Örümcek korkusu. Temas halinde kişi kendine ve çevresine zarar verebilir.
Araknafobi
Akarfobi
Akarfobi
1980 doğumlu amerika'lı aktör. Genellikle dram, gizem ve aksiyon filmlerinde boy gösterir. Canlandırdığı karaktere bürünür. Karakter oyunculuğu artık almış başını gitmiştir.
Donnie Darko, Source code, zodiac, nightcrawler, southpaw, nocturnal animals, enemy, prisoners ve brokeback mountain gibi favorilerim arasında olan filmlere can katmıştır.
Ayrıca Ryan reynolds ile beraber yeni vizyona girecek life filmi de muhtemelen süper olacaktır.
Donnie Darko, Source code, zodiac, nightcrawler, southpaw, nocturnal animals, enemy, prisoners ve brokeback mountain gibi favorilerim arasında olan filmlere can katmıştır.
Ayrıca Ryan reynolds ile beraber yeni vizyona girecek life filmi de muhtemelen süper olacaktır.
Gecenin bir vakti D smart'ta, Jake gyllenhaal'ın mütüş karakter oyunculuğuyla, başarı için herşeyi yapabilecek bir psikopati canlandırdığı nightcrawler'ı izleyip, aynı kulvarda bir film arayışına başlamıştım ki whiplash ile karşılaştım. Fragmandan biraz daha soft gibi görünse de gayet akıcı ve vurucudur.
Son sahne ise tamamen şahane.
Son sahne ise tamamen şahane.
Yazarların yaşadıkları, normal olmayan olaylar silsilesi.
Benim başımdan geçen olaya gelecek olursak;
Yaklaşık 3 sene evvel, taşınmadan önce güneşli'de oturuyordum. Otelden işten çıktıktan sonra eve uğrayıp arkadaşların yanına çıktım gidiyorum. Saat 19 civarı ve yaz akşamı. Caddenin sonunda bisikletle yanımdan gayet avrupai bir bayan, eski model ama yeni bir bisikletle, alman turist gibi yavaş yavaş geçip gitti. Dedim lan negzel. Bizim güneşli city gelişiyor. Malum, alışık değiliz oralarda böyle estantenelere. Neyse yolun karşısına geçtim, müziğimi değiştirip sigara yaktım. Ve tekrar aynı bayanın karşıdan bisiklet sürerek geldiğini fark ettim. Ama 100 metre karşıdan falan geliyordu. İşin doğaüstü kısmı, 10 saniye önce aynı bayanın, gayet hızlı araçların geçtiği caddenin diğer tarafında görmem ve yine aynı istikamete gidiyor oluşu.
Hadi geçti gitti sokağın üst tarafından dolandı geldi desem, 200 metre en az sokak yok. O hızla gidip yaklaşık 1 kilometre dönüp dolasıp, ben karşıdan karşıya geçene kadar gidip gelmesi imkansız!
Hala bu olay yaşadığım ve oldugundan emin olduğum en doğaüstü olay.
Benim başımdan geçen olaya gelecek olursak;
Yaklaşık 3 sene evvel, taşınmadan önce güneşli'de oturuyordum. Otelden işten çıktıktan sonra eve uğrayıp arkadaşların yanına çıktım gidiyorum. Saat 19 civarı ve yaz akşamı. Caddenin sonunda bisikletle yanımdan gayet avrupai bir bayan, eski model ama yeni bir bisikletle, alman turist gibi yavaş yavaş geçip gitti. Dedim lan negzel. Bizim güneşli city gelişiyor. Malum, alışık değiliz oralarda böyle estantenelere. Neyse yolun karşısına geçtim, müziğimi değiştirip sigara yaktım. Ve tekrar aynı bayanın karşıdan bisiklet sürerek geldiğini fark ettim. Ama 100 metre karşıdan falan geliyordu. İşin doğaüstü kısmı, 10 saniye önce aynı bayanın, gayet hızlı araçların geçtiği caddenin diğer tarafında görmem ve yine aynı istikamete gidiyor oluşu.
Hadi geçti gitti sokağın üst tarafından dolandı geldi desem, 200 metre en az sokak yok. O hızla gidip yaklaşık 1 kilometre dönüp dolasıp, ben karşıdan karşıya geçene kadar gidip gelmesi imkansız!
Hala bu olay yaşadığım ve oldugundan emin olduğum en doğaüstü olay.
Yaz akşamları, birkaç bira yuvarlamanın tadı bambaşkadır benim için. Yazlık bir belde de veya gezideysem, x2 haz alırım. Denizin dalgalarının sesi, bir nehrin akışı veya ormanda hafif bir meltemle hayvanların, ağaçların sesiyle birlikte ve birkaç sohbeti güzel ve yormayan insanla hafif muhabbet...
Çok değerli böyle zamanlar benim için.
Ancak şehir hayatındayken, bu tempoda ya gece kulübünde hangover olmak için içiyorum, ki bu eğlenceli bir etki bırakıyor. Ya da yalnızken hafif hüzünlü şarkılar dinleyip, sarhoş olup, ağlamaklı bir etki bırakıyor.
Çok değerli böyle zamanlar benim için.
Ancak şehir hayatındayken, bu tempoda ya gece kulübünde hangover olmak için içiyorum, ki bu eğlenceli bir etki bırakıyor. Ya da yalnızken hafif hüzünlü şarkılar dinleyip, sarhoş olup, ağlamaklı bir etki bırakıyor.
Bilinen en küçük madde formunun sicim olduğu düşünülmektedir. Ancak gözlemlenemediği için henüz yasa olarak kabul görmemiştir. Keman tellerine benzetebileceğimiz sicimler, farklı frekanslarda titreşerek, proton, nötron ve elektronları, bunlar da atomları, atomlar ise molekülleri oluşturur.
Tıpkı bir odanın içinde dinlediğimiz radyonun frekansı ne ise sadece o kanalı duyarız ancak diğer frekanstaki radyo dalgaları da odamızın içerisinde mevcuttur. Tek bir hareketle frekansı değiştirip farklı bir kanalı dinleyebiliriz. Aynı bunun gibi sicimler de farklı frekanslarda titrerler ve bu titreşimler sadece bizim algıladığımız boyutlar değil, farklı boyutlar da da olabilir. İşte bu algılayamadığımız farklı boyutlar muhtemel paralel\aternatif evrenlerdir. Paralel evrenlerin tek bir modellemesi yoktur. Evrenimizin tamamen dışında, bizimle alakası olmayan sayısız evrenler olabileceği gibi, tamamen iç içe geçtiğimiz sayısız evrenler de olabilir.
Tıpkı bir odanın içinde dinlediğimiz radyonun frekansı ne ise sadece o kanalı duyarız ancak diğer frekanstaki radyo dalgaları da odamızın içerisinde mevcuttur. Tek bir hareketle frekansı değiştirip farklı bir kanalı dinleyebiliriz. Aynı bunun gibi sicimler de farklı frekanslarda titrerler ve bu titreşimler sadece bizim algıladığımız boyutlar değil, farklı boyutlar da da olabilir. İşte bu algılayamadığımız farklı boyutlar muhtemel paralel\aternatif evrenlerdir. Paralel evrenlerin tek bir modellemesi yoktur. Evrenimizin tamamen dışında, bizimle alakası olmayan sayısız evrenler olabileceği gibi, tamamen iç içe geçtiğimiz sayısız evrenler de olabilir.
Araknafobisi olan biri olarak, ironiktir ki iğrenip korktuğum halde, kıyamadığım eylem. Evde falan gördüğüm zaman elektrik süpürgesiyle olayı kontrol altına almayı keşfettim.
Tabi kurtçuk girerse işin içine, ne birkaç gün yemek yiyebiliyorum ne de eve görebiliyorum.
Tabi kurtçuk girerse işin içine, ne birkaç gün yemek yiyebiliyorum ne de eve görebiliyorum.
Adama helal olsun ağzının üstüne vurduğu gibi pekmezini akıttı. Kadına vurduktan sonra zaten yamultmustur eleman onu. Umarım sakat kalır yerden bitme çomar yumağı.
Ayrıca bayana da anlam veremedim, o olayın ortasında kalsam o şemsiyeyi silaha çevirirdim ben.
Ayrıca bayana da anlam veremedim, o olayın ortasında kalsam o şemsiyeyi silaha çevirirdim ben.
Ülkemiz, sahip olduğu coğrafyanın güzelliklerine rağmen, tarih boyunca her zaman siyasi problemlerle yüzyüze kalmıştır. Günümüzde de hala gerek terör eylemleri, gerek siyasi, gerek kültürel, gerekse ideolojik olarak bir karmaşa içerisindedir.
Türk halkı, mutlu olabilmeyi öğrenememiş, hayatı belli başlı kalıplar altına sokup, buna göre idame ettirmeye çalışmaktadır.
Büyük bir çoğunluk ne bir hobiye, ne bir sanata, ne bir spora, ne istediği işe, ne de istediği hayata sahip değildir. Belki de istediğinin ne olduğunu bilmemektir en büyük problemi.
Spor denilince futbol veya fitnessın, sanat deyince pop, arabesk ve türkülerin, hobi deyince, akşam dışarı çıkıp kafelerde oturmanın ilerisine geçememişizdir.
Zaman içerisinde büyük bir kültür hezeyanına uğrayıp, aşağılık kompleksi geliştirmiş bir millet olarak, aslen diğer birçok ırktan daha büyük potansiyele sahibizdir.
Şehirlerde yaşam alanları tamamen gelişi güzel geliştirilmiş, insanlara ne doğru düzgün bir yaşam alanı, ne de bir yeşillik bırakılmıştır. Göz görebildiğince gri caddeler, hepsi birbirinin aynısı beton binalar, insanların hayat enerjisini emip, verimliliğini ve zevkini köreltmektedir.
Hükümet politikalarının sonucu doğrultusunda, kutuplaşan halk, birbiriyle iletişimi yavaş yavaş koparmaya başlamış, 1500 yıldır yanlış anlaşılan bir inancın gözleri kör edip empatiyi hoş karşılayamaması gibi sorunları halkın modern çağa ayak uydurmasını zorlaştırmaktadır. Uydurabilenler ise genellikle bir kültür karmaşasın ortasında kalmaktalar.
Her sene %200'lerde zamlanan vergiler ve türk parasının değerinin bir türlü kendisine dünya ekonomisinde değer bulamaması, insanların alım gücünü zorlaştırıp, orta sınıfı yok ettiği gibi zengin sınıfı ve fakir sınıfının arasında ki mesafeyi uçuruma çevirmiştir.
Televizyonlar da tüm gün saatlerini kaplayan evlilik programları, akşamları ise aynı senaryonun kopyalanmış versiyonları olan diziler ve günün her saati her kanalda karşımıza çıkan siyaset programları, insanların bilinçlenmesini engelleyip ne düşünmeleri gerektiğini beyinlerine yerleştirmektedir.
Ülkemiz insanının, cinsiyetçi bakış açısı, hayatın her yerinde kendini belli edip, kimi zaman aşağılama derecesine kadar gitmektedir. Bu uzun zamandır böyleydi ve bu yüzden gerek cinayet, gerek taciz ve tecavüz, gerek şantaj yaş fark etmeksizin, ülkemiz kızları ve kadınları şiddete mağruz kalmıştır.
Belki de en kötüsü, artık tüm bu anlattıklarımın normal olarak karşılanması.
Edit:imla
Edit 2: imla 2
Türk halkı, mutlu olabilmeyi öğrenememiş, hayatı belli başlı kalıplar altına sokup, buna göre idame ettirmeye çalışmaktadır.
Büyük bir çoğunluk ne bir hobiye, ne bir sanata, ne bir spora, ne istediği işe, ne de istediği hayata sahip değildir. Belki de istediğinin ne olduğunu bilmemektir en büyük problemi.
Spor denilince futbol veya fitnessın, sanat deyince pop, arabesk ve türkülerin, hobi deyince, akşam dışarı çıkıp kafelerde oturmanın ilerisine geçememişizdir.
Zaman içerisinde büyük bir kültür hezeyanına uğrayıp, aşağılık kompleksi geliştirmiş bir millet olarak, aslen diğer birçok ırktan daha büyük potansiyele sahibizdir.
Şehirlerde yaşam alanları tamamen gelişi güzel geliştirilmiş, insanlara ne doğru düzgün bir yaşam alanı, ne de bir yeşillik bırakılmıştır. Göz görebildiğince gri caddeler, hepsi birbirinin aynısı beton binalar, insanların hayat enerjisini emip, verimliliğini ve zevkini köreltmektedir.
Hükümet politikalarının sonucu doğrultusunda, kutuplaşan halk, birbiriyle iletişimi yavaş yavaş koparmaya başlamış, 1500 yıldır yanlış anlaşılan bir inancın gözleri kör edip empatiyi hoş karşılayamaması gibi sorunları halkın modern çağa ayak uydurmasını zorlaştırmaktadır. Uydurabilenler ise genellikle bir kültür karmaşasın ortasında kalmaktalar.
Her sene %200'lerde zamlanan vergiler ve türk parasının değerinin bir türlü kendisine dünya ekonomisinde değer bulamaması, insanların alım gücünü zorlaştırıp, orta sınıfı yok ettiği gibi zengin sınıfı ve fakir sınıfının arasında ki mesafeyi uçuruma çevirmiştir.
Televizyonlar da tüm gün saatlerini kaplayan evlilik programları, akşamları ise aynı senaryonun kopyalanmış versiyonları olan diziler ve günün her saati her kanalda karşımıza çıkan siyaset programları, insanların bilinçlenmesini engelleyip ne düşünmeleri gerektiğini beyinlerine yerleştirmektedir.
Ülkemiz insanının, cinsiyetçi bakış açısı, hayatın her yerinde kendini belli edip, kimi zaman aşağılama derecesine kadar gitmektedir. Bu uzun zamandır böyleydi ve bu yüzden gerek cinayet, gerek taciz ve tecavüz, gerek şantaj yaş fark etmeksizin, ülkemiz kızları ve kadınları şiddete mağruz kalmıştır.
Belki de en kötüsü, artık tüm bu anlattıklarımın normal olarak karşılanması.
Edit:imla
Edit 2: imla 2
(bkz:cem uzan'ın ultra lüks anısı)
Ayrıca pek çok Hollywood yıldızıyla, o after senin bu after benim, hayatın keyfini çıkarmaktadır.
Ayrıca pek çok Hollywood yıldızıyla, o after senin bu after benim, hayatın keyfini çıkarmaktadır.
Kusturmalı boşnak saksosu?
(bkz:aşkım valla bak ilksin.)
Geçenlerde bir reklamında, "kendi yakıtını kendi üreten otomobil" gibi bir slogan duydum. Nasıl üretiyor bir bilen falan varsa bir ulaştıralım elden ele. Çok merak ettim.
Gayet oturup mantıklı tartışmalar yapıyoruz konusu açıldığı zaman. Kimse "sen ne diyon" falan gibi konusmuyo. Ben argümanlarımı sunuyorum, onlar sunuyor. Bir nevi bilgi alışverişi, beyin fırtınası gibi de. Böyle olmalı.