"Bilimkurgu Kulübü, bilimkurgu alanında çok geniş yelpazeli bir fikir ve paylaşım platformu olarak hayat bulmuştur. Edebiyattan sinemaya, televizyon dizilerinden animelere kadar; bilimkurgunun her dalına ait en güncel gelişmeleri takipçilerimizle paylaşmaya ve düzeyli bir tartışma ortamı yaratarak kolektif bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra, bilim ve teknoloji alanındaki yenilikleri bilimkurgu süzgecinden geçirerek sizlere ulaştırmaya ve son gelişmeler ışığında bir perspektif oluşturmaya da gayret ediyoruz." kendilerini şu şekilde ifade eden ve birbirinden başarılı çevirilere imza atan facebook ve youtube sayfası
[url=https://www.youtube.com/channel/UCsu3pHiXwiewuWBKK38j6Zg][/url]
https://www.facebook.com/bilimkurgukulubu
Turgut Uyar - Palyaço
i.
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
ii.
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! eksilmesin
iii.
bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum
kahrol, kahrol!
diyorum
iv.
geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
”olur öyle” dedi palyaço,
”herkes alçaktır biraz”
”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz
”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim
örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
v.
kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz
vi.
haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz
i.
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
ii.
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! eksilmesin
iii.
bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum
kahrol, kahrol!
diyorum
iv.
geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
”olur öyle” dedi palyaço,
”herkes alçaktır biraz”
”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz
”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim
örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
v.
kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz
vi.
haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz
"türk silahlı kuvvetlerinin dünyanın en güçlü ordusu olması" öncelikle bunu sana kim diyor kaynakların ne yani kim sana geldi ve dedi ki türk ordusu böyle böyle ?
Elinde bir kaynak var mı ? yok .
Türk ordusu dünyanın en güçlü ordusu olmaya bilir ama Birleşmiş Milletler'e üye olmayan veya uluslararası ortamda tanınmayanlarla birlikte 206 adet ülkenin bulunduğu bir gezegende en güçlü sekizinci ordu konumunda bulunuyor ve sen gelmiş bana bak pakistanın nükleer başlığı var ama türkiyede bla bla diyorsun be bre andaval madem bir şeyi savunuyorsun kaynaklarını sun bak şu ordu kayıtlarına göre şu kadar şunumuz var ama bak bu devletin ondan şu kadarı var bu yüzden biz aslında güçsüzüz de ama yok . neden? Çünkü sen sürekli ağzına bir dersim lafı tutturmuş türkiyeye laf atan seyit rıza gibilerini öven başarılı bir sol çomarısın evet çomarı . Kendi ideolojine körü körüne bağlanmış ve sürekli karşıt ideolojilere laf atan bir çomarsın... Sırf senin gibiler yüzünden Tunceliliyim bile diyemiyorum. Hepimizi senin gibi andaval sanıyorlar diye...
her neyse Türk ordusu dünyanın en güçlü ordusu değildir ama en güçlü ilk on ordusu içerisinde yer almaktadır.
Elinde bir kaynak var mı ? yok .
Türk ordusu dünyanın en güçlü ordusu olmaya bilir ama Birleşmiş Milletler'e üye olmayan veya uluslararası ortamda tanınmayanlarla birlikte 206 adet ülkenin bulunduğu bir gezegende en güçlü sekizinci ordu konumunda bulunuyor ve sen gelmiş bana bak pakistanın nükleer başlığı var ama türkiyede bla bla diyorsun be bre andaval madem bir şeyi savunuyorsun kaynaklarını sun bak şu ordu kayıtlarına göre şu kadar şunumuz var ama bak bu devletin ondan şu kadarı var bu yüzden biz aslında güçsüzüz de ama yok . neden? Çünkü sen sürekli ağzına bir dersim lafı tutturmuş türkiyeye laf atan seyit rıza gibilerini öven başarılı bir sol çomarısın evet çomarı . Kendi ideolojine körü körüne bağlanmış ve sürekli karşıt ideolojilere laf atan bir çomarsın... Sırf senin gibiler yüzünden Tunceliliyim bile diyemiyorum. Hepimizi senin gibi andaval sanıyorlar diye...
her neyse Türk ordusu dünyanın en güçlü ordusu değildir ama en güçlü ilk on ordusu içerisinde yer almaktadır.
İngiliz yazar Roald Dahl tarafından yazılan 1964 yılı basımlı çocuk kitabı (bkz:Charlienin Çikolata Fabrikası)nın ilk sinema uyarlaması olan 1971 yapımı warner bros filmi. Yönetmenliğini Mel Stuart'ın yaptığı filmde Willy Wonka karakterini ise Gene Wilder canlandırmıştır.
roald dahl tarafından yazılan başarılı çocuk kitaplarından bir tanesi.
Ayrıca Yönetmenliğini Tim Burtonun yaptığı başarılı bir de sinema filmi.
-Spolier-
Filmin konusu ise şöyledir willy wonka'nın çikolata fabrikasına girmeye hak kazanan beş çocuk vardır ve aralarında ufak bir yarışma vardır bu çocuklardan bir tanesi bu turun sonunda hayatı boyunca istediği kadar çikolataya sahip olacaktır fakat bu bekledikleri kadar kolay değildir , Çünkü bu bahsettiğimiz çocuklar arasında kendini herkesten zeki sanan bir yerden bitme , elinde olsa bütün evreni yiyecek bir obez ,bir adet babasının "prensesi" ,bir adet yürüyen ego ve bizim fakirler fakiri açlıktan nefesi kokan charlie . tur boyuncu bu çocukların başından onlarca olay geçer ve her biri teker teker elenir . Turun sonunda ise geriye sadece bizim charlie kalır ve willy wonka bizim bu fakire fabrikayı teklif eder fakat bizim bu fakir ,aç ve bir o kadar da ukala velet willye der ki aile her şeyden önemlidir paşam ve ben ailemi terk edemem bunun üzerine efkarlanan willy bir büyük açar ve karşılıklı içerken hüzünlü çocukluk anılarıyla ve babasıyla yüzleşir sonra da bizim fakir ve aç charlilerde yemek yemeye gider ... Son
Ayrıca Yönetmenliğini Tim Burtonun yaptığı başarılı bir de sinema filmi.
-Spolier-
Filmin konusu ise şöyledir willy wonka'nın çikolata fabrikasına girmeye hak kazanan beş çocuk vardır ve aralarında ufak bir yarışma vardır bu çocuklardan bir tanesi bu turun sonunda hayatı boyunca istediği kadar çikolataya sahip olacaktır fakat bu bekledikleri kadar kolay değildir , Çünkü bu bahsettiğimiz çocuklar arasında kendini herkesten zeki sanan bir yerden bitme , elinde olsa bütün evreni yiyecek bir obez ,bir adet babasının "prensesi" ,bir adet yürüyen ego ve bizim fakirler fakiri açlıktan nefesi kokan charlie . tur boyuncu bu çocukların başından onlarca olay geçer ve her biri teker teker elenir . Turun sonunda ise geriye sadece bizim charlie kalır ve willy wonka bizim bu fakire fabrikayı teklif eder fakat bizim bu fakir ,aç ve bir o kadar da ukala velet willye der ki aile her şeyden önemlidir paşam ve ben ailemi terk edemem bunun üzerine efkarlanan willy bir büyük açar ve karşılıklı içerken hüzünlü çocukluk anılarıyla ve babasıyla yüzleşir sonra da bizim fakir ve aç charlilerde yemek yemeye gider ... Son
"anime çizgi film değil , ben bir animeciyim" -animeciler
(bkz:entry kusmak)
neden belirli bir uğraş yada zevk üzerinden ayrımcı ve ön yargılı yorumlar yapıyorsun ki ? ,yani neden ? o zaman hepimiz sevmediğimiz şeyler hakkında kötü konuşalım. neden ? çünkü biz bu şekilde kendi zevklerimi üstün görüp egomuzu tatmin ediyoruz değil mi ?
(bkz:entry kusmak)
neden belirli bir uğraş yada zevk üzerinden ayrımcı ve ön yargılı yorumlar yapıyorsun ki ? ,yani neden ? o zaman hepimiz sevmediğimiz şeyler hakkında kötü konuşalım. neden ? çünkü biz bu şekilde kendi zevklerimi üstün görüp egomuzu tatmin ediyoruz değil mi ?
bir olay ve o olay ile ilgili kişi veya kişiler hakkında konuşurken, yaşanmışlıklardan yola çıkarak kesin yargılarda bulunma halinde kullanılan iğneleyici ata sözü...
(bkz:kişi kendinden bilir işi)
Aslında buster keaton'un charlie chaplinden başarılı bir sinemacı olmasıyla sonuçlanacak versus.
Şimdi tekrardan altını çiziyorum "Sinemacı" Charlie chaplinin filmlerini eğer dikkatle izlersek yarattığı karakterlerin zenginliğini fark ederiz ve buda onun daha çok tanınmasına sebep olmuştur misal çocuk filminde chaplinin hem kendi rolü hemde çevresinde ki diğer karakterlerinin rolü gerçekten içten ve başarılıdır. Yani bu chaplinin başarılı bir senarist olduğunun kanıtıdır fakat buster ise sinematografide başarılıdır öyle ki bu güne kadar çekilmiş onlarca filmde buster'ın imzasını görürüz . Bu konuyu daha iyi açıklayabilmek için sizinle bir video paylaşmak istiyorum.
Şimdi tekrardan altını çiziyorum "Sinemacı" Charlie chaplinin filmlerini eğer dikkatle izlersek yarattığı karakterlerin zenginliğini fark ederiz ve buda onun daha çok tanınmasına sebep olmuştur misal çocuk filminde chaplinin hem kendi rolü hemde çevresinde ki diğer karakterlerinin rolü gerçekten içten ve başarılıdır. Yani bu chaplinin başarılı bir senarist olduğunun kanıtıdır fakat buster ise sinematografide başarılıdır öyle ki bu güne kadar çekilmiş onlarca filmde buster'ın imzasını görürüz . Bu konuyu daha iyi açıklayabilmek için sizinle bir video paylaşmak istiyorum.
(bkz:laik sözlük yazarlarının bir birini seks objesi olarak görmesi) olarak artırdığım başlık ... Ne kadar aciz ve işe yaramaz biri İnternet üzerinden hatta bir sözlük üzerinden kız/erkek düşürmeye çalışır ki ?. Ha fikirleri hoşuna gider sohbet etmek istersin, edersin de bu güne kadar sohbet etmek isteyip geri çevrildiğim hiç olmadı.
BU GRUPTA GÖRDÜĞÜM EN BAŞARILI TROLLERDEN BİR TANESİ İŞTE BU YÜZDEN KALBİM SADECE ONUN İÇİN ATIYOR "GAY DEĞİLİM AMA LİBERALİST BEY BENİ ..."
sonradan gelen düzeltme : bir de herr muller var ama onun yeri çok daha farklı
sonradan gelen düzeltme : bir de herr muller var ama onun yeri çok daha farklı
Cezanın bu güne kadar ki en kaliteli parçalarından bir tanesi (anlam bakımından) bence eski milliyet gazetesi için yaptığı Türkiye Sizinle Gurur Duyuyordur.
Koş Lola Koş yada orijinal adıyla lola rennt yönetmenliğini Tom Tykwerın yaptığı bir alman filmi olup kelebek etkisini en iyi anlatan sürrealist yapımlardan bir tanesidir.
Ayrıca Franka Potente in canlandırdığı Lola karakteri ise gerçekten aşırı sempatik ve başarılıdır.
Ayrıca Franka Potente in canlandırdığı Lola karakteri ise gerçekten aşırı sempatik ve başarılıdır.
kalp hastası olabilir , aşırı kilolu olabilir , benim gibi sakar biri olup merdivenlerden yuvarlanmış olabilir, ilk aşkını o merdivenlerde öpmüş olabilir yada belki batmofobi sahibi olabilir çok şey etmemek lazım.