egitim/ogrencilerin-konaklama-alanlarinda-yeni-donem-2-ogrenci-bir-odada-kalamayacak%2cGTbsRYCB3UetZRUvVHA0gQ
öncelikle başlığa böyle girdiğim için kusura bakmayın ama artık bir şekilde bu başlığı açmam gerekiyordu ve sakin olun sözlükte başlık açıp intihar edecek kadar aciz bir duruma da hala düşmedim belki taladro açıp facebook üzerinden intihar yayını yapabilirim ama laik sözlükte böyle bir şey yapmam, yapamam...
Her neyse nereden başlayacağımı bilemiyorum ama galiba en iyisi en başından başlamak olacak; yanlış hatırlamıyorsam 2011 yazıydı ve ben ergenliğimin en karanlık dönemlerini yaşıyordum. İğrenç bir görünüşüm vardı ve tam oturmamış duygularımla bir o yana bir bu yana dolanıyordum ta ki ilk aşkımla ya da daha doğrusu tek aşkımla karşılaşana kadar tabi o benden çok farklıydı güzeldi, popülerdi ve istediği her şey oluyordu. Değil benim onu sevdiğimi anlamak benim çevresinde olduğumdan bile bihaberdi ama ben ona aşıktım buraya kadar her şey çok sıradandı klasik çocuk kızı sever kız yüz vermez çocuk zamanla kızdan vazgeçer ve hayatına devam eder ama bende bu işler hiç de öyle olmadı. yaklaşık olarak üç yıl boyunca bir hayalet gibi kızın çevresinde ona olan aşkımı gizleyerek yaşadım ta ki kıza her şeyi ona açıklayana ve ondan şu cevabı duyana kadar "sen kimsin". Evet işe yaramıştı üç yıl boyunca bir hayalet olarak yaşamıştım ve değil kız sevgimi fark etmek beni bile fark etmemişti. İşte her şey de o gün başladı... kızın arkadaşları (erkek) benle dalga geçmeye ve sürekli benim üstüme gelmeye başlamışlardı. bazen beni tek yakalayıp okulun arkasında dövüyorlar bazense aralarından dışlayarak yalnız bir hayalet olmam için beni zorluyorlardı. Bilmiyorum belki de beynimde büyümeye başlayan o koca tümör o günlerde dünyaya geldi tam olarak emin olamıyorum. Bir gün olayların tam olarak nasıl geliştiğini anlamadığım bir şekilde kendimi üstüm başım yırtılmış bir şekilde ellerimdeki kanı silmeyi çalışırken okul bahçesinde buldum ilk başta ne olduğuna anlam vermedim ama aradan geçen bir kaç günün ardından ilk disiplin cezamı ve uzaklaştırmamı aldığımda olayların farkına vardım . Bundan birkaç gün önce bana sataşan o çocuklardan biriyle kavgaya tutuşmuş ve çocuğun dişlerini kırmıştım. Aynıları benim içinde geçerliydi o günden sonra ilk okulumu değiştirmek ve bir dönem sakinleştirici almak zorunda kaldım ve yeni bir okulda artık sakinleştiricilerin etkisiyle gerçek bir hayalet gibi dolanmaya başladım ama hayalet olmak hiç de eğlenceli değildi. kafamın içinde bir şeyler sürekli dönüyor ve beni yapmak istemeyeceğim şeyleri yapmaya zorluyordu. Okul çıkışlarında sürekli kavgalara gidiyor, vandalizmi benimsiyordu ve içimdeki öfkeyi böyle yok etmeye çalışıyordum ama bir türlü kendimi kontrol edemiyordum ve her seferinde daha da saldırgan oluyordum. Daha sonra bir öğretmenimin isteği üzerine aklımdakileri bir şeylere yazmaya başladım ve ilk gerilim kitabımı bir aylık bir dönemin ardından yazdım. Bu da yetmezmiş gibi belli yerlerde yayınlayıp milyonlarca okura ulaştım ama kimsenin bilmediği şeyse şuydu bu yazdıklarımın her birini çevremdeki insanlar üzerine kurguluyordum ve bundan iğrenç bir şekilde zevk alıyordum. Bir gün bu sıradan gerilim romanlarını yazmak artık dikkatimi çekmemeye başladı ve kendimi cinayet romanları yazarken bulmaya başladım ama işin tuhaf tarafı bu yazdıklarımı yazmayı asla ben istemedim. Onlarca sayfa cinayet fikrini çevremdeki insanlar üzerinden kurgularken en ufak ayrıntıya kadar delillerden kurtulmayı planlıyordum. Nasıl hiçbir delil bırakmadan insanları kaçırabilirdim, cesetlerden nasıl kurtulabilirdim, hangi alet bu cinayetleri işlerkenki sanatı ortaya çıkarırdı. İşte tam da o anda anlamıştım Dissosiyatif bozukluk belirtilerim başlamıştı ve sakinleştiricilerin etkisiyle bastırdığım bedenim kendine yeni bir kimlik yaratıyordu ve bu adama geçekten dönüşmek istemiyordum. Hemen sakinleştiricileri bıraktım ve zorlama da olsa çevremdeki insanlara uyum göstermeye çalıştım. İşte tam da bu dönemde kendime bir söz verdim eğer kendimi düzeltmeyi başaramazsam çevremdekiler yerine ilk önce kendime zarar verecek, intihar edecektim. Bu kararımı takip eden yaz yazlıkta kumların üzerinde dinlenirken sahildeki bir kafede kumral kıvırcık saçlı ve gözlüklü bir garsonla göz göze geldim ve olanlar oldu kıza aşık olmuştum. utangaç birisi olduğum için o kızla asla konuşamadım aynı kızı bazen sahilde güneşlenirken görüyordum bazense yüzerken ama asla konuşamıyordum ta ki kızı görmeyi kesene kadar. Uzunca bir süre kızı göremeyince herhalde işten ayrılmıştır dedim ve Kızın çalıştığı kafeye gittim ve böyle böyle bir kızı arıyorum burada çalışıyordu acaba nerede olduğunu öğrene bilir miyim dedim. Aldığım cevap ise şuydu bu Bahsettiğin kızı daha önce hiç burada görmedik. İlk başta benle dalga geçiyor zannettim ama çevredeki kimse bahsettiğim kızı ne görmüştü ne de tanıyordu. Bu olaydan sonra uzun bir süre geçti ve bir daha bahsettiğim kızdan bir haber alamadım ta ki geçenlerde kadiköy -
ataşehir otobüsünde aynı kızı görene kadar...
Artık akıl sağlığımı koruyamıyorum ve neyin gerçek neyin sahte olduğunu bilemiyorum. Bir gün bir cesetle beraber bilmediğim bir odada uyanmaktan korkuyorum. Şimdi tekrar soruyorum intihar etmemem için bir sebep söyle.
edit:imla
Her neyse nereden başlayacağımı bilemiyorum ama galiba en iyisi en başından başlamak olacak; yanlış hatırlamıyorsam 2011 yazıydı ve ben ergenliğimin en karanlık dönemlerini yaşıyordum. İğrenç bir görünüşüm vardı ve tam oturmamış duygularımla bir o yana bir bu yana dolanıyordum ta ki ilk aşkımla ya da daha doğrusu tek aşkımla karşılaşana kadar tabi o benden çok farklıydı güzeldi, popülerdi ve istediği her şey oluyordu. Değil benim onu sevdiğimi anlamak benim çevresinde olduğumdan bile bihaberdi ama ben ona aşıktım buraya kadar her şey çok sıradandı klasik çocuk kızı sever kız yüz vermez çocuk zamanla kızdan vazgeçer ve hayatına devam eder ama bende bu işler hiç de öyle olmadı. yaklaşık olarak üç yıl boyunca bir hayalet gibi kızın çevresinde ona olan aşkımı gizleyerek yaşadım ta ki kıza her şeyi ona açıklayana ve ondan şu cevabı duyana kadar "sen kimsin". Evet işe yaramıştı üç yıl boyunca bir hayalet olarak yaşamıştım ve değil kız sevgimi fark etmek beni bile fark etmemişti. İşte her şey de o gün başladı... kızın arkadaşları (erkek) benle dalga geçmeye ve sürekli benim üstüme gelmeye başlamışlardı. bazen beni tek yakalayıp okulun arkasında dövüyorlar bazense aralarından dışlayarak yalnız bir hayalet olmam için beni zorluyorlardı. Bilmiyorum belki de beynimde büyümeye başlayan o koca tümör o günlerde dünyaya geldi tam olarak emin olamıyorum. Bir gün olayların tam olarak nasıl geliştiğini anlamadığım bir şekilde kendimi üstüm başım yırtılmış bir şekilde ellerimdeki kanı silmeyi çalışırken okul bahçesinde buldum ilk başta ne olduğuna anlam vermedim ama aradan geçen bir kaç günün ardından ilk disiplin cezamı ve uzaklaştırmamı aldığımda olayların farkına vardım . Bundan birkaç gün önce bana sataşan o çocuklardan biriyle kavgaya tutuşmuş ve çocuğun dişlerini kırmıştım. Aynıları benim içinde geçerliydi o günden sonra ilk okulumu değiştirmek ve bir dönem sakinleştirici almak zorunda kaldım ve yeni bir okulda artık sakinleştiricilerin etkisiyle gerçek bir hayalet gibi dolanmaya başladım ama hayalet olmak hiç de eğlenceli değildi. kafamın içinde bir şeyler sürekli dönüyor ve beni yapmak istemeyeceğim şeyleri yapmaya zorluyordu. Okul çıkışlarında sürekli kavgalara gidiyor, vandalizmi benimsiyordu ve içimdeki öfkeyi böyle yok etmeye çalışıyordum ama bir türlü kendimi kontrol edemiyordum ve her seferinde daha da saldırgan oluyordum. Daha sonra bir öğretmenimin isteği üzerine aklımdakileri bir şeylere yazmaya başladım ve ilk gerilim kitabımı bir aylık bir dönemin ardından yazdım. Bu da yetmezmiş gibi belli yerlerde yayınlayıp milyonlarca okura ulaştım ama kimsenin bilmediği şeyse şuydu bu yazdıklarımın her birini çevremdeki insanlar üzerine kurguluyordum ve bundan iğrenç bir şekilde zevk alıyordum. Bir gün bu sıradan gerilim romanlarını yazmak artık dikkatimi çekmemeye başladı ve kendimi cinayet romanları yazarken bulmaya başladım ama işin tuhaf tarafı bu yazdıklarımı yazmayı asla ben istemedim. Onlarca sayfa cinayet fikrini çevremdeki insanlar üzerinden kurgularken en ufak ayrıntıya kadar delillerden kurtulmayı planlıyordum. Nasıl hiçbir delil bırakmadan insanları kaçırabilirdim, cesetlerden nasıl kurtulabilirdim, hangi alet bu cinayetleri işlerkenki sanatı ortaya çıkarırdı. İşte tam da o anda anlamıştım Dissosiyatif bozukluk belirtilerim başlamıştı ve sakinleştiricilerin etkisiyle bastırdığım bedenim kendine yeni bir kimlik yaratıyordu ve bu adama geçekten dönüşmek istemiyordum. Hemen sakinleştiricileri bıraktım ve zorlama da olsa çevremdeki insanlara uyum göstermeye çalıştım. İşte tam da bu dönemde kendime bir söz verdim eğer kendimi düzeltmeyi başaramazsam çevremdekiler yerine ilk önce kendime zarar verecek, intihar edecektim. Bu kararımı takip eden yaz yazlıkta kumların üzerinde dinlenirken sahildeki bir kafede kumral kıvırcık saçlı ve gözlüklü bir garsonla göz göze geldim ve olanlar oldu kıza aşık olmuştum. utangaç birisi olduğum için o kızla asla konuşamadım aynı kızı bazen sahilde güneşlenirken görüyordum bazense yüzerken ama asla konuşamıyordum ta ki kızı görmeyi kesene kadar. Uzunca bir süre kızı göremeyince herhalde işten ayrılmıştır dedim ve Kızın çalıştığı kafeye gittim ve böyle böyle bir kızı arıyorum burada çalışıyordu acaba nerede olduğunu öğrene bilir miyim dedim. Aldığım cevap ise şuydu bu Bahsettiğin kızı daha önce hiç burada görmedik. İlk başta benle dalga geçiyor zannettim ama çevredeki kimse bahsettiğim kızı ne görmüştü ne de tanıyordu. Bu olaydan sonra uzun bir süre geçti ve bir daha bahsettiğim kızdan bir haber alamadım ta ki geçenlerde kadiköy -
ataşehir otobüsünde aynı kızı görene kadar...
Artık akıl sağlığımı koruyamıyorum ve neyin gerçek neyin sahte olduğunu bilemiyorum. Bir gün bir cesetle beraber bilmediğim bir odada uyanmaktan korkuyorum. Şimdi tekrar soruyorum intihar etmemem için bir sebep söyle.
edit:imla