kadın özgürlük hareketi

kanellos
dünya üzerindeki bir çok cinsiyet politikasının özellikle tarım devriminden sonra evrildiği nokta ataerkil toplum üzerine olmuştur. ana soylu (anaerkil) toplum düzeni artan savaşlar ve kentleşme üzerine yerini ataerkile bıraktıktan sonra sürecin akabinde toplumsal yapının bir çok tek tanrılı dinde de ataerkil yapıya dönüşmesi üzerine süreç topyekün bir hegamonyaya dönmüştür; biyolojik erkek artık biyolojik kadına göre daha tercih edilen ve desteklenen yapı altına gelmiştir ve sosyal adaletler kapsamında kadınlar ezilmeye başlamıştır.
buna karşı ayaklanma hareketleri 1800'lü yıllarda başlamıştır. toplumsal anlamda kadınlar sigara içme eylemleri yaparak kültür mücadelesini başlatırken ekonomik anlamda feminizmin başlaması hendry ford'un araba fabrikasında çalışan kadınların eşit maaş için başlattıkları direniş ve grevle başlamıştır. bu mücadelenin devamında kadınlar eşit oy hakkı için mücadele etmeye devam etmiştir ve bu süreçler git gide radikal hale gelmiştir. ingilterede kadınlar milletvekillerinin evlerine bombalı eylemler yapmaya başlamışlardır ve hükümet sonunda kadınlara da seçme, seçilme hakkı vermiştir. tarihin ilerleyen dönemlerinde farklı coğrafyalarda da benzeri bir çok olay meydana gelince kadın özgürlük hareketi ekonomik anlamda sesini duyurabilir hale gelmiştir ve ekonomik süreç feodal yapıyı bu şekilde yıkarak doğrudan para - ekonomi düzeni olan; kimliklerin değil sadece paranın geçerli statüsü olduğu liberal düzene geçmiştir.
atticus finch
1800'lerin ikinci yarısından başlayarak 1980'lere kadar olan dönem arasında, günümüzdeki liberal-feminist hareketlerden farklı olarak, sınıfsal bir anlam ve patriyarkal kapitalizme bir başkaldırı da içeren, ataerkil sistemi kökünden yıkmayı amaçlayan özgürlük hareketidir. (alınmaca olmasın günümüzdeki feminist hareketlerin tamamına liboş damgası vurmuyorum)

en sevdiğim militan sloganı; "ev işi iş, ev işçisi işçidir!"
i am groot
Kadınlar, kendilerini erkeklerden farklı davranmaya yöneltmeden, eskiye göre daha büyük bir sınıfsal statü ve iktidar elde edince feminist politikanın altı oyuldu.Birçok kadın ihanete uğradığını hissediyordu.Feminist etik nedeniyle birdenbire işgücüne girmeye zorlanan orta sınıf ve alt-orta sınıf kadınlar, kendilerini özgürleşmiş hissetmediler. Zira ev dışında çalışmanın ev işlerini erkek partnerleriyle paylaşma anlamına gelmediği gerçeğiyle yüz yüze kalmışlardı...Kusura dayanmayan, yani hatalı taraf saptanmadan gerçekleştirilen boşanma, erkekler için daha kârlıydı. Siyah veya renkli birçok kadın, imtiyazlı sınıfa mensup beyaz kadınların,reformist feminist kazanımlardan örneğin, toplumsal cinsiyet meselesinin pozitif ayrımcılık programına iliştirilmesinden diğer kadınlara göre ekonomik olarak daha fazla yararlandıklarını düşündüler. Bu durum feminizmin gerçekte beyaz iktidarını güçlendirmeye yaradığına dair endişelerini teyit etmiş oldu. Feminizmin ele aldığı meselelerin en derinden ihanete uğradığı nokta,hükümetin bekâr annelere karşı saldırısının kitlesel bir feminist protestoyla karşılık bulmaması ve sosyal yardım sisteminin sona ermesiyle gerçekleşti. Birçoğu kendini feminist olarak adlandıran imtiyazlı kadınlar, "yoksulluğun kadınlaştırılması"na sırt çevirdi.

"İktidar feminizmi"nin sesi,kitle medyasında,sınıfsal gücü ele geçiren ama sınıfsal ayrıcalığa sahip olmayan kadınlarla dayanışmayı da bırakmayan feministleri kadınların bireysel seslerinden daha çok duyuluyor. Oysa bizim feminist politikaya sadakatten şaşmadan koyduğumuz hedef,ekonomik olarak kendine yeter hale gelmek ve diğer kadınların da ekonomik anlamda iyileştirilmesine yardımcı olmakti ; bu hedef bugün de geçerliliğini korumaktadır.Deneyimlerimiz, kadınların sadece var olan kapitalist ataerkiyle iş birliğine girerek ekonomik kazanım elde edebileceği varsayımını çürüttü.Feminist özgürleşmeye dair tek umut,sınıf elitizmini karşısına alan bir toplumsal değişim vizyonundadır.

(Bell hooks - feminizm herkes içindir - bölüm 7)