confessions

valonqar

Rakı  · 25 Nisan 2017 Salı

  1. toplam giri 351
  2. takipçi 31
  3. puan 7076

atatürk düşmanlığı

i am groot
dünyanın imrenerek baktığı, çok zor zamanlarda dahi gayesinden şaşmamış ve türkiye cumhuriyeti'ni kurup halkı saltanattan kurtarmış bir lidere karşı yine kendi halkının yaptığı, tabiri caizse götümle güldüğüm olaydır. Nutuk okumaktan aciz, tek yaptığı şey ınsanları sürekli bir kaosa sürüklemek olan kendini "aydın" sanan kesim ve zaten çomar olduğunu kabul etmiş andaval kesim olarak ikiye ayrılırlar. Atatürk'ü eleştirmek ve düşman olmak arasındaki farkları göremedikleri için çamur atayım izi kalsın kafasındalardır. İlk kesim hani şu "aydın" olanlar kendi söykedikleri dışında her şeyin yalan olduğunu savunurlar ve üzücü olan şey ise tek kaynakları google'dır... ikinci kesim zaten daha çok hebele hübele olduğundan ötürü dinsiz, alkolik vb. Laflardan sonra susarlar. Ulan adamın vasfı liderlik,askerlik. Camide hocalık değil yani. Velev ki içiyordu, velev ki dinsizdi (hala muallakta bir konu olsa da) bunların devlet yönetimiyle ne alakası var?
Her neyse bu iki grubun farklılıkları olsa da benzerlikleri de çoktur. Mesela ikisi de emperyalist devletlerden nefret ederler ama onları eleştirmektense ermeni soykırımı, şeyh said gibi konuları dillerine pelesenk etmekten zevk alırlar. Hıı anlıyorum yani hitler harikaydı çok haklıydı ama atatürk %90 doğru %10 yanlış (!) Karar verdi diye düşmansın. Bravo o zaman ne diyeyim yani. Benim okuduğum, dinlediğim şeylerden çıkardığım tek sonuç hangi tarihçi gelirse gelsin o dönemde yaşamadığı için kimse bunun gibi olayları tamamen hatasız anlatamaz. Herkes taraflı, herkes yanlı. Bu yüzden yanlışsa yanlıştır diyip geçmek durumundayım çünkü atatürk'ü sadece bir devlet adamı olarak görmüyorum ve verdiği kararların %90'ı doğruyken onu ancak düzgün bir üslupla eleştirebilirim. Böyle yenilikçi, saltanat düşmanı ve vatanını satanlara karşı dimdik ayakta duran birine düşman olmam. Herkes gibi onun da bir insan olduğunu ve her adımı geleceği düşündüğü için attığını unutmayın. Bu sefer biraz uzun oldu ama neyse okuyanlara teşekkürler. Esen kalın efendim.
2

wolfgang amadeus mozart

neptune
şüphesiz ki zevkler tartışmaya açıktır. bu nedenle mozart'ın eserlerini dinlemeyi sevmeyebilirsiniz. ancak başlığı açan yazar arkadaşımızın dediği gibi, bu onun, tüm zamanların en büyük kompozitörü olduğu gerçeğini değiştirmez.

oldukça kısa sayılabilecek yaşamı, gerek maddi, gerekse manevi olarak tam anlamıyla gel-git ler ile dolu olan mozart'ın, ölümü sonrasında kronolojik olarak eserleri toplanmaya çalışılmış ve 626 gibi muazzam bir sayıya ulaşılmıştır.(bkz:köchel dizini) bu sayı şu açıdan önemlidir. mozart'ın kabaca 30 yıl boyunca beste yaptığını söylersek şayet, bu eşsiz dehanın yaklaşık olarak neredeyse 2 haftada bir eser yazdığı sonucuna ulaşabiliriz (bu da yılda yine yaklaşık olarak 24 eser demektir). dolayısıyla sırf üretkenliği dolayısıyla bile, saygıyı fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.

vakti zamanında, facebook da hakkında sayfa açmaya, farklı platformlarda wolfgang amadeus nickini kullanmaya varacak ölçüde çok seviyorum ben mozart'ı. her mozart severin, şüphesiz ki, favorisi olan bir eseri de mevcuttur. şahsım için de durum böyle ve bu eseri şimdi burada paylaşmak istiyorum. tam adı "symphony no. 25 in g minor" olan, bizde bilinen adıyla 25.senfonisi dediğimiz bu eserinin, hemen pek çok senfoni de olduğu gibi 4 bölümden oluştuğunu ve paylaşacağım favori olarak nitelendirdiğim kısmının da, giriş bölümü de diyebileceğimiz, "allegro con brio" olduğu bilgisini ekleyeyim. bu arada unutmadan, bu müzikal zenginliğe ve coşkuya kulağınızı verirken, mozart'ın bunu bestelediğinde henüz 17 yaşında olduğunu da aklınızda tutmanızı özellikle rica ediyorum. işte bu yüzden böyle insanlara "deha" deniliyor.





mutlaka okunması gereken kitaplar

feminafortis
emile zola - germinal
dostoyevski - yeraltindan notlar / karamazov kardesler / insancıklar
gabriel garcia marquez - yüzyıllık yalnızlık / benim hüzünlü or*spularım
tolstoy - kroyçer sonat / aile mutluluğu
jorge luis borges - kum kitabı / alçaklığın evrensel tarihi
fernando pessoa - huzursuzluğun kitabı
honoré de balzac - vadideki zambak / goriot baba
gogol - bir delinin hatıra defteri / palto / burun
george orwell - 1984
yaşar kemal - ince memed serisi
bilge karasu - gece
salah birsel - boğaziçi şıngır mıngır
orhan kemal - eskici ve oğulları / bereketli topraklar üstünde

laik sözlük

i am groot
an itibariyle iyice bıktırmış sözlüktür..Eğer sözlükte sadece milliyetçiler ve pkk sempatizanları olacaksa kusura bakmayın ben iki taraftan da olmak istemiyorum. Ooo enternasyonalizmi destekliyor kesin pkklı..Bu mudur yani? Bu sığılığın, dinlemeden yargılamanın kaçıncı seviyesi? Diğer taraf da aynı şekilde, en küçük milliyetçilik ile ilgili lafa tepki göstermeler falan..Atatürk milliyetçiliği zararlı değil yararlıdır arkadaşlar haklısınız,ama bence Atatürk böyle bir durumda özelden tehdit mesajları savurmazdı.Atatürk aslını bilmeden,dinlemeden yargılamazdı..Neden yapsın ki? Madem o fikir çok yanlış,bunun değişmesi için bir şey yapılacaksa onun yolu bu değil.Siz sanıyor musunuz bütün sözlüklerde tek tip insan var? Tabii ki her telden olacak. Burada da öyle (bkz:soluk yüzlü adam) Başlarda ne kadar garibimize gitse de alıştık değil mi? Bence önce dinlemeyi sonra kendinizi savunmayı öğrenin,daha sonra böyle platformlara kaydolun. Çünkü en kötü bakılan fikir bile aslında içini açtığınızda hak vereceğiniz bir şey çıkabilir,bunun sebebi de insandaki savunma mekanizmasıdır.

edit : hayatınızın her evresinde soluk yüzlü adamlar,liberalistler falan olacak..Kimse sizin doğrunuzu kabul etmek zorunda değil. Ayrıca bu giriyi 17 yaşındaki bir lise öğrencisinin kaleminden okudunuz, iyi geceler.
2

intihar eden bir kişinin okuma listesi

gece

Lezzetli bir şeyler yiyip içtikten, kaliteli müzikler dinleyip iyi kitaplar okuduktan; tüm bunlardan önemlisi yiyeceğin, müziğin, resmin kaliteli olup olmadığını ayırt edecek kadar kavrayışını geliştirdikten sonra, refah içinde yaşayamamanın yahut genç ölmenin çok da üzücü olmadığını sanıyorum.