confessions

pencere

βετεράνος♛  · 18 Şubat 2019 Pazartesi

  1. toplam giri 1284
  2. takipçi 16
  3. puan 32591

tanzim satış noktaları

pencere
madem bundan 3 yıl önceye kadar ekonomi bu kadar iyiydi de, bugün patlacanı biberi karneyle alma noktasına neden geldik durumu üzerine uzun uzun düşünmemiz gereken hadisedir. ben bir kaç ip ucu vermek isterim.

konuyla ilgili olanından başlayayım. ziraat ürünlerinin bu denli hızlı artmasında halci esnafın hiç payı yoktur. hafıza tazelemek çoğu zaman iyidir. yakın dönem önce dolar fiyatı iki katına çıktı. ve benzini ithal etmekteyiz. bunun da maliyete etkisi malumdur.
10 yılda tarım arazilerimiz haddinin de haddinden fazla azaldı. çevrede her yer betondur.
çiftçinin de bilimsel tarım adına tek bildiği yöntem, ekinlere allah verdiyse tarım ilacını, gübreyi dökmektir.

akp döneminin hiç bir yılında ekonomi iyileşmedi. dışarda düşük faizli para boldu. devlet ha babam borçlandı piyasaya para yağdırdı. yandaş şirketlere kefil olup onları da borçlandırdı. bu şirketler de cennet ülkemizin her yerine beton döktü. son on yılda kanserden kitleler halinde ölmekteyiz. sanırım bu politikalar yüzünden artık vitaminsizlik ve açlıktan ölümler başlar.

herkes bilsin ki, içeride deniz bitti. dışarıdan gelen deniz de artık çok pahalı.

ahmet hamdi tanpınar

pencere
yağmur

uyu! gözlerinde renksiz bir perde,
bir parça uzaklaş kederlerinden.
bir ruh gülümsüyor gibi derinden,
mehtabın ördüğü saatler nerde?
varsın bahçelerde rüzgar gezinsin,
yağmur ince ince toprağa sinsin,
bir başka alemden gelmiş gibisin,
dalmış gözlerinle pencerelerde.

ahmet hamdi tanpınar

muhteşem dizelerinin yazarıdır.

gheorghe hagi

pencere
türkiye futbolu üzerinde en çok emeği olan yabancı oyuncudur. hatta kendisine ''yabancı'' demeye de dilim varmıyor, yıllar içinde bizim çocuğumuz gibi olmuştur. (çocuk dediğim de babam yaşında adam gerçi bugün) peki ''alex'i nerene ne edecen turuncu kardaş'' diye soracak olan olursa sormasın. allah onu öyle bir çarpar ki, karakteri şeytan rıdvan'dan beter olur.
alex döneminde, türkiye futbolu dışarıdan kaç kupa kazanmıştır? hagi döneminde, türkiye futbolu iki büyük kupa kazanmıştır. bu kupalarda da en büyük pay sahibi futbolcu hagi'dir. (en büyük katkısı olan kişi benim kanaatimce fatih terim'dir. odin benden alsın ona ömür versin)

bu arada 2 kupayı az bulan olursa, bir tanesini bile başka hiç bir futbol klübünün kazanamadığını hatırlatırım.

özgecan aslan

pencere
aşağılık siyasetçilerin, ve özellikle her yerden kabak gibi biten belediye başkan adaylarının bugün sahte bir şekilde üzerinden oy devşirmeye çalıştığına şahit olduğum güzel insan. muharrem ince bile tiwiterda kartpostalımsı bir şey yapmış. resimde özgecan'ımızın salıncakta bir fotoğrafı vardı, fotoğrafın altında kocaman puntolarla ''muharrem ince'' yazıyor. bu oy devşirme kirliliği, cinayete yakın bir korkunçluk hissi yaşattı bana.

aynı zamanda hemşerim olan özgecan'ımızı koruyamadık. kendisi benim en çok sevdiğim varlık olan yeğenimin yaşındaydı ve onunla aynı okulda eğitim alıyordu. olayı öğrendiğimde, onun her saç teli bir mızrak olmuşçasına her yanıma saplanmıştı. özgecanımız'dan önceki canlarımızı da koruyamadık, sonrakileri de.

her yandan bir ceraat gibi sızan kadın düşmanlığı, lağım patlaması misali yayılırken ortalığa hiç bir masumu koruyamayacağız. sosyal medyada her siyasi görüşte insandan günümüzde kadın erkek eşitliğinin artık kadınlar lehine fazla olduğuna dair korkunç paylaşımlar görüyorum. sıradan insanlarımız da buna alkış tutuyor. ve artık sanal cumhuriyet kutlamaları gibi sığ laflarla ölüm yıl dönümlerinde özgacan'ı anıyoruz.
ceraat her yerden bir lağım gibi patlamakta. fakat burnumuz bütün pis kokulara çok alışmış. bu bir yaşamın değil, aşağılık bir dramın adıdır.

şebnem ferah

pencere
sesi tartışmasız güzel bir şarkıcıdır. fakat sesinin eğitim eksikliği bir tek benim mi kulağımı tırmalamakta? bazı şarkılarında annemden farksız bağırıyor, korkuyorum.

sesini kıyaslayabileceğim türkiyeli kadın rock sanatçısı aklıma gelmediği için, pop müzikten örnek vereceğim. sesi, aynı zamanda dönemdaşları olan, candan erçetin ve sertap erener kadar güzeldir. fakat o sanatçılarımızın şarkıda bağırırlarkenki kalitesiyle, şebo'nun bağırarkenki halini kıyaslayın. demek istediğimi anlayacaksınız. bari sözcükleri anlaşılabilmektedir. son dönemde 30 yaş altı bir çok şarkıcının dediklerinden hiç bir şey anlamıyorum. seksi olmaya çalıştıklarını sanıyorlar fakat embesile benziyorlar.

bunlar dışında şebo benim kanaatimce türkiye'de yaşayan en güzel kadınlardan biridir. bir gün, her hangi bir ortamda karşılaşırsak beni tavlayıp elde etmekte hiç zorlanmayacaktır. mutlu bir beraberlikle geleceğe yürürken sözlük hesabımı öğrenip bunları okursa iyi olmaz. o zaman bana "ye şu yazdıklarını" derse yerim, sıkıntı yok.
biten bir çok aşkımın en güzel ilahilerinden olan "hoşçakal" şarkısıyla onun ardından ağlamak, ruhuma pek iyi gelmeyecektir.

intihar mektubu

pencere
bazen bu ortamlarda intihar eden insanlar hakkında çok çirkin ifadeler görüp üzülüyorum. bundan daha beteri ise, son dönemde çok iyi eğitim almış insanlarımızın ekmeksizliğe mahkum edilerek, yahut ekmek ve onurlu yaşam, onlara hiç reva rgörülmediği için, yaşamına son veren gencecik insanlarımızın sayısındaki artış. ve bunda binde bin sorumluluğu olan yetkililerin çirkin demeçleri.

benim kanaatimce intihar son çare olarak bile düşünülmemesi gereken acılı dramların en büyüğüdür. fakat aynı zamanda onurlu bir yaşam eylemselliğidir de.

bundan 4000 yıl önce mısır'da bulunmuş oldukça edebi bir intihar mektubunu paylaşmak isterim.

ölüm önümde bugün
mür kokusu gibi,
rüzgârlı bir günde yelken altına oturmuş gibi.
ölüm önümde bugün
nilüferlerin kokusu gibi,
sarhoşluğun kıyısına oturmuş gibi.
ölüm önümde bugün
yıllarını tutsaklıkta geçirmiş bir adamın,
evini özlemesi gibi…

nihat hatipoğlu

pencere
bir ateist olarak söz söylemek bana düşer mi bilmiyorum ama bu adamı ne zaman tv'de görsem aklıma bir kuranı kerim ayeti gelmekte;

''seni allahın adıyla kandırırlar, kanma''

keşke müslüman halkımız da kendisini kötülüklerden kuran ayetleriyle korumayı başarsa. fakat kim taptığı kitabı okumuş güzel yurdumda o da ayrı bir paradoks. benim gibi bir allahsızın okumuş olması ve hala başvuru kitabı olarak öğrenip faydalanması ayrı bir paradoks.

tevrata da şöyle bir ayet vardır;

''aldanmak isteyen aldanır''

halkımızı aldanmak istemenin kolaylıcılığından kurtarmak için canımı bile veririm fakat kar eder mi bilmiyorum.

''allah aklını çalıştırmayan toplumların üzerine pislik yağdırır''

karl marx

pencere
bilim kadar yaşamsal, yaşam kadar bilimsel bir teorinin kurucusudur. bundan 200 yıl önce çok muteber meslekler olarak sayılan, mimarlık, mühendislik, avukatlık gibi uğraşların zaman içinde proleterleşeciğini ön görmüştür. bugün benim bu meslek dallarını icraa edip, 12 saat çalışıp asgari ücret veya az üzerinde kazanan bir çok arkadaşım var.
marks bunu öngörmemiş fakat ben ekliyorum. yakında hekimlerimiz de bu şartlara mahkum edilecektir. ve halkımız hala dalga dalga dayatılan köleleşmeyi göremeyip, bütünü algılayamacaktır. egemenler tarafından 1 saate 20 hasta bakması dayatılan hekimlere gösterecektir kirli şiddetini. yine gidip kendisini bu yaşam şartlarına mahkum edenler oy verecektir.

yazık, hem de çok yazık.
86 /