pokemon furyası döneminde, l-manyak dergisinin zikaçu diye bir karakter uydurmasına sebep olmuştur.
gadjo dilo adlı filmin soundtracki olan çingene şarkısı.
türkçeye de şöyle uydurmuşlar:
tutti frutti tekila
tekila tekilaa var
tekila tekilaa? var
len roman kademe yap
şişe dolsun tekila
paralar cebime la
savrulma dayı, gelin la
savrulma dayı, kopyala
şişe dolsun tekila
paralar cebime la
türkçeye de şöyle uydurmuşlar:
tutti frutti tekila
tekila tekilaa var
tekila tekilaa? var
len roman kademe yap
şişe dolsun tekila
paralar cebime la
savrulma dayı, gelin la
savrulma dayı, kopyala
şişe dolsun tekila
paralar cebime la
esasen, 00'lı yılların slav-apaçi denilebilecek bi ceşit çomar club kültürüyle dalga geçme amaçlı piyasaya sürülmüştür.
ardından, futbol holiganları,sagcılar vb ortamlarda namı yürümüştür.
ardından, futbol holiganları,sagcılar vb ortamlarda namı yürümüştür.
boş tiplerin meşgalesi. zabıtayı çağırmak, apartmanı ayağa kaldırmakta ustadırlar. bir de komşu olmadığı halde "köpek istemiyoruz" diye kampanya başlatanı vardır. aşırı köpek severlik de sapmadır ama köpek düşmanlığı da bir bozukluk, takıntı, zannedersem de bir fobi.
amerika'daki ''the red pill'' filmi vb projeler gibi doğru düzgün bir eleştirisi, tahlili yapılmamıştır. bildiğim kadarıyla en azından. (konu hakkında vay amk kezbanları diye gezmek, kız tavlanma taktiklerine abanmak, iki sözden biri küfür olan entriler girmek kritik değil ciddiyetsizliktir.)
oyum che'den yanadır.
che evrenseldir, sosyalisttir, milliyetçilik ve kapitalizmle bağdaşmaz, onun içindir ki bütün mazlum dünyanın simgesidir. berlin'den istanbul'a, gazze'den amed'e her yerde che'nin sureti vardır.
che evrenseldir, sosyalisttir, milliyetçilik ve kapitalizmle bağdaşmaz, onun içindir ki bütün mazlum dünyanın simgesidir. berlin'den istanbul'a, gazze'den amed'e her yerde che'nin sureti vardır.
fetullahçıların 15 temmuz fiyaskosundan sonra piyasaya sürdükleri bir kurguydu.
bu kurgu perincekcilerin de işine geldi.
perincek yanlılarının bu kadar gücü olsa 15 temmuzdan sonra tarikatlar devlete yerleşemezdi.
bu kurgu perincekcilerin de işine geldi.
perincek yanlılarının bu kadar gücü olsa 15 temmuzdan sonra tarikatlar devlete yerleşemezdi.
zevk, renk, tutku meselesi.
demek ki türkiye'nin hissettirmediği bir şey var. tersi olan vakalar da (rus olup türkiye'yi sevmek)* mümkündür. hepsi yanılıyor, tutunacak bir tutku arıyor, idealleştiriyorlar.
*müslümanın rus milliyetçiliğinden dönme olanı (harun el-rusi) rte'yi, rus milliyetçisinin nasyonal-liberal olanı (konstantin krylov) ise atatürk'ü model alıp fidel'e söver ama tabi ki bunlar marjinal, entel örneklerdir.
che, lenin vb adamlar başka bir şeydir. çünkü yerel değil evrenseldirler.
demek ki türkiye'nin hissettirmediği bir şey var. tersi olan vakalar da (rus olup türkiye'yi sevmek)* mümkündür. hepsi yanılıyor, tutunacak bir tutku arıyor, idealleştiriyorlar.
*müslümanın rus milliyetçiliğinden dönme olanı (harun el-rusi) rte'yi, rus milliyetçisinin nasyonal-liberal olanı (konstantin krylov) ise atatürk'ü model alıp fidel'e söver ama tabi ki bunlar marjinal, entel örneklerdir.
che, lenin vb adamlar başka bir şeydir. çünkü yerel değil evrenseldirler.
tanrı gibi mutlak, her devirde aynı olduğu varsayılan o meşhur ''insan doğası'' bu kelimelerden biri değildir.
insan doğası şöyleymiş, hayvan doğası böyleymiş... hangi mülkiyet ilişkilerine mensup ''insanın doğası''? diye sormak lazım. şöyle bi kelime var ama : yabancılaşma. hayvan doğasına gelince: ortak yardımlaşma (mutual aid)
antik yunan'da hırsızlık yapan cocuğa ''helal olsun'' derlermiş. hala varlığını 2009lara kadar falan neredeyse dokunulmadan sürdüren bir kabilede ise mülkiyet bilinci yok, cimrilik yok, başkasının malına çökmek yok çünkü böyle bir şey görmemişler (o üretim tarzı içinde böyle bir şey doğmamış). eski dev-yolcu bi abimiz kooperatif kurmuştu zamanında; ayakkabı yapıyorlardı yanılmıyorsam ama kimse kimsenin artı-değerini gasp etmiyor (yani fabrikanın sahibi yok ne kazanılıyorsa işçinin cebine gidiyor hemen hemen). işçiler ne yaptı? kendi lehlerine olduğu halde o işe pek bir itibar göstermediler ama sonra ''haklıymışsın'' dediler. niye itibar etmediler; iki kelime daha öğrenelim: küçük burjuva ideolojisi, kültürel hegemonya
''(...)mustafa kemal'in devrimlerinin ekonomik devinimini desteklemesi için yarattığı burjuvazi kemalizme ve mustafa kemal'e ihanet etmiş bir vaziyette. paşanın yaptığı devrimleri desteklemek için ilerici burjuva sınıfı gerekiyordu. şimdi başka çözümler aramak zorundayız.''
bu cümleye itiraz edilebilecek ne var ki. mustafa kemal, milyoner yetiştirmedi mi yetiştirdi. yetiştirdiği milyonerler ve yeni milyonerler daha sonra kemalizmi satmadı mı. sattı.
insan doğası şöyleymiş, hayvan doğası böyleymiş... hangi mülkiyet ilişkilerine mensup ''insanın doğası''? diye sormak lazım. şöyle bi kelime var ama : yabancılaşma. hayvan doğasına gelince: ortak yardımlaşma (mutual aid)
antik yunan'da hırsızlık yapan cocuğa ''helal olsun'' derlermiş. hala varlığını 2009lara kadar falan neredeyse dokunulmadan sürdüren bir kabilede ise mülkiyet bilinci yok, cimrilik yok, başkasının malına çökmek yok çünkü böyle bir şey görmemişler (o üretim tarzı içinde böyle bir şey doğmamış). eski dev-yolcu bi abimiz kooperatif kurmuştu zamanında; ayakkabı yapıyorlardı yanılmıyorsam ama kimse kimsenin artı-değerini gasp etmiyor (yani fabrikanın sahibi yok ne kazanılıyorsa işçinin cebine gidiyor hemen hemen). işçiler ne yaptı? kendi lehlerine olduğu halde o işe pek bir itibar göstermediler ama sonra ''haklıymışsın'' dediler. niye itibar etmediler; iki kelime daha öğrenelim: küçük burjuva ideolojisi, kültürel hegemonya
''(...)mustafa kemal'in devrimlerinin ekonomik devinimini desteklemesi için yarattığı burjuvazi kemalizme ve mustafa kemal'e ihanet etmiş bir vaziyette. paşanın yaptığı devrimleri desteklemek için ilerici burjuva sınıfı gerekiyordu. şimdi başka çözümler aramak zorundayız.''
bu cümleye itiraz edilebilecek ne var ki. mustafa kemal, milyoner yetiştirmedi mi yetiştirdi. yetiştirdiği milyonerler ve yeni milyonerler daha sonra kemalizmi satmadı mı. sattı.
ceza'nın panorama harem şarkısında geçen bir cümle.
''hem ayranım dökülmesin hem götüm sikilmesin'' gibi bir anlamı var zannedersem.
''hem ayranım dökülmesin hem götüm sikilmesin'' gibi bir anlamı var zannedersem.
içi, idari yapısı falan şöyleymiş.
burada bu kadar lafı edilince, bugün hakkında şöyle bir belgesel izledim:
ev hanımlarının, sıradan kadınların falan takıldığı bir sitede https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/kocamin-nesi-var.886942/ bi trollemesi varmış, henüz yeni öğrendim bu olayı. (filmi izlemeyen okumasın, spoiler olur.)
bu derece popüler olup da aynı zamanda bu derece oryantalizm kokan. arabı, türkü, doğuluyu aşağılayan başka bir karakter bilmiyorum.
estetik, güzel yönleri olan ama bütünlüklü bakınca içinde pek çok hata bulunan bir film.
o açıdan zamanın ruhunu ve o kentin kültürünü ve insanını tam anlamıyla yansıtmıyor ama abd kafasıyla (bir tür oryantalizm, sağdan soldan duyulanlar, karkatürleştirmeler) yansıtıyor.
filmdeki bazı sıkıntıları spoiler altında yazacağım
böyle bakınca çekmeseler bunu daha mı iyiydi acaba diyorsun. ama rusların bu konu üstüne çektikleri de bu film kadar olay olmuyor çünkü hollywood amk. bondarchuk'un stalingrad diye filmi varmış kaçımız izledik. kaçımız bondarchuk diye birini tanıdık. angolsakson kalkıp da sovyetleri çekmesin arkadaş, indiana jones oryantalizmi gibi oluyor çünkü, gitsin a bridge too far (savaş köprüleri) çeksin, alkışlayalım, çünkü adam o hayatın içinden gelmiş.
o açıdan zamanın ruhunu ve o kentin kültürünü ve insanını tam anlamıyla yansıtmıyor ama abd kafasıyla (bir tür oryantalizm, sağdan soldan duyulanlar, karkatürleştirmeler) yansıtıyor.
filmdeki bazı sıkıntıları spoiler altında yazacağım
böyle bakınca çekmeseler bunu daha mı iyiydi acaba diyorsun. ama rusların bu konu üstüne çektikleri de bu film kadar olay olmuyor çünkü hollywood amk. bondarchuk'un stalingrad diye filmi varmış kaçımız izledik. kaçımız bondarchuk diye birini tanıdık. angolsakson kalkıp da sovyetleri çekmesin arkadaş, indiana jones oryantalizmi gibi oluyor çünkü, gitsin a bridge too far (savaş köprüleri) çeksin, alkışlayalım, çünkü adam o hayatın içinden gelmiş.