confessions

pencere

βετεράνος♛  · 18 Şubat 2019 Pazartesi

  1. toplam giri 1284
  2. takipçi 16
  3. puan 32600

palu ailesi

pencere
kemal kılıçdaroğlu'nun tuncer enişteyi bir an evvel siyasete sokmasını öneriyorum. tam da kılıçdaroğlu'nun sağ seçmene yaranmak için aradığı adaydır kendisi. bir kere dua falan biliyor. allah kitap ağzından düşmüyor. chp'deki bir çok siyasetçiden daha sağlam bir retoriği var. chp'li bir çok siyasetçi de halka tek ayak üzerinde 40 yalan söylüyorlar fakat bu tuncer bari yalan söylemeyi başarabiliyor.

kılıçdaroğlu'nu bu muhteşem atılımı gerçekleştirmekten alıkoyacak tek şey, tuncer'in ondan kırk, elli kat daha zeki olması ve bir gün kendisine rakip olmasıdır. gerçekten de bu tuncer, ilkokul mezunu değil de haspel kader bir tahsil görseydi, şimdi bir çok güçlü politikacımız nalbant falan olurdu.

sivas katliamı

pencere
bu katliamın ismi madımak olayı falan değildir, sivas madımak otel katliamıdır. hrant, tahir, uğur mumcu ve niceleri de ölmedi, öldürüldü. ülkemizin en aydınlık 34 insanı, hepsinin ismini yaşam yaşam bildiğim aydınları öldürüldü 2 temmuz 93'de madımak'da. ben halkım, o güzel insanlar hala odun odun ciğerimde yanıyor benim. ben karalar içindeki bir halkın çocuğuyum, aşağılık, iki yüzlü bir siyasetçi değilim ki bu güzel insanlarımızı sadece tek bir günde anıyım. bilin ki o 34 insan da her gün özlenmeye değecek insanlardı.

güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
döktü yaprağını boynunu büktü

şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmez misin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz

pir sultanlar ölür ölür dirilir!!!

dean winchester

pencere
14 senedir gerçek abim gibi oldu it oğlu it. (babası john hariç diyorum, çok değerli bir dayımız değerimizdir babası) yalnız anası marry biraz şeydir. abla cehennemden geleli daha 3 sezon ya oldu ya olmadı, iki herifle maşallah fırını kurdu, mercimeği verdi. abla sen o ellerden ne aç gelmişssin yahu. gencecik oğullarının eline kaç sezondur avrad eli değmedi, sen bu tavrınla ne yapmak, nereye varmak istemektesin?

ayrıca dean, o uyuz geyik sam'in ağabeyi olmayı hiç hakketmemektedir. benim ağabeyim olmayı hakketmektedir.

berbat ötesi bir espiriyle bir tanım daha geliyor vaziyet alın,

sevdiğimiz bir dean kardeşimizdir.

köy enstitüleri

pencere
güzel ülkemizin başına gelmiş en iyi şeydi. kurucusu, fikir babası, bakanı, öğretmeni ve hatta kazma kürek işçisi, can yücel'in babası hasan ali yücel'dir.

bu aydınlık içindeki insan bu okulların açılış törenlerinde ilk tüzük maddesini bütün okul ahalisi önünde okuturdu. o tüzük maddesi de aklımda kaldığıyla şöyledir;

''şayet okul idarecilerinden, öğretmenlerinden, müstahtemlerinden her hangi bir kişi, bir öğrenciye fiziki bir şidette bulunursa, öğrencinin aynı şiddetle kendisini savunma hakkı vardır.''

bu eğitim maddesi kadar ilerici bir eğitim maddesi, hiç bir evrensel okul geleneğinde görmediğim aydınlık içinde bir maddedir.
bu okullardan mezun bir çok insanımızla tanışma fırsatım oldu. o insanlar, felsefeden, çatı tamir etmeye kadar her şeyi bilirlerdi.
emeği geçenlere bu vesileyle büyük teşekkürleri borç bilirim.

ruhunu şeytana satmak

pencere
çok buhranlı bir dönemimde supernatural dizisindeki versyonunu izleyip de, lan ben de bir amaç uğruna böyle bir şey yapar mıydım diye kendi kendime sorarken kendimi yakaladığım durumdur.

dizide bir dört yol ortası buluyorsun. oraya bir fotoğrafını falan filan ıvırını zıvırını bıraktığında şeytan geliyor. ondan sonra dileğini söylüyorsun ve gerçekleşiyor. fakat şeytanla öpüşmek de zorundasın. karşılığında cehennem köpekleri 10 yıl sonra gelip bedenini parçalayarak ruhunu ebediyen cehenneme götürüyor. fakat on yıl kralsın.

imkanım olsa yapar mıydım? yapardım lannn. (sözlüğümüzde şeytan arkadaşlar varsa özelden yazsın. pazarlıksız her şey kabulümdür.)

bülent arınç

pencere
hiç unutmuyorum akp'nin iktidara ilk geldiği yıllarda rusya'ya gitmişti. orada bir gelenek olan lenin'in mezarını ziyaret ettikten sonra basına verdiği demeci hiç unutmuyorum
''lenin'i ölü görmek güzel''
o günlerde çok sevdiğim bir arkadaşım '' dua etsin lenin oni yaşarken görmemiş, yoksa halı haraptı'' demişti. yaşamımda kahkahalarla güldüğüm çok az andan birini yaşamıştım o gün.

haaa bu aradaa bülent bey, ne oldu o parsel parsel fetö arazileri? ne ara açıklayacaksınız? buradan halkımıza da sesleniyorum, neremize kime ne ara bu kadar çok peşkeş çekilmiş de bizi götümüze don alamayacak kadar yoksullaştırdıklarını sormamız için lenin'in mezarından kalkmasını mı bekleyeceğiz?

joseph stalin

pencere
stalin, lenin'in çok kötü bir öğrencisidir. özü itibariyle kötü bir insan değildir. türk veya herhangi bir halka düşmanlık besleyecek bir kişi ise hiç değildir.
fakat sovyetlerin asıl çöküş yılları kanaatimce stalin'in yönetiminde olduğu yıllarda başlamıştır. ağır sanayi hamleleri işçiyi emeğe yabancılaştırmıştır. ülke bir işçi devleti olmaktan çıkıp, devlet kapitalizmi olan bir sisteme evrilmiştir.
bunun yanı sıra, 2. dünya savaşı sonrasında kapitalist blokla yaptığı anlaşmalar, dünyada olabilecek bütün devrimlerin canına ot tıkamıştır. stalin'in bu anlaşmalardaki amacı, tek ülkede sosyalizmi korumak ve yaşatmaktır. oysa, troçki'nin de işaret ettiği üzere kapitalizm ve komünizm aynı dünyada yaşayamaz. biri birinin sonunu getirir.
fakat unutulmasın ki, 91 yılında çözülen ve yıkılan komünizm değildi. sovyetler birliği denen devlet kapitalizmi tabiatı gereği çökmüştü.

vladimir ilyiç lenin

pencere
fizik biliminde aynştayn ne ise devrim ve sosyoloji biliminin teorisi ve pratiğinde de lenin odur. ve benim incelediğim tarihi kişilikler içerisinde geçen yüz yılda yaşamış yüreği en çok halkların özgürlüğü için çarpan tepeden tırnağa insan büyük komünist önderdir.

geçen yüz yılda leninist fikirlerin polonya sınırlarını aşmadığını düşünenler büyük cehalet içindedirler. 2. dünya savaşından 91'de sovyetler'in çözülüşüne kadar avrupa'da proletaryanın da içine dahil olduğu bir refah devletleri kurulduysa, bunda kapitalistlerin sovyet fikirlerin avrupa'yı da saracağı korkusu yatar. nedense bizim almancılarımız kahir ekseri anti komünistlerdir. gerçi büyük bir paradoks olarak avrupa'da oylarını sol partilere, türkiye'de ise sağ partilere atarlar. fakat almancı dostlarımız da bilsinler ki servetlerinde lenin'in de emeği ve değeri vardır.

biz türkiye halkları da lenin'e şükran borçluyuzdur. ulusal kurtuluş mücadelemizde sovyetler'den gelen kasa kasa altın ve silahın bahsi nedense pek açılmaz.
bunun yanında 1917 yılındaki lenin önderliğinde yapılan bolşevik devrimin hemen ardından, çarlık rusya'sının işgal ettiği bütün topraklardan çekilme emrini lenin vermiştir.

ara sıra keçi sakalı bırakınca kel kafamdan dolayı sanırım beni de lenin'e benzetirler. kalan 28 tel saçımı geriye tarayınca da atatürk'e benzetiyorlar. umarım bir gün yüreğimin cesaretini de benzetirler.

insanlığın büyük ve güzel önderini sevgi ve hürmetle yad ederim.

zara

pencere
porno yıldızı olan arkadaşımız, hiç bir zaman unutamayacağımız güzellikte ve performansta bir arkadaşımızdı. sivaslı sanatçımız olan zara'nın ise sevdiğim bir kaç şarkısı vardır. ikisini sevişirken izlemek için ömrümden yirmi sene, artı sol kolum, üstüne de bir miktar parayı hiç düşünmeden verirdim.

bir de mağaza hali var sanırım bunun. hiç gitmedim fakat sanırım erotik şeyler falan satıyordur.

cinler

pencere
hayatta böyle saçma sapan, metafizik varlıklara inanırsanız, bir yerlerde bir gün gelir enişte tuncer de sizi gagalar. yapmayın etmeyin. hele ki bu yüz yılda, yaşamınızı böyle korkularla karartmayın. hatta keşke iradenizi de hiç bir zaman var olmamış mistik inanışlara teslim etmeseniz ne güzel olacak.
ilaa ilginç bir konu arıyorsanız bilimi araştırın. göreceksiniz ki bilim, hurafelerden de, milyarların meşruu saydığı fizik ötesi inançlardan da daha ilginç bir konudur.
bu tür inanışlar kalbinizi karartır. bilimse, kalbinizden yüzünüze kadar her yanınızı ışıtır ve aydınlatır. ışık varken neden karanlığı tercih edesiniz ki?

feminizm

pencere
insanoğlunu, bir hayvandan ayıran tek özelliği, ahlak ve ahlaksızlık arasındaki seçimleridir. mümkün mertebe her olay karşısında ahlaklı bir tavır alması gereken insanın, güç karşısında gösterdiği duruş, genelde mide bulandıracak ölçülerdedir. zavallıklar içerir. ve hatta bu durum oldukça travmatiktir de.
gerçek anlamda feminizm, kadın erkek eşitliğine değil, pozitif ayrımcılığa dayanır. insanın en büyük ahlaki sınanışı olan, haksız güç karşısında takındığı tavrın sağlaması en iyi bu minvalde yapılabilir. yüz yıllarca sofrada öküzümüzden sonra gelen kadının kurtuluşu ve yaşamda var olması için eşitlik algısı gerici ve yetersiz kalır.

lütfen sadece dayatılan algılarla değil, biraz da vicdani olgularla düşünmeye çalışalım ki, maruldan bir farkımız olsun.

aşk ile sevgi arasındaki fark

pencere
önce sevdiğin ve aşık olduğun insan için emek vermek ne demek konusu üzerinde uzun uzun düşünmek gerekir. sonrasında aşk ve sevgi kurumsallığına yapılabilecek en önemli hizmet olan kişinin kendisini ve aşık olup sevdiği insanı müthiş tanımaya çalışması evresi gelmelidir.

daha sonra bu kavramlar arasında fark var mı, yok mu üzerine düşünülmeye sıra gelir.
78 /