confessions

LulzpaX

rom  · 3 Mayıs 2017 Çarşamba

  1. toplam giri 77
  2. takipçi 30
  3. puan 2380

beşar esad

bengay
Emperyalizmin gözü dönmüş şeriatçı köpeklerini avlayan kahraman ve yurtsever lider, diktatör denmesi umrumda değil çünkü çoğulcu demokrasinin kimi başımıza iktidar yaptığını görüyoruz. Ülkesine göz dikenlerin emevi camiisinde cuma namazı kılmasına müsade etmeyen lider ve boyun eğmeyen suriye'nin temsilcisi.



kadın özgürlük hareketi

i am groot
Kadınlar, kendilerini erkeklerden farklı davranmaya yöneltmeden, eskiye göre daha büyük bir sınıfsal statü ve iktidar elde edince feminist politikanın altı oyuldu.Birçok kadın ihanete uğradığını hissediyordu.Feminist etik nedeniyle birdenbire işgücüne girmeye zorlanan orta sınıf ve alt-orta sınıf kadınlar, kendilerini özgürleşmiş hissetmediler. Zira ev dışında çalışmanın ev işlerini erkek partnerleriyle paylaşma anlamına gelmediği gerçeğiyle yüz yüze kalmışlardı...Kusura dayanmayan, yani hatalı taraf saptanmadan gerçekleştirilen boşanma, erkekler için daha kârlıydı. Siyah veya renkli birçok kadın, imtiyazlı sınıfa mensup beyaz kadınların,reformist feminist kazanımlardan örneğin, toplumsal cinsiyet meselesinin pozitif ayrımcılık programına iliştirilmesinden diğer kadınlara göre ekonomik olarak daha fazla yararlandıklarını düşündüler. Bu durum feminizmin gerçekte beyaz iktidarını güçlendirmeye yaradığına dair endişelerini teyit etmiş oldu. Feminizmin ele aldığı meselelerin en derinden ihanete uğradığı nokta,hükümetin bekâr annelere karşı saldırısının kitlesel bir feminist protestoyla karşılık bulmaması ve sosyal yardım sisteminin sona ermesiyle gerçekleşti. Birçoğu kendini feminist olarak adlandıran imtiyazlı kadınlar, "yoksulluğun kadınlaştırılması"na sırt çevirdi.

"İktidar feminizmi"nin sesi,kitle medyasında,sınıfsal gücü ele geçiren ama sınıfsal ayrıcalığa sahip olmayan kadınlarla dayanışmayı da bırakmayan feministleri kadınların bireysel seslerinden daha çok duyuluyor. Oysa bizim feminist politikaya sadakatten şaşmadan koyduğumuz hedef,ekonomik olarak kendine yeter hale gelmek ve diğer kadınların da ekonomik anlamda iyileştirilmesine yardımcı olmakti ; bu hedef bugün de geçerliliğini korumaktadır.Deneyimlerimiz, kadınların sadece var olan kapitalist ataerkiyle iş birliğine girerek ekonomik kazanım elde edebileceği varsayımını çürüttü.Feminist özgürleşmeye dair tek umut,sınıf elitizmini karşısına alan bir toplumsal değişim vizyonundadır.

(Bell hooks - feminizm herkes içindir - bölüm 7)

dil sınıfı

i am groot
Geçmeye çok niyetlenip de aile baskısı,iş bulamama endişesi ve matematiğe çalıştığımda kapasitemin üzerine çıkabildiğimi farkedince vazgeçip,c1 ingilizcemi harcadığım bölüm. Umarım kendi çabalarımla girdiğim lys-5 de iyi bir puan yapıp insanlara kendimi kanıtlarım...

okullarda öğretmek dışında her amaç için gösterilen ingilizce

i am groot
diğer girilerin aksine ben çok donanımlı bir ingilizce eğitimi aldım almaya da devam ediyorum 4.sınıfta başladı bizim zamanımızda okulda ingilizce eğitimi.. beni ailem 3.sınıfta kursa başlatmıştı,zaten yabancı şarkılar falan derken bir sempatim olmuştu ayrıca dilsel zekam da iyi olunca çalıştım öğrendim hatta o kadar sevdim ki sosyal bilimler lisesinde hazırlık okudum,oxfordla öğrendim b2 oldum biraz imkan ve istekle yapılamayacak bir şey yoktur diye düşünüyorum..
2

laik sözlük yazarı olmak

i am groot
açıkçası sözlükte çok sevildiğimi/benimsendiğimi falan düşünmüyorum ama zamanla oturacaktır diye ümit ediyorum. amaç şuan daha geniş kitlelere ulaşmak ve kaliteli giriler girmek bu yüzden şu anlık bunlara öncelik versek daha iyi olur diye düşünüyorum..

bekaret

i am groot
her ne kadar tabuları yıkmaya çalışsak da uzun bir süre daha bu konuda geri kalacağımızı düşünüyorum. töre yüzünden kızını öldüren,cinselliği her zaman ön planda tutan bir toplumdan da bu beklenirdi zaten. Artık o kadar yoruldum ki kimseye laf anlatmaya çalışmıyorum,ben benim gibi düşünen insanlarla olurum gözüyle bakıyorum. Çünkü bazen aynı görüşte olduğum yakın kız arkadaşlarım bile "bekaret çok önemli ben sadece sevdiğim adamla olsun isterim" diyebiliyorlar. Öyle öğrenmişler çünkü,cinselliği sadece aşkla bağdaştırıyorlar çünkü..oysa "cinsellik böyle bir şey değildir ki!" Diyemiyorsun çıkıp da,malum ortada kaç tane erkek var laf söz olur,değil mi? (bkz: türkiyede kadın olmak)

en iyi arctic monkeys şarkısı

i am groot
Old yellow bricks diyorum hatta sıralama yaparsak :

2) when The sun goes down
3) brianstorm
4) crying lightning
5) do i wanna know

Edit : old yellow bricks 2013 rock n Coke reklam müziğinde kullanılmıştı ve çok beğenilmişti. Zaten ondan sonra bir daha rock n Coke yapılmadı zirvede bıraktılar..
2

kocamdır döver de sever de mantığı

i am groot
cahilliğin de getirmiş olduğu bir şey olmakla beraber kişinin kendi iradesiyle de olabilir. Yazılan kitaplar,filmler,genel olarak medyada dönüp duran malzemeler olsun zaten ataerkil bir sistemde inşaa edilmişken nasıl olur da kadınlar böyle düşünür anlamıyorum..bilinçlenelim,erkeklere derdimiz anlatalım,eşitliği savunalım derken asıl kendi içimizde bölünüyoruz. Bi karar vermemiz gerekiyor, 21.yy da cinsiyet olarak zaten daha alt konumdayken iyice mi düşelim yoksa kendi ayaklarımız üzerinde durup özgür bir kadın olmaya bir adım daha mı yaklaşalım?
7

28 mayıs 2013 gezi parkı direnişi

i am groot
bu daha başlangıç! diye diye gitmiştik yürüyüşlere. sadece gezi'de değil tüm Türkiye'de benim şahit olduğum en büyük direnişti...ülke ile ilgili küçücük bir umudum kaldıysa o da gezi sayesindedir..Ali ismail'i,berkin'i,ethem'i,mehmet'i,abdullah'ı,hasan'ı,ahmet'i,Medeni'yi unutma Türkiye...

lenin'in sosyalizm ve din yorumu

partizan
Bugünkü toplum, tamamen geniş emekçi kitlelerin nüfusunun ufak bir azınlığı; yani toprak sahipleri ve kapitalistler sınıfı tarafından sömürülmesi esası üzerine kurulmuştur. Bütün yaşamları boyunca kapitalistler hesabına çalışan "özgür" işçilere sadece kazanç sağlayan kölelerin yaşamını sürdürmeye, kapitalist köleliğin güvenini ve sürekliliğini sağlamaya yetecek oranda geçim olanağı "tanındığından", bu toplum bir köle toplumudur.
İşçilerin ekonomik baskı altında olmaları, kaçınılmaz biçimde her türlü siyasal baskıya, toplumsal aşağılanmaya, kitlelerin ruhsal ve moral çöküntüsünün artmasına yol açar. İşçiler ekonomik kurtuluşları adına az ya da çok ölçüde siyasal özgürlük elde etmek için savaşabilirler. Ne var ki, kapital gücü yönetimden yok edilmedikçe ne oranda olursa olsun elde edilecek siyasal özgürlük, işçileri yoksulluktan, işsizlikten ve baskıdan kurtaramayacaktır.
Başkaları hesabına çalışmaktan, yerine getirilmeyen isteklerden ve yalnız bırakılmışlıktan yılmış halk kitleleri üzerine her yerde büyük ağırlıkla yüklenen ruhsal baskı biçimlerinden biri dindir. Doğaya yenik düşen ilk insanların tanrılara, şeytanlara, mucizelere ve benzeri şeylere inanmasına yol açışı gibi, sömürülen sınıfların sömürenlere karşı mücadeledeki yetersizliği de kaçınılmaz olarak ölümden sonra daha iyi bir yaşamın varlığına inanmalarına yol açar. Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, bu dünyada azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umudunu sürdürmeyi öğretir. Oysa yine din, başkalarının emeğinin sırtından geçinenlere bu dünyada hayırseverlik yapmayı öğreterek, sömürücü varlıklarının ceremesini pek ucuza ödemek kolaylığını gösterir ve cenette de rahat yaşamaları için ehven fiyatlı bilet satmaya bakar. Böylelikle din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. Din, sermaye kölelerinin insancıl düşlerini, insana daha yaraşan bir yaşam isteklerini içinde boğdukları bir çeşit ruhsal içkidir.
Ne var ki, köleliğinin bilincine varmış ve kurtuluşu için mücadeleye başlamış köle, kölelikten yarı yarıya çıkmış demektir. Fabrika endüstrisinin yetiştirdiği ve kent yaşamının aydınlattığı modern, sınıf bilinçli işçi, dinsel önyargıları bir yana atar, cenneti papazlara ve burjuva bağnazlarına bırakır ve bu dünyada kendisi için daha iyi bir yaşam elde etmeye çalışır. Bugünün proletaryası, din bulutuna karşı savaşta bilimden yararlanan ve işçileri bu dünyada daha iyi bir yaşam adına kavga vermek için birleştirerek öteki dünya inancından kurtaran sosyalizmin yanında yer alır.
Din, kişinin özel sorunu olarak kabul edilmelidir. Sosyalistler, din konusundaki tavırlarını genellikle bu sözlerle belirtirler. Oysa herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için bu sözlerin anlamı kesinlikle açıklanmalıdır. Devlet açısından ele alındığı sürece, dinin kişisel bir sorun olarak kalmasını isteriz. Ancak, Partimiz açısından dini kişisel bir sorun olarak göremeyiz. Dinin devletle ilişkisi olmaması, dinsel kurumların hükümete değin yetkileri bulunmaması gerekir.
Herkes istediği dini izlemek ya da dinsiz, yani kural olarak bütün sosyalistler gibi ateist olmakta tamamen özgür olmalıdır. Vatandaşlar arasında dinsel inançları nedeniyle ayrım yapılmasına kesinlikle göz yumulamaz. Resmi belgelerde bir vatandaşın dininden söz edilmesine de son verilmelidir. Kiliseye ve dinsel kurumlara hiçbir devlet yardımı yapılmamalı, hiçbir ödenek verilmemelidir. Bunlar, devletten tamamen bağımsız, aynı düşüncedeki kişilerin oluşturduğu kurumlar niteliğinde olmalıdır. Ancak bu isteklerin kesinlikle yerine gelmesi halinde, kilisenin devlete Rus vatandaşların ise kiliseye feodal bağımlılıklarının sürdüğü, (bügüne kadar ceza yasalarımızda ve hukuk kitaplarımızda yer alan) engizisyon yasalarının var olduğu ve uygulandığı, insanları inançları ya da inançsızlıkları nedeniyle cezalandırdığı, insanların vicdan özgürlüğünü baltaladığı ve kilisenin şu ya da bu afyonlamasıyla hükümetten gelir ya da mevki sağladığı utanç verici geçmişe son verilebilir. Sosyalist proletaryanın modern devlet ve modern kiliseden istediği, kilise ile devletin birbirlerinden kesinlikle ayrılmasıdır.
Rus devrimi, bu isteği siyasal özgürlüğün bir gereği olarak gerçekleştirmelidir. Polis yönetimli feodal otokrasiye bağlı memurların başkaldırısı, kilise evresinde bile huzursuzluk, tedirginlik ve öfke yarrattığı için din ve devleti ayırma isteğini gerçekleştirmek konusunda Rus devrimi özellikle elverişli bir ortamdadır. Rus Ortodoks din adamları her ne kadar cahilseler de, onlar bile Rusya'daki eski, ortaçağa uygun düzenin yıkılmasıyla patlayan gümbürtüden uyandılar. Onlar bile özgürlük isteğinde birleşiyor, onlar bile bürokratik uygulamalara ve memur zihniyetine, "Tanrının hizmetkârları"nı zorla polise casusluk ettirmek isteyenlere karşı çıkıyorlar. Biz sosyalistler, bu hareketi desteklemeli, kilisenin dürüst ve içten üyelerine doğru sonuca ulaşmaları konusunda yardımcı olmalı, onların özgürlük isteklerini sürdürmelerini sağlamalı ve kilise ile polis arasındaki ilişkiyi koparmalarını onlardan istemeliyiz. Ya içtenlikli ve dürüstsünüzdür, ki o zaman kilise ile devletin ve kilise ile okulun kesinlikle birbirlerinden ayrılmasından, dinin tamamen kişisel bir sorun olarak kabul edilmesinden yana olursunuz. Ya da özgürlük konusunda bu tutarlı istekleri benimsemezsiniz, ki o zaman da engizisyon geleneklerinin hâlâ tutsağı demeksinizdir; rahat memuriyetlerinize ve hükümet kaynaklı gelirlerinize bağlısınız demektir; silahınızın ruhsal gücüne inanmıyorsunuz ve devletten rüşvet almayı sürdürüyorsunuz demektir. O takdirde de bütün Rusya'daki sınıf bilinçli işçiler size amansız bir savaş açacaklardır.
Sosyalist proletaryanın partisi açısından, din kişisel bir konu değildir. Partimiz, işçi sınıfının kurtuluşu adına bir araya gelmiş sınıf bilinçli, ileri savaşçıların toplandıkları bir yerdir. Böylesi bir birlik dinsel inanç biçiminde ortaya sürülen sınıf bilinci yoksunluğuna, bilgisizliğe ve geri kafalılığa kayıtsız kalamaz ve kalmamalıdır. Din diye tanımlanan ve halkın üzerine indirilen koyu sisle, sözlerimizi ve yazılarımızı kullanarak tamamen ideolojik silahlarla savaşabilmek için kilisenin kaldırılmasını istiyoruz. Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisini, işçilerin her türlü dinsel uyutmacadan kurtulması adına mücadele etmek için kurduk. Bizim için ideolojik mücadele kişisel bir sorun değil, bütün Partinin, bütün proletaryanın sorunudur.
Madem ki durum böyledir, o halde Programımızda ateist olduğumuzu neden açıklamıyoruz? Hıristiyanların ve öteki dinlere inananların partimize girmesini neden yasaklamıyoruz?
Bu soruya verilecek cevap, din sorununun burjuva demokratları tarafından ortaya konuluşu ile Sosyal Demokratlar (Marksistler-b.n.) tarafından ortaya konuluşu arasındaki ayrımı belirleyecektir.
Bizim Programımız tamamen bilimsel, dahası materyalist dünya görüşü temeli üzerindedir. Bu nedenle Programımızın açıklanması demek, din sisinin gerçek tarihsel ve ekonomik kökenlerinin açıklanmasını da zorunlu kılacak demektir. Propagandamız kaçınılmaz olarak ateizm propagandasını, gerekli bilimsel yayımların yapılmasını, otokrat feodal hükümetin bugüne kadar yasakladığı ve kovuşturduğu yazıların Parti çalışmalarımızın bir dalı haline getirilmesini de içermektedir. Bir zamanlar Engels'in Alman sosyalistlerine verdiği öğüdü şimdi bizim izlememiz gerekebilir: Onsekizinci yüzyıl Fransız Aydınlanma dönemi düşünür ve ateistlerinin yazıları çevirilmeli ve geniş ölçüde yayılmalıdır.
Ancak, hiçbir koşulda din sorununu burjuva radikal demokratlarının sık sık yaptığı gibi, soyut, ülkücü bir biçimde, sınıf mücadelesinden kopuk "entellektüel" bir sorun olarak ortaya koymak yanlışına düşmememiz gerekir. Aşırı baskı temeline oturan ve işçilerin eğitilmediği bir toplumda, dinsel önyargıların sadece propaganda yöntemleriyle yok edilebileceğini sanmak budalalık olur. İnsanlığın üzerindeki din boyunduruğunun, toplumdaki ekonomik boyunduruğun bir sonucu ve yansıması olduğunu akıldan çıkarmak burjuva dar görüşlülüğünden başka birşey değildir. Proletarya kapitalizmin karanlık güçlerine karşı kendi mücadelesiyle aydınlanmadıkça, ne kadar bildiri dağıtılırsa dağıtılsın, ne kadar söz söylenirse söylensin proletaryayı aydınlatmak olanaksızdır. Bizim açımızdan ezilen sınıfın bu dünyada bir cennet yaratmak adına gerçek devrimci mücadelede birleşmesi, öteki dünya cenneti konusunda proletaryanın görüş birliğine gelmesinden daha önemlidir.
İşte bu nedenle Programımızda ateist olduğumuzu belirtmiyoruz ve böyle davranmak zorundayız. İşte bu nedenle, eski önyargılarını henüz sürdüren proleterlerin Partimize katılmalarını engellemiyoruz ve engellememek zorundayız. Biz her zaman bilimsel dünya görüşünü öğütleyeceğiz ve çeşitli "Hıristiyanlar"ın tutarsızlıklarıyla savaşacağız. Fakat bu hiçbir zaman, yeri olmadığı halde din sorununun birinci plana alınması demek değildir. Yine bu hiçbir zaman, gerçekten devrimci ekonomik ve siyasal mücadele güçlerinin üçüncü sınıf görüşler ya da anlamsız fikirler nedeniyle birbirlerinden kopmasına, siyasal önemlerini kaybetmesine, ekonomik gelişim karşısında bir yana itilivermesine göz yummamız da demek değildir.
Her yerde ve şimdilerde de Rusya'da reaksiyoner burjuvazi, gerçekten önemli, temel ekonomik ve siyasal sorunlardan, yani Rus proletaryasının devrimci mücadelede birleşmesiyle bugünlerde çözümlenmeye başlanmış olan sorunlardan kitlelerin dikkatini uzaklaştırmak amacıyla din adına mücadeleyi kendine uğraş edinmiştir. Bugün kendini Kara Yüzler kıyımlarında gösteren ve devrimci mücadeleyi bölmeyi amaçlayan bu reaksiyoner tutum, yarın çok başka ve çok ustalıklı biçimler alabilir. Biz, durum ne olursa olsun, bu reaksiyoner tutum karşısında serinkanlı, dirençli olacağız ve temelde olmayan ayrımların etkilemeyeceği bir öğretiyi, bilimsel dünya görüşünü ve proleter dayanışmasını öğreteceğiz.
Dinin devletten ayrılması açısından, devrimci proletarya dini gerçekten kişisel bir sorun durumuna getirmeyi başaracaktır. Ve ortaçağ kalıntısı küflenmiş görüşlerden arınmış, bu siyasal düzende, proletarya, din aldatmacasının gerçek kaynağı olan ekonomik köleliğin kalkması için açık ve yaygın mücadele verecektir.

Novaya Zihn
Sayı: 28, 3 Aralık 1905